TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FARMCONUTS GIDA İHRACAT İTHALAT TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/68858)

 

Karar Tarihi: 6/3/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ayşenur TUNCER

Başvurucu

:

Farmconuts Gıda İhracat İthalat Ticaret Limited Şirketi

Vekili

:

Av. Kemal DURKAL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların gerekçede karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. 2022/68884, 2022/68893, 2022/68905, 2022/68908, 2022/69955, 2022/69959, 2022/69962, 2022/69965, 2022/73084, 2022/74728, 2022/76641, 2022/76648, 2022/76651, 2022/76655, 2022/77506, 2022/77510, 2022/77521, 2022/82219 numaralı başvuruların konu ve kişi yönünden hukuki irtibatı bulunan 2022/68858 numaralı başvuru ile birleştirilmesine Komisyonca karar verilmiştir.

3. Komisyon; kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

5. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve ekinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu Şirket ihracat yapmakta olan bir vergi mükellefidir. Başvurucu Şirket hakkında 20/2/1930 tarihli ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un 3. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince ihracat bedellerinin tamamının süresinde yurda getirilmediği belirtilerek 28/3/2022 ile 1/4/2022 tarihleri arasında benzer nedenle farklı tutarlarda 19 adet idari para cezası düzenlenmiştir. İdari para cezalarına konu olan ihracat işlemleri 2018 ve 2019 yıllarında gerçekleştirilmiştir. İdari para cezalarının gerekçesinde; Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara İlişkin 2018-32/48 numaralı Tebliğ'in 8. maddesinin (4) numaralı fıkrası kapsamında başvurucuya ihracat hesaplarının kapatılmasını teminen 90 gün süreli ihtarname gönderildiği ancak kabahat tarihi itibarıyla söz konusu hesabın kapatılmadığı ve ihracat bedelinin tamamının yurda getirilmediği ifade edilerek başvurucu Şirket hakkında alacakları süresi içerisinde yurda getirmemek kabahati nedeniyle 10.274 TL ila 57.501 TL arasında çeşitli tutarlarda idari para cezası uygulandığı belirtilmiştir.

8. Başvurucu Şirket bu idari para cezalarına itiraz etmiştir. İtiraz dilekçelerinde; -diğer nedenlerle birlikte- bir kısım ihracat bedelinin süresinde yurda getirildiğini, yurda getirilmeyen ihracat bedelinin beyanname tutarının %10'unun altında olduğunu, anılan bedelin noksan kalan kısmının ayrıca 16/1/2020 tarihli İhracat Genelgesi'nde (Genelge) belirlenen istisna bedelinin de altında kaldığını, ayrıca ihracat hesaplarının kapatılmasını teminen düzenlenen 90 gün süreli ihtarnamenin tarafına tebliğ edilmediğini ileri sürmüştür. Başvurucu belirtilen durumda ihracat hesabının aracı bankalarca resen kapatılması gerekirken alacakları süresi içerisinde yurda getirmeme kabahati nedeniyle aleyhinde idari para cezası düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle idari para cezalarının iptal edilmesini talep etmiştir.

9. Sulh Ceza Hâkimlikleri 26/4/2022 ile 30/5/2022 tarihleri arasında verdiği kararlarda itirazların reddine karar vermiştir. Kararların gerekçesinde; başvurucunun itirazlarına ilişkin bir değerlendirme yapılmamış, gümrük beyannamesi kapsamında gerçekleştirilen ihracatlara ilişkin bedellerin tamamının süresinde yurda getirilmemesi nedeniyle itirazın reddine karar verildiği belirtilmiştir. Bu kararlara karşı yapılan itirazların da kesin kararla reddine karar verilmiştir. Gerekçede; kararlarda hukuka aykırılık ve isabetsizlik görülmediğinden itirazın reddine karar verildiği ifade edilmiştir.

10. Mersin Vergi Dairesi Başkanlığının ihracat bedellerinin yurda getirilmesi hakkındaki 15/6/2022 tarihli yazısında Genelge'nin "Terkin" kenar başlıklı 28. maddesinin uygulama usulleri hususunda görüş bildirilmiştir. Başvurucu tarafından bireysel başvuru ekinde sunulan bu görüşte Genelge'nin 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, 25/4/2022 tarihinden itibaren istisna tanınmayan ülkeler için gümrük beyanname tutarının 15.000 ABD doları altında olması veya ihracat bedelinden yurda getirilmeyen kısmın 15.000 ABD doları veya altında olması; yarı istisna tanınan ülkeler için ise gümrük beyanname tutarının yarısının 15.000 ABD doları altında olması veya ihracat bedelinden yurda getirilmeyen kısmın 15.000 ABD doları veya altında olması durumunda ihracat hesaplarının doğrudan bankalarca ödeme şekline ve toplam beyanname tutarına bakılmaksızın terkin edilmek suretiyle kapatılabileceği ifade edilmiştir.

11. Başvurular süresi içinde yapılmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

12. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Kararların gerekçeli olması" kenar başlıklı 34. maddesi şöyledir:

"(1) Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230 uncu madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir.

(2) Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir."

13. 1567 sayılı Kanun'un 3. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"Her türlü mal, kıymet, hizmet ve sermaye ithal ve ihraç edenler veya bu işlere aracılık edenlerden bu işlemlerinden doğan alacaklarını 1 inci maddeye göre alınan kararlardaki hükümlere göre ve bu kararlarda tayin edilen süreler içinde yurda getirmeyenler, yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymetlerin rayiç bedelinin yüzde beşi kadar idarî para cezasıyla cezalandırılırlar. İdarî para cezasına ilişkin karar kesinleşinceye kadar alacaklarını yurda getirenlere, birinci fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir. Ancak, verilecek idarî para cezası yurda getirilmesi gereken paranın yüzde ikibuçuğundan fazla olamaz."

14. Genelge'nin "Terkin" kenar başlıklı 28. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Her bir gümrük beyannamesi itibarıyla;

a) 15.000 ABD doları veya eşitine kadar noksanlığı olan ihracat hesapları doğrudan bankalarca, 90 günlük ihtarname süresi ile ek süreler içinde ise ilgili Vergi Dairesi Başkanlığı/Müdürlüğünce ödeme şekline ve toplam beyanname tutarına olan oranına bakılmaksızın,

b) 15.000 ABD doları veya eşitinden yüksek olmakla birlikte 100.000 ABD doları veya eşitini aşmamak üzere, beyanname veya formda yer alan bedelin %10’una kadar noksanlığı olan (sigorta bedellerinden kaynaklanan noksanlıklar dahil) ihracat hesapları doğrudan bankalarca, 90 günlük ihtarname süresi ve ek süreler içinde ise ilgili Vergi Dairesi Başkanlıkları/Müdürlüklerince ödeme şekline bakılmaksızın,

c) 200.000 ABD doları veya eşitini aşmamak üzere, 2018-32/48 sayılı Tebliğ’in 9 uncu maddesinde belirtilen mücbir sebep ve haklı durum halleri göz önünde bulundurulmak suretiyle beyanname veya formda yer alan bedelin %10’una kadar açık hesaplar ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce, terkin edilmek suretiyle kapatılır.

 (2) Her bir gümrük beyannamesi itibarıyla, 200.000 ABD doları veya eşitini aşan noksanlığı olan açık hesaplara ilişkin terkin talepleri 2018-32/48 sayılı Tebliğ’in 9 uncu maddesinde belirtilen mücbir sebepler ile haklı durumlar göz önünde bulundurulmak suretiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından incelenip sonuçlandırılır."

15. 7/8/1989 tarihli ve 89/14391 Karar sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara İlişkin 2018-32/48 nolu Tebliğ'in (Tebliğ) "Terkin" kenar başlıklı 31/12/2019 tarihli Resmî Gazete ile değişik 10. maddesi şöyledir:

"(1) (Değişik:RG-31/12/2019-30995 5. Mükerrer) Her bir gümrük beyannamesi itibarıyla;

a) 30.000 ABD dolarına kadar noksanlığı olan ihracat hesapları doğrudan bankalarca ödeme şekline ve toplam beyanname tutarına olan oranına bakılmaksızın,

b) 30.000 ABD dolarından yüksek olmakla birlikte 100.000 ABD doları veya eşitini aşmayan, beyanname veya formda yer alan bedelin %10’una kadar noksanlığı olan (sigorta bedellerinden kaynaklanan noksanlıklar dahil) ihracat hesapları doğrudan bankalarca ödeme şekline bakılmaksızın,

 c) 200.000 ABD doları veya eşitini aşmamak üzere, 9 uncu maddede belirtilen mücbir sebep ve haklı durum halleri göz önünde bulundurulmak suretiyle beyanname veya formda yer alan bedelin % 10’una kadar açık hesaplar ilgili Vergi Dairesi Başkanlığınca veya Vergi Dairesi Müdürlüğünce, terkin edilmek suretiyle kapatılır.

(2) Her bir gümrük beyannamesi itibarıyla, 200.000 ABD doları veya eşitini aşan noksanlığı olan açık hesaplara ilişkin terkin talepleri bu Tebliğin 9 uncu maddesinde belirtilen mücbir sebepler ile haklı durumlar göz önünde bulundurulmak suretiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından incelenip sonuçlandırılır.

(3) (Ek:RG-31/12/2019-30995 5. Mükerrer) Birinci fıkra kapsamında bankalarca yapılabilecek terkin işlemleri 8 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen 90 günlük ihtarname süresi içerisinde ilgili Vergi Dairesi Başkanlıkları veya Vergi Dairesi Müdürlüklerince gerçekleştirilir."

16. Hazine ve Maliye Bakanlığının 21/4/2022 tarihli ve 1150193 sayılı yazısı ile daha önce 30.000 ABD doları olan terkin limiti 25/4/2022 tarihi itibarıyla 15.000 ABD doları olarak güncellenmiştir.

17. Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 27/1/2022 tarihli ve E.2021/31922, K.2022/1814 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Hazine ve Maliye Bakanlığı İzmir Vergi Dairesi Başkanlığının 22/10/2020 tarihli yazısına nazaran kabahatli şirketin ihracata yönelik beyanda bulunduğu 405.862,20 Amerikan dolarından 323.980,00 Amerikan dolarının ilgili yurt içi bankaya transferinin gerçekleştiği bakiye 81.882,20 Amerikan dolarının yurda getirilerek aracı bankaya yatırılmadığı anlaşılmakla, anılan düzenleme gereğince yurda getirilmeyen miktar yönünden rayiç bedel karşılığı üzerinden % 5 idari para cezası uygulanması gerektiği gözetilmeden beyannamede belirtilen ihracat bedelinin tamamı üzerinden uygulanan idari yaptırım kararına yönelik itirazın anılan yönüyle kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla...

Kabahatlinin idari para cezasına başvuru dilekçesinde özetle Amerika Birleşik Devletlerinde yerleşik Z.I.P. Ltd. ünvanlı şirkete 2018-2019 yıllarında, 5 fatura ile toplam bedeli 1.613.362,20 USD olan ihracat gerçekleştirildiğini, bunlara karşılık olarak da anılan şirketten yine bu döneme sari 1.613.207,20 USD ödeme alındığı ve T.E.B. A.Ş. ve T.V.B. T.A.O. aracılığıyla yurda getirdiğini, yapılan ihracatlar dolayısıyla anılan şirketten yalnızca 155,20 USD alacaklarının kaldığını bu miktarın da Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar kapsamında terkin sınırında bulunduğunu savunduğu, kabahatli tarafından dosyaya sunulan belgelerin de kabahatlinin savunmasını destekler mahiyette olduğu, buna göre İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından uygulanan idari para cezasına sebep oluşturan 405.862,20 USD bedelli ihracatın 51.900 USD’lik kısmının daha önceki yapılan ihracatlar karşılığında fazladan alınan bedellerle mahsup edilerek önceden alındığı, kalan kısmının ise mevzuatta öngörülen süre içerisinde yurda getirildiği, bu itibarla kabahatin oluşmayacağı..."

18. Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 7/4/2022 tarihli ve E.2022/2282, K.2022/7036 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Kabahatlinin başvuru dilekçesine ekli 27/12/2019 tarihli ve 201912193474967 sayılı dekonta, kabahatli şirket adına, C.A. tarafından ihracaata konu mal karşılığında 40.215,95 Euro'nun gönderildiği, yine kabahatlinin dosyaya sunmuş olduğu belgeye göre, dekontta adı geçen kişinin kabahatlinin ihracat yaptığı şirket olan B.P.A. adlı işletmenin sahibi olduğu, her ne kadar yatırılan miktarda 1.261,25 Euro eksiklik bulunsa da, bu miktarın İhracat Genelgesinin 28. maddesi uyarınca terkin sınırı içinde kaldığının anlaşılması karşısında, kabahatlinin anılan şirkete yapmış olduğu ihracatın bedelinin, ihraç tarihinden itibaren 180 gün içinde, 27/12/2019 tarihi itibarıyla yurda getirdiği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarnamesi içeriğindeki hususlar yerinde görüldüğünden... [kararın] bozulmasına, kabahatli hakkında uygulanan idari para cezasının kaldırılmasına..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Anayasa Mahkemesinin 6/3/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

20. Başvurucu; ihracat bedeli kabul belgesinde gösterilen bedellerin süresinde yurda getirildiğini, kalan bedellerin ise Genelge'de belirlenen bedel getirme istisnası kapsamında olduğunu, buna rağmen hakkında idari yaptırım kararı verildiğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca; itirazlarının haksız olarak reddedildiğini, Hâkimlik kararlarında ileri sürdüğü iddiaların değerlendirilmediğini ve istisna hükümlerinin uygulanmadığını ifade etmiştir. Vergi dairesinden konuya ilişkin görüş sorulduğunu vurgulayan başvurucu, vergi dairesinin de belirtilen yönde görüş bildirdiğini, bireysel başvuru ekinde vergi dairesi görüşünün sunulduğunu ancak Hâkimlik kararlarında anılan görüşte belirtilen hususların dikkate alınmadığını, bu nedenle suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Bakanlık görüşünde; başvurucu Şirketin ileri sürdüğü ihlal iddiaları hakkında yapılacak incelemede belirtilen mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü şartları gözönüne alınarak değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.

B. Değerlendirme

22. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru, karar sonucunu etkileyecek esaslı iddiaların gerekçeli kararda karşılanmamasına ilişkin olduğundan başvurucunun iddiasının gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

25. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, Anayasa'nın 141. maddesi de dikkate alındığında kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle, gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir. Tarafların uyuşmazlığın sonucuna etkili nitelikteki iddia ve itirazlarının mahkemesince ilgili ve yeterli bir gerekçe ile karşılanması gerekir. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan iddia ve itirazların bu defa kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açar (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51; Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata, B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri, B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59; Şah Tarım İnş. Tur. Ltd. Şti., B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48).

26. Somut olayda başvurucu Şirket hakkında ihracat bedellerinin tamamını süresinde yurda getirmediği gerekçesiyle idari para cezaları düzenlenmiştir. Başvurucu Şirket bu idari para cezalarına yönelik itiraz aşamasında süresinde yurda getirilemeyen ihracat bedellerinin mevzuatta belirlenen bedel getirme istisnası limitinin altında kaldığını ancak bu hususta Hâkimlik kararlarında değerlendirme yapılmadığını ileri sürmüştür.

27. Genelge'nin "İhracat Bedellerinin Yurda Getirilmesi" başlıklı 4. maddesinin (6) numaralı fıkrasında, Genelge eki "İhracat Bedelinin Yurda Getirilmesinde İstisna Tanınan Ülkeler" (Ek:2)'de yer alan ülkelere yapılan ihracat işlemleriyle ilgili olarak 2018-32/48 sayılı Tebliğ'in 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının uygulanmayacağı belirtilmiştir. Genelge'nin "Terkin" başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, 25/4/2022 tarihinden itibaren 15.000 ABD doları veya eşitine kadar (belirtilen tarihten öncesi için 30.000 ABD doları ve eşitine kadar) noksanlığı olan ihracat hesaplarının doğrudan bankalarca ödeme şekline ve toplam beyanname tutarına bakılmaksızın terkin edilmek suretiyle kapatılacağı, aynı maddenin (6) numaralı fıkrasında ise bu maddenin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde bankalar tarafından terkin edilmek suretiyle kapatılacağı belirtilen ihracat hesaplarının ilgili Vergi Dairesi Başkanlığına veya Vergi Dairesi Müdürlüğüne bildirilmeksizin doğrudan bankalarca terkin edileceği düzenlenmiştir.

28. İhracata ilişkin mevzuat hükümleri uyarınca belirli bedellere kadar noksanlığı olan, başka bir deyişle terkin limitleri dâhilinde olan ihracat hesaplarının Bankalarca Vergi Dairesi Başkanlıklarına veya Müdürlüklerine ihbar edilmeksizin kapatılması gerektiğinin belirlendiği anlaşılmıştır. Başvurucu Şirket, yurda getirilmesi gereken ihracat bedellerinin bir kısmının süresinde yurda getirilmiş olduğunu, kalan kısmının ise terkin limitleri dâhilinde kaldığını ileri sürmüştür. Hâkimliklerin gerekçeli kararlarında, Genelge ve Tebliğ'de yer alan istisna hükümlerinin somut olayda neden uygulanmadığına dair herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır. Bunun yanında başvurucunun ihracat hesaplarının kapatılmasını teminen düzenlenen 90 gün süreli ihtarnamenin tarafına tebliğ edilmediği iddiası hususunda da Hâkimlikler tarafından gerekçeli kararlarda bir değerlendirme yapılmamıştır. Buna göre başvurucunun savunmalarında ileri sürdüğü ve sonuca etkili olabilecek temel iddialar ayrı ve açık olarak tartışılmamış, başvurucunun iddialarına cevap verilmemiştir.

29. Ayrıca başvurucu Şirket, itiraz aşamasında da istisna hükümlerinin uygulanması gerektiğini ileri sürmesine rağmen itiraz mercileri başvurucu Şirketin itirazları hususunda hiçbir değerlendirme yapmaksızın, soyut ve yetersiz gerekçelerle itirazların reddine karar vermiştir. Sonuç olarak yargılamaya bir bütün olarak bakıldığında -somut olayın özel koşullarında- hâkimlikler ve itiraz mercilerinin davanın sonucuna etkili hususlar hakkında yeterli bir yanıt vermediği anlaşılmıştır. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

31. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yargılamanın yenilenmesi ile birlikte maddi tazminat taleplerinde bulunmuştur.

32. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

33. Eldeki başvuruda ihlalin sonuçlarının giderilmesi bakımından yeniden yargılama yapılması yeterli olduğundan başvurucunun maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ekli tablonun (C) sütununda belirtilen ilgili Sulh Ceza Hâkimliklerine GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. Ekli tablonun (D) sütununda belirtilen harçların bu tabloda gösterildiği şekilde başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/3/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.