Aynı yasanın 283 ve 307’nci maddelerinin bir gereği olarak ceza yargılamalarında, yalnızca sanık tarafından ya da sanık lehine savcılık tarafından istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması halinde itiraza konu suç daha kötü bir sonuçla neticelenemiyor. Bunun uygulamadaki karşılığı ise aleyhe bozma yasağı şeklinde ifade edilmektedir. Ancak yukarıda izah ettiğimiz üzere HAGB kararına karşı istinaf veya Yargıtay yolu açık olmadığı için aleyhe bozma yasağı burada uygulanamamaktadır. Hal böyle olunca da sanık tarafından bir çare kabul edilen HAGB kararına karşı "ya daha kötü bir sonuçla karşılaşırsam" korkusuyla itiraz edilmiyor ve sanık beş senelik denetim süresi boyunca ya da suça sürüklenen çocuk olması halinde üç senelik denetim süresi boyunca özgürlük alanı kısıtlanmış bir şekilde hareket etmek durumunda kalmaktadır. Örneğin "birden fazla kişi tarafından silahla yağma" suçlamasına ilişkin olarak yapılan yargılamada heyet tarafından edinilen kanaat ile suçun vasfı değişerek "silahla kasten yaralama" suçuna dönüşmesi ile verilen HAGB kararına bizlerin dahi itiraz etmekten imtina etmişliği olmuştur. Zira, dediğimiz gibi HAGB kararı aleyhe bozma yasağının istisnası olduğundan dolayı itirazımızın daha kötü bir sonuçla neticelenmesi mümkün olabilmektedir.

Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararının aleyhe bozma yasağının istisnası olması hususu, sanıkların dolaylı da olsa mahkemeye erişim hakkına ve doğrudan doğruya etkin başvuru ile adil yargılanma hakkına müdahale etmektedir. Ayrıca yine belirtmek gerekir ki uygulama da hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlarına karşı yapılan itirazlarda Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlıkları tarafından yapılan inceleme salt şekil yönünden bir irdelemeyi ihtiva etmekte olup yapılan değerlendirmelerde matbu açıklamalara yer verilerek itirazlar reddedilmektedir. İşin maddi boyutu ile ilgili olarak, eş ifadeyle davaya konu somut olayın esası ile ilgili olarak irdelemenin yapılmıyor oluşu yine etkin başvuru hakkını ve adil yargılanma hakkını ihlal etmektedir.

İzah ettiğimiz tüm nedenlerden dolayı Anayasa Mahkemesi 23 Eylül 2022 tarihinde Resmi Gazete ’de yayınlanan 20.07.2022 tarihli kararında HAGB kararına karşı yapılacak itiraz yolunun etkinleştirilmesi ya da istinaf/temyiz kanun yollarının açılması yönünde de bir değerlendirme yaparak yasa koyucuya süre tanımış ve CMK Md. 231/12 de düzenlenen itiraz yolunu hukuk devletlerine yaraşır bir şekilde düzenlemesi gerektiğini ifade ederek iptal kararı vermiştir. 09.03.2022 tarihinde ise İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi sunulmuştur. AYM’nin iptal kararı çerçevesinde meclise sunulan teklifin 24. Maddesinde HAGB müessesinin itiraz yoluna ilişkin bir düzenleme getirilmesi amaçlanmıştır. Getirilmek istenilen bu düzenleme de 5271 sayılı Kanunun 231 inci maddesinin onikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir denilerek "(12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir. İtiraz mercii, karar ve hükmü inceler; usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılık tespit ettiği takdirde, gerekçesini göstererek karar ve hükmü kaldırır ve gereğinin yapılması için dosyayı mahkemesine gönderir." açıklamasına yer verilmiştir. Anılı kanun teklifinin düzenlemesin de görüleceği üzere yasa koyucu; HAGB kararına karşı yapılacak itirazlarda itiraz merciinin yani aslında AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIKLARININ, esas yönünden de bir irdeleme yapması gerektiğini ifade etmiştir. Ancak bu düzenleme kanaatimizce hem hatalı hem de yukarıda izah etmiş olduğumuz Anayasa Mahkemesi kararının iptal gerekçelerine uygun düşmemektedir.

 Hatalı olmasının nedenine değinecek olur isek; itiraz merciine yani Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlıklarına davaya konu somut olayın esası hakkında inceleme yetkisi tanıyarak ilk derece mahkemesinin sınırlarını aşmasına ve aslında Bölge Adliye Mahkemelerinin Ceza Dairelerinin görev alanını işgal etmesine sebebiyet verdiğini görmekteyiz. Zira ceza mahkemesi kararlarına karşı yapılan itirazlarda işin esasını inceleme yetkisi BAM’ın ilgili ceza dairesine aittir. Bu yönüyle getirilmek istenilen düzenleme bizce hatalıdır. Kaldı ki Yargıtay’ın kimi daireleri (Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2013/25594 Esas ve 2014/3461 Karar – Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2013/32810 Esas ve 2013/25480 Karar) tarafından itiraz merciinin esas hakkında inceleme yapamayacağına yönelik kararları da bulunmaktadır. Bizler de böyle düşünmekteyiz.

Getirilmek istenilen düzenleme AYM’nin iptal kararına konu edilen gerekçelere de karşılık vermemektir. Zira AYM vermiş olduğu iptal kararında HAGB kararına karşı yapılacak itiraz yolunun etkinleştirilmesi ya da istinaf/temyiz kanun yollarının açılması yönünde bir değerlendirme yapmıştır. Teklif edilen düzenleme de HAGB kararına karşı yapılacak olan itirazlarda yetkili olan mercii hala Ağır Ceza Mahkemeleridir. İstinaf/temyiz yolunun açılması yönünde bir açıklamaya yer verilmediğinden dolayı sanıklar ya da suça sürüklenen çocuklar hakkında verilen kararlara karşı hala aleyhe bozma yasağı uygulanmaya devam edecek ve bu nedenle etkin başvuru yolu, adil yargılanma hakkı gibi hususlar ihlal edilmeye devam edecektir.

Sonuç olarak bizce, CMK 231/12 de düzenlenen HAGB’ye yönelik itiraza ilişkin etkili bir başvuru ortaya çıkarılmak isteniyor ve bu başvuru istinaf/temyiz yolu açılmadan yapılmak isteniyorsa HAGB’ye yapılacak itirazların ALEYHE BOZMA YASAĞININ bir istisnası olmayacağına ilişkin düzenleme getirilmesi şarttır. Aksi halde vatandaşlar verilen hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararlarına karşı itiraz etmeye cesaret edemeyecekler ve bu suretle etkin başvuru hakkı ve adil yargılanma hakkı ihlal edilmeye devam edecektir.

Bilgi güçtür. Adaletle kalmanız dileğiyle.

detail-photo-fancybox-0

Av. Vahap ÖZKAN

İZMİR BAROSU

[İşbu çalışma, Avukat Vahap ÖZKAN tarafından kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi çalışma yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak çalışmanın alıntılanan bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.]

>> AYM'nin 2021/121 esas - 2022/88 karar sayılı kararı için TIKLAYINIZ