Kararı değerlendiren Avukat Burhan Akdoğan, "Bankalar, şimdiye dek müşterilerin bilgisi ve rızası dışında birçok kere masraf ve komisyon alacağı adı altında haksız kazançlar sağlamıştır. Bankalar tarafından izlenen bu haksız politakalar sebebiyle de sayısız mağduriyetler yaşanmıştır. Söz konusu mağduriyetlerin önüne geçilmesi amacıyla tarafımızca ikame edilen dava neticesinde özellikle müşterinin rızası dışında masraf ve komisyon alacağı adı altında bankalarca tahsil edilen ödemelerin hukuka aykırı olduğu tespit edilmiştir." dedi. 

EMSAL KARAR

Avukat Ömer Faruk Kılıçaslan ise; "Bu doğrultuda anılan kesinleşmiş emsal karara göre bankalar, müşterilerine yönelik sundukları hizmetler nedeniyle talep edebilecekleri ücretlere yönelik masraf ve komisyon alacaklarının önceden belirlenmiş olması gerekmektedir. Masraf ve komisyon alacaklarının ne şekilde belirleneceği hususu ise açıkça taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmelerinde yer almalıdır. İster tüketici ister ticari kredi sözleşmesi olsun farketmeksizin bankalar, taraflar arasında imzalanan sözleşmede yer almayan hiçbir bedeli talep edemeyecektir. Aksi davranışlarda ise haksız elde edilen ödemelerin faiziyle beraber iade edilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak müşterilerin de bu konularda bilinçli davranıp sözleşmelerinde yer almayan ve kendilerinden talep edilebilecek olası ücretlere karşılık kanun nezdindeki hak arama yollarını etkin bir şekilde kullanmalarını tavsiye ederiz." ifadelerini kullandı.

İlgili karar şöyle;

T.C.

İSTANBUL

TÜRK MİLLETİ ADINA

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO: 2019/751 Esas

KARAR NO: 2023/204

HAKİM:

KATİP:

DAVACI:

VEKİLİ: Av. BURHAN AKDOĞAN

DAVALI:

VEKİLİ :

DAVA: İtirazın iptali

DAVA TARİHİ: 30/12/2019

KARAR TARİHİ: 08/03/2023

KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

DAVA VE TALEP:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;  Müvekkili şirketin davalı … Bank'ın Merter Şubesinden, 22.03.2018 tarihli 1.000.000,00 TL bedelli, 36 ay vadeli kredi kullandığını, davalı banka tarafından 21/08/2019 tarihinde, saat 22.17 de Periyodik Hizmet Komisyonu adı altında müvekkilin hesabından 2.100,00 TL tahsil edildiği, aynı tarih olan 21/08/2019 tarihinde saat 22.18'de Periyodik Hizmet Komisyonu adı altında başka bir masraf kalemi olarak 2.100,00 TL müvekkilin hesabından bilgisi ve rızası dışında hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, müvekkil şirket yetkilisi, davalı banka tarafından haksız olarak tahsil edilen bedelin dayanağının ne olduğunu ve bu durumun yazılı belge ile kendisine bildirilmesini istemişse de davalı banka şubesinin bu durumun mümkün olmadığını beyan ederek müvekkiline bir belge vermediğini, borcun kaynağının ne olduğu hususunda bilgilendirme yapmadığını, müvekkilinin banka hesabından haksız olarak tahsil edilen bedelin iadesi amacıyla, davalı … Bank'a İstanbul 2. İcra Müdürlüğü'nün 2019/40675 Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibinin davalının haksız olarak borca itirazı ile durduğunu, takibe yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının icra takibine haksız itirazı sebebiyle icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:

Davalı vekili  davaya cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın sözleşmenin 8.maddesine istinaden davacı firmaya yönelik olarak yapmış olduğu kredi limiti yenilemesi ve tahsisine istinaden davacı taraftan komisyon tahsil edildiğini, bankalar müşterilerine kredi tahsis işlemi yapmakla müşterilerine hizmet sunduklarını, bankalar müşterilerine kredi tahsis etmekle, müşterilerine güven ve itibar kazandırdıklarını, kredi açtıklarını, Bankaların Türk Ticaret  Kanunu’na göre tacir olması nedeniyle ücret/komisyon alma hakkı bulunduğunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun “Faiz oranları ile diğer menfaatler” başlıklı 144üncü maddesi; “Bakanlar Kurulu, bankaların ödünç para verme işlemleri ve mevduat kabulünde uygulanacak azami faiz oranlarını, katılma hesaplarında kar ve zarara katılma oranlarını, özel cari hesaplar dahil bu maddede belirtilen işlemlerde sağlanacak diğer menfaatlerin nitelikleri ile azami miktar ya da oranlarını tespit etmeye, bunları kısmen veya tamamen serbest bırakmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu, bu yetkilerini Merkez Bankası' na devredebilir.” hükmünü içerdiğini, 16 Ekini 2006 tarih ve 2006/11188 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Bankacılık Kanunu’nun sözü edilen 144’üncü maddesinden aldığı yetkiye istinaden Bakanlar Kurulu tarafından 16 Ekim 2006 tarih ve 2006/11188 sayılı Kararının yayımlandığını, Resmi Gazetenin 22 Kasım 2006 tarih ve 26354 sayılı nüshasında yayımlanan kararın “Diğer menfaatler” başlıklı 4’üncü maddesinde; bankaların kredi işlemlerinde sağlayacakları faiz dışındaki diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ile azami miktar ya da oranları ve bunların kısmen veya tamamen serbest bırakılmasının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yayımlanacak tebliğlerle düzenlenmesinin öngörüldüğünü, 2006/1 Sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tebliği,Bakanlar Kurulunun 2006/11188  Sayılı

Kararında öngörüldüğü üzere, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından “Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kar ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında” 2006/1 Sayılı Tebliğ yayımlandığını, Resmi Gazetenin 9 Aralık 2006 tarih ve 26371 sayılı nüshasında yayımlanan 2006/1 Sayılı Tebliğ'in, “Kredi faiz oranları ve sağlanacak diğer menfaatler” başlıklı 4’üncü maddesinde; bankalar tarafından reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirlenmesinin öngörüldüğünü, bu düzenlemeler paralelinde davacı ile müvekkili Banka arasında imza edilmiş olan Genel Kredi Sözleşmesinin Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabi bir sözleşme olup; sözleşme serbestliği ilkesi ve ahde vefa kuralları kapsamında ele alınması gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye 6098 Sayılı Yeni Türk Borçlar Kanunun genel işlem koşulları denetimi açısından uygulanmasının mümkün olmadığını, her şeyden önce davacının senelerdir faaliyet gösteren müddebir bir tacir olup imzaladığı sözleşmenin muhteviyatını bilen, şartlarını tartışabilen bir tacir olduğunu, dolayısıyla davacının salt GİŞ koşullarına dayanan taleplerinin kabul edilebilir nitelikte olmadığını, davacı yanın dilekçesinin bazı kısımlarında 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 20 vd. maddelerinde hükmünü bulan “Genel İşlem Koşulları ”na değindiğini ve esasen müvekkili banka ile davacı arasında imza edilmiş Genel Kredi Sözleşmesinin yeni TBK.nun da hükmünü bulan genel işlem koşullarına aykırı olması sebebiyle geçersizliği iddiasında bulunduğunu, söz konusu sözleşme hükmünün sözleşmenin esasına yabancı bir hüküm olmayıp; tüm Bankacılık piyasasında geçerli olan bir uygulamayı ihtiva eden düzenleme olduğunu, davacının tacir olup imzaladığı sözleşmenin içeriğine vakıf durumda olduğunu, nitekim Genel Kredi Sözleşmesinin imza tarihinden önce davacı yana “Sözleşme Öncesi Bilgi Formu” verildiğini ve kendisi tarafından okunarak, teslim alındığını, Periyodik hizmet komisyonu, risk merkezi bildirimleri, sistem kayıtlarının arşivlenmesi, şube ve alternatif dağıtım kanallarından hizmet verilebilmesi ve bunun yanı sıra kredili müşterilerin nakit akış ve kredi ödeme döngüsünün takibi ve oluşturulan risk modelleme çalışmalarına göre müşteri kredi portföyündeki risklilik derecesinin düzenli olarak analiz edilerek verimli bir şekilde yönetilmesi ve diğer hizmetler için ayrılan kaynakların karşılığı olarak tahsil edildiğini, Periyodik hizmet komisyonu belirlenirken müşterilere verilen fınansal olmayan hizmetlerin yanı sıra, ilgili dönem içerisinde yapılan istisnalar ve özel nitelikli diğer hizmetlerin dikkate alındığını, değişen hizmetler ve istisnaların dikkate alınarak farklılaştığını, davacı firmadan periyodik hizmet komisyonu tahsil edildiğini, Periyodik hizmet komisyonunun, bankaları tarafından üçer aylık dönemlerdeki ortalama kredi bakiyesine göre belirlendiğini, Türk Ticaret Kanun’unun “Ücret İsteme Hakkına” ilişkin 20. maddesi ile Borçlar Kanunu’nun “Sözleşme Özgürlüğü”ne ilişkin 26. maddesinin yasal dayanaklar olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun Ücret İsteme Hakkına ilişkin 20. maddesi uyarınca tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacirin, uygun bir ücret isteme hakkına sahip olduğunu, Bankaların da hukuken tacir niteliğini haiz kuruluşlar olması ve ticari müşterilerine bankacılık hizmeti veriyor olmaları itibariyle ilgili 20. madde hükmü kapsamında değerlendirilmekte olduğunu, Ayrıca Türk Borçlar Kanunu’nun “Sözleşme Özgürlüğü” ne ilişkin 26. maddesi uyarınca tacirler arasındaki sözleşme serbestisi çerçevesinde verilecek bankacılık hizmet ve ücret hallerinin kanunda öngörülen sınırlar dahilinde serbestçe belirlenebildiğini,  Müşteri ile Bankaları arasında imzalanan Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi’nin (BHS) Sayfa 19 Ortak hükümler g maddesinde yer alan “Ücret, Masraf, Komisyon, Sigorta Giderleri ve  DiğerYükümlülükler” düzenlemesi ilgili komisyona ilişkin sözleşme maddeleri olduğunu, ilgili maddelerin; Genel Kredi Sözleşmesi, Madde 8 - Faiz, Komisyon, Vergi, Fon ve Masraflar  8.1. Banka, bu Sözleşmeye dayanarak açtığı ve/veya açacağı döviz kredisi, teminat mektubu ve aval-kabul kredisi, dövize endeksli TL kredi dahil her türlü krediye, yetkili merciler tarafından bildirilen veya ileride bildirilecek en yüksek oranları geçmemek üzere belirleyeceği oranlarda faiz ve her nevi komisyonları ve Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu gibi yasal ve banka düzenlemelerine veya teamüllerine göre talep edilebilecek her türlü ücret, masraf ve sair giderleri uygulayacak ve bunları gider vergileri ve sair resim ve harçları ile birlikte Müşteri’nin cari hesabına borç yazacaktır"  şeklinde olduğunu, davacıdan tahsil edilen periyodik hizmet komisyonunun mevzuat ve sözleşmelere uygun olduğundan iddia ve beyanlarını kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:

İstanbul 2. İcra Müdürlüğü'nün 2019/40675 Esas sayılı dosyası, taraflar arasında imzalanan sözleşme, bilirkişi incelemesi.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ KABUL VE GEREKÇE:

Davacı tarafından açılan dava, İİK 67.maddesine dayalı  itirazın iptali davasıdır.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı bankanın Merter Şubesinden kullandığı 22.03.2018 tarihli 1.000.000,00 TL bedelli, 36 ay vadeli  kredi nedeni ile davalı  banka tarafından 21/08/2019 tarihinde, saat 22.17 de  Periyodik Hizmet Komisyonu adı altında davacının hesabından tahsil edilen 2.100,00 TL ve  21/08/2019 tarihinde saat 22.18'de Periyodik Hizmet Komisyonu adı altında başka bir masraf kalemi olarak 2.100,00 TL ‘nin tahsilinin hukuka aykırı olup olmadığı, davacının belirtilen komisyon ücretlerine ilişkin olarak davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı hususlarındadır.

İlgili İstanbul 2. İcra Müdürlüğü'nün 2019/40675 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 11/11/2019  tarihinde   2.100,00 TL asıl alacak, 92,00 TL işlemiş faiz, 2.100,00 TL asıl alacak, 92,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.384,00 TL  alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 15/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 18/11/2019 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Dosya alacaklısına borçlarının bulunmadığını ileri sürdüğü, davacı alacaklının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığı, geçerli haciz yolu ile ilamsız genel takip bulunduğu, borçlu tarafından yasal süresi içerisinde yapılmış ve takibi durdurmuş geçerli bir itiraz olduğu, davanın bir yıllık yasal süresi içerisinde açıldığı, itirazın iptali davasının koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.

İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında karşı taraf kanuni karinenin aksini ispat edebilir. (HMK M.190). İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir. Borçlu itirazın iptali davasına karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir, borçlu her türlü borca itirazını ödeme emrine itirazından bağımsız olarak ileri sürebilir.

Deliller toplandıktan sonra mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık konularında rapor düzenlemesi için dosya bankacılık uzmanı …'a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen kök ve ek rapor, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve denetime elverişli olup hükme esas alınmıştır.

 Davalı bankanın davacıdan masraf ve komisyon alabilmesi için taraflar arasında imzalanan sözleşmede masraf ve komisyon alınacağının kararlaştırılmış olması gerekmektedir. Davacı Müşteri ile davalı Banka arasında imzalanan (CD  içinde) Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi’nin (BHS) Sayfa 19 ortak hükümler g maddesinde yer alan “Ücret, Masraf, Komisyon, Sigorta Giderleri ve Diğer Yükümlülükler” düzenlemesi, ilgili komisyona ilişkin sözleşme maddesidir.

2006/11188 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile düzenlenmesi TCMB’na bırakılan hususlara ilişkin olarak TCMB 9.12.2006 tarih, 26371 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesaplan Kâr ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında

Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliği" nin “Kredi Faiz Oranları ve Sağlanacak Diğer Menfaatler” başlıklı 4 üncü maddesinde bankalarca, reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak âzami faiz oranları ile faiz dışındaki diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve azami sınırlarının serbestçe belirleneceği düzenlenmiştir. Düzenleme kapsamında davalı banka tarafından kredi işlemlerinde sağlanacak faiz dışındaki diğer menfaatleri ve tahsil olunacak masrafları, TCMB’na bildirmekle yükümlüdür ancak davalı banka tarafından bu yükümlülüğün yerine getirildiğine ilişkin herhangi bir belge sunulmamıştır.

Davacı tarafça 2 adet periyodik hizmet komisyonu alındığına ilişkin herhangi bir belge sunulmamış olmakla birlikte davalı bankanın da alınmadığı yönünde bir itirazı bulunmadığından alındığı kabul edilmiştir. 

Diğer bankaların periyodik hizmet komisyonu uygulamasının bulunmadığı tespit edildiğinden değerlendirmeye alınamamıştır.

Yasa ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda davalı bankanın davacı müşterisinden alınacak periyodik hizmet komisyonunu TCMB'na bildirimde bulunmadığından 4.200.00 TL'nin davacıya iadesi gerektiği, dolayısıyla davacının  talebinin yerinde olduğu, tarafların tacir olması nedeniyle davacının takipten sonra avans faiz talebinin de yerinde olduğu anlaşılmış, davalı tarafından İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2019/40675 E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın iptaline ve takibin devamına, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması  dikkate alınarak  borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Açıklanan yasal, gerektirici nedenlere göre;

Davanın kabulü ile  davalı tarafından İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2019/40675 E sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın iptaline ve takibin devamına, asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Harçlar Kanununca alınması gerekli 299,47 TL ilam harcından peşin yatırılan 74,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 224,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14.maddeleri ve

Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26.maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,

Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 4.384,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvuru harcı,  74,87 TL peşin harç, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 61,85 TL tebligat ve müzekkere giderlerinden oluşan toplam 981,12 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,

Dair  kesin olmak üzere verilen karar  taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/03/2023