ÖZ:

Cebri icra hukukunda haczedilen bir mal kural olarak açık artırma veya şartların oluşması halinde istisnai olarak da pazarlık suretiyle paraya çevrilmektedir. Kanun koyucu, İİK m.111/a hükmünü ihdas etmek suretiyle açık artırma ve pazarlık dışında ayrıca bir paraya çevrilme yöntemi öngörmüştür. İİK m.111/a hükmüne göre, borçlu haczedilen malı hakkında yapılan kıymet takdirinin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde hacizli malın rızaen satılması için kendisine yetki verilmesini talep edecektir. İcra müdürü, kendisine yapılan bu talep üzerine kıymet takdirinin kesinleşmesi üzerine borçluya on beş günlük süre verecektir. Borçlu ile anlaşan alıcı İİK m.111/a f.2 de yer alan yönteme göre hesap edilecek satış bedelini icra müdürü tarafından borçluya verilen süre içerisinde icra dairesinin hesabına depo edecektir. Bundan sonra, icra müdürü gerekli bilgi, belgeleri toplamak ve İİK m.111/a da yer alan şartların sağlanması halinde satışın onaylanması, malın devir ve teslim işlemlerini yapılması için dosyayı derhal icra mahkemesine gönderecektir. İcra mahkemesi, dosyanın kendisine geldiği andan itibaren on gün içerisinde dosya üzerinde inceleme yapıp talebin kabulüne veya reddine kesin olarak karar verecektir. İcra mahkemesi, talebin kabulüne karar vermesi halinde malın mülkiyeti alıcıya geçecektir. İcra mahkemesinin kabul kararı ile birlikte malın üzerindeki hacizler kaldırılarak devir ve teslim işlemleri gerçekleşecektir. Buna karşılık, icra mahkemesi talebin reddine karar verecek olursa icra dairesine yatırılan bedel alıcıya iade edilecektir. Adı geçen çalışmamızda öncelikli olarak borçluya satış yetkisini verilmesi kurum hakkında genel birtakım bilgilere yer verilmiş olup; akabinde bu kurumun iflasın adi tasfiyesinde uygulanma olağanının olup olmadığı hususu tartışılıp değerlendirilmiştir.

I. GİRİŞ:

Borçluya satış yetkisi verilmesi kurumu Türk İcra ve İflas Hukukuna yeni girmiş bir kurumdur. Kanun koyucu, 7343 sayılı ve 24.11.2021 kabul tarihli İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 12. Maddesi ile İİK’nın 111. Maddesinden sonra gelmek üzere 111/a maddesini ihdas etmiştir[1].

Söz konusu İİK’nın 111/a maddesi ile borçlu, kanun hükmünde belirtilen belirli başlı usul ve esaslar dahilinde haczedilen bir takım malvarlığının bu anlamda taşınırının; taşınmazının; hak ve alacaklarının açık artırma veya pazarlık suretiyle satışı yapılmadan rızaen satışının yapılması imkanı elde etmektedir.

Esasen, İİK m.111/a da yer alan borçluya satış yetkisi verilmesi kurumu daha çok genel haciz yoluyla ve kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takiplerde uygulama alanı bulmakta olup; bu kurumun rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplere ve iflasın adi tasfiyesinde uygulanıp uygulanmayacağı hususu öğretide tartışmalıdır.

İşte bu yüzden, adı geçen çalışmamızda öncelikli olarak borçluya satış yetkisinin verilmesi kurumu ve işleyişi hakkında genel birtakım bilgilere yer vereceğiz; akabinde iflasın adi tasfiyesinde paraya çevrilmeye dair genel bir bilgilendirmeden sonra bahsi geçen kurumun iflas adi tasfiyesinde uygulama alanı bulup bulmayacağı sorunu üzerinde duracağız.

II. BORÇLUYA SATIŞ YETKİSİ VERİLMESİ KURUMUNA GENEL BİR BAKIŞ:

Borçluya satış yetkisi verilmesi kurumu temelde İİK’nın 111/a maddesinde düzenlenmiştir. Buna ilave olarak,  İİK m.111/a f.5’e göre Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan İcra ve İflâs Kanunu Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesine Dair Yönetmelikte[2] de borçluya satış yetkisi verilmesine dair usul ve esas düzenlenmiştir.

Mehaz İsviçre İcra ve İflas kanunu ve Alman Hukukunda Türk İcra ve İflas Hukukunda olduğu gibi borçluya satış yetkisini verilmesini içeren herhangi bir hüküm bulunmamaktadır[3].

Hacizli malın borçluya verilen yetki ile paraya çevrilmesi yöntemi esas itibariyle cebri icraya özgü paraya çevrilme yollarından birisidir[4]. Öğretide, açık arttırma yoluyla yapılan satışlardan kaynaklanan sorunların giderilmesi amacıyla borçluya satış yetkisi verilmesi kurumu ile alternatif bir usulü öngörülmüş olduğu; bu usulün öngörülmesinin isabetli olduğu belirtilmektedir[5].

Borçluya satış yetkisi verilmesi içeren hükmün amacı, esasında taraf menfaatlerini korumaktır[6]. Zira, bu kurum sayesinde haczedilen mal borçlu tarafından piyasa değerine göre diğer bir ifade ile gerçek değerine göre satış imkanı elde etmekle beraber alacaklının daha az masraf yapmasına da imkan sağlamaktadır[7]. Malın gerçek değeri üzerinden satışının yapılmasında hem alacaklının hem de borçlunun yararına olacaktır[8]. Ayrıca, açık arttırma yöntemi ile yapılan satış sonrasında ihalenin feshi süreci ile başlayan olumsuzluklar borçluya satış yetkisinin verilmesi kurumunda görülmeyecektir[9]. Hülasa, öğretide, borçluya satış yetkisi verilmekle cebri icra satış aşamasına alternatif bir satış yöntemi benimsenmekle, ucuz ve kolay bir satış usulü öngörülmüş olduğu belirtilmektedir[10].

Yine öğretide, İİK m.111/a da yer alan satışın borçlar hukukunda yer alan satış sözleşmesinden farklı olduğu, hukuki niteliği itibariyle bu satışın cebri icra satışı olarak kabul edilmesi gerektiği ifade edilmektedir[11]. Kanaatimizce de İİK m.111/a yer alan satış prosedürü cebri icra satışı mahiyetindedir. Zira, adı geçen madde ile borçluya rızaen satış yapma imkan vermekteyse de yapılan satış dikkat edilecek olursa icra mahkemesinin onayına ve kanunda belirtilen sıkı usul ve esaslara bağlanmıştır.

İİK m.111/a hükmüne dayalı olarak satış yetkisi verilebilmesi için borçlunun talepte bulunmuş olması gerekmektedir[12]. Diğer bir ifade ile borçlunun bu konuda bir talebi olmaksızın icra dairesi borçluya re’sen satış yetkisi vermesi mümkün değildir[13]. Borçlu, satış yetkisi talebini kıymet takdirinin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde yapması gerekmektedir(İİK m.111/a f.1, c.1)[14].

Az öncede bahsetmiş olduğumuz gibi borçlunun rızai satış yetkisini talep edebilmesi için hacizli malın kıymet takdirinin yapılması gerekmektedir.

Borçlu rızai satış yetkisini talebini icra takibinin yapıldığı yer icra dairesine yöneltmiş olması gerekmektedir[15]. Ancak hacizli mal üzerinde birden fazla haciz olması halinde yetkili icra dairesi bakımından öğretide çeşitli görüşler ileri sürülmektedir.

Buna göre, öğretide yer alan bir görüş, hacizli mal üzerinde birden fazla uygulanan haciz varsa o durumda borçlunun rızai satış yetkisini ilk kesin haczin uygulandığı icra dairesinden talep etmesi gerektiği belirtilmektedir[16]. Aynı şekilde bu görüş tarafından, aynı malvarlığına ilişkin birden fazla kıymet takdirini olması halinde alacaklının menfaatinin korunması adına rızai satış yetkisi talebinin en yüksek kıymet takdirinin yapıldığı icra dairesine yöneltilmesi gerektiği belirtilmektedir[17].

Öğretide yer alan bizimde katılmış olduğumuz diğer bir görüş ise, aynı malvarlığı üzerinde farklı farklı icra dosyalarından haciz uygulanmışsa o durumda borçlunun ilk haczi uygulayan icra dairesinden talepte bulunması gibi bir zorunluluğunun olmadığı, zira her bir icra dosyasında satış isteme yetkisinin verilmesine ilişkin farklı farklı zamanlarda başlayıp farklı zamanlarda sona ereceğini belirtmektedir[18]. Ve yine bu görüş tarafından, yukarıda yer vermiş olduğumuz görüşe karşıt olarak, aynı hacizli malvarlığı ile ilgili olarak yapılmış birden fazla kıymet takdirinin olması halinde bu kıymet takdirleri arasında en yüksek olanın seçilmesi gibi bir zorunluluğunun kanunda öngörülmemiş olduğu; ayrıca her bir icra dosyasından alınan kıymet takdir raporunun sadece o dosyayı bağlayacağını, bu sebeple borçlu hangi icra dosyasından rızai satış yetkisi verilmesi talebinde bulunmuşsa o durumda talebin yöneltildiği icra dosyasından alınan kıymet takdirinin esas teşkil etmesini belirtmektedir[19].

Borçlunun talebi üzerine icra müdürü, kıymet takdirinin kesinleşmiş olduğunu tespit ederse borçluya cebri satış işlemlerinin durdurarak on beş günlük süre verecektir(İİK m. 111/a f.1, c.3). İcra müdürünün talepte bulunan borçluya rızai satış yetkisinin verilip verilmeyeceği hususunda takdiri olmayıp; kanunda öngörülen şartların gerçekleşmesi halinde icra müdürü talepte bulunan borçluya İİK m.111/a hükmü gereğince rızai satış yetkisi vermesi gerekecektir[20]. Eş söyleyişle, icra müdürü İİK m.111/a hükmü bakımından takdiri değil bağlı yetkilidir. İcra müdürü borçlunun talebinin kabulü halinde kendisinde Yönetmelikte belirtilen nitelikte bir yetki belgesi verecektir[21]

Borçlu, kendisine icra müdürü tarafından verilen rızai satış yetkisine binaen on beş günlük süre içerisinde rızai satışı gerçekleştirmesi gerekmektedir. Söz konusu on beş günlük süre içerisinde borçlunun hacizli malın satışı konusunda anlaşmış olduğu alıcı tarafından, İİK m.111/a f.2 hükmünde yer alan yönteme göre tespit edilen bedel altında olmayacak şekilde borçlu ile aralarında kararlaştırmış olduğu satış bedelini icra dairesi veznesine depo etmesi gerekmektedir[22]. Ayrıca borçlu aynı süre içerisinde satım sözleşmesine ilişkin bilgi ve belgeleri icra dairesine teslim etmek zorunda olmayıp; bu bilgi ve belgeler satışın onaylanması için icra dosyasını icra mahkemesine gönderilmesinden öncede verilebilir[23].

İcra müdürü, kanuni süre içerisinde borçlu ile satış hususunda anlaşan alıcının satış bedelini icra dairesi veznesine depo edildiğini ve kanunda yer alan diğer şartlar sağlanmış olduğu tespit etmesi halinde satışın onaylanması ve hacizli malın devri- teslim işlemlerini yapmak üzere dosyayı icra mahkemesine tevdi edecektir(İİK m.111/a f.3).

İcra mahkemesi dosyayı teslim aldığı tarihten itibaren en geç on gün içerisinde dosya üzerinde inceleme yaparak satış hakkında kesin olarak bir karar verecektir[24]. İcra mahkemesi yapmış olduğu inceleme sonucunda rızai satışın kanuni koşullarının oluşması halinde talebin kabulüne karar verecektir. Mahkemenin kabul kararı ile malın mülkiyeti alıcıya geçecek olup; ayrıca mal üzerindeki hacizlerde kaldırılarak alıcıya devir ve teslim edilecektir[25]. İcra mahkemesi talebin reddine karar vermiş olması halinde yatırılan bedel alıcıya iade edilecektir[26].

Bununla birlikte ihalenin feshine ilişkin hükümler rızai satışın mahiyeti ile bağdaşmadığından İİK m.111/a hükmüne dayalı olarak yapılan satışlar hakkında ihalenin feshine dair hükümler uygulanmayacaktır[27]. Buna karşılık öğretide, genel hükümlere göre dava açılma hakkının saklı olduğunu; bu anlamda iradesi fesada uğrayan kişi veya kişiler hukuki yararlarının olması halinde rızai satışın iptalini sağlayabileceğini belirtilmektedir[28].

Öte yandan, “Bu madde uyarınca yapılacak satışlar hakkında niteliğine uygun düştüğü ölçüde bu Kanunun diğer hükümleri uygulanır” şeklindeki İİK m.111/a f.4 hükmü gereğince İİK’da yer alan diğer hükümler niteliğine uygun düştüğü ölçüde rızai satışlar hakkında da uygulanacaktır[29].

III. İFLASIN ADİ TASFİYESİNDE GENEL OLARAK PARAYA ÇEVİRME PROSEDÜRÜ VE HUKUKİ SORUN:

İflasta alacaklılar alacaklarını müflisin iflas masasına dahil olan malları veya hakları ya da alacakları üzerinden aynen alma imkanları bulunmamaktadır. İflasın tasfiyesinde de aynı cüzi icrada olduğun gibi müflisin iflas masasına giren malvarlığı paraya çevrilmesi gerekmektedir[30]. Eş söyleyişle, iflasın tasfiyesinde müflisin iflas masasına giren malvarlığı paraya çevrilir ve elde edilen para alacaklılar arasında paylaştırılacaktır[31]

İflasta adi tasfiyesinde paraya çevrilme prosedürü İİK m.241 vd. düzenlenmiştir. Buna göre, iflasın adi tasfiyesinde de aynı icra hukukunda olduğu gibi açık arttırma ve pazarlık yoluyla satış olarak iki temel paraya çevrilme yöntemi vardır[32]. Ancak, icra hukukundan farklı olarak iflasın tasfiyesinde taşınmaz mallarda pazarlık usulü ile paraya çevrilmesi mümkündür(İİK m.241). Tabi yeri gelmişken ifade etmek gerekirse öğretide, iflasta paraya çevrilme yöntemlerinden biride açık arttırma ve pazarlık usulü ile yapılan satışlara ilave olarak İİK m.245 hükmü uyarınca dava takip yetkisinin devrinin olduğu, bir diğer ifade ile dava takip yetkisinin devrinin iflas tasfiyesinde özel bir paraya çevrilme yolu olduğu kabul edilmektedir[33].  

İflasın adi tasfiyesinde iflas masasında yer alan malların veya hakların hangi paraya çevrilme yöntemi ile paraya çevrileceği hususunda karar alma yetkisi ikinci alacaklılar toplanması karar verecektir[34]. Söz konusu bu karar masanın menfaatleri doğrultusunda alınması gerekecektir.

İkinci alacaklılar toplantısında alınacak karar doğrultusunda iflas idaresi masada yer alan malları ve/veya hakları İİK m.241 vd. göre paraya çevirecektir. Öte yandan, ticari ve ekonomik bütünlük arz eden ya da bir bütün hâlinde satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde edileceği anlaşılan mal ve haklar ile bu mal ve hakları bünyesinde bulunduran işletmeler bir bütün olarak satılacaktır(İİK m.241 f.3, c.1). Böylelikle, müflise ait işletmeler tasfiye edilmek yerine bir bütün olarak ekonomik anlamda ayakla kalmaları sağlanmış olacaktır[35]. Nitekim, bu durum aynı zamanda modern anlamda iflas kurallarının amacına da uygun düşecektir.

Taşınır ve/veya taşınmazların paraya çevrilmesine dair usul ve esaslar icra hukukundaki hükümlere tabi olacaktır[36].

Bununla birlikte, iflasın adi tasfiyesindeki alacakların paraya çevrilmesinde icra hukukundaki İİK m.89 hükmü uygulama alanı bulmayacaktır[37].Alacağın paraya çevrilmesinde ikili bir ayrım yapılmaktadır. Bu ayrıma göre, iflasın adi tasfiyesinde alacak çekişmesiz ve vadesi gelmiş olması rağmen borçlu tarafından ödenmemişse o durumda iflas idaresi, ikinci alacaklılar toplantısında alınacak karar ışığında söz konusu çekişmesiz alacağın tahsili amacıyla borçlu hakkında icra/iflas takibi yapacak veya dava açacaktır[38].

Buna karşılık alacak çekişmeli ise o durumda ikinci alacaklılar toplantısında çekişmeli alacak hakkının masa adına takibinde bir yarar olmadığı yönünde karar alınırsa söz konusu çekişmeli alacak hakkının takip edilmesi bakımından talep eden bir ya da birden fazla iflas alacaklısına bu konudaki dava takip yetkisi İİK m.245 hükmüne göre devredilecektir[39]. Dava takip yetkisini devralan iflas alacaklısının açmış olduğu dava kabul edilmesi halindeki sonuçları İİK m.245 f.1, c.2 de belirtilmiştir. Buna göre, dava sonucunda elde edilen paradan dava açan iflas alacaklısı masraflar çıktıktan sonra öncelikli olarak tatmin edilecektir. Bundan sonra arta kalan para olursa bu para iflas masasına iade edilecektir.

Öte yandan, İİK m.111/a hükmünde yer alan rızai satış yetkisinin iflasın adi tasfiyesi bakımından uygulanıp uygulanmayacağı meselesi öğretide tartışmalı olup; bu konuda birkaç görüş ileri sürülmektedir.

Öğretide yer alan bir görüş, iflasın adi tasfiyesinde de İİK m.111/a da yer alan borçluya satış yetkisi verilmesi kurumunun uygulanması gerektiği belirtilmektedir[40].

Öğretide yer alan diğer bir görüş ise, iflasta arttırmayı düzenleyen İİK m.242 ve 245’te borçluya satış yetkisi verilmesine dair İİK m.111/a hükmüne atıf yapamamış olduğunu; bu sebeple borçluya satış yetkisi verilmesi kurumunun iflasta uygulanma olağanın olmadığını belirtmektedir[41]. Ancak, bu görüş tarafından, iflasta paraya çevrime prosedürünü belirleme yetkisinin ikinci alacaklılar toplantısında olduğunu, bu nedenle borçlunun da kabul etmesi halinde İİK m.111/a hükmüne bağlı kalmaksızın ikinci alacaklılar toplantısında alınacak karar ile kendisine paraya çevirtme yetkisinin verilebileceğini belirtmektedir[42].

Öğretide yer alan bir başka görüş ise, iflas kararı ile birlikte borçlunun “müflis” sıfatını alacağı, aynı şekilde müflisin, iflas açılması ile masaya girecek olan mal ve haklar üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlanacağından hiçbir hukuki dayanağı olmayan borçluya satış yetkisi verilmesi kurumunun  iflas tasfiyesi bakımından uygulanma olanağının olmadığı; buna karşılık iflasta pazarlık suretiyle satışın mümkün olduğunu; ikinci alacaklılar toplantısında bu yönde bir karar alınırsa iflas idaresinin masadaki malları veya hakkı pazarlık suretiyle paraya çevirebileceğini ifade etmektedir[43].

Kanaatimizce de, iflasın adi tasfiyesinde borçluya satış yetkisi verilmesine dair İİK m.111/a hükmünün uygulanması mümkün değildir. Şöyle ki; bir kere bahsi geçen İİK m.111/a hükmünün iflasın adi tasfiyesi bakımından(kanunun bu konuda açıkça atıf yapması gibi bir hususu kenara bırakacak olursak) niteliği itibariyle uygulanması mümkün değildir. Zaten, söz konusu hükmün niteliği uygun düşeydi o durumda kanunun açık atıf yapmış olması meselesini beklemeden iflasın adi tasfiyesinde de kıyasen uygulama olanağı mümkündü. İllaki bu konuda kanunun atıf yapması hususu aranmayacaktı. Ancak, az öncede belirtmiş olduğumuz gibi söz konusu hüküm iflas tasfiyesinin niteliğine uygun düşmemektedir. Zira, hacizde borçlunun karşısında bir ya da birkaç alacaklısı var iken iflasta tüm alacaklıları vardır. Bu bakımdan iflasın adi tasfiyesinde masa menfaatleri ön plandadır.

Her ne kadar öğretide yer alan bir görüş, İİK m.111/a hükmünün iflas bakımından uygulanmasının mümkün olmadığı hususuna bir gerekçe olarak borçlunun iflası ile müflis sıfatını alması ve müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına bağlamış ise de bu gerekçenin kabulü mümkün gözükmemektedir. Zira, İİK m.111/a da yer alan düzenlemeye göre, borçluya sadece satış sözleşmesinin tarafını seçme ve satış bedelini kanunun belirtmiş olduğu miktardan az olmamak kaydı ile belirlenme yetkisi verilmiş olup; ayrıca bu konuda borçluya tasarruf yetkisi verilmemiştir. Daha açık bir ifade ile borçlu İİK m.111/a ya göre almış olduğu yetki ile kanunun belirtmiş olduğu sınırlar dahilinde borçlandırıcı işlem yapmakta; bundan sonra yine kanuni şartların sağlanması halinde borçlandırıcı işlem ve satışa konu malın mülkiyeti icra mahkemesinin kabul kararı ile alıcıya geçmektedir. Görülüğü üzere, borçlu İİK m.111/a ya göre almış olduğu yetki ile serbestçe tasarruf işleminde bulunmamaktadır. Tasarruf işlemi yani satılan malın mülkiyetini icra mahkemesinin kararı ile geçmektedir. Bu bakımından bu durum iflasta “müflis” bakımından da geçerli olacaktır.   

 Son olarak ifade etmek gerekir ki,  öğretide de haklı olarak belirtildiği üzere, iflas masasında yer alan malların paraya çevrilmesinde asıl yetkili organ ikinci alacaklılar toplanmasıdır. İkinci alacaklılar toplanması, ikinci alacaklılar toplantısında alınacak karar ile masada yer alan malların masa menfaati gözetilmek suretiyle pazarlıkla satılması yönünde bir karar alınabilir. İkinci alacaklılar toplantısında bu yönde bir karar alınmışsa o durumda iflas idaresi masadaki malları pazarlık suretiyle paraya çevirecektir. Böyle bir durumda İİK m.111/a hükmüne de gerek kalmayacaktır. Öte yandan, masadaki malların değerinin düşmesi, malın muhafazasının mümkün olmaması gibi birtakım olumsuzluklar karşısında kanun koyucu malın ikinci alacaklılar toplantısını beklemeden ivedi şekilde satış yapılabilmesi için ayrıca İİK m.229 f.2 hükmü uyarınca iflas idaresine kanuni bir imkan tanımıştır. Görüldüğü üzere, İİK m.111/a hükmü ile güdülen amaç, iflasın tasfiyesine dair kurallar içerinde zaten mevcut olarak bulunmaktadır. 

İşte bu ve benzeri sebeplerden dolayı, borçluya satış yetkisi verilmesine dair İİK m.111/a hükmünün iflasın adi tasfiyesi bakımından uygulanması mümkün değildir. Ki en önemlisi, söz konusu hükmün iflasın adi tasfiyesinde uygulanmasına gerekte yoktur.

IV. SONUÇ:

Cebri icra hukukunda haczedilen bir mal kural olarak açık artırma yöntemiyle istisnai olarak da pazarlık suretiyle paraya çevrilmektedir. Kanun koyucu, İİK m.111/a hükmünü ihdas etmek suretiyle açık artırma ve pazarlık dışında ayrıca bir paraya çevrilme yöntemi öngörmüştür.

İİK m.111/a hükmüne göre, borçlu haczedilen malı hakkında yapılan kıymet takdirinin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde hacizli malın rızaen satılması için kendisine yetki verilmesini talep edecektir. İcra müdürü, kendisine yapılan bu talep üzerine kıymet takdirinin kesinleşmesi üzerine borçluya on beş günlük süre verecektir. Borçlu ile anlaşan alıcı İİK m.111/a f.2 de yer alan yönteme göre hesap edilecek satış bedelini icra müdürü tarafından borçluya verilen süre içerisinde icra dairesinin hesabına depo edecektir. Bundan sonra, icra müdürü gerekli bilgi, belgeleri toplamak ve İİK m.111/a da yer alan şartların sağlanması halinde satışın onaylanması, malın devir ve teslim işlemlerini yapılması için dosyayı derhal icra mahkemesine gönderecektir.

İcra mahkemesi, dosyanın kendisine geldiği andan itibaren on gün içerisinde dosya üzerinde inceleme yapıp talebin kabulüne veya reddine kesin olarak karar verecektir. İcra mahkemesi, talebin kabulüne karar vermesi halinde malın mülkiyeti alıcıya geçecektir. İcra mahkemesinin kabul kararı ile birlikte malın üzerindeki hacizler kaldırılarak devir ve teslim işlemleri gerçekleşecektir. Buna karşılık, icra mahkemesi talebin reddine karar verecek olursa icra dairesine yatırılan bedel alıcıya iade edilecektir.

İİK m.111/a hükmü öğretide genel kabule göre, iflasın adi tasfiyesinde uygulanma alanı bulamayacağı belirtilmektedir. Buna karşılık, yine öğretide iflasın adi tasfiyesinde iflas masasında yer alan malların ikinci alacaklılar toplantısında ikinci alacaklılar toplaması tarafından alınan karar ile pazarlık suretiyle karar alınabileceğini, ikinci alacaklılar toplantısında bu yönde bir karar alınmış ise o durumda iflas idaresi masadaki malları pazarlık suretiyle paraya çevireceği de ifade edilmektedir.

Av. Yunus ÇAK*

KAYNAKÇA:

Aşık, İ.; Oruç, Y.; Tok, O.; Saçar, Ö.F.(2022), İcra ve İflas Hukuku, 1. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara.

Atalı, M;Ermenek, İ; Erdoğan, E.(2022), İcra ve İflas Hukuku, 6. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara.

Çelikoğlu, C. T.(2022), “7343 Sayılı Kanunla İİK’da Yapılan Paraya Çevirme ve İhâlenin Feshi’ne İlişkin Değişikliklerin Takdim ve İzahı”, Adalet Dergisi, Cilt:149, Sayı:68,s.409-450.

Kuru, B; Aydın, B.(2022), İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 7. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara.

Mazlum, İ. (2023), “İcra ve İflâs Kanunu’nun 111/a Maddesine Göre Mahcuzun Satılması Konusunda Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi”,  Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, Cilt:2, s. 587-620.

Pekcanıtez, H. (2022), “Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi:(İİK md. 111/a)”,  Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı: 1, s. 819-848.

Toraman, B; Kartoğlu, C.F.(2022), “İflâs Tasfiyesinde Dava Takip Yetkisinin Devri Üzerine”, Medenî Usûl ve İcra İflâs Hukuku Dergisi, Cilt: 18, Sayı: 51, s. 93-150.

Yazıcı, B. (2022), “İcra ve İflas Kanunu M. 111/A Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi”, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:12, Sayı:12, s. 1119-1147.

Görgün, Ş.; Börü L. ;Kodakoğlu, M.(2022),  İcra ve İflâs Hukuku,  2. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara.

Baş Süzel, E.(2023), “Borçlar Hukuku Açısından İcra ve İflâs Kanunu’nun Satış Yetkisi Verilmesine ve Elektronik Satışa İlişkin Bazı Hükümlerinin Değerlendirilmesi”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:22, Sayı:1, s. 613-628.

--------------

* Elazığ Barosu Avukatı, İstanbul Gedik Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans Öğrencisi.

[1] RG,  T.30.11.2021, S. 31675.

[2] RG., T.28.05.2022, S. 31849.

[3] Pekcanıtez, H. (2022), “Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi:(İİK md. 111/a)”,  Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı: 1, s. 824; Çelikoğlu, C. T.(2022), “7343 Sayılı Kanunla İİK’da Yapılan Paraya Çevirme ve İhâlenin Feshi’ne İlişkin Değişikliklerin Takdim ve İzahı”, Adalet Dergisi, Cilt:149, Sayı:68,s.412.

[4] Atalı, M;Ermenek, İ; Erdoğan, E.(2022), İcra ve İflas Hukuku, 6. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, s. 286. Benzer görüş için bkz: Pekcanıtez, s. 823.

[5] Pekcanıtez, s. 823-824

[6] Yazıcı, B. (2022), “İcra ve İflas Kanunu M. 111/A Uyarınca Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi”, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:12, Sayı:12, s. 1124.

[7] Yazıcı, s. 1124.

[8] Yazıcı, s. 1124.

[9] Yazıcı, s. 1125.

[10]Yazıcı, s. 1126.

[11] Pekcanıtez, s. 840; Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 286; Yazıcı, s.1126-1128; Mazlum, İ. (2023), “İcra ve İflâs Kanunu’nun 111/a Maddesine Göre Mahcuzun Satılması Konusunda Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi”,  Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, Cilt:2, s. 597- 599.; Baş Süzel, E.(2023), “Borçlar Hukuku Açısından İcra ve İflâs Kanunu’nun Satış Yetkisi Verilmesine ve Elektronik Satışa İlişkin Bazı Hükümlerinin Değerlendirilmesi”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:22, Sayı:1, s. 615-619.

[12] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 287; Pekcanıtez, s.828.

[13] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 287.

[14] Kuru, B; Aydın, B.(2022), İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 7. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, s. 201.

[15] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 288.

[16] Atalı /Ermenek/Erdoğan, s. 288;

[17] Atalı /Ermenek/Erdoğan, s. 288.

[18] Pekcanıtez, s. 835.

[19] Pekcanıtez, s. 835.

[20] Bkz: Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 288; Pekcanıtez, s.828.

[21] Pekcanıtez, s. 833.

[22] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 289; Pekcanıtez, s.837; Çelikoğlu, s. 414; Yazıcı, s. 1137 vd.; Mazlum, s. 612 vd.

[23] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 289; Pekcanıtez, s.837

[24] Pekcanıtez, s. 838.

[25] Kuru/Aydın, s. 201.

[26] Kuru/Aydın, s. 201.

[27] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 291; Pekcanıtez, s.840.

[28] Pekcanıtez, s. 842.

[29] Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz: Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 291; Pekcanıtez, s.833 vd.; Yazıcı, s.1141 vd.

[30] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 617.

[31] Kuru/Aydın, s. 460.

[32] Kuru/Aydın, s.460.

[33] Bkz: Toraman, B; Kartoğlu, C.F.(2022), “İflâs Tasfiyesinde Dava Takip Yetkisinin Devri Üzerine”, Medenî Usûl ve İcra İflâs Hukuku Dergisi, Cilt: 18, Sayı: 51, s. 106-107; Aşık, İ.; Oruç, Y.; Tok, O.; Saçar, Ö.F.(2022), İcra ve İflas Hukuku, 1. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, s.661.

[34] Kuru/Aydın, s. 460; Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 617.

[35] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 617.

[36] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 618.

[37] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 618.

[38] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 618.;Kuru/Aydın, s. 462-463.

[39] Kuru/Aydın, s. 463.

[40] Görgün, Ş.; Börü L. ;Kodakoğlu, M.(2022),  İcra ve İflâs Hukuku,  2. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, s. 272(naklen, Pekcanıtez, s.827).

[41] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 617.

[42] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 617.

[43] Pekcanıtez, s. 827-828.

Anahtar Kelimeler: Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi, Rızai Satış, İflasın Adi Tasfiyesi, Paraya Çevirme, Pazarlıkla Satış.