GİRİŞ

Geçtiğimiz aylarda Birleşik Krallık hükümetinin boşanma davalarında zorunlu arabuluculuk yöntemini planladığı ve yürürlüğe girmesinin beklenildiği haberi paylaşıldı.[1] Bu yazıda Türk Hukuk sistemi ile Anglo-Sakson hukuk sistemindeki farklılıklara boşanma davaları özelinde bakılacak ve arabuluculuk sisteminin iki farklı hukuk sistemindeki yeri ve önemi tartışılacaktır.

I. Boşanma Davaları: Türk Hukuk Sistemi ve İngiliz Hukuk Sistemindeki Yeri

1.1. Evlilik

a) Boşanma olarak adlandırdığımız kavrama giriş yapmadan ve iki ülke hukuk sistemindeki yerine değinmeden önce evlilik kavramından bahsetmemiz gerekmektedir. Evlilik; her ne kadar Türk Medeni Kanunu’nda yapılmamış olsa da kabaca tanımlayacak olursak; farklı cinsiyetten iki kişinin tam ve sürekli bir hayat ortaklığı kurmak için hukuka uygun ve geçerli bir şekilde birleşmesi olarak adlandırılabilir.

b) Birleşik Krallık Hukuk sisteminde ise, tarihsel arka planı bulunan ancak farklı dönemlerde (1836 Marriage Act, 1929 Ages of Marriage Act, 2004 The Civil Partnership Act ve 2013 Marriage (Same Sex Couples) Act) parlamentoda kabul gören gelişmeler ile son haline kavuşan düzenlemeler mevcuttur. Buna göre, 2013 yılında yapılan son düzenleme ile aynı cinsiyetten olan kimselerin de evlilikleri mümkün hale getirilmiştir.[2] Dolayısıyla, evlilik, İngiliz Hukuk sisteminde de genel hatlarıyla tanımlanacak olursa iki kişinin, ortak bir yaşam amacıyla bir birliktelik kurmaları olarak tanımlanabilir.

c) O halde, evlilik olgusundan, her iki ülkenin hukuk sistemlerinde farklı niteliklerde olduğu görüşleri (evliliğin bir tür sözleşme olduğu, bir kurum olduğu, tasarruf olduğu) mevcut ise de benzer anlayışla evliliği tanımlamamızda; iki kişinin bir araya gelerek, bir birliktelik oluşturmaları ve bunun doğal sonuçlarına katlanmaları olarak bahsetmemizde bir sakınca bulunmamaktadır.

1.2. Boşanma

a) Her iki hukuk sisteminde de evliliğe dair yasal düzenlemelerin bulunduğunu, şeklen farklı uygulamalar bulunsa da nitelik itibariyle evliliğe ilişkin düzenlemelerin her iki ülke hukuk sisteminde de benzer bir tanımlamaya sahip olduğunu belirtmemiz gerekmektedir.

b) Boşanma ise Türk Hukuk Sisteminde, evliliğe ilişkin düzenlemelere nazaran kendisine yasal düzenlemelerde daha geniş bir yer bulmaktadır. Nitekim, evliliğin bir sözleşme niteliği taşıdığı görüşe göre boşanma sözleşmenin sona ermesi anlamına gelmektedir. Sözleşmenin sona ermesine göre tarafların birbirlerinden hak veya alacak talep etmeleri de bu yönüyle mümkün hale gelmektedir. Akte uygun davranmayan kişinin, diğer tarafın varsa zararlarını tazmin etme borcu da sözleşmenin kendisine yüklediği edimlerden birisi sayılabilecektir. Ancak, evliliğin, sözleşme niteliğinde olmadığı görüşe göre ise, evliliğin bir kurum olduğu, her iki tarafın da bu kurumun çıkarlarına uygun hareket etmesi gerektiği düşüncesi ağır basmaktadır.

c) Türk Medeni Kanunu’nun 161 vd. maddelerinde düzenleme alanı bulan “BOŞANMA” başlıklı bölümde, kanun koyucu, özel ve genel boşanma sebeplerini saymakla birlikte, detaylı bir düzenlemede bulunmaktadır. Tarafların hak ve yükümlülükleri ile boşanmaya sebep olan durumun niteliğine göre farklı sonuçlar oluşacağı da yine hüküm altına alınmıştır.

d) Elbette, Türkiye Cumhuriyeti yargı sistemi sadece yasal düzenleme ile sınırlı kalmamakta, özellikle Yargıtay içtihatları ile oluşan durumları da tüm yasal süreç zarfında dikkate almaktadır. Boşanmaya sebep olabilecek durum ve olayların hangisinin boşanma sebebi sayılıp sayılmayacağı da yine Yargıtay içtihatları ile şekillenmiştir. Bu durum, kanun koyucunun boşanmaya dair hükümlerde daha genel bir yöntem belirlediğini, boşanma davasını inceleyecek ve değerlendirecek olan hakimlere takdir yetkisinin geniş bırakıldığını göstermektedir.

e) Birleşik Krallık hukuk sisteminde ise, boşanma davası açılabilmesi için yine bir takım şartlar mevcuttur. Bunlardan ilki, evliliğin bir yıldan uzun sürmüş olmasıdır. Ayrıca, evliliğin kalıcı olarak sürdürülemez hale gelmesi de bir şart olarak öngörülmüştür. Türkiye’de olduğu gibi İngiltere’de de açılan davada boşanmaya karar verilebilmesi için, davacının evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve sürdürülemez olduğunun ispat etmesi beklenmektedir. Ayrıca, özel boşanma sebepleri de İngiliz Hukuk Sisteminde kendisine yer bulmaktadır. Bunlar, zina, çekilmez davranışlar (physical violence, verbal abusue, insults, insults, drunkenness, drug-taking, efusing to pay towards shared living expenses vb.) olarak sayılabilir. Yine Birleşik Krallık hukuk sisteminde de “terk” bir boşanma sebebi olarak sayılmıştır.

f) Türk Hukuk Sisteminden farklı olarak Birleşik Krallık Hukuk Sisteminde, zinaya dayalı bir boşanma davası ikame edilmişse, mahkeme, zinada bulunan eşin zina yaptığı üçüncü kişiye de dava dilekçesini tebliğ etmekte ve davada taraf olarak göstermektedir. Bu düzenleme, Türk Hukuk sisteminde yer almamakla birlikte, üçüncü kişiler tanık olarak dinlenebilmektedir.

1.3. Dava Süreci

a) Her iki ülke hukuk sisteminde de boşanma talebini mahkemeye eşlerden birisi iletebileceği gibi, her iki eşin bir anlaşma sağlayarak boşanma talebini mahkemeye iletmesi de mümkündür. Ancak, eşlerden birisi boşanmayı veya boşanmanın getireceği sonuçları kabul etmediği takdirde, iki ülke hukuk sisteminde dava süreçleri birbirinden farklı işlemektedir.

b) Halihazırda yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre Türkiye Cumhuriyetindeki boşanma davalarında, tarafların iddia ve savunmaları ile delillerin toplanması ve değerlendirilmesi süreci bir hayli zaman almakta, taraflar, fiilen birlikte yaşamadıkları eşlerinden boşanabilmek için uzunca bir süre beklemek zorunda kalmaktadırlar. Boşanmanın nihai bir karar olması ve tarafların medeni durumlarını değiştirici ve sonuç doğuran bir işlem olması sebebiyle, mahkemelerin ara karar ile tarafların boşanmalarına dair bir karar vermeleri mümkün olmamaktadır.

c) Buna karşılık Birleşik Krallık Hukuk sisteminde, boşanma davasının açılması akabinde, mahkeme decree nisi adında bir karar vermektedir. Decree nisi, mahkemenin tarafların boşanmaması için bir sebep görmediği anlamına gelen geçici bir mahkeme kararıdır. Dolayısıyla, mahkemenin bir ara kararla, tarafların boşanmalarına geçici olarak karar verebildiğini görmekteyiz. Ancak belirtmemiz gerekir ki, Decree nisi alan taraf halen evli sayılır. Bu kararı aldıktan sonra kesin karar (decree absolute) için 6 hafta kadar beklenilmesi ve sonrasında kesin karar için başvuru yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla, İngiliz hukuk sisteminde, boşanma talebiyle mahkemeye başvuran tarafların, davanın sonuna kadar evli sayılmaları gibi bir durum olmadığı, tarafların boşanmalarına hızlı ve etkin bir şekilde cevap verildiği görülmektedir. Türk Hukuk sisteminde ise çoğu durumda tarafların boşanabilmeleri için ortalama 1 veya 2 yıl beklemeleri gerekebilmektedir.

d) Elbette, boşanma davalarında, boşanmanın ferisi niteliğindeki hususlar da mevcuttur. Aynı husus İngiliz hukuk sistemi için de geçerlidir. Ancak, işbu yazının kapsamını arttırmamak için bu durum daha sonra tartışılmak üzere sonraki bir zamana bırakılmaktadır.

II.  Arabuluculuk: İngiliz Hukuku ve Türk Hukuku Kapsamında Uygulama Alanları

1.1. Zorunlu ve İhtiyari Arabuluculuk

a) Bilindiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti Hukuk Sistemine arabuluculuk kavramı, 22/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile girmiştir. Kanununun tanımlamasına göre, arabuluculuk kısaca bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabuluculuk faaliyetinin gerçekleştirilebilmesi ve uyuşmazlıkların mahkeme sürecine girmeksizin çözüme kavuşturulması için oluşturulan bu düzenlemede birtakım davaların zorunlu olarak arabuluculuk sürecine tabi olduğu belirlenmiştir. Ancak, bu uyuşmazlıklar arasında boşanma davaları yer almamaktadır.

b) Anglo-Sakson ülkelerinde uyuşmazlıkların çözümünde arabuluculuğun kullanılması oldukça yenidir. Söz konusu ülkelerin hukuk sistemlerinde yargılama masraflarının yüksek olması, yargılama sürelerinin uzun sürmesi ve bürokratik kuralların fazlalığı gibi nedenlerden ötürü alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına olan talep artış göstermiş, arabuluculuk ve uzlaştırma başta olmak üzere çeşitli çözüm yollarında gelişme kaydedilmiştir. 1999 yılında yürürlüğe giren Civil Procedure Rules (CPR) ile arabuluculuk bir alternatif çözüm yöntemi olarak belirlenmiştir. Sürecin uygulanması açısından Türk Hukuk Sistemi ile Anglo-Sakson Hukuk sisteminde oldukça fazla benzerlikler bulunmaktadır.

c) Uyuşmazlığa taraf olan kişilerin zorunlu başvuru dışında kalan hususlarda ihtiyari olarak da arabuluculuğa başvurma imkanları bulunmaktadır. Bu yazının konusunu teşkil eden boşanma davalarında zorunlu arabuluculuk ise Türk Hukuk Sisteminde olduğu gibi İngiliz Hukuk Sisteminde de şimdiye değin kabul görmemiştir. Farklı tartışmalara konu olan bu durum, artık her iki ülkedeki hukuk camialarında daha fazla konuşulur hale gelmiştir.

1.2. Boşanma Davalarında Arabuluculuk

a) Halihazırda her iki ülkenin iç hukuk sistemlerinde boşanma davaları açılmadan önce arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu durum, uyuşmazlığa taraf olan kişilerin doğrudan mahkemeye erişim haklarının bulunduğunu göstermektedir. Ancak, kişilerin boşanma sürecine girdikleri andan itibaren, hem maddi hem de manevi olarak izlemeleri gereken bir yasal süreç başlamaktadır.

b) Gerek Aile Mahkemelerinin iş yoğunluğu gerek uzayan dava süreçleri ve bundan etkilenen taraflar ve müşterek çocukları açısından durum değerlendirildiğinde, boşanma davalarının daha hızlı ve etkin bir şekilde sonuçlandırılması düşüncesi gayet doğaldır. Ancak, sürecin taraflara daha fazla zarar verme ihtimali de mümkündür. Özellikle fiziksel şiddet veya tehdit durumlarının etkinlik sağlayabileceği hususların göz ardı edilmemesi gerekmektedir.

c) Öyle olacak ki, Birleşik Krallıktaki tasarı halindeki düzenlemede birtakım hususlarda mahkemeye başvurunun zorunlu halde bırakılması düşünülmektedir. Bu durumda, arabuluculuk sürecinin işletilmesi gerekip gerekmeyeceği ise tartışmaya açıktır.

d) Ancak, belirtmemizde fayda var ki, zorunlu arabuluculuk sürecinin amacı, boşanma davaları yönünden uygulama alanı bulması güç bir konu olabilecektir. Özellikle uyuşmazlığa taraf olan eşler açısından, anlaşma sağlamaları kolay olmayacaktır. Halihazırda her iki tarafın da boşanmayı kabul etmesi ve bunu bir protokol halinde mahkeme sunması halinde her iki ülke hukukunda da hızlı ve kolay bir biçimde boşanmaya karar verilebilmektedir. Bu durum zaten mevcut iken, tarafları zorunlu olarak arabuluculuk sistemine entegre etmenin, arabuluculuk sistemi açısından birtakım zorluklar ve iş yükleri doğurabileceği kanaatindeyiz.

e) Diğer yandan, uyuşmazlığa taraf olan eşlerin, herhangi bir anlaşmayı kendi aralarında gerçekleştiremez iken, bir uzman eşliğinde süreci tamamlamaları, boşanmanın ve diğer hususların kolayca çözümlenebilmesine de olanak sağlayabilecektir.

SONUÇ

Farklı hukuki sistemlere sahip olsalar da Türkiye Cumhuriyeti ve Birleşik Krallık hukuk sistemlerinde, boşanma davaları özelinde bir ihtiyaç haline geldiği varsayılan arabuluculuk faaliyetinin, uyuşmazlığın çözümünde etkin bir rol oynayıp oynayamayacağı tartışmalıdır. Bu hususta farklı görüşler mevcut olup, kanaatimizce de bu sürecin işletilmesinin dezavantajları avantajlarından daha fazladır. Nitekim, tarafların boşanma davasını anlaşma sağlayarak veya ihtiyari arabuluculuk sürecinde hazırlanan protokol doğrultusunda ikame etmeleri zaten mümkündür. Bu durumda, zorunlu bir arabuluculuk sürecinin, boşanma davasının sürecini daha da arttıracağını, tarafların bu süreçten zarar görebilme ihtimallerinin bulunduğunu düşünmekteyiz.

Av. Gökhan AĞZIKARA

----------------

[1]https://www.lawyer-monthly.com/2023/03/uk-government-plans-mandatory-divorce-mediation

[2] https://www.parliament.uk/about/living-heritage/transformingsociety/private-lives/relationships/overview/lawofmarriage-/