Olaylar

T tipi kapalı ceza infaz kurumunda barındırılan başvurucu, tutulduğu odadaki kişi sayısının fazlalığı nedeniyle koşulların uygun olmadığından ve talep ettiği gazetenin satışının yapılmamasından şikâyet etmiş; odadaki kişi sayısının azaltılması ve gazetenin satışının yapılması talebiyle infaz hâkimliğine başvurmuştur. Hâkimlik, çeşitli gerekçelerle başvurucunun talebini reddetmiştir. Başvurucunun hâkimlik kararına itirazı, ağır ceza mahkemesince de kesin olarak reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucu; ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının, kurum idaresi aracılığıyla, ücreti kendisince karşılanmak suretiyle süreli yayın satın alma talebinin reddedilmesi nedeniyle de ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Mahkemenin Değerlendirmesi

A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden

Anayasa’nın 17. maddesi, ceza infaz kurumunda tutulan bir mahpusun içinde bulunduğu şartların insan onuruna yakışır bir şekilde olmasını da koruma altına almaktadır. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir. Bu bağlamda aşırı kalabalıklaşma ve kişisel alan eksikliğine ilişkin şikâyetlerde üç faktör gözönünde bulundurulur. Bunlar her mahpus için en az 4 m² zemin alanı olması, her mahpusun ayrı bir uyku yeri olması ve koğuşun genel yüzeyinin mahpusların mobilyalar arasında serbestçe hareket etmesine izin verecek şekilde olmasıdır. Anılan üç faktörden birinin yokluğu kendi başına tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde güçlü bir karine oluşturacaktır.

Ayrıca çok kişilik koğuşlarda bir kişi için olan asgari yaşam alanının 4 m²nin altına düşmesi hâlinde Anayasa’nın 17. maddesinin ihlaline yönelik ortaya çıkacağı değerlendirilen güçlü karine üç unsurun bir arada bulunması durumunda ortadan kaldırılabilecektir. İlk olarak asgari kişisel alanın 4 m²nin altına düşmesi kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra olmalıdır. İkinci olarak bu tür azalmalar koğuş dışı yeterli dolaşım özgürlüğü ve yeterli koğuş dışı etkinliklerle desteklenmelidir. Son olarak başvurucu genel olarak uygun nitelikte bulunan, tutulma koşullarını ağırlaştırıcı başka bir unsur taşımayan bir ceza infaz kurumunda tutuluyor olmalıdır.

Somut olayda başvurucu, şikâyetçi olduğu infaz kurumunda 280 gün barındırılmıştır. Bu süre zarfında başvurucuya sağlanması gereken asgari kişisel alan birbirini takip eden zaman dilimlerinde toplam sekiz ay boyunca 4 m²nin altına düşmüştür. Asgari kişisel yaşam alanındaki bu azalma kendi başına tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde güçlü bir karine oluşturmaktadır. Bu bağlamda ilk olarak değerlendirilmesi gereken asgari kişisel alanın 4 m²nin altına düşmesinin süresi, sıklığı ve çapıdır. Sekiz aylık bir süre boyunca devam eden kişisel alan eksikliğinin kısa süreli, küçük çaplı ve  ara sıra olduğu söylenemeyecektir. Bu nedenle meydana gelen alan azalmalarının -tutulma koşullarının ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri de hesaba katılarak- kötü muamele yasağı olarak nitelendirilmesi için gerekli olan ağırlık seviyesine ulaştığı sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.

B. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden

Anayasa Mahkemesi Recep Bekik ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019) kararında olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan bir başvuruyu inceleyerek uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu kararda süreli yayınların ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülere teslim edilip edilmemesinde keyfîliği engelleyecek, aynı hukuki durumda bulunanlara aynı uygulamanın yapılmasını sağlayacak, açık, yol gösterici ve istikrarlı idari uygulamaları garanti edecek bir mekanizmanın bulunmadığı gerekçesiyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Her ne kadar Recep Bekik ve diğerleri kararından sonra 7242 sayılı Kanun ve buna bağlı düzenleyici işlemler ile bir dizi önlem alınmış ise de eldeki başvurunun söz konusu yasal ve uygulamaya dönük değişiklikten önceki müdahalelere ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu sebeple anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.

---

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

FATİH SEYİS BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/32269)

 

Karar Tarihi: 14/6/2023

R.G. Tarih ve Sayı: 17/8/2023 - 32282

 

GENEL KURUL

 

KARAR

Başkan

:

Zühtü ARSLAN

Başkanvekili

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Melek ŞAHAN

Başvurucu

:

Fatih SEYİS

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının, kurum idaresi aracılığıyla, ücreti kendisince karşılanmak suretiyle süreli yayın satın alma talebinin reddedilmesi nedeniyle de ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, başka bir ceza infaz kurumundan 12/4/2018 tarihinde naklen getirildiği Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) tahliye olduğu 22/1/2019 tarihine kadar barındırılmıştır.

3. Başvurucu, tutulduğu odada kalanların sayısının fazlalığı nedeniyle koşulların uygun olmadığından ve talep ettiği gazetenin satışının yapılmamasından şikâyet etmiş; odadaki kişi sayısının azaltılması ve gazetenin satışının yapılması talebiyle infaz hâkimliğine başvurmuştur. Hâkimlik; İnfaz Kurumuna nakil yoluyla ve aniden çok sayıda tutuklama olması nedeniyle kapasitenin çok üzerinde hükümlü ve tutuklu girişi yapıldığı, bu nedenle koğuşlarda kapasitenin çok üzerinde hükümlü ve tutuklu barındırıldığı, bu sorunun nakillerle giderilmeye çalışıldığı, başvurucunun satın almak istediği gazeteyle ilgili olarak da yeterli sayıda talep olmadığından gazetenin gazete bayisi tarafından İnfaz Kurumuna getirilmediği gerekçesiyle başvurucunun talebini reddetmiştir.

4. Başvurucunun hâkimlik kararına itirazı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle ağır ceza mahkemesince kesin olarak reddedilmiştir.

5. Nihai karar 2/10/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 15/10/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Bölüm, başvurunun Genel Kurula sevk edilmesine karar vermiştir.

7. Anayasa Mahkemesi, İnfaz Kurumundan başvurucunun tutulduğu sürece ilişkin ayrıntılı bilgi talep etmiştir. İnfaz Kurumunun gönderdiği yazılı cevaplara göre;

- Başvurucu, resmî kapasitesi 14 kişi olan B-5, B-11 ve B-4 No.lu koğuşlarda kalmıştır. Bu koğuşların yatakhane bölümü 44,3 m² ve 132,2 m³tür. Yatakhanede iki katlı sekiz ranza vardır. Her bir ranzanın yüksekliği 153 cm, uzunluğu 2 m, genişliği 1 m'dir. Tutuklu ve hükümlüler dönüşümlü olarak ranzada veya yerde kendi yatağında yatmaktadır. Tutuklu ve hükümlülerin kendilerine ait dolaplarıbulunmaktadır.

- Koğuşlarda, televizyon ve yemek masalarının yer aldığı, ölçüleri 18,4 m² ve 59,2 m³ olan ortak kullanım alanı vardır.

- Yatakhane bölümünde dört, ortak kullanım alanında demir parmaklıklı iki pencere bulunmaktadır. Pencerelerin her birinin sabit kısmı 113x41 cm, açılır (kanat) kısmı 107x42 cm'dir. Ranzalar pencerelerin açılmasını ve ışığı engellememektedir. Pencereler dışında havalandırma sistemi yoktur, ısıtma kalorifer sistemiyle sağlanmaktadır.

- Koğuştan bağımsız olmayan, 31 m² büyüklüğünde havalandırma bahçesi vardır. Tutuklu ve hükümlüler gün ışığı ile açılıp hava kararınca kapatılan havalandırma bahçesinden bu süre içinde kesintisiz olarak faydalanabilmektedir.

- İnfaz Kurumu daha sonra gönderdiği bir yazıda yatakhane bölümünün 660x680 cm (44 m²), ortak kullanım alanının 480x680 cm (32 m²), havalandırma bahçesinin 670x490 cm (32m²), merdiven boşluğunun 350x110 cm ve 410x110 cm (toplam 8 m²) olduğunu bildirmiştir.

- Koğuşların giriş katında yatakhane ve ortak kullanım alanından tamamen bağımsız, 3,3 m² büyüklüğünde iki tuvalet, 1,3 m² büyüklüğünde bir banyo vardır. Tuvalet ve banyonun kullanım süresi yoktur, tuvalet ve banyo sürekli açıktır. Sıcak su, kota ve dakika sınırı olmadan verilmektedir.

- Koku, akma gibi nedenlerden dolayı bakım/onarım ihtiyacının olduğu, koğuşta barındırılanlar tarafından dilekçe verilmek suretiyle yazılı olarak bildirilmemiştir.

-İnfaz Kurumunda sabah ve akşam olmak üzere iki kez rutin olarak sayım yapılmaktadır.

8. Başvurucunun hangi koğuşta, kaç kişi ile, ne kadar süre barındırıldığına ilişkin ayrıntılı durum aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. Koğuşun ölçümleri İnfaz Kurumunun ilk sunduğu ve Adalet Bakanlığı (Bakanlık) tarafından da teyit edilen verilere dayanmaktadır. Koğuşun toplam boyutu koğuş içi sıhhi tesisler hariç tutularak hesaplanmıştır.

Kişi Sayısı

Kaldığı Tarih Aralığı

Koğuşu

Toplam Süre (gün)

Kişisel Alan (m²)

26

16/6/2018-16/7/2018 (30 gün)

16/9/2018-12/10/2018 (26 gün)

12/10/2018-16/10/2018 (4 gün)

B-11

B-4

60

3,60

25

16/7/2018-16/8/2018 (30 gün)

17/10/2018-30/10/2018 (13gün)

1/11/2018-7/11/2018 (6 gün)

15/11/2018-22/1/2019 (67 gün)

B-11

B-4

         116

3,74

 24

16/5/2018-16/6/2018 (30 gün)

16/8/2018-16/9/2018 (30 gün)

31/10/2018-1/11/2018 (1 gün)

8/11/2018-14/11/2018 (6 gün)

B-11

B-4

67

3,90

 23

16/4/2018-16/5/2018 (30 gün)

B-11

30

4,07

 21

12/4/2018-16/4/2018 (4 gün)

B-5

4

4,46

II. DEĞERLENDİRME

9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

10. Başvurucu; İnfaz Kurumu idaresi aracılığıyla, ücretini karşılamak suretiyle Yeni Asya gazetesini satın alma talebinin gerçeğe aykırı şekilde, yeterli talep olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık, başvurucunun iddialarının temellendirilememiş şikâyet niteliğinde olabileceğini, esas yönünden ise belirtilen ilgili mevzuat ve Anayasa Mahkemesi kararlarının yapılacak tespit ve değerlendirmelerde dikkate alınması gerektiğini beyan etmiştir. Başvurucu, karşı beyanda bulunmamıştır.

11. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Anayasa Mahkemesi Recep Bekik ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019) kararında olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan bir başvuruyu inceleyerek uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Mahkeme, bu çerçevede süreli yayınların ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülere teslim edilip edilmemesinde keyfîliği engelleyecek, aynı hukuki durumda olanlara aynı uygulamanın yapılmasını sağlayacak, açık, yol gösterici ve istikrarlı idari uygulamaları garanti edecek bir mekanizmanın bulunmadığı gerekçesiyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Her ne kadar Recep Bekik ve diğerleri kararından sonra 14/4/2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun ve buna bağlı düzenleyici işlemlerle bir dizi önlem alınmış ise de eldeki başvurunun söz konusu yasal ve uygulamaya dönük değişiklikten önceki müdahalelere ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu sebeple eldeki başvuru yönünden anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

14. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

15. Başvurucu; barındırıldığı koğuşun çok kalabalık olması nedeniyle tuvaletin önünde yattığını, koğuşta iki tuvalet, bir banyo olduğundan sürekli sıra beklediğini, temiz hava ve oksijene erişemediğini, sağlık ve hijyen açısından ciddi problemler olduğunu ileri sürmüştür. Bakanlık başvurucunun iddialarının savunulabilir bir iddia olup olmadığı hususunun incelenmesinde Anayasa'nın, mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının yapılacak tespit ve değerlendirmelerde dikkate alınması gerektiğini beyan etmiştir. Başvurucu, karşı beyanda bulunmamıştır.

16. Başvuru, kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

18. Anayasa’nın 17. maddesi, ceza infaz kurumunda tutulan bir mahpusun içinde bulunduğu şartların insan onuruna yakışır bir şekilde olmasını da koruma altına almaktadır. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir. Bu bağlamda aşırı kalabalıklaşma ve kişisel alan eksikliğine ilişkin şikâyetlerde üç faktör gözönünde bulundurulur: Bunlar her mahpus için en az 4 m² zemin alanı olması, her mahpusun ayrı bir uyku yeri olması ve koğuşun genel yüzeyinin mahpusların mobilyalar arasında serbestçe hareket etmesine izin verecek şekilde olmasıdır. Anılan üç faktörden birinin yokluğu kendi başına tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde güçlü bir karine oluşturacaktır. Ayrıca çok kişilik koğuşlarda bir kişi için olan asgari yaşam alanının 4 m²nin altına düşmesi hâlinde Anayasa’nın 17. maddesinin ihlaline yönelik ortaya çıkacağı değerlendirilen güçlü karine üç unsurun bir arada bulunması durumunda ortadan kaldırılabilecektir. İlk olarak asgari kişisel alanın 4 m²nin altına düşmesi kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra olmalıdır. İkinci olarak bu tür azalmalar koğuş dışı yeterli dolaşım özgürlüğü ve yeterli koğuş dışı etkinliklerle desteklenmelidir. Son olarak başvurucu genel olarak uygun nitelikte olan, tutulma koşullarını ağırlaştırıcı başka bir unsur taşımayan bir ceza infaz kurumunda tutuluyor olmalıdır (Cengiz Yetgin [GK], B. No: 2019/39068, 14/6/2023, §§ 58-63).

19. Başvurucu, şikâyetçi olduğu İnfaz Kurumunda 280 gün barındırılmıştır. Başvurucuya bu sürenin ilk 34 günü 4 m²lik bir kişisel alan, tahliye olduğu tarihe kadar sekiz aydan fazla bir süre de 3,6 m², 3,7 m² ve 3,9 m² arasında değişen kişisel alan sağlanabilmiştir. Başvurucuya tahsis edilen kişisel alanın en az olduğu (3,6 m²) periyodun yaklaşık iki ay aralıkla otuzar gün olmak üzere toplam altmış gün sürdüğü tespit edilmiştir. Bunun dışında geriye kalan sürenin çoğunluğunda da başvurucuya 3,7 m²lik bir alan sunulmuştur. Sonuç olarak başvurucuya sağlanması gereken asgari kişisel alanın birbirini takip eden zaman dilimlerinde toplam sekiz ay boyunca 4 m²nin altına düştüğü görülmüştür. Asgari kişisel yaşam alanındaki bu azalma kendi başına tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde güçlü bir karine oluşturmaktadır.

20. Anayasa’nın 17. maddesinin ihlaline yönelik ortaya çıkan güçlü karine üç unsurun bir arada bulunması hâlinde ortadan kaldırılabilecektir. İlk olarak değerlendirilmesi gereken asgari kişisel alanın 4 m²nin altına düşmesinin süresi, sıklığı ve çapıdır. Bu kapsamda sekiz aylık bir süre boyunca devam eden kişisel alan eksikliğinin kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra olduğu söylenemeyecektir. Bu nedenle meydana gelen alan azalmalarının -tutulma koşullarının ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri de hesaba katılarak- Anayasa’nın 17. maddesi anlamında kötü muamele yasağı olarak nitelendirilmesi için gerekli olan ağırlık seviyesine ulaştığı sonucuna varılmıştır. Güçlü karinenin ortadan kalkması için aranan ilk unsurun sağlanmadığı anlaşıldığından asgari kişisel alandaki azalmaların koğuş dışı yeterli dolaşım özgürlüğü ve yeterli koğuş dışı etkinliklerle desteklenmesine, başvurucunun genel olarak uygun nitelikte bulunan ve tutulma koşullarını ağırlaştırıcı başka bir unsur taşımayan bir ceza infaz kurumunda tutuluyor olmasına ilişkin diğer iki unsurun değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

22. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 996.000 TL maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

23. Başvurucunun ceza infaz kurumunda bulunmadığı anlaşıldığından ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. İhlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında ifade hürriyetinin ihlali nedeniyle 18.000 TL ve kötü muamele yasağının ihlali nedeniyle 60.000 TL olmak üzere toplam 78.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu yeterli bilgi ve belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. 1. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 78.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Düzce İnfaz Hâkimliğine (E.2018/1468, K.2018/1487 sayılı karar) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.