Olaylar
T tipi ceza infaz kurumunda tutuklu bulunan başvurucu, kaldığı odadaki kişi sayısının fazlalığı nedeniyle şartların uygun olmadığından şikâyet etmiş; odadaki kişi sayısının azaltılması ve revirde muayene olmaya ilişkin kısıtlamaların kaldırılması talebiyle infaz hâkimliğine başvurmuştur. Hâkimlik başvurucunun talebini reddetmiştir. Başvurucunun hâkimlik kararına itirazı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle ağır ceza mahkemesince kesin olarak reddedilmiştir.
İddialar
Başvurucu, sağlık hizmetlerine erişim imkânından yararlanamadığını ve ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulduğunu belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
Ceza infaz kurumlarında kötü muamele kabul edilecek hususlar farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğinden söz edebilmek için tutulmaya ilişkin şartların uygulamanın niteliğinden kaynaklanan ve özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinin ötesinde asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir.
Somut olayda başvurucunun birbirini izlemeyen sekiz ve on dört günlük sürelerde 4 m²nin biraz altında (3,95 m²) kişisel alana sahip olduğu koğuşlarda barındırıldığı, bu koğuşların büyüklüğünün yeterli olmadığı ve asgari standardın altında kaldığı görülmüştür. Ancak başvurucuya sağlanan kişisel yaşam alanı yeterli olmamakla birlikte söz konusu alanda tutulma hâli geçici ve kısa sürelidir. Öte yandan bu muamele başvurucunun yeterli hareket serbestisine sahip olduğu ve uygun bir tesiste tutulduğu sırada meydana gelmiştir. Bu nedenle yaklaşık otuz aylık tutulma süresi içinde ardışık olmayan şekilde ve iki periyotta kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra meydana gelen azalmalarda tutulma şartlarının ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri de hesaba katılarak Anayasa’nın 17. maddesi anlamında kötü muamele yasağı olarak nitelendirmek için gerekli olan ağırlık seviyesine ulaşılmadığı sonucuna varılmıştır.
Başvurucunun otuz aylık tutulmasının neredeyse iki yılında ise 4 m² ile 5 m² arasında kişisel alanda barındırıldığı tespit edilmiştir. Anayasa Mahkemesi, mahpusların asgari kişisel alana sahip olduğu hâllerde kötü muamele yasağı kapsamında bir değerlendirme yaparken kişisel yaşam alanı büyüklüğünün asgari standardı karşılamasının her zaman tek başına yeterli olmadığını vurgulamış, tutulma şartlarının diğer yönlerinin yeterliliğinin/yetersizliğinin incelenmesi gerektiğini belirtmiştir. Somut olayda başvurucunun asgari kişisel yaşam alanına sahip olduğu yirmi dört aylık sürede açık hava egzersizi imkânına uluslararası standartlarda arzu edilenin de ötesinde erişebildiği, doğal ışığa ve doğal havaya erişimde de bir sorun yaşamadığı, tuvalet ve banyoyu mahrem kullanabilme, temel sıhhi ve hijyenik kurallara uygunluk konusunda bir eksiklik yaşamadığı tespit edilmiştir. Bu bilgiler ışığında tutulma şartlarının fiziksel ve zihinsel etkileri ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri hesaba katılarak değerlendirildiğinde söz konusu asgari eşik derecesinin aşılmadığı sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar vermiştir.
---
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
GENEL KURUL |
|
KARAR |
|
CENGİZ YETGİN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/39068) |
|
Karar Tarihi: 14/6/2023 |
R.G. Tarih ve Sayı: 15/8/2023-32280 |
|
GENEL KURUL |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Zühtü ARSLAN |
Başkanvekili |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Recai AKYEL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
Basri BAĞCI |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Kenan YAŞAR |
|
|
Muhterem İNCE |
Raportör |
: |
Melek ŞAHAN |
Başvurucu |
: |
Cengiz YETGİN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, sağlık hizmetlerine erişim imkânından yararlanamama ve ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/11/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
5. Bölüm, başvurunun Genel Kurula sevk edilmesine karar vermiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu gerekçesiyle 1/12/2016 tarihinde tutuklanmış ve Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumuna nakledilerek burada tutulmaya başlanmıştır. Başvurucu daha sonra 31/3/2017 tarihinde Kocaeli 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna ve 18/1/2019 tarihinde de Bandırma 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) nakledilmiştir.
8. Başvurucu, tutulduğu odada kalan kişi sayısının fazlalığı nedeniyle koşulların uygun olmadığından şikâyet etmiş; odadaki kişi sayısının azaltılması ve revirde muayene olmaya ilişkin kısıtlamaların kaldırılması talebiyle 31/5/2019 tarihinde Bandırma İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) başvurmuştur. Anılan şikâyetinde başvurucu; sekiz kişilik koğuşta yirmi bir kişiyle kalmasından, kalabalık nedeniyle birer tane olan tuvalet ve banyo için uzun kuyruklar oluşmasından, bu nedenle sıra beklemek zorunda kaldığından, havalandırmanın yetersiz olmasından, havasız ve gürültülü bir ortamda yerde yatmak zorunda kalmasından ve üç haftada bir 5-10 kişinin muayene olabileceğine dair düzenleme nedeniyle sağlığı koruma hakkının engellenmesinden yakınmıştır. Hâkimlik 14/10/2019 tarihli kararı ile başvurucunun talebini reddetmiştir. Karar gerekçesi şöyledir:
"Kurum mevcut kapasitesinin çok üzerinde olduğu her türlü suç gurubundan mahkumun barındırıldığı oda koğuş yerleştirilme işlemlerinde güvenlik gerekçesi ile suç gurubu gibi bir takım hususların gözetildiği genel anlamda tüm oda ve koğuşlarda kapasitenin üzerinde mahkum barındırıldığı koğuşlara ek ranzalar ile destek verildiği hükümlünün bu talebinin şu an için değerlendirelemediği ancak ileride kurum mevcudunun normalleşmesi halinde talebe gerek kalmaksızın söz konusu işlemlerin gerçekleştileceği, Revire muayene kişi sayısı, Hükümlü ve tutuklulara gerekli tıbbi desteğin belirlenen zamanlarda Aile hekimliği tarafından imkanlar dahilinde sağlandığı, herhangi kişi sınırı olmaksızın Aile hekiminin çalışma saatleri içerisinde muayene edebildiği kadar kişinin tedavi edildiği, kişi ayrımı yapılmaksızın tedavilerin yapıldığı, ayrıca 24 saat boyunca süre sınırı olmaksızın 112 acil servis ekiplerinde hizmetinden faydalanıldığı anlaşılmakla, hükümlünün taleplerinin ayrı ayrı reddine"
9. Başvurucunun Hâkimlik kararına itirazı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle Bandırma Ağır Ceza Mahkemesince (Ağır Ceza Mahkemesi) 4/11/2019 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
10. Nihai karar 6/11/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 25/11/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu 14/7/2021 tarihinde denetimli serbestliğe nakledilmiştir.
11. Anayasa Mahkemesi İnfaz Kurumundan başvurucunun tutulduğu sürece ilişkin ayrıntılı bilgi talep etmiştir. İnfaz Kurumunun gönderdiği yazılı cevaplara göre;
-Başvurucu 18/1/2019 tarihinden itibaren İnfaz Kurumunda barındırılmıştır.
-İnfaz Kurumunun resmî kapasitesi 1.000 (bin) kişidir. Başvuru tarihinde mevcudun 1.365 olduğu tespit edilmiştir.
- Başvurucu; C-3, B-2, A-16 numaralı çok kişilik koğuşlarda kalmıştır. C-3, B-2, A-16 koğuşunun yatakhane bölümü 32,4 m² ve 97,2 m³tür. Yatakhanede iki katlı ranzalar vardır. Her bir ranzanın yüksekliği 163 cm, uzunluğu 198 cm, genişliği 90 cm'dir.
- Koğuşlarda televizyonun ve yemek masalarının da bulunduğu 18 m²lik ortak kullanım alanı vardır.
- Yatakhane bölümünde dört, ortak kullanım alanında iki pencere bulunmaktadır. Pencerelerin her birinin sabit kısmı 114x44,5 cm, açılır (kanat) kısmı 106x37 cm'dir. Pencerelerde ışığın içeri girmesini engelleyen panjur, demir parmaklık yoktur. Ranzalar da pencerelerin açılmasını, ışığın girmesini engellememektedir. Pencereler dışında havalandırma sistemi yoktur, ısıtma kalorifer sistemiyle sağlanmaktadır.
- Ayrıca koğuştan bağımsız olmayan 33 m² büyüklükte havalandırma bahçesi bulunmaktadır. Koğuştakiler, havalandırma bahçesinden kesintisiz biçimde faydalanabilmektedir ancak havalandırma bahçesi güvenlik gerekçesiyle gün ışığı ile açılıp gün batımında kapatılmaktadır. Havalandırma bahçesindeki faaliyetlerde tutuklu ve hükümlüler serbest bir şekilde bireysel yahut grup çalışması yapabilmektedir, bu konuda bir kısıtlama yoktur.
- İnfaz Kurumu daha sonra gönderdiği bir yazıda yatakhane bölümünün 660x680 cm (44 m²), ortak kullanım alanının 480x680 cm (32 m²), havalandırma bahçesinin 670x490 cm (32m²), merdiven boşluğunun 350x110 ve 410x110 cm (toplam 8 m²) olduğunu bildirmiştir.
- Koğuşların giriş katında, yatakhane ve ortak kullanım alanından tamamen bağımsız 1,2 m² büyüklüğünde bir tuvalet, 1,2 m² büyüklüğünde bir banyo vardır. Tuvalet ve banyonun kullanım süresi bulunmamaktadır ve tuvalet ve banyo sürekli açıktır. 24 saatte bir güncellenmek suretiyle bir kişinin günlük 50 litre sıcak su, 200 litre soğuk su kullanma hakkı bulunmaktadır.
- Koku, akma gibi nedenlerden dolayı bakım/onarım ihtiyacının olduğu koğuşta barındırılanlar bu ihtiyacı dilekçeyle bildirmemiştir ancak başvurucunun barındığı C-3 koğuşunda musluk ve aydınlatma değişimi yapılmıştır.
- Kurumda bulunan tutuklu ve hükümlülerin kendilerine ait yatak ve ranzası vardır. Bunların dönüşümlü kullanılması söz konusu olmayıp tutuklu/hükümlüler 24 saat esasına göre yatmaktadır. Başvurucunun da kendisine ait yatağı, ranzası ve dolabı bulunmaktadır. Kapasite fazlalığından dolayı koğuşun ek ranzalarla desteklenmesi nedeniyle dönüşümlü olarak yatma, yerde yatma veya dinlenme gibi bir durum söz konusu değildir.
- Ceza İnfaz Kurumunda saat 08.00'de ve saat 20.00'de olmak üzere gün içinde iki kez, rutin olarak sayım yapılmaktadır.
- Başvurucuyu 1/4/2021 tarihine kadar 62 kez babası, 25 kez annesi, 120 kez eşi, 119 kez çocuğu, 33 kez kardeşi C.Y., 9 kez kardeşi S.Y., 20 kez kardeşi G.Y., 10 kez kardeşinin çocuğu ziyaret etmiştir. Başvurucu, idarenin belirlediği gün ve saatte haftalık telefon görüş hakkını ARG sistemine kayıtlı olan kardeşi G.Y.yi arayarak kullanmaktadır.
- Başvurucu, açık görüş ziyareti yapılabilen haftalar hariç açık ve kapalı spor salonundan faydalanmıştır.
- Başvurucu, İnfaz Kurumuna kabul edildiği tarihten itibaren süreli ve süresiz yayınlardan faydalanmış; Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Emlak Yönetimi Ön Lisans Bölümüne kaydolarak bölümün sınavlarına bu Kurumda katılmış ve 16/9/2020 tarihinde mezun olarak diplomasını almıştır.
- Başvurucu, Kurum Hekimliğinde on üç kez muayene edilmiştir, beş kez devlet hastanesine sevk edilmiş; kendisinin imtina ettiği hâller dışında üç kez hastanede muayenesi yapılmıştır. Başvurucunun bir kez de ambulansla götürüldüğü acil serviste muayenesi yapılmıştır.
12. Bakanlığın 22/3/2022 tarihli görüş yazısıyla bildirdiği, başvurucunun da Bakanlık görüş yazısına cevabında teyit ettiği koğuş ölçüleri C-3, B-2 ve A-16 No.lu koğuşlar için aynı olmak üzere ortak yaşam alanı 18 m², yatakhane kısmı 44 m², havalandırma (bahçe) bölümü 33 m²dir. Ayrıca söz konusu koğuşlarda 1,2 m² büyüklüğünde bir tuvalet, 1,2 m² büyüklüğünde bir banyo mevcuttur.
13. Başvurucu, şikâyetçi olduğu İnfaz Kurumunda toplam 29 ay 26 gün kalmıştır. Bu süre zarfında 18/1/2019 tarihinden 7/8/2020 tarihine kadar 18 ay 20 gün C-3 koğuşunda, 7/8/2020 tarihinden 27/8/2020 tarihine kadar 20 gün B-2 koğuşunda, 27/8/2020 tarihinden 29/12/2020 tarihine kadar 4 ay 2 gün C-3 koğuşunda, 29/12/2020 tarihinden 14/7/2021 tarihine kadar 6 ay 15 gün A-16 koğuşunda kalmıştır.
14. Başvurucunun hangi koğuşta kaç kişi ile ne kadar süre barındırıldığına ilişkin ayrıntılı durum aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. Koğuşun ölçüleri Bakanlık tarafından bildirilen, başvurucu tarafından da teyit edilen verilere dayanmaktadır. Koğuşun toplam boyutu koğuş içi sıhhi tesisler hariç tutularak (aşağıda 16, 31 ve 59. paragrafta belirtilen metodolojiye dayalı olarak) hesaplanmıştır. Sıhhi tesisin ölçüsü ise yaklaşık (1,2 m²+1,2 m²) 2,4 m²dir.
Kişi Sayısı |
Kaldığı Tarih Aralığı |
Koğuşu |
Toplam Süre (gün) |
Kişisel Alan (m²) |
||||||||||||||||
24 |
|
A-16 |
22 |
3,95 |
||||||||||||||||
23 |
|
|
182 |
4,13 |
||||||||||||||||
22 |
|
|
305 |
4,31 |
||||||||||||||||
21 |
|
|
135 |
4,52 |
||||||||||||||||
20 |
|
|
101 |
4,75 |
||||||||||||||||
19 |
|
|
53 |
5 |
||||||||||||||||
18 |
|
|
33 |
5,27 |
||||||||||||||||
17 |
5/3/2021-13/4/2021 (39 gün) |
A-16 |
39 |
5,58 |
||||||||||||||||
16 |
20/4/2021-5/5/2021 (15 gün) |
A-16 |
15 |
5,93 |
||||||||||||||||
15 |
|
|
18 |
6,33 |
||||||||||||||||
13 |
13/8/2020-16/8/2020 (3 gün) |
B-2 |
3 |
7,3 |
||||||||||||||||
12 |
7/8/2020-13/8/2020 (6 gün) |
B-2 |
6 |
7,9 |
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
15. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Sağlığın korunması kurallarına uyma", "Nakiller", "Tutukluların barındırılması" ve "Tutukluların yükümlülükleri" kenar başlıklı 27., 53., 113. ve 116. maddeleri için bkz. Mehmet Hanifi Baki, B. No: 2017/36197, 27/6/2018, §§ 14-17.
B. Uluslararası Hukuk
1. Ceza İnfaz Kurumlarının Aşırı Kalabalıklaşması Sorununa İlişkin Avrupa Konseyi Standartları
a. Avrupa İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezayı Önleme Komitesi
16. Avrupa İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezayı Önleme Komitesi (CPT) 2015 yılında mahpus başına düşmesi gereken asgari yaşam alanına ilişkin görüşünü ve standartlarını net bir şekilde açıklamaya karar vermiştir. Bu standartlar çok sayıda CPT ülke ziyareti raporunda sıkça kullanılmakla birlikte ilk defa “Cezaevlerinde Mahkum Başına Düşen Yaşam Alanı: Cpt Standartları” başlıklı belgede (CPT/Inf (2015) 44, 15 Aralık 2015) bir araya getirilmiştir. Bu belgenin ilgili kısmı şöyledir:
"4. Bu belgede bahsedilen odalar disiplin, güvenlik tecrit veya tefrik odalarının yanı sıra mahpusların kalması için tasarlanan sıradan odalardır. Bununla birlikte çok kısa süreler için kullanılan bekleme odaları ya da benzer alanlar burada ele alınmamıştır. (İnsanların özgürlüklerinden mahrum bırakılabilecekleri diğer mekanlardaki (polis karakolları, psikiyatri kurumları, mülteci kampları vb.) yaşam alanı meselesi bu belgenin kapsamında değildir.)
9. CPT 1990’larda bir mahkuma bir odada sağlanması gereken asgari yaşam alanı için temel bir “pratik kural” standardı geliştirmiştir.
• tek kişilik oda için 6 m² yaşam alanı
• çok kişilik oda için mahkum başına 4 m² yaşam alanı
10. CPT’nin son yıllarda açıkça belirttiği gibi asgari yaşam alanı standardına oda içindeki banyo ve tuvalet alanı dahil değildir. Sonuç olarak tek kişilik bir oda 6 m² olmalı, ayrıca (genellikle 1 m² ila 2 m² tutarında) bir banyo/tuvalet eklentisi bulunmalıdır. Aynı şekilde çok kişilik odalardaki banyo/tuvalet bölümü de kişi başına düşen 4 m² hesabından ayrı tutulmalıdır. Ayrıca bir mahkumdan fazlasını barındıran her odada banyo ve tuvaletler tamamen ayrılmış olmalıdır.
11. Ayrıca CPT mahkumları barındırmak amacıyla kullanılan her odanın duvarları arasında en az 2 m, zemini ile tavanı arasında da en az 2.5 m mesafe olması gerektiğini düşünmektedir.
16. Bu nedenlerle CPT, dört mahkuma kadar olan çok kişilik odalarda, tek kişilik oda için geçerli olan 6 m²’lik asgari yaşam alanına her ilave mahkum için 4 m² ekleyerek, arzulanan bir standardı teşvik etmeye karar vermiştir:
• 2 mahkum: en az 10 m² (6m² + 4m²) yaşam alanı + banyo ve tuvalet
• 3 mahkum: en az 14 m² (6m² + 8m²) yaşam alanı + banyo ve tuvalet
• 4 mahkum: en az 18 m² (6m² + 12m²) yaşam alanı + banyo ve tuvalet
21. CPT hiçbir zaman oda boyutu standartlarının mutlak olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünmemiştir. Bir başka deyişle CPT, özellikle mahpusların her gün önemli miktarda bir vakti oda dışında geçirebilmeleri (atölyelerde, sınıflarda veya diğer aktivitelerde) gibi hafifletici faktörler bulunduğu sürece, asgari standartlarından küçük bir sapmanın otomatik olarak söz konusu mahkum(lar)ın insanlık dışı ve onur kırıcı muamele gördükleri anlamına gelebileceği görüşünü benimsememektedir. Bununla birlikte CPT böyle durumlarda bile hâlâ asgari standarda bağlı kalınmasını tavsiye etmektedir.
22. Diğer yandan Komite için alıkonma koşullarının insanlık dışı ve onur kırıcı muamele olarak sayılması için odaların aşırı kalabalık olması ya da birçok vakada olduğu gibi, bütün mahkumlar için yeterli sayıda yatak olmaması, yetersiz hijyen, parazit salgını, yetersiz havalandırma, ısıtma ya da aydınlatma, odada tuvalet/banyonun bulunmaması ve doğal ihtiyaçlar için kova ya da şişe kullanılması gibi birçok olumsuz unsuru bir arada bulundurması gerekmektedir. Aslında bir alıkoyma merkezinin hem aşırı kalabalık olma hem de iyi havalandırılma, temiz olma ve yeterli sayıda yatak bulundurma ihtimali oldukça düşüktür. Dolayısıyla CPT’nin sadece yetersiz yaşam alanına atıfta bulunmak yerine sıklıkla ağır tutukluluk şartlarını oluşturan faktörleri sayması şaşırtıcı değildir. Ayrıca CPT –her vakada olmasa da- özel bir durumu değerlendirirken koşullarla doğrudan doğruya bağlantısı olmayan başka faktörleri de dikkate almaktadır. Bu faktörler oda dışında az zaman geçirilmesi ve genellikle kötü bir cezaevi rejimi; açık hava egzersizlerinin azaltılması; yakınlarla yıllarca görüşme mahrumiyeti vb. içerir.
23. Bu belgenin sonundaki Ek cezaevinde alıkoyma koşulları değerlendirilirken göz önünde bulundurulması gereken faktörlerin (mahkum başına düşmesi gereken yaşam alanı miktarı dışında) kısmi bir listesini içermektedir.
24. Bu belge, CPT’nin belirli bir odada mahkûm(lar) açısında uyulması gereken asgari yaşam alanı standartlarını açıkça belirterek, uygulayıcılara ve diğer ilgili taraflara kılavuz ilkeler sağlamaya çalışmaktadır. Nihai olarak, belirli bir kişinin, o kişinin kişilik yapısı da dahil olmak üzere bütün faktörleri dikkate alarak AİHS’nin 3. maddesi çerçevesinde insanlık dışı ve onur kırıcı muamele eşiğine varacak kadar acı çekip çekmediğine karar vermek mahkemelerin işidir. Kişi başına düşen metrekare miktarı, çoğunlukla anlamlı ve belirleyici olmakla birlikte sadece bir faktördür."
17. Söz konusu belgenin ekinde yer alan ceza infaz kurumundaki tutulma koşulları değerlendirilirken gözönünde bulundurulması gereken diğer faktörlerin listesi ilgili olduğu ölçüde aşağıdaki gibidir:
“ Onarım ve temizlik durumu
- Hücreler, mobilyalar da dahil olmak üzere, iyi bir onarım durumunda olmalı ve yaşam alanlarının temiz ve hijyenik kalması için her türlü çaba gösterilmelidir.
- Herhangi bir haşere istilası şiddetle mücadele edilmelidir.
- Mahpuslara gerekli kişisel hijyen ürünleri ve temizlik malzemeleri sağlanmalıdır.
Doğal ışığa, havalandırmaya ve ısıtmaya erişim
- Mahpuslar için tüm yaşam mekanları (hem tek kişilik hem de çok kişilik hücreler), okuma amaçları için yeterli olan yapay aydınlatmanın yanı sıra doğal ışığa da erişebilmelidir.
- Aynı şekilde, hücrelerin içindeki havanın sürekli yenilenmesini sağlamak için yeterli havalandırma olması gerekir.
- Hücreler yeterince ısıtılmalıdır.
Sıhhi tesisler
- Her hücrede en az bir tuvalet ve lavabo bulunmalıdır. Birden fazla kişinin bulunduğu hücrelerde, sıhhi tesisler tamamen bölünmelidir (yani tavana kadar).
Açık hava egzersizi
- CPT, her mahpusa her gün en az bir saat açık havada egzersiz teklif edilmesi gerektiğini düşünmektedir. Açık hava egzersiz alanları geniş olmalı ve mahkûmlara kendilerini fiziksel olarak efor sarf etmeleri (örneğin spor yapmaları) için gerçek bir fırsat verecek şekilde uygun şekilde donatılmalıdır; ayrıca dinlenme araçları (örneğin bir bank) ve sert hava koşullarına karşı bir barınak ile donatılmalıdır.
Belli bir amaca yönelik etkinlikler
- CPT uzun süredir mahkumlara çeşitli amaçlı faaliyetler (iş, meslek, eğitim, spor ve eğlence) sunulmasını tavsiye etmektedir."
b. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi
18. Avrupa Cezaevi Kuralları (Kurallar) Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin (Bakanlar Komitesi) ceza infaz kurumlarında uygulanacak asgari standartlar hakkında Avrupa Konseyi üyesi olan devletlere tavsiyeleridir. Bakanlar Komitesi, ilk olarak 1987 yılında kabul ettiği kuralları 2006 yılında önemli ölçüde değiştirmiş ve "Avrupa Cezaevi Kurallarına Dair Üye Devletlere Rec (2006) 2 Sayılı Tavsiye Kararı"nı kabul etmiştir. Bakanlar Komitesince Rec (2006) 2 sayılı tavsiye kararı 1/7/2020 tarihinde gözden geçirilerek revize edilmiş, "Avrupa Cezaevi Kurallarına Dair Üye Devletlere Rec (2006)2-Rev Sayılı Tavsiye Kararı" verilmiştir. Kuralların yeni versiyonu, bu tavsiye kararına ek olarak sunulmuştur. Kuralların mahpusların yerleştirilme ve barındırılmasına, hijyen ile giyim ve yatak malzemelerine ilişkin kriterleri düzenleyen 17., 18., 19. ve 21. maddelerinin ilgili kısımlarına daha önce Mehmet Hanifi Baki kararında yer verilmiştir (aynı kararda bkz. §§ 26, 27). Rec (2006) 2-rev sayılı tavsiye kararında bu kurallara ilişkin bir değişiklik yapılmamıştır. Mehmet Hanifi Baki kararında yer verilmeyen kuralların ilgili kısmı şöyledir:
"Hijyen
19. 3 Mahpuslar, hijyen ve mahremiyetin gözetildiği sıhhî imkânlara her an ulaşabilmelidirler.
Dış Dünya ile Temas
24. 1 Mahpusların mümkün olabilen sıklıkta mektup, telefon veya diğer iletişim vasıtalarıyla aileleriyle, başka kişilerle ve dışarıdaki kuruluşların temsilcileriyle haberleşmelerine ve bu kişilerin mahpusları ziyaret etmelerine izin verilmelidir
Cezaevi Rejimi
25. 1 Bütün mahpuslara sağlanan genel rejim, dengeli bir faaliyet programı sunmalıdır.
25. 2 Bu rejim, bütün mahpusların yeterli bir insanî ve sosyal etkileşim için, gerektiği kadar odalarının dışında zaman geçirmelerine imkân vermelidir.
25. 3 Rejim, mahpusların refahına ilişkin ihtiyaçları da karşılamalıdır.
Çalışma
26. 1 Cezaevinde çalışma, cezaevi rejiminin pozitif bir unsuru olarak görülmeli ve asla bir ceza olarak kullanılmamalıdır.
26. 2 Cezaevi yetkilileri mahpuslara faydalı ve yeterli iş imkânı sağlamak için çaba göstermelidir.
Açık Hava Egzersizi ve Boş Zaman Faaliyetleri
27. 1 Eğer hava koşulları elveriyorsa, her mahpusun günde en az bir saat açık havaya çıkarak egzersiz yapmasına imkân verilmelidir.
27. 2 Hava durumu elverişsiz olursa mahpusların egzersiz yapmalarına imkân sağlayan alternatif düzenlemeler yapılmalıdır.
27. 3 Mahpusların bedensel sağlıklarını geliştirmek ve uygun egzersizler ile boş zaman etkinliklerine imkân sağlamak amacıyla doğru bir biçimde organize edilen faaliyetler, cezaevi rejiminin ayrılmaz bir parçasını oluşturmalıdır.
27. 6 Spor, oyunlar, kültürel faaliyetler, özel hobiler ve diğer boş zaman uğraşlarına imkân sağlanmalı ve mümkün olabildiğince mahpusların bu etkinlikleri organize etmelerine izin verilmelidir.
27. 7 Mahpusların egzersiz esnasında ve eğlendirici faaliyetlere katılmaları için biraraya gelmelerine izin verilmelidir.
Eğitim
28. 1 Her cezaevi, mahpusların beklentilerini de dikkate alarak, bireysel eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için onlara mümkün olabildiğince ayrıntılı ve anlaşılır eğitim programları sağlamaya çalışmalıdır.
19. Bakanlar Komitesinin üye devletlere ceza infaz kurumlarında aşırı kalabalığa ve hapishane nüfusu enflasyonuna ilişkin 30/9/1999 tarihli R (99) 22 sayılı tavsiye kararına ekin ilgili kısmı şöyledir:
II. Cezaevi yer sıkıntısı ile başa çıkmak
6. Aşırı kalabalıklaşmayı önlemek için ceza infaz kurumları için azami kapasite belirlenmelidir.
7. Aşırı kalabalık koşulların meydana geldiği durumlarda, insan onuru ilkelerine, cezaevi idarelerinin insani ve olumlu muamele uygulama taahhüdüne, personel rollerinin tam olarak tanınmasına ve etkili modern yönetim yaklaşımlarına özel önem verilmelidir. Avrupa Cezaevi Kurallarına uygun olarak, mahpuslar için mevcut olan alan miktarına, hijyen sağlanmasına, egzersiz yapmasına yeterli ve uygun şekilde hazırlanmış ve sunulan yiyeceklerin sağlanmasına, mahpusların sağlık hizmetlerine ve dışarıda vakit geçirme fırsatına özel dikkat gösterilmelidir.
8. Cezaevlerinin aşırı kalabalıklaşmasının bazı olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmak için mahkûmların aileleriyle iletişimleri mümkün olduğunca kolaylaştırılmalı ve toplum desteğinden azami ölçüde yararlanılmalıdır."
c. Avrupa Konseyi Suç Sorunları Komitesi
20. Avrupa Konseyi Suç Sorunları Komitesi; Avrupa Cezaevi Kuralları yorumunda yeterli barınma ve ceza infaz kurumu rejimleri için gerekliliklerin kapsamını açıklamıştır. Açıklamanın ilgili kısmı şöyledir:
“Kural 18 bazı yeni unsurlar içeriyor. İlki, Kural 18.3'te, hükümetleri ulusal hukuk yoluyla uygulanabilecek belirli standartlar ilan etmeye zorlamayı amaçlamaktadır. Bu tür standartlar, insan onuru ile ilgili daha geniş konuların yanı sıra pratik sağlık ve hijyen konularını da karşılamalıdır. CPT, çeşitli ülkelerdeki cezaevlerinde bulunan koşullar ve yer hakkında yorum yaparak bazı asgari standartları belirtmeye başlamıştır. Bunlar, çok kişilik koğuşlardaki mahkumlar için 4 m² ve tek kişilik bir hapishane hücresi için 6 m² olarak kabul edilir. Bununla birlikte, bu minimumlar, mahpusların hücrelerinde gerçekte ne kadar zaman harcadıklarına dair çalışmalar da dahil olmak üzere, belirli hapishane sistemlerinin daha geniş analizleriyle ilgilidir. Bu minimumlar norm olarak görülmemelidir. CPT böyle bir normu hiçbir zaman doğrudan ortaya koymamış olsa da, göstergeler, bir mahkum için bir hücre için 9 ila 10 m²'yi arzu edilen bir boyut olarak kabul edeceği yönündedir. Bu, CPT'nin bu konuda halihazırda ortaya konanların üzerine inşa edilecek sürekli bir katkı yapabileceği bir alandır. Gerekli olan, çeşitli sayıdaki kişinin hangi hücre boyutunun kabul edilebilir olduğunun ayrıntılı bir incelemesidir. Uygun büyüklükler belirlenirken mahpusların hücrelerde kilitli kaldıkları saat sayısına dikkat edilmelidir. Hücrelerinin dışında çok fazla zaman geçiren mahpuslar için bile, insan onuru standartlarını karşılayan net bir asgari alan olmalıdır. ..
Kural 25, cezaevi yetkililerinin yalnızca çalışma, eğitim ve egzersizle ilgili kurallar gibi belirli kurallara odaklanmaması gerektiğinin, aynı zamanda tüm mahpusların genel cezaevi rejimini insan onurunun temel gerekliliklerini karşılayıp karşılamadığını gözden geçirmesi gerektiğinin altını çizer. Bu tür faaliyetler normal bir iş gününün süresini kapsamalıdır. Örneğin mahpusların 24 saatin 23 saati hücrelerinde tutulması kabul edilemez. CPT, mahpusların üstlendikleri çeşitli faaliyetlerin onları günde en az sekiz saat hücrelerinden çıkarmak olduğunu vurgulamıştır...”
2. Birleşmiş Milletler Standartları
21. 1955 tarihli Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 2015 yılında gözden geçirilmiş ve Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kurallar (Nelson Mandela Kuralları) adı verilmiştir. Nelson Mandela Kurallarının ilgili kısmı şöyledir:
"Barınma
Kural 12
1. Mahpusların uyuma yerleri, tek kişilik hücre veya oda ise her mahpus, gece tek başına bu hücre ya da odada kalır. Geçici kalabalık gibi, özel nedenlerle merkezi hapishane idaresinin bu kurala istisna getirmesi gerektiğinde bile, iki mahpusun küçük bir yerde veya odada bir arada tutulması, uygun değildir.
2. Koğuş sisteminin kullanıldığı yerlerde, aynı koğuşa bu şartlar altında birbirleri ile uyuşabilecek kişiler dikkatle seçilerek yerleştirilir. Hapishanenin özelliği dikkate alınarak, düzenli biçimde gece denetimleri yapılır.
Kural 13
Mahpuslara kalmaları için ayrılan bütün yerlerde ve özellikle uyudukları yerlerde, iklim şartlarına ve ayrıca metreküp başına düşen hava miktarına, asgari zemin alanına, aydınlatmaya, ısıtmaya ve havalandırmaya gerekli özen gösterilerek, sağlık için gerekli bütün koşullar karşılanır.
Kural 14
Mahpusların yaşamaları ve çalışmaları gereken her yerde:
(a) Pencereler, mahpusun gün ışığında okuma veya çalışabilmesine yeterli büyüklükte ve yapay bir havalandırma sistemi olmasına bakılmaksızın, temiz havanın girebileceği şekilde inşa edilir.
(b) Mahpusun okuma veya çalışması için, görme yeteneğine zarar vermeyecek ölçüde yeterli yapay aydınlatma sağlanır.
Kural 15
Her mahpusun tuvalet ihtiyaçlarını karşılayabileceği ölçüde yeterli sıhhi tesis bulunur; bu tesisler temiz ve bakımlı tutulur.
Kural 16
Her mahpusun yararlanabileceği, yeterli banyo ve duş yeri bulunur. Mahpusların iklim koşullarına uygun, mevsime ve coğrafi bölgeye göre genel sağlığa uygunluk için gerekli aralıklarda, ılık bir iklim varsa haftada en az bir kez banyo veya duş olanağı sağlanır.
Kural 21
Yerel ve ulusal standartlara uygun olarak, her mahpusa, verildiğinde temiz, iyi durumda ve temizliği korumaya yetecek sıklıkta değiştirilen, yeterli büyüklükte ve sayıda yatak takımı ve ayrı bir yatak sağlanır.
Egzersiz ve spor
Kural 23
1. Hava koşulları izin verdiği ölçüde, dışarıda çalıştırılmayan her mahpus, günde en az bir saat açık havada, uygun bir biçimde egzersiz yapacaktır."
3. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
22. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşmesi) "İnsan haklarına saygı yükümlülüğü" kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:
"Yüksek Sözleşmeci Taraflar kendi yetki alanları içinde bulunan herkesin, bu Sözleşme'nin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlüklerden yararlanmalarını sağlarlar."
23. Sözleşme'nin 3. maddesi şöyledir:
“Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.”
4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadı
a. Genel ilkeler
24 Kötü muamele yasağına ilişkin genel ilkeler için bkz. Mehmet Hanifi Baki, §§ 18-25.
b. Ceza İnfaz Kurumlarının Aşırı Kalabalıklaşmasına İlişkin İlkeler
i. Çok Kişilik Koğuşlarda Asgari Kişisel Alan Sorunu
25. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Sözleşme'nin 3. maddesine uymak için bir mahpusa tahsis edilmesi gereken belli bir metrekarenin kesin olarak belirleyemeyeceğini birçok kez vurgulamıştır. Tutulma koşullarının tutulma hâlinin güvencelerini karşılayıp karşılamadığına karar vermede tutulma süresi, açık havada egzersiz yapma olanakları, mahpusun fiziksel ve zihinsel durumu gibi bir dizi diğer ilgili faktörün önemli bir rol oynadığını değerlendirmiştir (Samaras ve diğerleri/Yunanistan, B. No: 11463/09, 28/2/2012, § 57). Bununla birlikte ceza infaz kurumu koğuşlarında kişisel alan sorunu, ihtilaflı tutulma koşullarının 3. madde anlamında aşağılayıcı olup olmadığının belirlenmesi amacıyla dikkate alınması gereken bir husus olarak ağır basmaktadır (Mursic/Hırvatistan [BD], B. No: 7334/13, 20/10/2016, § 104; Karalevicius/Litvanya, B. No: 53254/99, 7/4/2005, § 36).
26. AİHM, çok kişilik koğuşlarda kişisel asgari alan için arzu edilen standardın 4 m² olmaya devam ettiğini belirtmiş ancak başvuranların 3 m²den daha az zemin yüzeyine sahip olması durumunda aşırı kalabalıklaşmanın diğer faktörlere bakılmaksızın kendi başına Sözleşme'nin 3. maddesinin ihlaline yol açacak kadar şiddetli kabul edilmesi gerektiğine karar vermiştir. Kişisel alan eksikliği nedeniyle 3. maddenin ihlal edilip edilmediğine karar verirken AİHM, aşağıdaki üç unsuru gözönünde bulunduracağını açıklamıştır:
i. Her mahpusun ayrı bir uyku yeri olmalıdır.
ii. Her mahpusun emrinde en az 3 m² taban alanı olmalıdır.
iii. Hücrenin genel yüzeyi, mahpusların mobilyalar arasında serbestçe hareket etmesine izin verecek şekilde olmalıdır. AİHM, bu unsurlardan herhangi birinin yokluğunun -kendi içinde- tutulma koşullarının aşağılayıcı muamele teşkil ettiğini ve 3. maddeyi ihlal ettiği konusunda güçlü bir karine oluşturduğunu belirtmektedir (Ananyev ve diğerleri/Rusya, B. No: 42525/07, 60800/08, 10/1/2012, §§ 145-148).
27. Çok kişilik koğuşlarda mahpusa tahsis edilen kişisel alanın 3 m²nin altına düştüğü önemli sayıda davada AİHM, aşırı kalabalığı 3. maddenin ihlali tespitini haklı gösterecek kadar şiddetli bulmuştur (Orchowski/Polonya,B. No: 17885/04, 22/10/2009, § 122; Varga ve diğerleri/Macaristan, B. No: 14097/12..., 10/3/2015, § 75).
28. AİHM, mahpusların 3 m² ile 4 m² arasında kişisel alana sahip olduğu hâllerde 3. madde kapsamında bir değerlendirme yaparken tutulma koşullarının diğer yönlerinin yeterliliğini/yetersizliğini incelemiştir. Bu durumda alan faktörü açık hava egzersizine, doğal ışığa veya havaya erişim, havalandırmanın mevcudiyeti, ısıtma düzenlemelerinin yeterliliği, tuvaleti özel olarak kullanma, temel sıhhi ve hijyen gerekliliklerine uygunluk gibi diğer unsurların eksikliğiyle birleştiğinde 3. maddenin ihlal edildiğine karar verilmiştir (Ananyev ve diğerleri/Rusya, §149).
29. Davaların az bir kısmında ise AİHM, 4 m²den daha az kişisel alanın zaten 3. maddenin ihlali tespitini haklı çıkarmak için yeterli bir faktör olduğunu değerlendirmiştir (diğerleri arasından bkz. Apostu/Romanya, B. No: 22765/12, 3/2/2015, § 79).
30. AİHM Büyük Dairenin 2016 yılında verdiği Mursic/Hırvatistan kararında, çok kişilik koğuşlarda bir mahpus için olan 3 m² zemin yüzeyi gereksiniminin Sözleşme'nin 3. maddesi kapsamındaki değerlendirme için ilgili asgari standart olarak sürdürülmesi gerektiği sonucuna varmıştır. CPT gibi diğer uluslararası kurumlar tarafından geliştirilen standartları ise AİHM, 3. madde kapsamındaki değerlendirmesi için belirleyici bir argüman olarak ele almayı reddetmiştir (Mursic/Hırvatistan, §§ 110, 111).
31. AİHM anılan kararıyla çok kişilik koğuşlarda bir mahpusa tahsis edilen asgari kişisel alanın hesaplanmasına ilişkin metodolojiyi de netleştirmiştir. Buna göre AİHM, CPT'nin konuyla ilgili metodolojisinden hareketle hücre içi sıhhi tesisatın hücrenin toplam yüzey alanından sayılmamasına karar vermiştir. Öte yandan hücredeki kullanılabilir yüzey alanının hesaplanmasına mobilyaların kapladığı alanın da dâhil olduğunu, bu noktada mahpusların hücre içinde normal bir şekilde hareket etme imkânının olup olmadığının önemli olduğunu belirtmiştir (Mursic/Hırvatistan, §114).
ii. Asgari Şartın Altında Kişisel Alan Tahsisinin Kendi Başına 3. Maddenin İhlaline Yol Açıp Açmadığı veya Bir Karine Oluşturup Oluşturmadığı
32. AİHM, 3 m² altına düşen kişisel alanın tahsisinin 3. maddenin ihlali veya diğer ilgili unsurlarla çürütülebilecek bir ihlal karinesi oluşturup oluşturmadığı konusunda her zaman tutarlı olmamıştır. Bir mahpusun 3 m²den daha az kişisel alana sahip olmasının kendi içinde 3. maddenin ihlal edildiği sonucuna varılan davalar olduğu gibi kişisel alanın 3 m²nin altında kalmasının 3. maddenin ihlali olduğuna hükmedilen ve ardından diğer tutulma koşullarının yalnızca daha ağırlaştırıcı nedenler olarak incelendiği davalar da vardır (Mursic/Hırvatistan, §§ 116-118).
33. AİHM'in diğer bir yaklaşımı ise Ananyev ve diğerleri pilot kararında (anılan kararda bkz. § 24) ortaya konan güçlü karine testine dayanmaktadır. Bu kararda anılan üç unsurdan herhangi birinin yokluğunun kendi içinde tutulma koşullarının aşağılayıcı muamele teşkil ettiği ve 3. maddeyi ihlal ettiği konusunda güçlü bir karine oluşturduğu vurgulanmıştır. Benzer şekilde AİHM, Orchowski pilot kararında da bir mahpusun hücresinde en az 3 m² kişisel alandan yoksun bırakıldığı tüm durumların Sözleşme'nin 3. maddesinin ihlal edildiğine dair güçlü bir belirtiye yol açtığını kabul etmiştir (Orchowski/Polonya, § 98). Bu yaklaşımda AİHM'in ceza infaz kurumunun aşırı kalabalık olması nedeniyle 3. maddenin ihlal edildiği iddiasına ilişkin nihai kararı, ihlale yönelik güçlü karinenin tutulma koşullarının diğer kümülatif etkileri tarafından çürütülüp çürütülmediğinin değerlendirilmesine dayanmaktadır (Idalov/Rusya [BD], B. No: 5826/03, 22/5/2012, § 101).
34. AİHM Mursic kararıyla 3 m²nin altında kalan kişisel alanın tahsisi konusundaki bu farklı yaklaşımları uyumlu hâle getireceğini ve Sözleşme'nin 3. maddesi kapsamındaki yerleşik içtihadının genel ilkelerine göre hareket edeceğini açıklamıştır. Bu bağlamda herhangi bir kötü muamelenin 3. madde kapsamına girmesi için asgari ağırlık seviyesinin değerlendirilmesinin -doğası gereği- göreceli olduğunu yinelemiş, bu asgari miktarın değerlendirilmesinin muamelenin süresine, fiziksel ve zihinsel etkilerine, bazı durumlarda mağdurun cinsiyetine, yaşına, sağlık durumuna ve davanın tüm koşullarına bağlı olacağını belirtmiştir. Dolayısıyla 3. maddenin ihlal edilip edilmediğine ilişkin değerlendirme, bir mahpusa tahsis edilen metrekarenin sayısal hesaplamasına indirgenemeyecektir (Mursic/Hırvatistan, §§ 122, 123). Bununla birlikte AİHM, tutulma koşullarının genel değerlendirmesinde alan faktörüne verilen önemi gözönünde bulundurarak çok kişilik koğuşlarda kişisel alanın 3 m²nin altına düştüğü hâllerde 3. maddenin ihlal edildiğine dair güçlü bir karinenin ortaya çıktığı kanaatindedir (Mursic/Hırvatistan, § 124).
35. Bu aşamada AİHM, tutma koşullarına ilişkin davalardaki yerleşik ispat standardına göre değerlendirme yapacağını, başvurucuların tutulma koşullarına ilişkin iddialarını kanıtlamak için delil toplamada yaşadıkları nesnel zorlukların özellikle farkında olduğunu ifade etmektedir. Yine de bu tür davalarda başvurucular, şikâyet ettikleri olguların ayrıntılı ve tutarlı bir açıklamasını sunmalıdır. Bazı durumlarda başvurucular, şikâyetlerini desteklemek için en azından bazı kanıtlar sunabilmektedir. Aşağılayıcı olduğu iddia edilen tutma koşullarının güvenilir ve makul şekilde ayrıntılı bir açıklaması yapıldıktan sonra ispat yükü hükûmete geçer. Çok kişilik koğuşlarda 3 m²den daha az kişisel alan olduğu kesin olarak tespit edildiğinde kişisel alanın azlığını yeterince telafi edebilecek faktörlerin bulunduğunu ikna edici bir şekilde göstermek hükûmete kalmıştır (Mursic/Hırvatistan, §§ 126-128).
iii. Kişisel Alanın Azlığını Telafi Edebilecek Faktörler
36. AİHM, 3 m²nin altındaki bariz veya uzun süreli kişisel alan eksikliğinde güçlü karinenin çürütülmesinin zor olacağı, hatta çürütülemeyeceği görüşünün baskın hâle geldiği kanaatindedir. Asgari kişisel alanda normalde yalnızca kısa, ara sıra ve küçük çaplı azalmaların 3. maddenin ihlaline ilişkin güçlü karineyi çürütecek nitelikte olacağını kaydetmektedir. Bunun yanında AİHM; tutulma süresinin uzunluğu, bir mahpusun yetersiz tutulma koşulları nedeniyle maruz kaldığı acı veya aşağılanmanın ağırlığının değerlendirilmesinde ilgili bir faktör olsa da bu sürenin göreceli kısalığının-başka unsurlar onu bu hükmün kapsamına sokmak için yeterliyse- tek başına şikâyet edilen muameleyi otomatik olarak 3. maddenin kapsamından çıkarmayacağını da vurgulamaktadır (Mursic/Hırvatistan, §§ 125, 130-131).
37. AİHM'e göre çok kişilik koğuşlarda 3 m²den daha az bir alanın tahsis edilmesinden kaynaklanan 3. madde ihlaline ilişkin güçlü karine yalnızca üç faktörün kümülatif olarak karşılandığı durumlarda çürütülebilecektir. Bu faktörler kişisel alandaki azalmaların kısa süreli, ara sıra ve küçük çaplı olması, hücre dışında yeterli hareket özgürlüğü ve yeterli hücre dışı faaliyetler, ceza infaz kurumunun genel uygunluğu yani tutulmanın genel koşullarına ilişkin başka bir ağırlaştırıcı durumun ortaya çıkmadığı bir yerde hapsedilmenin eşlik etmesidir (Mursic/Hırvatistan, §§ 132-138).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
38. Anayasa Mahkemesinin 14/6/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
39. Başvurucu, meslekten çıkarılması ve tutuklu olması nedeniyle bir gelire sahip olamadığını belirterek adli yardım talep etmiştir. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Sağlık Hizmetlerine Erişim İmkânından Yararlanamamaya İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
40. Başvurucu; sağlık problemlerinin ortaya çıktığını, revire süre ve kişi sayısı yönünden sınırlama getirildiğini, İnfaz Hâkimliğinin kamera kayıtlarının incelenmesi ve diğer tutukluların tanık olarak dinlenilmesi taleplerini dikkate almadan ve araştırma yapmadan karar verdiğini belirterek sağlık hakkı, yaşam hakkı, eğitim hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
41. Bakanlık görüşünde; başvurucunun muayene ve tedavi kayıtlarına bakıldığında herhangi bir ihmalin söz konusu olmadığı, Kurumdaki tüm hükümlü ve tutukluların revirden eşit şekilde faydalandığı, reçete edilen ilaçların aynı gün temin edilerek kendilerine teslim edildiği belirtilmiştir.
42. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı verdiği cevapta 2/12/2019 tarihine kadar revire üç haftada bir çıkma uygulaması olduğunu ve bundan da ancak hasta olanların bir kısmının yararlanabildiğini, sunduğu belgeden anlaşılacağı üzere bu tarihtensonra iki haftada bir revire çıkma uygulamasının getirildiğini, istediği zaman revire çıkamadığını beyan etmiştir.
2. Değerlendirme
43. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerini dile getiriş biçimi dikkate alındığında iddialarının özünün tutulduğu İnfaz Kurumundaki sağlık hizmetlerinden yararlanamamasının kötü muamele yasağını ihlal ettiğine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle başvurucunun adil yargılanma hakkı ile ilişkilendirerek ileri sürdüğü iddiaları da Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
44. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğine sunduğu dilekçede üç haftada bir, beş ila on kişinin Kurum Hekimliğinde muayene edildiğinden yakınmıştır. Başvurucu, tutukluluğunda daha önce olmayan sağlık problemleri oluştuğunu da bireysel başvurusuna eklemiştir ancak hangi sağlık problemleri oluştuğuna ilişkin bir açıklama yapmamıştır. Her ne kadar Bakanlık görüşüne karşı verdiği cevapta başvurucu, sürekli sindirim problemleri yaşadığını belirtmişse de başvuru aşamasında başvurucunun yakındığı sağlık sorunlarının bunlar olup olmadığı anlaşılamamıştır. Kaldı ki başvurucu, tutulduğu İnfaz Kurumuna sağlık hizmetinden yararlanma talebinde bulunup bulunmadığına, bulunduysa bu taleplerin ne zaman ve hangi gerekçelerle reddedildiğine dair hiçbir açıklama yapmamış; tedavi ve kontrollerinin yapılamadığı olgusundan somut olarak bahsetmeksizin şikâyetini ileri sürmüştür. Dosya kapsamından ise başvurucunun Kurum Hekimliğinde ve diğer sağlık kuruluşlarında 17 kez muayene olduğu (bkz. § 11) anlaşılmıştır. Başvurucunun iki veya üç haftada bir revire çıkma uygulaması nedeniyle tedavi ve kontrollerinin ihmal edildiği veya hastalığının ilerlediği yönünde bir tespit de bulunmamaktadır.
45. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
46. Başvurucu; Kurum Hekimliğinde muayene olma fırsatını tutukluluğunun ilk on on bir aylık kısmında üç haftada bir, geriye kalan sürede ise iki haftada bir yakaladığını, genel olarak sağlık hizmetlerine erişim konusunda sıkıntılar yaşadığını şikâyet etmekte ise de dosya kapsamında başvurucunun idari makamlar ya da yargı mercileri tarafından karşılanmayan sağlık hizmetine erişim talebi tespit edilememiştir. Dolayısıyla başvurunun bu kısmı yönünden bir ihlal olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
47. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Ceza İnfaz Kurumunda Tutulma Koşullarının Kötü Muamele Oluşturduğuna İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
48. Başvurucu; sekiz kişilik koğuşta yirmi üç kişiyle birlikte tutulduğunu, koğuşta bir tuvalet ve bir banyo olduğu için yarım saat ile iki saat arasında değişen sürelerde sıra beklemek zorunda kaldığını belirterek sağlık hakkı, yaşam hakkı, eğitim hakkı, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
49. Bakanlık görüşünde; başvurucunun tutulduğu çok kişilik koğuşların yatakhane, ortak yaşam ve havalandırma kısımlarının alanının toplam 95 m² olduğu, ayrıca koğuşlarda 1,2 m² büyüklüğünde bir tuvalet, 1,2 m² büyüklüğünde bir banyo bulunduğu belirtilmiştir. Görüş ekinde sunulan belgelerde ise başvurucunun şikâyetçi olduğu dönemde tutulduğu koğuştaki kişisel alanının 3,2 m² olduğu tespiti yer almıştır. Görüşte; ceza infaz kurumları planlanıp inşa edilirken ve sonrasında mahpusların barındırılması sürecinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin belirttiği minimum ceza infaz kurumu standartlarının gözönünde bulundurulduğu, mahpusların yaşam koşullarının uluslararası standartlara uygun şekilde belirlendiği, mahpus sayısının artış gösterdiği zamanlarda kurumun fiziki şartlarında geçici olarak sıkıntıların yaşanabildiği ancak yer sorununun en kısa sürede çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli önlemlerin alındığı açıklanmıştır. Başvurucunun oda yerleştirme işlemlerinin ilgili mevzuat hükümleri uyarınca ve İdare ve Gözlem Kurulu kararı doğrultusunda gerçekleştirildiği, ilgili yönetmelik hükümleri uyarınca eşyasının kendisine teslim edildiği, açık görüşlerin olduğu haftaların dışında spor etkinliklerinden faydalandırıldığı, Açık Öğretim Fakültesi sınavlarına, dikey geçiş ve yükseköğretim kurumları sınavlarına katılımının sağlandığı vurgulanmış; yapılacak değerlendirmede Anayasa'nın, ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
50. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı verdiği cevapta başvuru formunda belirttiği hususları tekrarlamasının akabinde infaz kurumunda kişisel alanın en iyi durumda 1,9 m² olduğunu, normalde 4-5 ranza kapasiteli yatakhaneye 3-4 ranza eklenmesi suretiyle 16 kişi için ranza verildiğini, kendisi de dâhil geriye kalan 5-8 kişinin ranzaların arasına, beton zemine koyulan yataklarda uyumak zorunda kaldığını, bu nedenle de hastalandığını, gece tuvalete gidenlerin yerde yatanların üstüne basmamak için onları uyandırarak geçtiğini, yeterli alan olmadığından ibadetlerini gereği gibi yerine getiremediğini ifade etmiştir. Başvurucu ayrıca pencerelerin küçük olması nedeniyle doğal ışıktan okuma ve çalışma yapacak kadar faydalanamadığını, temiz hava girişinin sağlanamadığını, koğuşa sonradan eklenen ranza ve dolaplardan dolayı altı pencereden ikisinin açılamaz hâle geldiğini, tek tuvalet olması nedeniyle sürekli sindirim sorunları yaşadığını beyan etmiştir.
2. Değerlendirme
a. İddiaların Nitelendirilmesi ve İncelemenin Kapsamı Yönünden
51. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun iddialarının özünün tutulduğu Ceza İnfaz Kurumundaki koşulların kötü muamele yasağını ihlal ettiğine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle başvurucunun iddiaları Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
b. Kabul Edilebilirlik Yönünden
52. Açıkça dayanaktan yoksun olmayan ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmayan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
c. Esas Yönünden
i. Genel ilkeler
53. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81).
54. Diğer taraftan Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası ve Sözleşme’nin 3. maddesi herhangi bir sınırlama öngörmemekte ve işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve cezaların yasaklanmasının mutlak mahiyetini belirtmektedir. Kötü muamele yasağının mutlak mahiyeti Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında belirtilen savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike hâlinde dahi istisna öngörmemiştir. Aynı şekilde Sözleşme’nin 15. maddesi de benzer bir düzenleme ile kötü muamele yasağına ilişkin herhangi bir istisna öngörmemiştir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 33).
55. Tutulma koşulları, tutulanlara yapılan bazı uygulamalar, ayrımcı davranışlar, devlet görevlileri tarafından sarf edilen hakaretamiz ifadeler, kişiye normal olmayan bazı şeyleri yedirme, içirme gibi muameleler kötü muamele olarak ortaya çıkabilir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 90). Mahpuslar, Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkından mahrum bırakılabilirken (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711, 23/7/2014, §§ 29-33) genel olarak Anayasa ve Sözleşme’nin ortak alanı kapsamında kalan diğer temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bununla birlikte ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda sahip olunan haklar sınırlanabilir (Turan Günana, § 35).
56. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bunlar ceza infaz kurumu idaresi ve görevlilerinin kasıtlı davranışlarından kaynaklanabileceği gibi yönetim hataları veya yetersiz kaynaklar sebebiyle de ortaya çıkabilir. Bu nedenle mahpuslar için bir ceza infaz kurumundaki yaşam tüm yönleriyle değerlendirilmelidir. Ceza infaz kurumlarındaki yaşam, bunlara sağlanan aktivitelerin genişliğinden, mahpuslar ve ceza infaz görevlileri arasındaki ilişkilerin genel durumuna kadar geniş bir alanda değerlendirilmelidir (Turan Günana, § 37). Anayasa’nın 17. maddesi, ceza infaz kurumunda tutulan bir mahpusun içinde bulunduğu şartların insan onuruna yakışır bir şekilde olmasını da koruma altına almaktadır. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir (Turan Günana, § 39).
57. Yukarıda ifade edilen tüm hususlara ilave olarak bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olmasının gerektiğini ifade etmek gerekir. Her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir Canan, § 23)
58. Tutulma koşullarının Anayasa’nın 17. maddesi yönünden yapılacak asgari ağırlık seviyesi değerlendirmesinde tutulma süresi, açık havada egzersiz yapma olanakları, koşulların fiziksel ve zihinsel etkileri, bazı durumlarda mahpusun yaşı, cinsiyeti, sağlığı ve davanın tüm koşulları gibi bir çok faktörün önemli rol oynadığı belirtilmelidir. Bunlarla birlikte tutulma koşullarının kötü muamele oluşturup oluşturmadığı belirlenirken kişisel alan faktörünün temel bir unsur olarak dikkate alınması gerektiği vurgulanmalıdır.
59. Anayasa’nın 17. maddesine uymak için bir mahpusa sağlanması gereken net bir metrekare sayısı kesin olarak belirlenemeyecek ve yukarıda belirtildiği gibi (bkz. §§ 57, 58) birçok faktör dikkate alınacaktır. Ancak Anayasa Mahkemesinin daha önceki içtihadı ve alan faktörünün önemi çerçevesinde dörtten fazla mahpusun barındırıldığı çok kişilik koğuşlarda bir mahpus için asgari yaşam alanının 4 m² olmaya devam edeceği açıklanmalıdır. Bu standart benimsenirken ilgili koğuştan bağımsız olmayan ve sadece o koğuşun kullanımına açık olan, gün ışığıyla açılıp hava kararınca kapatılan ve bu sürede bireysel veya grup olarak faaliyet yapılabilen, faaliyet konusunda kısıtlama olmayan havalandırma bahçesinin yaşam alanına dâhil edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ancak havalandırma bahçesinin kullanımının anılandan farklı olduğu veya kısıtlamalara tabi olduğu durumlarda alan faktörüne dâhil edilmeme yönünde değerlendirme yapılabileceği hesaba katılmalıdır. Ayrıca alan standardına uysa bile dar ama uzun veya alçak tavanlı koğuşların istenen standardı sağlayamayacağı, duvarlar arasında minimum 2 metre, taban ve tavan arasında 2,5 metre mesafe olması şartının aranacağı belirtilmelidir. Çok kişilik koğuşlarda kişisel alan hesabına mobilyaların kapladığı alan dâhil edilirken banyo/tuvalet gibi sıhhi tesis bölümü bu hesaptan ayrı tutulmalıdır. Ayrıca birden fazla mahpusun barındırıldığı her koğuşta en az bir banyo ve tuvalet bulunmalı, bu sıhhi tesisler koğuştan tamamen bölünmüş (tavana kadar) bir alanda bulunmalıdır.
60. Aşırı kalabalıklaşma ve kişisel alan eksikliğine ilişkin şikâyetlerde üç faktör gözönünde bulundurulacaktır:
i. Her mahpus için en az 4 m² zemin alanı olmalıdır.
ii. Her mahpusun ayrı bir uyku yeri olmalıdır.
iii. Koğuşun genel yüzeyi, mahpusların mobilyalar arasında serbestçe hareket etmesine izin verecek şekilde olmalıdır. Bu üç faktörden birinin yokluğu -kendi başına- tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde güçlü bir karine oluşturacaktır.
61. Kişisel yaşam alanı büyüklüğünün asgari standardı karşılaması her zaman tek başına yeterli değildir. Bir mahpus için olan minimum 4 m²lik yaşam alanının sağlandığı infaz kurumlarında tutma koşullarının diğer yönleri incelenecek; temel sıhhi ve hijyen gereklerine uygunluk, tuvalet ve banyonun mahrem kullanılması, açık hava egzersizine, doğal ışığa ve havaya erişim, havalandırma ve ısıtma sistemlerinin yeterliliği konusundaki eksikliklerin bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda ihlal kararı verilebilecektir.
62. Kötü muamele yasağı bağlamında ihlale sebebiyet verdiği değerlendirilen tutulma koşulları arasında yeterli uyku imkânına sahip olunmamasına da işaret edilmelidir. Her mahpusa düzenli biçimde muhafaza edeceği ayrı bir yatak ile yatağını temiz tutması için gerekli sıklıkta değiştirebileceği ayrı ve uygun bir yatak takımı sağlanmalıdır. Bu bakımdan bir yatağı aynı anda başka mahpuslarla birlikte kullanmak veya nöbetleşe olarak paylaşmak zorunda bırakılmanın veya yataksız zeminde uyumak zorunda kalınmanın kabul edilemez olduğu değerlendirilmektedir.
63. Bununla birlikte koğuş boyutlarına ilişkin bu standartların mutlak şekilde anlaşılmaması gerektiği de vurgulanmalıdır. Farklı bir ifadeyle çok kişilik koğuşlarda bir kişi için olması gereken asgari yaşam alanının 4 m²nin altına düşmesi hâlinde Anayasa’nın 17. maddesinin ihlaline yönelik ortaya çıkacağı değerlendirilen güçlü karine aşağıda sayılan üç unsurun bir arada bulunması durumunda ortadan kaldırılabilecektir:
1- Asgari kişisel alanın 4 m²nin altına inmesi kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra olmalıdır.
2- Bu tür azalmalar yeterli koğuş dışı dolaşım özgürlüğü ve koğuş dışı etkinliklerle desteklenmelidir.
3- Mahpus genel olarak uygun nitelikte olan ve tutulma koşullarını ağırlaştırıcı başka bir unsur taşımayan bir ceza infaz kurumunda tutuluyor olmalıdır.
64. Bir kişi için 3 m²den daha az bir alanın olması hâlinde ise alan darlığı tek başına tutulma koşullarının Anayasa’nın 17. maddesinin ihlali sonucunu doğurmasına neden olabilecektir. Anayasa Mahkemesi daha önce geri gönderme merkezleri hakkında verdiği bir kararında geliştirdiği bu standardın her bir somut olayın kendi özel koşulları açısından ayrı olarak incelenmesi gerektiğine hükmetmiştir (K.A. [GK], B. No: 2014/13044, 11/11/2015, §§ 97-99.)
65. Tutulma süresinin kısalığı, bir mahpusun yetersiz tutulma koşulları nedeniyle maruz kaldığı ızdırabın veya aşağılanmanın ciddiyetinin değerlendirilmesinde ilgili bir faktör olsa da bu süre -tek başına- şikâyet edilen muameleyi, diğer unsurların söz konusu hükmün kapsamına sokmak için yeterli olması hâlinde otomatik olarak kötü muamele yasağı kapsamından çıkarmaz. Ağır derecedeki olumsuz tutulma koşulları kısa süreli olsa bile ihlal sonucunu değiştirmeyecektir.
66. Mahpusların tahsis edilen alanın darlığı nedeniyle maruz kaldıkları sıkıntılar, koğuş dışında zaman geçirebilecekleri alanların bulunması suretiyle kısmen azaltılabilecek olup tutulma koşullarının Anayasa’nın 17. maddesi açısından incelenmesinde bir unsur olarak dikkate alınabilir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. K.A., § 104). Ceza infaz kurumlarındaki tüm mahpusların makul ölçüde geniş ve mümkün olduğunda kötü hava koşullarından korunma sağlanan açık hava tesisinde en az bir saat egzersiz yapmasına izin verilmelidir. Bunun dışında mahpusların daha geniş bir koğuş dışı aktivite programının parçası olması tercih edilmektedir. İlgili uluslararası standartlara göre mahpuslar, günün makul bir bölümünü koğuşlarının dışında çeşitli amaçlara yönelik faaliyetlerle (çalışma, eğlence, eğitim) meşgul olarak geçirebilmelidir (bkz. § 17).
67. Kötü muamele yasağı kapsamında ilk iki unsurla birlikte başvurucuların genel tutulma koşullarına ilişkin olarak ağırlaştırıcı başka bir durumun ortaya çıkıp çıkmadığı da değerlendirmelidir. Bu noktada öncelikle koğuşlarda mahpuslara engelsiz ve yeterli gün ışığı ile temiz havaya erişimin sağlanmasının önemi belirtilmelidir. Çeşitli amaçlarla pencerelere metal panjurlar veya eğimli plakalar yerleştirilmesi mahpusların doğal ışığa erişimini engelleyeceği gibi bir durumun koğuşa temiz hava girmesini önleyerek hastalıkların ortaya çıkmasına veya yayılmasına elverişli koşulların oluşmasına neden olacağı muhtemeldir. Ancak bir mahpusa tutulduğu sürede ciddi solunum yolu hastalığı teşhisi konulduğu ve hastalığa ceza infaz kurumunda tutulması aşamasında yakalandığı tespit edilse de (tedavi gördüğü veya tamamen iyileştiği gözününe alınarak) havalandırma, ısıtma, aydınlatma veya sağlık koşullarının kendi başına kötü muamele kavramını haklı çıkarmayacağı da belirtilmelidir. Panjurların olumsuz etkisi, havalandırma sisteminin ve suni aydınlatmanın sağlanması durumunda tek başına asgari eşiği aşmayacaktır. Yine de bu hususlar aşırı kalabalığın ve alan yetersizliğinin odak faktörüne ek olarak başvurucuların tutulma koşullarının kötü muamele yasağı bakımından tolere edilen eşiğin ötesine geçtiğini göstermek için önemlidir.
68. Genel tutma koşullarına ilişkin son olarak uygun şekilde donatılmış hijyenik sıhhi tesislere erişimin sağlanması gerektiği ifade edilmelidir. Bu bakımdan koğuş içindeki sıhhi tesislerin hem hijyen açısından hem de mahremiyet açısından yaşam alanından tamamen ayrılması gereklidir. Haftada bir defadan fazla duş imkânı sunulmaması uygun vücut hijyeninin sağlanması için yeterli olmayacaktır. Gerekli sağlık önlemleri kemirgen, pire, bit, tahtakurusu ve diğer haşarat istilasına karşı önlemleri içermelidir.
69. Anayasa Mahkemesinin tutulma koşullarına ilişkin başvurularda yerleşik olan ispat standardı burada da dikkate alınacaktır. Anayasa Mahkemesi başvurucuların tutulma koşullarına ilişkin iddialarını kanıtlamak için delil toplamada yaşadıkları nesnel zorlukların farkındadır. Yine de başvurucular, şikâyet edilen olguların ayrıntılı ve tutarlı açıklamasını yapmalı ve bazı durumlarda farklı kanıtlar sunabilmelidir. Bu aşamadan sonra kişisel alan darlığını yeterince telafi edebilecek faktörlerin bulunduğunu ispat yükü kamu makamlarına geçecektir.
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
70. Somut olayda başvurucu, tutulduğu Ceza İnfaz Kurumundaki koşullardan şikâyet etmektedir. Başvurucu, şikâyetine konu ettiği koşulların ortaya çıkmasını tutulduğu odanın aşırı kalabalık olmasına bağlamakta; kalabalıklıktan kaynaklandığını ileri sürdüğü eksiklikler dışında başkaca bir eksiklik veya yetersizlikten ya da kamu görevlilerinin kasıtlı uygulamasından şikâyet etmemektedir. Dolayısıyla başvurucu, aşağılanmasını amaçlayan bir muameleye maruz kaldığını ileri sürmediği gibi somut olayda bu yönde bir belirti de bulunmamaktadır. Bunun yanında Anayasa’nın 17. maddesi, ceza infaz kurumunda tutulan bir mahpusun içinde bulunduğu koşulların insan haysiyetine yakışır bir şekilde olmasını da koruma altına almaktadır. Dolayısıyla böyle bir amacın (aşağılama) yokluğu, başvuruda söz konusu koşulların kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesine engel değildir.
71. Tutulma koşullarının değerlendirilmesinde alan faktörünün temel olması nedeniyle öncelikle başvurucunun sahip olduğu kişisel alan sorunu incelenmelidir. Somut olayda başvurucunun kaldığı İnfaz Kurumunun resmî kapasitesinin 1.000 (bin) kişi olduğu ve bireysel başvuru tarihinde mevcudun 1.365 olduğu anlaşılmıştır. Başvurucu, bu İnfaz Kurumunda aynı özellikte, çok kişilik farklı üç koğuşta denetimli serbestliğe nakledildiği zamana kadar neredeyse, otuz ay barındırılmıştır. Başvurucuya tahsis edilen kişisel alanın en az olduğu periyodun yaklaşık üç buçuk ay aralıkla önce dört gün, sonra on sekiz gün olmak üzere toplam yirmi iki gün sürdüğü ve 4 m²nin altında (3,95 m²) olduğu tespit edilmiştir. Başvurucu, tutulmasının çoğunluğuna denk gelen, neredeyse iki yıl devam eden süreçte ise 4 m² ile 5 m² arasında kişisel alanda barındırılmıştır (bkz. §§ 11-14). Bu nedenle başvurucunun tutulma koşulları -sahip olduğu kişisel yaşam alanı gözetilerek- iki başlık altında incelenecektir:
(1) Başvurucunun 4 m²den Daha Az Kişisel Yaşam Alanına Sahip Olduğu Dönem Yönünden
72. Başvurucuya toplam yirmi iki gün 4 m²nin altında (3,95 m²) kişisel yaşam alanı sunulmuştur. Asgari kişisel yaşam alanındaki bu azalma kendi başına tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde güçlü bir karine oluşturmaktadır. Bununla birlikte aşırı kalabalıklaşma ve kişisel alan eksikliğine ilişkin şikâyetlerin değerlendirilmesinde tutulma koşulları yönünden önemli olan kişisel uyku yeri ve mobilyalar arasında serbestçe hareket etme imkânına ilişkin de değerlendirme yapılmalıdır.
73. Başvurucu; odadaki kalabalık nedeniyle ranzada uyuyamadığını, on altı kişi için ranza sağlandığını, yerdeki yatakta uyumak zorunda kaldığını ileri sürmüştür ancak İnfaz Kurumu ve Bakanlığa göre koğuşta kalan herkese ranza verilmiştir. Bu noktada başvurucu ile kamu makamlarının söylemleri arasındaki çelişkinin giderilmesinin bir önemi bulunmamaktadır. Çünkü başvurucu, düzenli biçimde muhafaza edebileceği ayrı bir yatak ile yatağı temiz tutmak için gerekli sıklıkta değiştirebileceği ayrı ve uygun bir yatak takımı sağlanmadığını ileri sürmediği gibi kendisine bir yatak verildiğini beyan etmektedir. Başvurucunun yataksız bir zeminde veya yatağında başka mahpuslarla aynı anda uyumak zorunda kalmadığı, kişi sayısına göre yetersiz yatak verilmesinden dolayı belirli saat aralıklarıyla diğer mahpuslarla nöbetleşe uyumak zorunda bırakılmadığı tespit edilmiştir. Bu bakımdan başvurucunun kişisel bir uyku yerinin ve uyumak için yeterli imkânının olduğu görülmüştür.
74. Başvurucu, yeterli alan olmadığından ibadetlerini gereği gibi yerine getiremediğini iddia etmiştir. Başvurucunun barındırıldığı koğuşların yatakhane bölümleri 44 m²dir ve burada iki katlı ranzalar vardır. Her bir ranza ve yatak 1,8 m²dir. Bakanlığın beyanına göre en kalabalık (23-24 mahpus) olan zamanda dahi on iki ranzanın olduğu ve bunların 21-22 m² yer kapladığı, başvurucuya göre ise sekiz ranza ile sekiz yatak olduğu ve bunların 28-29 m² yer kapladığı, ranzalar dışında kıyafet dolaplarınında bu bölümde olduğu tespit edilmiştir. Mahpus sayısında azalma meydana geldiği durumlarda ise koğuştan fazla yatak ve ranzaların çıkarılması suretiyle alan genişletilmiştir. Koğuşun yatakhane bölümü dışında giriş katında, içinde televizyon ve yemek masaları olan 18 m² ortak kullanım alanı ve ayrıca koğuştan bağımsız olmayan 33 m² büyüklükte havalandırma bahçesi vardır. Mahpuslar, havalandırma bahçesini havanın aydınlanmasından kararmasına kadar ve bir süre sınırlaması olmaksızın kullanabilmektedir. Tüm mahpusların gün içinde koğuşun yatakhane, ortak alan veya havalandırma bahçesi gibi bir bölümünü aynı anda kullanmak zorunda olduğundan veya aynı anda kullanmalarının sağlanması gerektiğinden bahsedilemeyecektir. Koğuşa ait (sıhhi tesisatlar hariç) her bölümün duvarları arasında en az 2 metre, zemini ile tavanı arasında da 3 metre olduğu görülmektedir. Bu durumda koğuşun yapısı ve genel yüzeyi, mahpus sayısı ve mevcut eşyalar dikkate alındığında gün içinde mahpusların mobilyalar arasında serbestçe hareket etmesinin mümkün olmadığı söylenemeyecektir.
75. Başvurucu ayrıca yatakhane bölümünde gece birbirlerini rahatsız etmeden hareket edecekleri bir alan olmadığından yakınmıştır. Başvurucunun iddiasına göre yatakhanede sekiz yatak ve sekiz ranza olduğu kabul edildiğinde dahi bunların 28-29 m²lik alanı kapattığı, dolaplarla birlikte 15 m²lik bir alan kaldığı, bu alanın hareket etmek ve yürümek için yeterli olduğu değerlendirilmiştir.
76. Başvurucunun kendine özgü bir yatağı olduğu ve eşyalar arasında rahat hareket edebileceği dikkate alındığında tutulma koşulları bakımından incelenmesi gereken tek meselenin başvurucuya ardışık olmayan zaman dilimlerinde, 8 ve 14 günlük sürelerde 4 m²nin altında tahsis edilen kişisel alan hususu olduğu görülmektedir. Somut olayda başvurucuya tahsis edilen kişisel yaşam alanının küçüklüğü nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği yönünde güçlü bir karine ortaya çıkmıştır. Bu durumda güçlü karinenin çürütülüp çürütülmediği değerlendirilmelidir.
77. Başvurucunun barındırıldığı koğuşlarda, koğuştan bağımsız olmayan bir havalandırma bahçesi olduğu, bahçeyi havanın aydınlanmasından kararmasına kadar ve bir süre sınırlaması olmaksızın kullanabildiği, mahpusların burada bireysel veya grup olarak serbest bir şekilde çeşitli faaliyetler yapabildiği ve bu anlamda bir kısıtlama olmadığı anlaşılmıştır. Başvurucunun en az on saatlik bir süre bahçeyi kullanabildiği, bunun dışında açık, kapalı ve telefonla görüşler için koğuş dışına çıktığı, açık görüş ziyareti olmayan haftalarda açık ve kapalı spor salonundan faydalandığı, talep ettiği sınavlara İnfaz Kurumunda katıldığı dikkate alınarak başvurucuya dış dünya ile ilişkisini devam ettirme, açık hava egzersizi ve belli amaca yönelik faaliyet yapma imkânı sunulduğu görülmüştür.
78. Başvurucu; eklenen ranzalar nedeniyle iki pencerenin hiç açılamadığını, zaten pencerelerin boyutlarının doğal ışıkla okuma yapmaya elverişli olmadığını iddia etmiştir. Başvurucunun koğuşunda dördü yatakhanede, ikisi ortak kullanım alanında olmak üzere altı pencere olduğu, pencerelerin tamamının açılabildiği, açıldığında 106x37 cm'lik bir alandan hava ve ışık geldiği, pencerelerde ışık veya havayı engelleyecek bir donanım olmadığı tespit edilmiştir. Pencereler dışında havalandırma sistemi olmadığı ve ısıtmanın kalorifer sistemiyle sağlandığı bildirilmiştir. Bu nedenle pencerelerin koğuşa doğal ışık sunabilecek boyutta olduğu, koğuşun tabandan tavana yüksekliğinin 3 metre, ranza yüksekliklerinin 160 cm olduğu, havalandırma bahçesinin de gün ışığıyla açılıp hava kararınca kapandığı akılda tutularak başvurucunun doğal ışığa erişiminin sağlanmadığı söylenemeyecektir. Aynı şekilde koğuşta temiz havaya erişimin sağlandığı değerlendirilmiştir. Başvurucu koğuşta temiz hava imkânı olmadığından baş ağrısı, öksürük gibi şikâyetlerin meydana geldiğini iddia etmişse de bu iddiasını tutarlı bir şekilde anlattığı, ilgili mercilere bu şikâyetlerini ilettiği konusunda başvurucunun ikna edici olmadığı görülmüştür.
79. Koğuşta birer tuvalet ve banyo bulunduğu, bu sıhhi tesislerin koğuşun diğer bölümlerinden tamamen ayrıldığı, hijyen ve mahremiyetin sağlandığı, her gün yeterli miktarda soğuk ve sıcak su verildiği, bakım/onarım, kemirgen, pire, bit, tahtakurusu ve diğer haşarat vs. konusunda problem yaşanmadığı, başvurucunun da bu konularda bir şikâyetinin olmadığı tespit edilmiştir. Başvurucunun tuvalet için bir saate, banyo için iki saate varan bir süre beklemek zorunda kalmasının ise tutulma koşullarını ağırlaştırdığı söylenemeyecektir.
80. Sonuç olarak ceza infaz kurumlarında kötü muamele kabul edilecek hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Ceza infaz kurumu koşulları bu bağlamda olayın kendine özgü koşullarına göre, söz konusu yasak kapsamında değerlendirilebilir. Bununla birlikte tutulmaya ilişkin koşulların söz konusu uygulamanın niteliğinden kaynaklanan ve özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinin ötesinde asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekmektedir (Raşit Konya, B. No: 2017/26780, 28/6/2018, § 50).
81. Somut olayda başvurucunun birbirini izlemeyen kısa dönemlerde 4 m²nin biraz altında kişisel alana sahip olduğu koğuşlarda barındırıldığı, bu koğuşların büyüklüğünün yeterli olmadığı ve asgari standardın altında kaldığı görülmüştür. Ancak başvurucuya sağlanan kişisel yaşam alanı her zaman yeterli olmamakla birlikte bu muamele başvurucunun yeterli hareket serbestîsine sahip olduğu ve uygun bir tesiste tutulduğu sırada meydana gelmiştir. Bu nedenle yaklaşık otuz aylık tutulma süresi içinde ardışık olmayan şekilde ve iki periyotta kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra meydana gelen azalmalarda tutulma koşullarının ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri de hesaba katılarak Anayasa’nın 17. maddesi anlamında kötü muamele yasağı olarak nitelendirmek için gerekli olan ağırlık seviyesine ulaşılmadığı sonucuna varılmıştır.
(2) Başvurucunun 4 m² ile 5 m² Arasında Kişisel Yaşam Alanına Sahip Olduğu Dönem Yönünden
82. Başvurucunun otuz aylık tutulmasının neredeyse iki yılında 4 m² ile 5 m² arasında kişisel alanda barındırıldığı tespit edilmiştir (bkz. § 14). Anayasa Mahkemesi mahpusların asgari kişisel alana sahip olduğu hâllerde kötü muamele yasağı kapsamında bir değerlendirme yaparken kişisel yaşam alanı büyüklüğünün asgari standardı karşılamasının her zaman tek başına yeterli olmadığını, tutulma koşullarının diğer yönlerinin yeterliliğinin/yetersizliğinin incelenmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu durumda alan faktörü asgari standardı karşılasa da açık hava egzersizine, doğal ışığa veya havaya erişim, havalandırmanın mevcudiyeti, ısıtma düzenlemelerinin yeterliliği, tuvaleti özel olarak kullanma, temel sıhhi ve hijyen gerekliliklere uygunluk gibi diğer unsurların eksikliğiyle birleştiğinde 17. maddenin ihlal edildiğine karar verilebilecektir (bkz. § 61).
83. Somut olayda başvurucunun asgari kişisel yaşam alanına sahip olduğu yirmi dört aylık sürede açık hava egzersizi imkânına uluslararası standartlarda arzu edilenin de ötesinde erişebildiği, doğal ışığa ve doğal havaya erişimde de bir sorun yaşamadığı, tuvalet ve banyoyu mahrem kullanabilme, temel sıhhi ve hijyen kurallarına uygunluk konusunda bir eksiklik yaşamadığı tespit edilmiştir (bkz. §§ 73-79). Sonuç olarak tutulma koşullarının fiziksel ve zihinsel etkileri ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri hesaba katılarak değerlendirildiğinde söz konusu asgari eşik derecesinin aşılmadığı sonucuna varılmıştır.
84. Açıklanan gerekçeyle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Sağlık hizmetlerine erişim imkânından yararlanamamaya ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Ceza infaz kurumunda tutulma koşullarının kötü muamele oluşturduğuna ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Ceza infaz kurumunda tutulma koşulları yönünden kötü muamele yasağının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 14/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.