Uyuşmazlık konusu:

Davacı avukat, Ceza Muhakemeleri Kanunu(CMK) gereğince müdafi olarak görevlendirilmiş ve bu göreve ilişkin ücret almaya hak kazanmıştır.

Davacı, sigortalı olarak başka bir avukatın yanında çalışıyor olması nedeniyle, CMK Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesi kapsamında, yanında çalıştığı avukata ait serbest meslek makbuzunu idareye sunmuştur.

İdarece, 1993/6 ve 2002/1 seri no’lu Tahsilat İç Genelgeleri doğrultusunda, adına serbest meslek makbuzu düzenlenen avukatın vergi borcu olup olmadığı ilgili vergi dairesine sorulmuş, vergi borcu olduğunun bildirilmesi üzerine davacıya ödenmesi gereken tutar, davacının yanında çalıştığı avukata ait vergi borcuna mahsup edilmiştir.

Mahkemenin değerlendirmesi:

Davacı, bizzat yerine getirdiği müdafilik görevi nedeniyle ücret almaya hak kazanmıştır. Davacıya ödenecek bu ücretin nasıl ödeneceğine ilişkin usul, CMK Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 11. maddesinde belirtilmektedir. Buna göre; davacı, sigortalı olarak bir başka avukatın yanında çalışmakta olduğundan, yanında çalıştığı avukatın serbest meslek makbuzunu kullanmak zorundadır. Burada serbest meslek makbuzunun kullanılması, sadece ücretin ödenme usulüne ilişkin bir prosedür olup, ortada adına serbest meslek makbuzu düzenlenen avukatı hak sahibi kılan bir durum bulunmamaktadır.

Burada kendisine ödeme yapılacak kişi, müdafilik görevini yerine getiren avukattır ve bu durumun aksinin düşünülmesini haklı kılan bir neden de bulunmamaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesinde; mükellefin, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek ve tüzel kişi olduğu belirtilmiştir. Bu tanım karşısında davacının, sigortalı avukat olarak bir başka avukatın yanında çalıyor olması ve yasal zorunluluk gereği bu avukata ait serbest meslek makbuzunu kullanması, bu avukata ait vergi borcundan dolayı sorumlu tutulmasını gerektirmeyecektir. Zira serbest meslek makbuzu kullanılan avukata ait vergi borcu ancak ve ancak kendi alacağından mahsup edilebileceğinden, mevcut yasal düzenlemeler gereği davacıya ödenmesi gereken ücretin bu avukatın vergi borcuna mahsup edilmesinin hukuken hiçbir dayanağının bulunmamaktadır.

Bu durumda idarenin, hak sahibi olarak davacıdan aranılan bir kamu alacağı olup olmadığını sorgulaması gerekirken davacının, başka birine ait vergi borcu nedeniyle sorumlu tutularak, verdiği hizmet nedeniyle hak ettiği ücretin ödenmemesi ve yasal zorunluluk gereği serbest meslek makbuzunu kullandığı avukata ait vergi borcundan sorumlu tutularak hak ettiği ücretin mahsup edilmesi işlemi hukuka aykırıdır.

Davanın söz konusu ücretin yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemi:

Kamu idaresi idare edilenlere nazaran üstün yetki ve güçlerle donatılmıştır. İdarenin işlem ve eylemlerinden kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunması ve zararlarının giderilmesi ise "İdari Yargı" tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda kuruluş, yetki ve görevleri bakımından kamu idaresi olan vergi daireleri de hukuka aykırı işlemlerinden doğan zararları karşılamaya mecburdur.

Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında; İdarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiş olup, kişilere verilen zararın faiz ya da farklı isimler altında ödenecek tazminatlarla karşılanabilmesi için açık yasa hükmü aranılması gerekmemektedir.

Özetle; davacı avukata ödeme yapılmaması ve davacıya ödenmesi gereken tutarın davacının yanında çalıştığı avukata ait vergi borcuna mahsup edilmesi işlemi hukuka aykırıdır. Tahsil edilen miktarın yasal faiziyle birlikte davacıya iadesi gerekir.

detail-photo-fancybox-0

Av. Gamze ÇELİKKOL

------------

[1] İdarenin istinaf başvurusu, İzmir BİM 2. Vergi Dava Dairesi tarafından verilen 21.03.2017 tarih ve E:2017/448, K:2017/561 sayılı kararla reddedilmiştir.