Masumiyet karinesi suçsuzluk ilkesi suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eden, temel hukuk doktrinidir. Evrensel hukuk kurallarına göre, bir kişinin masum olduğunun kanıtlanmasına gerek yoktur; kişinin suçluluğunun kanıtlanamamış olması yeterlidir. Bunun için masumiyet karinesinin temelini, hukukta hüküm giydirmenin yalnızca iddia edilen suçların kanıtlanmasıyla mümkün olduğu gerçeği oluşturur. Bu da hüküm giymemiş kimsenin suçlu sayılamayacağı veya suçlu olarak lanse edilemeyeceği ilkesini; yani masumiyet karinesini doğurur.

“Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/66 E. 2015 Karar Sayılı 17.03.2015 Tarihli Kararında yer aldığı üzere:

"Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan komu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel niteliklikteki ilkelerinden biri de, öğretide ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve latincede; "in dubio pro pre" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir.

Oldukça geniş bir alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir.

GERÇEKLEŞME ŞEKLİ ŞÜPHELİ VEYA TAM OLARAK AYDINLATILMAMIŞ OLAYLAR VE İDDİALAR SANIĞIN ALEYHİNE YORUMLANARAK MAHKUMİYET HÜKMÜ KURULAMAZ.

Ceza mahkumiyeti herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat hiçbir şüphe yada başka türlü oluşa imkan vermemeli, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık ispata dayanmalıdır.

YÜKSEK DE OLSA BİR İHTİMALE DAYANARAK SANIĞI CEZALANDIRMAK, CEZA MUHAKEMESİNİN EN ÖNEMLİ AMACI OLAN GERÇEĞE ULAŞMADAN HÜKÜM VERMEK ANLAMINA GELECEKTİR."

Stj. Av. Fatih KUŞBEY