Hukukumuzda uzlaşmanın sonuçları 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu yazının konusu, 253. maddenin 19. fıkrasında yer alan “Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.kuralının bedeni ve manevi zararlara ilişkin tazminat davalarına etkisi üzerinedir.

Bahse konu hükmün lafzi yorumundan soruşturma/kovuşturma aşamasında tarafların uzlaşması halinde, mağdurun suç konusu fiile ilişkin tazminat davasını açamayacağı anlaşılmaktadır ve yargı kararlarında da bu şekilde yorumlanmaktadır. Keza Yargıtay 4. HD.’nin aşağıda yer verilen kararlarında bu durum görülmektedir.

Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma raporunu düzenlenmekle davacının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma raporu da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Tüm bu nedenlerle uzlaşma raporu ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağından başvurunun reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.” Yargıtay 4. HD., 2022/3475E. 2022/6782K. 5.4.2022T. Ayrıca Bkz: Yargıtay 4. HD., 2022/3181E. 2022/9417K. 27.6.2022T.,  17. HD., 2018/892E. 2020/91K. 27.1.2020T.

Ancak bazı hallerde bahse konu kuralın katı bir şekilde yorumlanması suç konusu eylem nedeniyle mağdur olmuş kişinin -tazminat hakkının elinden alınmasıyla- bir kez daha mağdur olmasına sebep olabilmektedir. Şu halde müvekkillerin haklarından olmaması adına bu duruma özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir.

Sözgelimi uzlaşma görüşmeleri sırasında mağdur/müştekinin şüpheliyle uzlaşması halinde tazminat haklarından vazgeçmiş sayılacağının kendisine söylenmemesi ve tazminat haklarından feragat ettiğini bilmeyerek uzlaşması hali bu duruma örnek verilebilir. Bu nedenle usulüne uygun hazırlanmış bir uzlaşma tutanağı, görüşmeler sırasında uzlaşmanın sonuçlarına ilişkin tarafların bilgilendirilmesiyle hazırlanan uzlaşma tutanağıdır. Böyle bir bilgilendirmenin yapılmadığı uzlaşma görüşmeleri neticesinde hazırlanan uzlaşma tutanağı CMK. m. 253/19 da belirtilen şartları tam olarak taşımaz. Bu itibarla böyle bir uzlaşma tutanağıyla müşteki mağdurun, tazminat haklarından feragat etmiş olduğu sonucuna ulaşılamaz. Nitekim bu hususun vurgulandığı, mağdurun bilgilendirilmeden hazırlanan uzlaşma tutanaklarının geçersiz sayıldığı yargı kararlarına aşağıdaki kararlar örnek verilebilir.

Ancak uzlaşma tutanağı incelendiğinde davacı müştekinin davalıya ya da sigorta şirketine karşı uzlaşma halinde maddi manevi tazminat davası açma hakkından vazgeçmiş sayılacağı hususu ya da açılmış olan davadan feragat etmiş olacağı hukuki sonucu açıklanmamış ve kendisine bu hususta hatırlatma yapılmamıştır. Bu nedenle Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan uzlaşmanın 5237 sayılı yasanın 253/19. Maddesinde belirtilen şartları tam olarak içermediği anlaşıldığından davacının tazminat isteme hakkından feragat ettiği kabul edilemez. Bu nedenlerle davacıların açtığı davanın uzlaşma nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.” Adana BAM, 3. HD., 2018/1721E. 2019/356K. 5.3.2019T. Aynı yönde Bkz: İzmir BAM, 11. HD., 2019/2095E. 2022/751K. 16.5.2022T.

Ya da suç konusu fiil nedeniyle gerçek zararın henüz öğrenilmediği -sözgelimi maluliyet halinin öğrenilmediği- sırada olayın sıcaklığı içerisinde yürütülen soruşturma aşamasında yapılan uzlaşmaya dayanarak mağdurun tazminat haklarından yoksun kaldığını söylemek de adalete aykırı sonuçlar doğuracaktır. Nitekim böyle olduğu içindir ki bazı yargı kararlarında gerçek zararın henüz öğrenilmediği sırada yapılan uzlaşma nedeniyle mağdurun tüm tazminat haklarından feragat etmiş sayılamayacağı karara bağlanmıştır. 

… davalı tarafın dayanağını oluşturan 10/05/2016 tarihli uzlaşma raporu incelendiğinde, tarafların anlaşmaya vardıkları 1.500,00-TL'lik bedelin davacı tarafından kaza sonrasında hastane masrafları da dahil olmak üzere yapılan masraflara ilişkin olduğu, bedelin davacının maluliyet tazminatına ilişkin olmadığı, hatta bu tarih itibariyle davacının maluliyet durumunu belirleyen bir raporun dahi düzenlenmemiş olduğu, uzlaşmanın sonuçları hakkında da davacıya yeterli ve açık bir bilgi verilmediği, … diğer bir ifadeyle davacının şartlarını ve sonuçlarını tam olarak kavrar bir biçimde özgür iradesiyle yaptığı bir anlaşma niteliği taşımadığı gibi, davacının uğramış olduğu maluliyet zararının giderilmesine ilişkin bir belge niteliğinde de bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu uzlaşma tutanağına istinaden CMK 253/19. maddesi gereğince davacının tazminat talebinin reddine karar verilmesi hatalı bulunmaktadır.” İstanbul BAM, 8. HD., 2018/126E. 2019/4106K. 19.12.2019T.

Ayrıca son olarak belirtmek gerekir ki yine CMK. m. 253-254 kapsamında fail şüpheli/sanıkla uzlaşılması durumunda fiil nedeniyle müteselsil sorumluluğu olan başka kişilerin de hukuki sorumluluğu son bulmaktadır. Bu duruma en çok trafik kazalarında rastlanılmaktadır. Araç sürücüsünün yaptığı trafik kazası nedeniyle 2918 sayılı KTK. gereğince araç sahibi ve sigortacısı da  müteselsil sorumlu olduğundan asıl sorumlu araç sürücüsünün tazminat sorumluluğunun kalmaması halinde diğer diğer müteselsil sorumluların da sorumluluğu kalmamaktadır. Her ne kadar uzlaşma tutanağına sigortacı yönünden tazminat haklarının saklı tutulması gerektiğinden bahseden kararlar olsa da bu konuda bir içtihat birliği bulunmamakta ve uzlaşma halinde sigortacı yönünden de tazminat talebi reddedilmektedir. Bu hususun vurgulandığı yargı kararı için Bkz: Ankara BAM, 26. HD., 2019/3222E. 2022/1174K. 28.4.2022T.

detail-photo-fancybox-0

Av. Turan ÖZKAYA