1. GİRİŞ

Bu yazıda, 06 Şubat 2023 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nde meydana gelen ve birçok şehri kapsamı içine alan deprem afeti nedeniyle, afetten zarar gören kişilerin zararlarının tazmini amacıyla başvurabilecekleri hukuki yollardan, yapılan yasal düzenlemelerden ve konunun değerlendirmesinden bahsedilecektir.

2. DOĞAL AFET SİGORTALARI KURUMU (DASK)

2.1. Dask

18 Mayıs 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 18 Ağustos 2012 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Afet Sigortaları Kanunu, Doğal Afet Sigortaları Kurumuna, ikinci maddesinde yer vermiştir. Kurumun yetki ve sorumlulukları da yine mevzuatta yer alan düzenlemeler ile oluşturulmuştur. Bu kanunun amaç ve kapsamı ilk maddesinde yayımlanmıştır. Kanununu ilk amacı, deprem afetinin oluşması ihtimaline dayanarak binalarda oluşacak maddi zararların teminat altına alınmasını sağlamaktır. Kanun koyucu, bu amaç doğrultusunda zorunlu deprem sigortası yapılmasını hüküm altına almıştır. Ayrıca, kanunun diğer amaçları ile kapsamının hangi usul ve esaslarda belirleneceğine de ilk maddesinde yer verilmiştir.

2.2. Zorunlu Deprem Sigortası

Toplamda 18 (on sekiz) maddeden oluşan bu kanunun, 7. Maddesi önem arz etmektedir. Buna göre, “Zorunlu deprem sigortası teminatı münhasıran Kurum tarafından verilir. Bu teminat, risk yönetimi açısından şartların gerekli kılması durumunda ve Bakan tarafından uygun görülmesi hâlinde sigorta şirketleri ile müştereken de verilebilir”.[1] Kanun koyucu, zorunlu deprem sigortasının teminatının Kurum tarafından verileceğini ancak, bu teminatların gerekli olduğu hallerde sigorta şirketlerince de müştereken verilebileceğini belirtmiştir. Buradaki müştereken ifadesinin, zorunlu deprem sigortasında yer alan teminattan hem kurumun hem de sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin birlikte sorumlu olacakları anlamına geleceğini belirtmek gerekmektedir.

Bahsedilen kanunun üçüncü bölümü ise “Zorunlu Deprem Sigortası” başlığını taşımaktadır. Kanunun 10. Maddesinde deprem sigortası yaptırmanın zorunlu tutulmasından, hangi türdeki taşınmazların zorunlu deprem sigortası yaptırmaya tabi oldukları belirlenmiştir. Ayrıca, köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlarca köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yapılan binaların zorunlu deprem sigortası yaptırmakla mükellef olmadıkları da belirtilmiştir. Devam eden 11. Maddede ise zorunlu deprem sigortası yaptırmakla yükümlü olanların Doğal Afet Sigortaları Kurum tarafından tespit edileceği belirlenmiştir.

Kanun koyucu, anılan kanunun 12. Maddesinde ise mevcut durum için önem arz edecek bir hükme varmıştır. Buna göre; “Malik veya intifa hakkı sahibi, hasarın projeye aykırı olarak ve taşıyıcı sistemi olumsuz yönde etkileyecek tadilat nedeniyle ortaya çıktığının tespit edilmesi durumunda, sigortadan tazminat alma hakkını kaybeder”. O halde, deprem bölgesinde yer alan binalardaki hak sahiplerinin, projeye aykırı olarak ve olumsuz tadilat nedeniyle hasar oluştuğu tespit edilirse, tazminat hakkından faydalanamayacaktır. Kanun maddesinin, tartışmaya açık bir düzenleme olduğunu, Anayasal hakları ihlal niteliği taşıyıp taşımadığının detaylı ve derinlemesine incelenmesi gerektiği kanaatine sahibiz.

Bir diğer önemli husus ise, deprem nedeniyle hasara uğrayan binalardaki hak sahiplerinin, zorunlu deprem sigortası mevcut ise tazminatların ne şekilde ve ne kadarlık süre içinde ödeneceğidir. Kanun koyucu, 13. Maddede; “Zorunlu deprem sigortası bulunan ve deprem nedeniyle hasar gören binalara ilişkin tazminat, gerekli bilgi ve belgeler ile hasar tespitinin tamamlanmasını müteakip en geç otuz gün içinde ödenir.” demek suretiyle tazminatların belirlenmesi ve ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemiştir. Mevcut durumun vahameti göz önüne alındığında, işbu madde hükmünün oldukça önem arz ettiğini defaten belirtmemiz gerekir. Buna göre, zorunlu deprem sigortası bulunan ve 06 Şubat 2023 tarihli depremlerde hasar gören binalardaki hak sahiplerinin, tazminat alacağı için gerekli bilgi ve belgeler ile başvuruda bulunmaları gerekecektir. İlgili taşınmazlar üzerinde gerçekleştirilecek hasar tespitlerinin tamamlanması sonrasında en geç otuz gün içerisinde tazminatın ödeneceği de yine kanun metninden anlaşılmaktadır.

Bu noktada, depremzede vatandaşların karşı karşıya kalabilecekleri sorunlardan birisi de hasar tespit işlemlerinin gerçekleştirilme süreci olacağı kanaatindeyiz. Öyle ki, hasar tespitinin yapılması sonrasında, hasarlı binaların, hasarsız şekilde değerlendirilmesi mümkün iken, hasarı bulunmayan taşınmazlar için hasarlıdır ibaresi de değerlendirmelerde yer alabilecektir. 15 Ağustos 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan DASK Çalışma Esasları Yönetmeliği’nde hasar tespitine ilişkin düzenleme bulunmaktadır. Buna göre; “Hasar Tespiti” başlığını taşıyan 22. Madde şu şekildedir; “(1) Hasar tespiti, Kurum tarafından görevlendirilen ilgili branşlarda ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından yapılır. (2) Kurum, meydana gelen hasarın büyüklüğüne bağlı olarak, sigorta eksperlerinin sayıca veya nitelik olarak yeterli olmadığı durumlarda, diğer kamu kurum ve kuruluşların teknik personelinden ve üniversitelerin ilgili bölümlerinin gerekli teknik eğitimi almış kaynaklarından hasar tespitinde yararlanabilir. (3) Büyük ölçekli bir hasar meydana gelmesi durumunda Kurum, hasar tespitlerinin süratle yapılabilmesini teminen teknolojik olanaklardan da yararlanarak basitleştirilmiş hasar tespit uygulamaları geliştirebilir.

O halde, söylenebilir ki, meydana gelen deprem bölgesindeki binalarda hasar tespitini, DASK tarafından görevlendirilen ruhsat sahibi sigorta eksperleri yapacaktır. Ayrıca, kurum, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının teknik personellerinden ve ilgili diğer kişilerden de hasar tespitinde faydalanabilecektir. Dolayısıyla, ifade etmeliyiz ki, Kurum, mezkur depremlerde oluşan hasar tespitlerinden yetkili ve sorumludur. Kurumun görevlendireceği eksper ve uzmanların, her bir bina için hazırlayacakları raporlar neticesinde hak sahipleri tazminat alacağı için kuruma veya hukuki yollara başvurabileceklerdir.

3. SİGORTA BAŞVURU SÜRECİ

3.1. Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları

Gerek 06 Şubat 2023 tarihli depremler ve gerekse son iki yıl içerisinde Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde oluşan depremler nedeniyle doğrudan maddi zarara uğrayan kişilerin, hangi zararlarının sigorta teminatı kapsamında olup olmadığı, sigorta teminatının kapsamı, bedel ve tazminatın tespiti, zamanaşımı gibi birçok husus Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları ile düzenlenmiştir.

Hak sahiplerinin, oluşan depremler nedeniyle maruz kaldıkları maddi zararların giderilmesi amacıyla yapılan yasal düzenleme birçok önemli hususu barındırmakta, yapılan zorunlu deprem sigortasının teminat kapsamını belirlemekte ve kişilerin tazminata hak kazanıp kazanmayacaklarının tespitinde ehemmiyet taşımaktadır.

Öncelikle, belirtmemiz gerekir ki, Genel Şartların ilk bölümünde kapsamdan bahsedilirken, depremin doğrudan neden olacağı hasarlara detaylıca yer verilmiştir. Buna göre; “Bu sigorta ile, depremin doğrudan neden olduğu maddi zararlar ile deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, dev dalga (tsunami) veya yer kaymasının sigortalı binalarda neden olacağı hasarlar (temeller, ana duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, bahçe duvarları, istinat duvarları, tavan ve tabanlar, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar, çatılar, bacalar ve yapının benzer nitelikteki tamamlayıcı kısımlarında meydana gelenler de dahil olmak üzere), sigorta bedeline kadar Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından teminat altına alınmıştır.

Dolayısıyla, teminat altına alınan haller, deprem nedeniyle doğrudan veya deprem sonucu meydana gelen hasarların hangileri olabileceğine açıkça yer verilmiştir. Deprem nedeniyle hasar gören asansörler kadar bahçe duvarları ve istinat duvarlarının zarar görmesi de işbu sigorta kapsamında teminat altındadır.

Genel şartların devamında teminat kapsamı dışında bırakılan binalar ve haller düzenlenmiştir. Buna göre, kamu hizmet binası olarak kullanılan binalar ve bağımsız bölümleri, köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlarca köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yapılan binalar, tamamı ticari veya sınai amaçla kullanılan binalar, projesi bulunmayan ve mühendislik hizmeti görmemiş binalar, taşıyıcı sistemi olumsuz yönde etkileyecek şekilde tadil edildiği veya zayıflatıldığı tespit edilen binalar, taşıyıcı sistemi olumsuz yönde etkileyecek şekilde ilgili mevzuata ve projeye aykırı olarak inşa edilen binalar, Yetkili kamu kurumları tarafından yıkılmasına karar verilen binalar ile mesken olarak kullanıma uygun olmayan, bakımsız, harap veya metruk binalar, teminat dışında bırakılan binalar olarak sayılmıştır.

Ayrıca, Genel Şartlar ile enkaz kaldırma masrafları, kar kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgah ve işyeri masrafları, mali sorumluluklar ve benzeri dolaylı zararlar, her türlü taşınır mal, eşya ve benzerleri, ölüm dahil olmak üzere tüm bedeni zararlar,  manevi tazminat talepleri, deprem ve deprem sonucu oluşan yangın, infilak, tsunami veya yer kaymasının dışında kalan hasarlar ve belirli bir deprem hadisesine bağlı olmaksızın binanın kendi kusur ve özellikleri nedeniyle zamanla oluşan zararlar teminat kapsamı dışında bırakılmıştır.

Bununla birlikte, hak sahiplerinin sigorta bedeli de yine genel şartlarda yer alan sigorta bedeli tespiti usullerine göre belirlenecektir. Sigorta bedeli, sigortalanan meskenin yeniden yapım maliyetini aşarsa, sigortanın bu bedeli aşan kısmı geçersiz olacak ve sigorta süresi içinde durumdan haberdar olan Kurum, sigorta bedelini indirerek, cari yıla ait fazla alınan primi sigorta ettirene gün esası üzerinden iade edeceği belirtilmiştir. Bu durum, Genel Şartlarda aşkın sigorta olarak belirtilmiştir.

Sigortanın başlangıç ve bitiş tarihleri de yine Genel Şartlar ile belirlenmiştir. Buna göre 06 Şubat 2022 tarihinden sonra yapılan Zorunlu Deprem Sigorta poliçeleri oluşan depremler nedeniyle hak sahiplerinin zararlarını karşılamayı taahhüt etmektedir.

3.2. DASK veya İlgili Sigorta Şirketine Başvuru

Genel Şartların B.1 başlıklı bölümünde yer alan düzenlemeye göre, rizikonun(depremin) gerçekleştiğini öğrenen sigortalının (hak sahibinin) öğrenme tarihinden itibaren en geç 15 iş günü içerisinde DASK’a veya ilgili sigorta şirketine bildirimde bulunması gerekmektedir. Ayrıca, sigortalının, DASK’ın isteği üzerine zarar miktarıyla delilleri saptamaya, rücu hakkının kullanılmasına yararlı ve sigorta ettiren için sağlanması mümkün gerekli bilgi ve belgeleri, gecikmeksizin DASK’a vermesi gerekmektedir. Bunun için https://dask.gov.tr/tr/hasar-ihbari adresinden hasar ihbarında bulunmak, işlemlerin kolaylaştırılmasını sağlayacaktır.

Dolayısıyla, sigortalıların DASK’a veya ilgili sigorta şirketine başvurularını yapmaları akabinde, karşılıklı bir süre başlayacak olup, sigortalı kişinin gerekli bilgi ve belgeleri vermesi gerekecektir. Bunlar, taşınmazın konumuna dair belgeler olacağı gibi, kurumun veya sigorta şirketinin talep edebileceği başkaca bilgi ve belgeler de olabilecektir. Bununla birlikte, sigortalının zararın tahmini miktarını belirtir yazılı bir bildirimi, makul ve uygun bir süre içinde DASK’a veya yetkili kıldığı kimselere yapması gerekecektir.

DASK veya ilgili sigorta şirketi tarafından sigortalısına yapılacak olan tazminat ödemelerinin belirlenmesinde yine Genel Şartlar ile usul ve esaslar belirlenmiştir. Buna göre, “sigorta tazminatının hesabında, tam veya kısmi hasar olmasına bakılmaksızın, rizikonun gerçekleştiği yer ve tarihte, benzer yapı özellikleri göz önünde bulundurularak, binanın piyasa rayiçlerine göre hesaplanan yeniden yapım maliyeti esas alınır”, denilmektedir. Ancak sigorta tazminatı, hiçbir durumda sigorta bedelinden fazla olamaz.

DASK hasar miktarına ilişkin belgelerin kendisine verilmesinden itibaren mümkün olan en kısa süre içerisinde gerekli incelemeleri tamamlayıp hasar ve tazminat miktarını tespit ederek sigortalıya bildirmek zorundadır.” ibaresi ile Genel Şartlarda yapılan düzenleme, hasar tespiti ve tazminat miktarının belirlenmesinde DASK için kısıtlayıcı herhangi bir zamansal sınır koymamaktadır. Dolayısıyla, sigortalı tarafından başvuru yapıldıktan sonra hasar tespit işlemlerinin tamamlanması beklenilecek ve hasar tespiti sonrasında hasarın boyutu ve tazminatın bedeli sigortalıya bildirilecektir. Buradan anlaşılması gereken durum, DASK’ın veya ilgili sigorta şirketinin, kendisine yapılan başvuruyu cevap verme zorunluluğu olduğudur.

Bununla beraber, DASK tarafından sigortalıya bir ödeme yapılması halinde, halefiyet hükümleri gereğince, DASK, sigortalının yerine geçerek sigortalının zararlarından dolayı üçüncü kişilere dava hakkına sahip olur.

Bilindiği üzere, Zorunlu Deprem Sigortası her yıl yenilenmeye muhtaç bir sigorta türüdür. Dolayısıyla, malikler veya varsa intifa hakkı sahipleri, sigorta sözleşmelerini her yıl yenilemek zorundadır. Sigorta sözleşmesinin poliçe bitiş tarihine kadar yenilenmemesi durumunda DASK’ın teminata ilişkin sorumluluğu poliçede belirtilen bitiş tarihi itibariyle sona erer. O halde, 06 Şubat 2023 tarihinden önce Zorunlu Deprem Sigorta Poliçesinin süresi dolan ve sigorta poliçesi yenilenmeyen kimselerin hak sahipliği ortadan kalkacaktır.

Ayrıca, Zorunlu Deprem Sigorta sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar için görevli Ticaret Mahkemeleri ile Sigorta Tahkim Komisyonuna da başvuruda bulunulabilecektir. Zamanaşımı yönünden yapılan düzenleme ise, sigorta sözleşmesinin bitiş tarihinden itibaren 2 (iki) yıldır.

Dolayısıyla, işbu yazıya konu 06 Şubat 2023 tarihli depremler ve son iki yıl içerisinde Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde meydana gelen diğer depremler nedeniyle, geçerli bir Zorunlu Deprem Sigorta sözleşmeleri bulunan hak sahiplerinin, DASK veya ilgili sigorta şirketine başvuruda bulunması gerekecektir. Başvurunun yapılmasına binaen, sigortalıdan talep edilecek bilgi, belge ve evrakların temini ile hasar tespitinden sonra, herhangi bir tazminat ödemesi yapılacak ise bu durum sigortalıya bildirilecektir. Sözleşmeye taraf olanların, ihtilaf bulunması halinde yasal yollara başvuruda bulunması da mümkündür.

4. SONUÇ

06 Şubat 2023 tarihi itibarıyla Kahramanmaraş merkezli olan ve çevre illerde şiddetli bir şekilde hissedilerek ölüm, yaralanma ve maddi hasarlara neden olan deprem afeti yaşanmıştır. Bu afet nedeniyle her ne kadar yasal mevzuat hükümlerinde ölüm ve yaralanmalar ile manevi zararlar teminat kapsamı altına alınmamışsa da, binaların yıkılması, hasara uğraması gibi nedenlerle zarara uğrayan hak sahiplerinin DASK (Doğal Afet Sigortaları Kurumu) ve Zorunlu Deprem Sigortası sözleşmesi düzenleyen sigorta şirketlerine başvuruda bulunarak veya hukuki yollara başvurarak zararlarını tazmin etme imkanları bulunmaktadır.

Birçok açıdan zararın boyutu ve kapsamı düşünüldüğünde, DASK veya sigorta şirketlerinin bu zararları karşılama konusunda sigortalılar ile ihtilafa düşmesi muhtemeldir. Dolayısıyla, kanaatimizce, hak sahibi olan kimselerin ivedi bir şekilde ihbarda bulunmaları, başvuru sürecini gerçekleştirmeleri elzemdir. Aksi takdirde, hak kaybı yaşanmasının önüne geçilmesi ancak yasal yollara başvuru süreçleri ile mümkün olabilecektir.

Av. Gökhan AĞZIKARA

------------

[1] 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu m/7