TCK’nun devlet sırlarından yararlanma ve devlet hizmetlerinde sadakatsizlik suçlarını düzenleyen 333. maddesinde bir ihbar yükümlülüğü getirmiş bulunulmaktadır. Bu fıkradaki suç düzenlemesi birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarda yer alan suçların işleneceğini öğrenip ihbar etmeyen kişilerin cezalandırılmasına ilişkindir.

KORUNAN HUKUKİ DEĞER

TCK’nun 333. maddesinin ilk üç fıkrasında yer alan suçlar devlet çıkarları, devlet güvenliği ve milli savunmanın korunması gayesini taşıdığından ötürü aynı şekilde bu düzenlemeyle birlikte bu hukuki değerlerin korunması amaçlanmıştır.

MADDİ UNSURLAR

SUÇUN KONUSU

Devlet sırlarından yararlanma sonucu sırların gizliliğinin devlet güvenliği açısından önemi ile devlet hizmetlerinde sadakatsizlik sonucu yabancı memlekette hukuka uygun ifa edilecek olan görevler sonucu elde edilecek milli menfaatler, bu suçun konusunu oluşturmaktadır.

FAİL VE MAĞDUR

Diğer fıkralarda düzenlenmiş olan suçların aksine fail olabilmek adına herhangi bir özellik aranmamış olup herkesin fail olabileceği sanılmasına rağmen madde gerekçesinde “birden üçe kadar olan fıkralarda yer alan suçların işleneceğini haber alan her vatandaşın bunu yetkililere ihbar etmesi” şeklinde ifade edilmiş olup failin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekmektedir.

Mağdur ise 333. maddede 1. ve 2. fıkrada yer alan suçun mağduru olan devlete ait fenni keşiflerin, yeni buluşların veya sınaî yeniliklerin sahibi olan kurum veya kuruluşlar, 3. Fıkrada yer alan suçun mağduru olan yabancı memlekette faili görevlendiren organıdır. Nitekim mağdurlar, bu suçların işlenmesinin haberi alındığında ihbar edilmemesi sonucu zarar tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklarından bu suçun da mağduru olacaklardır[1].

FİİL VE İLLİYET BAĞI

333. maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan suçların ihbar edilmesine dair olan bu düzenlemede kanunda “yetkililere ihbar etmeyenlere” denilerek suçu oluşturacak fiiller ayrıntılı tanımlanmamıştır. Bundan dolayı suçun herhangi bir şekilde gerçekleştirilmesinden ötürü serbest hareketli olduğu kabul edilmelidir. Kanundaki “yetkililer” ibaresiyle suça ilişkin harekete geçecek olan mercilerden bahsedilmiş olup suçu engelleyecek olan birimler anlaşılmalıdır.

Kanunda suçların işleneceğini haber alınması düzenlenmiş olup TCK’nun 278. maddesinde yer alan suçu bildirmeme suçundan farklı olarak henüz işlenmemiş ama “işleneceği haber alınan” suçun ihbar edilmemesini içermektedir.  Failin suç hakkında suçun gerçekleşeceğine dair kesin kanaate sahip olması ve edindiği bilgilerin suçun işleneceğine delalet etmesi gerekmektedir.

MANEVİ UNSUR

Manevi unsur bakımından failin genel kastıyla yani maddede yer alan suçların işleneceğinden haberdar olup bunları bilerek ve isteyerek yetkililere zamanında ihbar etmemesiyle işlenebilmektedir. Bundan hareketle, failin ihmali sonucu suçun zamanında yetkililere bildirilmemesi sonucu suçun oluşacağını söylemek mümkündür[2].

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Hukuka aykırılık suçun bir unsuru olarak fail tarafından gerçekleştirilen fiilin tüm hukuk düzeniyle çatışmasıdır.  Hukuka uygunluk nedenleri ise eylemin dış dünyada hukuka uygun olarak yansımasına ve suçun oluşmasına engel olan hallerdir[3].

İlk üç fıkradaki suçların işlenmesinden haberi olan failin, suçun işleneceğini yetkililere bildirme imkânı yoksa bu durumda hukuka aykırılığın oluşmadığını ve zorunluluk halinin varlığından söz edebiliriz. TCK’nun 25. maddesinin 2. fıkrasında ceza sorumluluğunu kaldıran ya da azaltan nedenler başlığı altında zorunluluk hali düzenlenmiş olup kusurluluğu ortadan kaldıran bir durumdur.  Madde gerekçesinde zorunluluk hali “kişinin, kendisinin veya başkasının sahip bulunduğu bir hakka yönelik bir tehlikeyi gidermek amacıyla gerçekleştirdiği davranış dolayısıyla ceza sorumluluğunun olmaması” şeklinde tanımlanmıştır. Zorunluluk hâlinin kabulü için, kişinin tehlikeye bilerek neden olmaması, tehlikeden suç olan bir harekete başvur­madan kurtulmanın olanaklı bulunmaması ve tehlikenin ağır ve muhakkak olması da araştırılacaktır. Ayrıca, tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan araç arasında “oran­tılılık ilkesi” kabul edilmiştir.

NİTELİKLİ HALLER

Bu suçun kanuni düzenlenmesinde daha hafif cezayı veya daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali düzenlenmemiştir.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

TEŞEBBÜS

Yukarıda belirttiğimiz üzere failin ihmali hareketleriyle işlenebilen bu suç, salt ihmali hareketlerle işlenebilmektedir. Öğretide salt ihmali suçlara teşebbüsün mümkün olup olmadığı tartışılmakta olup çoğunluktaki görüşe göre salt ihmali suçlara teşebbüs mümkün değildir.  Bu suçlarda ihmali hareketin gerçekleşmesiyle suç tamamlanmış olacağından teşebbüs mümkün olmaz. Bu suç özelinde ise bildirim yükümlülüğüne konu olan suçun tamamlanması imkânı sona erene kadar failin ihbarda bulunmasıyla tamamlanır. Dolayısıyla, failin suçla ilgili bilgi edindiği andan itibaren bu aşamaya kadar kendisine tanınan bildirimde olanağını kullanmış olması gerekir. Suçun önlenmesi olanağının mevcut olduğu aşamaya kadar bildirim mümkün olduğuna ve sınırlandırma olanağının ortadan kalkması ile birlikte artık bildirim yükümlülüğü de ortadan kalktığına göre bu suça teşebbüs mümkün görünmemektedir.

Bu nedenle, fail suçla ilgili bilgiye eriştiği andan itibaren suç tamamlanma olanağı sona erene kadar, suçu bildirmiş olması gerekmektedir. Suçun önlenmesinin mümkün olduğu ana kadar bildirim yapmanın mümkün olduğu; bu andan sonra ise ihbar yükümlülüğünün ortadan kalkmasından ötürü teşebbüse elverişli değildir.

İŞTİRAK

Birden fazla kişinin ilk üç fıkradaki suçları bildirim yükümlülüğü altında bulunuyorsa, bu kişiler birbirlerinin suçuna iştirak etmiş sayılmazlar. Bildirim yükümlülüğü altında olan birden fazla kişi arasındaki ilişki, her birinin yükümlülüğünün birbirinden bağımsız olduğu anlamına gelir ve bu nedenle yan faillik olarak kabul edilir. Ancak azmettirme ve yardım gibi suça iştirak halleri söz konusu olabilir ve bu durumda genel kurallar geçerlidir. Bu bağlamda, Türk Ceza Kanunu'nun 37-39. maddeleri uygulama alanı bulacaktır.

İÇTİMA

Failin, devlet sırlarından yararlanma veya devlet hizmetlerinde sadakatsizlik suçların işleneceğini haber alıp da bunları zamanında yetkililere ihbar etmeme dışında, bu süreçte farklı bir suç da işlenmişse her iki suçtan da sorumluluğu doğacaktır.

YAPTIRIM VE MUHAKEME USULÜ

Türk Ceza Kanunu’nun 333. maddesinin 4. fıkrasında yer alan devlet sırlarından yararlanma veya devlet hizmetlerinde sadakatsizlik suçlarını ihbar etmeme suçunun soruşturulması re’sen görülmektedir ve kovuşturulması ise görevli ağır ceza mahkemelerinde görülmektedir.

Bu suçun cezası olarak suç teşebbüs derecesinde kalmış olsa bile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir ve zamanaşımı süresi 8 yıldır.

(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

KAYNAKÇA

ARTUK Mehmet Emin , GÖKCEN Ahmet, v.dğr., Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınları, 13.Baskı.

CENTEL Nur, ZAFER Hamide, ÇAKMUT Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayınları, 9.Bası,

DEMİRBAŞ Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 8. Baskı..

HAFIZOĞULLARI Zeki, KÜÇÜKTAŞDEMİR Özgür, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk, Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2.sayı, 2015.

YAYLA Mehmet, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk, Seçkin Yayınları, Ankara,2012.

----------

[1] Hafızoğulları, Küçüktaşdemir, s.157.

[2] Yayla, s.259.

[3] Centel, Zafer, Çakmut,s.299.