GİRİŞ

Erteli cezanın denetim süresinde suç işlenmesi halinde ceza zamanaşımının başlangıcı hususunda dört tarih ortaya çıkmaktadır: Erteli cezanın denetim süresinde yeni suçun işlendiği tarih, yeni suçtan verilen mahkumiyet kararının kesinleşme tarihi, erteli cezanın kısmen veya tamamen infazına dair verilen karar tarihi ve erteli cezanın kısmen veya tamamen infazına dair verilen kararın kesinleşme tarihi.

1.YARGITAY KARARI

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2023/4390 esas 2023/7992 karar 14.12.2023 tarih sayılı kararındaki (Uyap erişim tarihi:26.02.2024) “ … 2. Ertelenmiş cezalarda, ceza zamanaşımı süresi belirlenen denetim süresi içinde işlemeye başlamaz, çünkü ortada infazı gereken bir ceza bulunmamaktadır. Ancak ertelenen cezanın aynen infazına karar verilirse, aynen infazın da içinde yer aldığı hükmün kesinleşmesi tarihinden itibaren ceza zamanaşımı süresi işlemeye başlar. 3. Bu açıklamaya göre somut olay değerlendirildiğinde, hükümlünün 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na muhalefet suçundan 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, verilen hapis cezasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ertelenmesine ve bir yıl denetim süresi belirlenmesine dair hükmün 07.04.2007 tarihinde kesinleştiği, denetim süresi içerisinde hükümlünün 19.04.2007 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan dolayı İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 18.03.2009 tarihli, 2007/Esas, 2009/ Karar sayılı kararı ile mahkum olduğu ve hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün 27.06.2013 tarihinde kesinleşmesi sonrası yapılan ihbar üzerine erteli cezanın, denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlenmesi nedeniyle aynen infazına karar verilmesi istendiği anlaşılmakla, 5237 sayılı Kanun’un 51 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca erteli cezanın aynen ya da kısmen infazına karar verilmesi gerekirken, ceza zamanaşımı suresinin dolduğundan bahisle aynen infazına yer olmadığına dair İnfaz Hakimliğince verilen karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine reddine dair itiraz merciince verilen karar Kanun’a aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.” şeklindeki ifadelerle Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nce erteli cezada ceza zamanaşımı başlangıç tarihinin, TCK’nın 51/7 maddesi gereğince verilecek erteli cezanın kısmen veya tamamen infaz kararının kesinleşme tarihi olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır.

2. SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE METOD

Soruna çözüm bulmada “DOĞAL HUKUKA GÖRE YORUM” adlı makalemizde belirtildiği şekilde ilgili hükümlerin birarada olarak evrensel hukuk ilkeleri, anayasal ilkeler, adalet ilkesi ışığında yorumlanması gerekir. Bu hususlara ilave olarak ceza hukuku ve ceza infaz hukukunun amacı da göz önünde bulundurulmalıdır. 

2.1. Konuyla İlgili Hükümler

Konuyla ilgili hükümler; erteli cezaya ilişkin hükümler, ceza zamanaşımına ilişkin hükümler ve bir çıkarsamada bulunmak için dava zamanaşımına ilişkin hükümlerdir.

2.2. Yorumda Ulaşılan Sonuçlar

İlgili hükümlerin birlikte yorumlanmasında üç sonucu ulaşabiliriz:

Birincisi TCK’daki normlara göre dava zamanaşımının durması mümkünken ceza zamanaşımının durması söz konusu değildir. Dava zamanaşımı ve ceza zamanaşımı normlarını göz önünde bulundurduğumuzda ulaşacağımız, sorunun çözümündeki en önemli ilke CEZA ZAMANAŞIMININ DURMAMASIDIR. Ceza zamanaşımının kesilmesi mümkündür, ancak durması açık bir kanun hükmü getirilmedikçe imkansızdır. Yani cezanın infazı varsa ceza zamanaşımı işlemezken herhangi bir şekilde ceza infaz edilemiyorsa ceza zamanaşımının işlemesi kaçınılmazdır. Bu husus TCK’nın 68/5. maddesinde “Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir suretle kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar ve kalan ceza miktarı esas alınarak süre hesaplanır.“ denilerek belirtilmiştir. İnfazın kesintiye uğrama sebebi önemli değildir. Önemli olan cezanın infaz edilemiyor olmasıdır. Ceza zamanaşımının durmamasına örnek olarak, ceza infaz edilmekte iken suç uzlaştırma kapsamına alınıp uyarlama yargılaması ve uyarlama kararı için infaz durdurulduğunda (Uyarlama yargılaması infaz durdurulmadan da yapılabilir.) infazın durdurulup kesintiye uğramasından itibaren ceza zamanaşımının işlemeye başlaması verilebilir. Uyarlama yargılaması çok uzun sürüp kararın kesinleşmesi zaman alsa da sonuç değişmeyecek ceza zamanaşımı işlemeye devam edecektir.

İkincisi erteli ceza kararının mahiyetini tespittir. Erteli cezaya ilişkin karar kesinleştiğinde daha TCK’nın 51/7. maddesindeki erteli cezanın kısmen veya tamamen infazına ilişkin karar verilmeden önce bu karar bir mahkumiyet hükmü niteliğine ulaşır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararındaki gibi askıda bir karar değildir. Erteli cezaya ilişkin karar tekerrüre esas alınır, sabıka kaydı teşkil eder. Erteli cezaya ilişkin karar kesinleştiğinde dava zamanaşımına ilişkin hükümlere değil, ceza zamanaşımına ilişkin hükümlere tabi olur.

Üçüncüsü en başta belirttiğimiz gibi ilgili hükümlerden sadece konuya en yakın olanı göz önünde bulundurulmamalı, ilgili hükümler birlikte dikkate alınmalıdır. TCK’nın 51/7. maddesinde  denetim süresinde suç işlenmesi halinde erteli cezanın kısmen veya tamamen ceza infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir denilmiştir. TCK’nın 51/7. maddesindeki bu aynen infaz kararı asıl mahkumiyet kararı değildir. Asıl mahkumiyet kararı olan erteli cezaya dair karara ek bir karardır. BU NEDENLE SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE TCK’NIN 51/7. MADDESİNDEKİ AYNEN İNFAZ KARARINI ASIL MAHKUMİYET KARARI GİBİ KABUL ETMEK HATALI SONUCA GÖTÜRECEKTİR. 

3. SORUNUN ÇÖZÜMÜ

Bu tespitlerden sonra şu şekilde çözüme ulaşabiliriz:

Sadece TCK’nın 51/7. maddesindeki erteli cezanın kısmen veya tamamen infazı kararı asıl mahkumiyet kararı zannedilirse bu karar verilmeden önce ortada infazı kabil bir karar yok denebilir. Ancak bu tali bir karardır ve asıl mahkumiyet kararı, TCK’nın 51/7. maddesi gereğince verilen karar değil erteli cezaya ilişkin verilen ilk karardır. Bu mahkumiyet kararında TCK’nın 51/3. maddesi gereğince 1 ila 3 yıl arasında denetim süresi belirlenecektir.

Erteli cezanın infaz kabiliyeti yoktur denilemez, infaz kabiliyeti vardır. Sadece, denetim süresi ihlal edilmediğinde diğer erteli olmayan cezalardan infazı farklıdır. Diğer cezalarda karar kesinleştiğinde cezanın infazı hemen başlamaz, (hükmen tutukluluk yoksa) infazın fiilen başlaması gerekir. Mesela hükümlünün ceza infaz kurumuna alınması gerekir. Erteli cezalarda ise kararın kesinleşmesi ile infaz başlar ve TCK nın 51/3. maddesi gereğince belirlenen denetim süresinin TCK’nın 51/8. maddesi gereğince iyi halli olarak geçirilmesiyle ceza infaz edilmiş sayılır. Bu nedenle denetim süresinde infazın başlaması için hükümlünün fiilen ceza infaz kurumuna alınması gerekmez. Daha doğrusu hükümlü ceza infaz kurumuna alınmaz. Kararın kesinleşmesiyle denetim süresi ve infaz başlar. TCK’nın 51/7. maddesi gereğince erteli cezanın kısmen veya tamamen infazı kararı verilmeden infazın bulunduğu TCK’nın 51/8. maddesinde açıklanmıştır. Zira TCK’nın 51/8. maddesine göre denetim süresinin bitmesiyle ceza infaz edilmiştir, aksi takdirde yani infaz kabiliyeti olmasaydı cezanın infaz edildiği söylenemezdi. TCK’nın 51/4. maddesinde denetim süresinde takdire göre yükümlülüklerin yüklenip bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi de denetim süresi içerisinde infazın olduğunu göstermektedir.

Bu durumda erteli mahkumiyete ilişkin karar kesinleştiğinde denetim süresinin işlemeye başlamasıyla cezanın infazı da başlayacak, ancak denetim süresinde kasıtlı bir suç işlenmesiyle ceza zamanaşımına ilişkin madde olan TCK’nın 68/5. maddesi gereğince infaz kesintiye uğramış ve ceza zamanaşımı süresi işlemeye başlamış olacaktır. Denetim süresinde suç işlenmesinden sonra denetim süresinin işlemeye devam etmesi mümkün olmadığından cezanın infazı kesintiye uğrayacaktır. Burada sadece TCK’nın 51/7. maddesi gereğince erteli cezanın kısmen veya tamamen infazına karar verildiğinde, geçen denetim süresi, aynen infazına karar verilen cezadan mahsup edilemeyecektir. Kanun koyucu isterse bu hususta Kanuna hüküm koyabilir. Fakat mevcut normlara göre denetim süresinin bitmesine az bir süre kala yeni suç işlendiğinde hakim, erteli cezanın tamamen değil de kısmen infazı hususunda takdirde bulunabilecektir.

Ortada kesinleşmiş bir mahkumiyet var ve infaz devam etmeyip kesintiye uğramışsa ceza zamanaşımının durması mümkün olmadığından henüz TCK’nın 51/7. maddesine göre verilmiş infaz kabiliyeti olan ‘’erteli cezanın kısmen veya tamamen infazı kararı’’ bulunmaması nedeniyle ceza zamanaşımı başlamamıştır denilemez. Zira kesinleşmiş ve infaz kabiliyeti olan bir mahkumiyet kararı vardır. O karar da erteli cezaya ilişkin ilk mahkumiyet kararıdır ve değerlendirmede bu karar esas alınmalıdır. Sonraki TCK’nın 51/7. maddesine göre verilen karar değil.

Denetim süresinde suç işlendiğinde TCK 51/7. maddeye göre erteli cezanın kısmen veya tamamen infazı kararı verilmedikçe ceza zamanaşımı işlemeyecekse dava zamanaşımı mı işleyecektir? Dava zamanaşımı süresinin işlediği kabul edilirse bu süreler zaten daha kısadır. Kesinleşen erteli mahkumiyet kararından sonra tabi ki dava zamanaşımı süreleri işlemez. TCK’nın 68/5. maddesi gereğince mahkumiyet kararı kesinleştiğinde ceza zamanaşımı süreleri etkisini gösterir. Ceza zamanaşımı etkisine giren yani kesinleşen bir mahkumiyet kararından sonra ya infazı vardır ya da infaz yoksa ceza zamanaşımı vardır. TCK’nın 51/7. maddesine göre henüz erteli cezanın kısmen veya tamamen infazına karar verilmedi diye ceza zamanaşımı Kanunda olmayan bir sebeple durdurulamaz. Zira belirttiğimiz gibi verilmiş ve kesinleşmiş olan erteli cezaya ilişkin ilk mahkumiyet kararı vardır.

TCK’nın 51/7. maddesine göre erteli cezanın kısmen veya tamamen infazı kararı verilip kesinleşmedikçe ceza zamanaşımının işlemeyeceği kabul edilirse evrensel hukuk ilkesi olan hukuk güvenliği ilkesi ihlal edilmiş ve kişi sürekli bir ceza tehdidi altında bulundurulmuş olacaktır. Karara konu olayda da hükümlünün erteleme denetim süresinde 19/04/2007 tarihinde işlediği yeni suçtan dolayı TCK’nın 51/7. maddesi gereğince henüz erteli cezanın kısmen veya tamamen infazı kararı verilmedi diye ceza miktarı bakımından geçerli olan TCK’nın 68/1-e maddesindeki 10 yıllık ceza zamanaşımının başlamadığını ve dolmadığını söylemek adalet ilkesi ve hukuk güvenliği ilkesine aykırıdır.

SONUÇ

Sonuç olarak erteli cezaya ilişkin mahkumiyet kararı kesinleştiğinde başlayan denetim süresi ile infaz başlamış olacak, denetim süresinde yeni suç işlenmesiyle denetim süresinin işlemesi devam edemeyeceğinden infaz kesintiye uğramış olacak ve infazın kesintiye uğramasıyla TCK’nın 68/5. maddesi gereğince ceza zamanaşımı işlemeye başlayacaktır. Yani erteli cezanın denetim süresinde suç işlenmesi durumunda ceza zamanaşımı yeni suçun işlendiği tarihte başlayacaktır.

Cumhur ŞENGÜL

İstanbul Hakimi