5237 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 5/1 maddesine göre; iddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığının belirlendiği hallerde mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye göndermek zorundadır. Adli yargı içerisindeki mahkemeler tarafından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yasa yoluna gidilebilmesi mümkündür. (CMK m. 5/2)

Yasal düzenleme, suçun davayı gören mahkemenin görevini aşması veya yargılama görevi dışında kaldığının tespit edildiği durumlarda, işin derhal görevli mahkemeye gönderilmesini zorunlu tutmuştur. Yasa koyucu bu düzenleme ile sanığın güvencesini saklı tutmayı ve gecikmeyi gidermek olanağını temin etmeyi amaçlamıştır.

5237 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 5/2 maddesinde ise; görevsizlik kararına karşı Cumhuriyet savcısının acele itiraz yoluna gidebileceği hüküm altına alınmıştır.

Mahkeme, görev ile ilgili sorunu incelerken, öncelikle, görevsizlik kararı verebilecek bir durumun bulunması halinde, görevsizlik kararı vererek davayı, görevli saydığı mahkemeye göndermelidir. Bununla birlikte, mahkeme başta görevsizlik kararı vermemiş veya görevli olmadığı iddianamenin kabulünden sonra tespit edilmiş ise artık bu durumda, alt dereceli mahkemenin görevli olduğundan söz edilerek görevsizlik kararı verilemeyecektir.

Yukarıda belirtmiş olduğumuz görev konusunda uygulamada sıklıkla karşılaşılan suçlardan birkaç örnek vermek faydalı olacaktır.

Uygulamada genellikle yaralama suçlarından açılan kamu davalarında eylemin kasten öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususu bir görev sorunu yaratır.

Örneğin; kasten yaralama suçundan Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı hallerde, öncelikle eylemin kasten öldürmeye teşebbüs olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği değerlendirilmelidir. İddianameye konu eylem kasten öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilebilecek durumda veya en azından bu tartışmayı gündeme getiriyorsa görevsizlik kararı verilerek dosyanın Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi gerekir.

Örneğin, Sanığın olay günü evi terk edip annesinin evine giden eşini telefonla arayıp ölümle tehdit ettikten sonra, akabinde dosya içinde bulunan, polis tarafından tanzim edilmiş krokiye göre, en uzak 15 m. mesafeden av tüfeği ile evlerinin önünde oturan katılanlar ve mağdura yönelik 4-5 kez ateş ettiği olayda, suçun vasfının adam öldürmeye teşebbüs olup olmadığı hususunda delilleri değerlendirme ve yargılama yapma görevi 5235 sayılı Yasanın 12. maddesi uyarınca ağır ceza mahkemesine ait olması nedinyle CMK’nin 5. maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesi gerektiği dikkate alınmalıdır. Burada yargılamaya devamla hüküm kurulması hukuka aykırı olacaktır.[1]

Uygulamada dolandırıcılık suçları açısından da benzer sorun ortaya çıkmaktadır.

Örneğin; basit dolandırıcılık (TCK m. 157/1) suçundan Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı hallerde yargılamaya konu eylemin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturması veya bu tartışmayı ortaya koyması halinde TCK’nin 158. Maddesi ile ilgili yargılama görevi Ağır Ceza Mahkemesine olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekecektir.

Örneğin; Sanığın katılanın evine geldiği, çocuğuna ders vermesi için evine öğretmen göndereceklerini söylediği, iki koliye yakın cd ve kitap verdiği ve desleri bu cd ve kitaplar ile takip edeceklerini söylediği, ikna ettiği katılana gösterdiği yere imza atmasını isteyerek 2,000,00 TL'lik senet imzalattığı, ancak eve öğretmen gelmediği ve sanığın Basın Yayıncılık Limited Şirketin’de pazarlama elemanı olarak çalıştığının iddia edildiği olayda; eylemin temas ettiği TCK'nın 158/1-h maddesinde düzenlenen tacir veya şirket yönetici olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdiri ve değerlendirme yetki ve görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekecektir.[2]

Örneğin; Sanıkların, katılan adına oluşturdukları sahte senedi icraya verdikleri iddia edilen olayda, kamu kurumu olan icra müdürlüğü aracılığıyla dolandırıcılık suçunun işlendiğinin iddia edilmesi nedeniyle TCK'nun 158/1-d maddesinde öngörülen suçu oluşturup oluşturmadığına ilişkin delilleri taktir ve değerlendirmenin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekecektir. Burada yargılamaya devamla hüküm kurulması hukuka aykırı olacaktır.[3]

Görevli ve yetkili mahkemenin tartışmaya neden olmayacak şekilde belli olduğu haller

Görevli ve yetkili mahkeme tartışmaya neden olmayacak şekilde kesin çizgilerle tespit edildiği hallerde, yani kanunun hükmü ile açıkça görev hususunun tespit edilmiş olduğu durumlarda, bu tespit dışında görevli olmayan mahkemeye hitaben, dava açma yetkisini ortadan kaldıracak şekilde ve yargılama makamının da değişmesi sonucunu ortaya çıkaracak tarzda düzenlenen iddianamenin iadesi hukuka uygun olacaktır.[4]

Zımni Görev Uyuşmazlığı

Örneğin; Asliye ceza mahkemesince verilen görevsizlik kararına vaki itirazı kabul eden ağır ceza mahkemesinin kararı aynı yerde başka ağır ceza mahkemesinin bulunmaması nedeniyle zımni görevsizlik kararı niteliğinde olacaktır. Bu durumda da mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının yargı yeri tayini yolu ile giderilmesi gerekecektir.[5]

Görevsizlik kararına İtiraz

Adli yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararları, 5271 sayılı CMK'nin 5/2. maddesi gereğince itiraz kanun yoluna tabidir. CMK’nin 264. maddesi gereğince kabul edilebilir bir başvuruda mercide yanılmanın başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağı dikkate alınmalıdır.

Örneğin; sanık müdafii tarafından görevsizlik kararına yönelik temyiz talebi, itiraz mahiyetinde değerlendirilmeli ve 5271 sayılı CMK'nin 264/2.[6] maddesi gereğince merciince yerine getirilmelidir.[7]

Asliye ceza mahkemesi hakimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine aittir.

Ağır ceza mahkemesi ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması halinde, numara olarak kendisini izleyen daireye aittir.

Şayet son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir. (CMK m. 268/3-c)

İtiraz incelemesi sonucunda verilecek kararın kapsamı

İtiraz incelemesi sonucunda nasıl bir karar verileceği sorunlara neden olmaktadır.

5271 sayılı CMK’nin 271/2. maddesindeki; "itiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir" şeklindeki düzenlemenin hangi hususları kapsadığı hususunda uygulamada tartışmalar yaşanmaktadır.

5271 sayılı CMK’nin 271/2 maddesine göre; merci, itirazı yerinde görürse itirazın kabulüyle birlikte "itiraz konusu" hakkında da karar vermelidir. Yani itiraz merci, itirazı kabul ettiğinde, verilmesi veya kaldırılması gereken bir karar varsa bunu kararı veren mahkemeye bırakmadan kendisi vermeli veya kaldırmalıdır.

Örneğin görevsizlik kararına yönelik bir itirazı inceleyen merci, itirazı yerinde görürse aynı zamanda görevsizlik kararını da kendisi kaldırmalıdır.[8]

Bu yüzden yasal düzenlemede belirtilen "itiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir" şeklindeki hüküm, itirazı kabul eden merciin sadece "itiraz konusu" hakkında karar vermesi şeklinde anlaşılması gerekir.

Bununla birlikte, bu hüküm itiraz konusu dışında dosyanın esası hakkında da yargılamayı sonuçlandıracak bir karar vermesi gerektiği şeklinde değerlendirilemez.[9]

Örneğin görevsizlik kararını kaldıran merciin dosyanın esası hakkında karar vermesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararı kaldıran merciin hükmü açıklaması gibi bir karar vermesi söz konusu olamaz.[10]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-----------------

[1] Y.8.CD,E: 2017/2994, K: 2019/1218, T: 24.01.2019.

[2] Y.15.CD, E: 2015/8557, K: 2018/4294, T: 06.06.2018.

[3] Y.15.CD, E: 2019/10451, K: 2020/190, T: 14.01.2020.

[4] Y.16.CD, E: 2017/2037, K: 2017/5409, T: 28.11.2017: “ Uyuşmazlık, silahlı terör örgütüne üye olmak suçu kapsamında suç tarihi itibari ile şüpheli hakkında 6087 sayılı Kanunun 38. maddesinin uygulama olanağının bulunup bulunmadığı, görevli mahkemede dava açılmaması hususunun iddianemenin iadesi sebebi addedilip edilmeyeceği hakkındadır. Şüphelinin örgüt üyeliği suçundan yakalanmadan önce HSYK üyeliğinin sona erdiği ve bilahare hakimlik görevinden emekli olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık; HSYK üyesi olarak görev yapan şüphelinin tabi olduğu özel soruşturma ve kovuşturma usulünün görevinden emeklilik ya da herhangi bir sebeple ayrılmasından sonra da bu teminattan yararlanıp yararlanmayacağı, terör örgütü üyeliği suçunun görev kapsamında kabul edilip edilmeyeceğine ilişkindir. Görevli ve yetkili mahkeme tartışmaya mahal bırakmaksızın kanunun hükmü ile açıkça belirlenmiş ise bu belirleme dışında görevli olmayan mahkemeye hitaben, dava açma yetkisini haiz mercii by pass eden ve yargılama mercinin de değişmesini sonuçlayacak biçimde düzenlenen iddianamenin iadesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Somut olayda yerel Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, soruşturma yapma yetkisi var ise de iddianame düzenleme yetkisi bulunmadığından soruşturma evrakını fezlekeye bağlayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına göndermesi gerekmektedir. İddianame ile dava açma görev ve takdir yetkisi yerel başsavcılığa değil Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, yargılama görevi de Yargıtay'ın ilgili dairesine ait olduğundan, eylemin hukuki nitelendirilmesine değil ve fakat görev yönünden açık hukuki yanılgı gerekçesine dayanan yerel mahkemenin ret kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır…”

[5] Y.22.CD, E: 2015/15411, K: 2016/2745, T: 01.03.2016: “…Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07/10/2010 tarihli, 2009/ Esas ve 2010..arar sayılı görevsizlik kararına karşı sanık ... müdafiinin itirazı üzerineı Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği itirazın kabulüne ilişkin 14/03/2011 tarihli, 2011/194 Değişik İş sayılı kararın Elmalı'da tek ağır ceza mahkemesi bulunması karşısında zımni görevsizlik kararı niteliğinde olduğu gözetilmeden ve her iki mahkeme arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığı yargı yeri tayini yoluyla giderilmeden yargılamaya devam olunarak hüküm kurulması,..”

[6] Bu halde başvurunun yapıldığı merci, başvuruyu derhal görevli ve yetkili olan mercie gönderir.(CMK m. 264/2)

[7] Y.12.CD, E: 2018/4494, K: 2020/3049, T: 04.06.2020

[8] YCGK, E: 2012/534, K: 2013/15, T: 22.01.2013.

[9] YCGK, E: 2012/534, K: 2013/15, T: 22.01.2013.

[10] YCGK, 26.10.2010 gün ve 182-209 sayılı kararında; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yapılan itirazı inceleyen merciin, itirazı yerinde görmesi halinde dosyayı hükmün açıklanması için yargılamayı yapan asıl mahkemesine göndermesi gerektiğine hükmetmiştir.