Bursa Uludağ Üniversitesi ve Bursa Barosu tarafından ortaklaşa düzenlenen 'Ceza Adaleti ve İnsan Hakları Paneli' Görükle Kampüsü Mete Cengiz Konferans salonunda gerçekleştirildi. Prof. Dr. Doğan Şenyüz'ün oturum başkanlığını yaptığı panelde; 'Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlık" konusu ele alındı.

Panele Hukukçular Derneği adına katılan eski Cumhuriyet Başsavcısı Av. Reşat Petek, Türkiye'nin bağımsız ve tarafsız bir yargıya sahip olması gerektiğini belirterek, bu kurumların varlığının en önemli nedeninin insanın huzur ve mutluluğunu sağlamak olduğunu söyledi. Sorunları çözecek organların, sorunu tartıştıklarını anlatan Av. Reşat Petek, "Cumhuriyet, laiklik gibi kurumları söz konusu olduğunda yargı taraf olamaz. 'Ben laiklik ilkesinde tarafım' diyen bir yargıdan ben laik değilim diyen bir insan için adil karar beklenmez. Nitekim geçmişte bunun zararlarını gördük ve toplum bunların yaralarını hala saramadı." dedi.

Olumsuz örneklerin çok olduğunun altını çizen Av. Reşat Petek, '27 Nisan Bildirisi' diye bir bildiri var. Genelkurmay sitesine bu bildiri konulduğu zaman bağımsız ve tarafsız yargının buna müdahale edip soruşturması gerekiyordu. Ama Türkiye'de özellikle yüksek yargı hukuka müdahaleden sonra tam tersine uydurulmuş delillerle iktidar partisine kapatma davası açtı." şeklinde sözlerini tamamladı.

KUVVETLER AYRILIĞINA İNANMAM

Çağdaş Hukukçular Derneği'nden Av. Selçuk Kozağaçlı is, kendisinin sosyalist olduğunun altını çizerek, başladığı konuşmasına; "Ben inanmıyorum kuvvetler ayrılığına, kuvvetler ayrılığının da hiçbir şeyin çözümü olduğu kanaatinde değilim." dedi.

Ceza adaleti kavramı ile siyasal bir kavram olan adalet beklentisini birbirine karıştırmamak gerektiğini anlatan Av. Selçuk Kozağaçlı, "Eğer bunları birbirine karıştırırsak mahkemelerden adalet beklemek gibi bir büyük endişeye kapılırız, bu da bu mevcut yapı için çok büyük bir yüktür. Adalet halk içi ekmek ve su gibidir, adaletsiz yaşanamaz, adalet bir siyasal taleptir. Dolayısı ile bunu bir ceza mahkemesi etkinliği gibi tasarlanması isabetli değildir." şeklinde konuştu.

Mahkemelerin çözüm üretmediklerine değinen Selçuk Kozağaçlı, şunları söyledi: "Mahkemeler aslında adalete erişmek için değil, kitlesel halde adalete erişimi yavaşlatmak ve engellemek için icat edilmiş bir ideolojik formdur. 'Herkes ekmek isterse eldeki ekmek yetmeyebilir' diye araya bazı iş mahkemeleri koyarak eldeki ekmeyi azaltabilirsiniz. 'Herkes birden özgürlük isterse eldeki özgürlük yetmeyebilir' diye ceza mahkemeleri ile biraz frenleyebilirsiniz özgürlük talebini. Bu yüzden adaletle ceza adalet sistemin birbiri ele çok ilişkilendirip yargıç ve savcıları zora sokmamak lazım." dedi.

Yargının siyasallaşmasından korkulmaması gerektiğini belirten Av. Selçuk Kozağaçlı, "Demek ki yargının siyasallaşması dile öcü gibi anlatılan şey demek ki bunun özü ama bırakın siyasallaşsın ama bırakını namusu ile siyasallaşsın." dedi.

Av. Selçuk Kozağaçlı, sözlerini şöyle tamamladı: "Eğer demokratik ilerleme istiyorsak adalet siyasal bir taleptir, adalet hukuksal bir talep değildir. adalet ekmek ve su gibidir alamazsak ölürüz."



Cihan