5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 231. Maddesi ile “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)” kurumu hukuk sistemimizde varlık kazanmıştır. HAGB ile ilgili olarak toplumda bir cezasızlık algısı söz konusu olduğunu ve bu algının mağdur ve yakınlarının psikolojisinde yarattığı yıkım kadar sanık üzerinde de cezanın amacını gerçekleştirmeyi önleyen bir durum yarattığını uygulamada görmekteyim. HAGB kurumunun hangi koşullarda uygulanabildiğine değinmek ve HAGB kararlarının uygulamada yarattığı sıkıntılara değinmek amacıyla bu yazıyı kaleme alıyorum.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedilebilmesi için Ceza Muhakemesi Kanunumuz birtakım şartlar aramaktadır. Şöyle ki:

1. Sanık, kendisine HAGB kurumunun uygulanmasını kabul etmelidir.

2. Sanığa isnad edilmiş suçun sübut bulduğu belirlenmiş ve mahkemece sanık aleyhine mahkumiyete hükmedilmiş olmalıdır.

3. Bu mahkûmiyet hükmü iki yıl veya daha az süreli hürriyeti bağlayıcı ceza yahut adli para cezasına ilişkin olmalıdır.

4. Mahkûmiyet hükmüne konu bu suçun Anayasa m.174 ile güvence altına alınan İnkılap Kanunu kapsamında yer alan suçlardan olmamalıdır.

5. Sanığın daha önce kasten işlemiş olduğu bir suça ilişkin mahkûmiyet hükmü bulunmamalıdır.

6. Eğer sanık hakkında daha önceden verilmiş bir HAGB kararı varsa, ikinci işlenen suç önceki tarihli HAGB kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlayan denetim süresi içerisinde işlenmiş olmamalıdır.

7. Mağdurun veya kamunun suçun işlenmesi dolayısıyla uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir.

8. Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ve yargılama sürecindeki tutum ve davranışları gözetilerek HAGB kurumunun uygulanması halinde sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu bir kanaat oluşmalıdır.

Bu şartlar incelendiğinde görüleceği üzere yukarıda sayılan şartlardan ilk yedisi objektif nitelikte olup sonuncusu subjektif niteliğe haizdir ve hâkimin takdirine bırakılmıştır. Dolayısıyla diğer tüm şartlar mevcut iken hâkimin yalnızca “sanığın yargılama sürecindeki tutum ve davranışları ile kişilik özelliklerini gözeterek” HAGB kurumunun sanığa uygulanması halinde yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat oluşmayacağını değerlendirmesi halinde sanık hakkında HAGB kararı vermeyip doğrudan hükmü açıklaması mümkündür.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için suçun işlendiği tarihte kasten işlediği bir suçtan kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmaması gereklidir. Bu noktaya dikkat edilmesi gereklidir. Sanığın hüküm verildiği tarihte kasten işlemiş olduğu bir suçtan kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü varsa kendisine HAGB uygulanamayacaktır. Ancak hüküm verildiği tarihte kasten işlediği suç dolayısıyla daha önceden kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunuyor olması kendisine HAGB uygulanmasını engellemez. Bir örnek üzerinden açıklayalım:

Kişi 1 Eylül 2019’da işlediği bir suç dolayısıyla 6 Aralık 2020’de 2 yıl 6 ay hapis cezası almış ve bu ceza 10 Mart 2021’de kesinleşmiş olsun. Bu durumda 12 Mart 2021’de işlediği suçtan almış olduğu 1 yıl 8 aylık hapis cezası için her ne kadar bu ceza iki yılın altında kalıyor olsa da HAGB uygulanamaz. Çünkü sanığın suç işlediği tarihte kasten işlediği bir suç dolayısıyla kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmaktadır.

Kişi 1 Eylül 2019’da işlediği bir suç dolayısıyla 6 Aralık 2020’de 1 yıl 8 ay hapis cezası almış ve bu ceza 10 Mart 2021’de kesinleşmiş olsun. Kişinin daha önceden kasten işlediği bir suç bulunmaması ve HAGB için yukarıda saydığımız diğer koşulları sağlıyor olması halinde bu kişi hakkında verilen hapis cezası için HAGB uygulanabilir. Dolayısıyla kişi 20 Kasım 2020 tarihinde, 15 Ocak 2021 tarihinde işlediği suçlar dolayısıyla yapılan yargılama neticesinde iki yıl veya daha az süreli hürriyeti bağlayıcı ceza yahut adli para cezasına ilişkin bir ceza almış ise bu suçlar hakkında diğer şartların da sağlanıyor olması halinde HAGB uygulanabilir. Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus vardır ki kişi hakkında daha önce işlediği bir suçtan HAGB uygulanmış olması söz konusu HAGB kararının kesinleşmesi tarihine kadar diğer işlenen suçlardan kendisine HAGB uygulanmasına engel teşkil etmez. Yani 10 Mart 2021 tarihinde 1 Eylül 2019’da işlenen bir suç hakkında verilen HAGB kararının kesinleşmiş olması, 10 Mart 2021’e kadar işlenen diğer suçlardan HAGB uygulanmasına engel teşkil etmez.

Bu durum sanığın lehine bir düzenleme olup bir kimse hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmaması durumunda, suç hakkında yerel mahkemece HAGB kararı verilmiş olsa dahi bu hüküm kesinleşmediği için hüküm kesinleşene kadar geçen süreçte işlenen suçlarda koşullar sağlanıyorsa HAGB uygulanabilir. Dolayısıyla HAGB bilinenin aksine yalnızca bir suç uygulanabilen bir kurum olmayıp HAGB kararının kesinleşmesi tarihine kadar olan tüm suçlar için gerekli koşulları sağlaması halinde HAGB kararı uygulanabilmesi mümkündür.

Yukarıda da açıklamış olduğumuz üzere her ne kadar bu durum sanığın lehine bir durum olsa da büyük bir dezavantaj doğurmaktadır ki bu da sanıkta oluşan cezasızlık algısıdır. Zaten hukuk bilmeyen sanık kendisine birden fazla kez uygulanmış olan HAGB kararı ile birlikte “ne kadar suç işlersem işleyeyim zaten bir şey olmuyor” düşüncesiyle hareket etmeye başlayabilmektedir. Bu durum cezadan beklenen “sanığın yeniden suç işlemesini engelleme” amacını gerçekleştirmeye engel teşkil etmekte hatta sanıkta oluşan cezasızlık algısı ile daha çok suça teşvik edebilmektedir. Ne yazık ki nasılsa bir şey olmuyor düşüncesi ile HAGB kararı kesinleştikten sonra da suç işlenmeye devam edilmesiyle birlikte “hükmün kesinleşmesi tarihinden itibaren beş yıl içinde suç işlememe” şartı ihlal edilmiş olduğundan kararın kesinleşmesi tarihinden sonra işlenmiş suçla ilgili yargılama yapan mahkeme ilgili suça ilişkin kararı vermesi akabinde HAGB kararı vermiş mahkemelere de suç işlememeye ilişkin şartın ihlal edildiğine ilişkin ihbarda bulunur, bu mahkemeler de ihbar akabinde yeniden duruşma açarak açıklanması ertelenmiş cezayı açıklar. Bu durum da önceki işlediği suçlarda nasılsa bir şey olmuyor düşüncesiyle birçok suç işlemiş sanığın açıklanması ertelenmiş cezalarının üst üste binmesine ve yargılamaların uzun sürmesi nedeniyle ilk HAGB kararının kesinleşmesi tarihinden sonra işlenen suçun (HAGB kararının bozacak suçun veya suçların) yargılamasının bitimine kadar suç işlemeye devam eden sanık hakkında birçok soruşturma ve kovuşturma açılmasına dolayısıyla birçok suçun birikmesine ve mevcut infaz sisteminin denetimli serbestlik yahut Covid-19 dolayısıyla dışarıdan infaz ile izin vermeyecek kadar içtimalı cezasının olmasına sebebiyet vermektedir. Tüm bu durumlar sanığın cezaevine girmesiyle sonuçlanmakta olup sanığın cezanın amacını idrakı tabiri caizse iş işten geçtikten sonra olmakta artık geri dönülemez bir hale gelmektedir.

Bu durumun tamamen engellenebilmesi mümkün değildir. Ancak şahsi kanaatimce sanıkta oluşan bu cezasızlık algısının engellenebilmesi için sanığa hukuk sisteminin hangi şart ve koşullarda kendisine HAGB uygulanmasına karar verildiğini sanığın anlayabileceği bir dilde devlet kurumlarınca (örneğin bu kurum denetimli serbestlik büroları olabilir) sanığa açıklanması gereklidir. Sanığa HAGB kararı ile askıya alınan infazına hangi koşul ve şartlarda devam edilebileceği, özellikle HAGB kararının kesinleşmesi akabinde suç işlemesi halinde oluşabilecek sonuçlar detaylı biçimde açıklanmalıdır.

Av. Elif MERİÇ