ÖZ[1]

Bu çalışma, “Dünyamızı Değiştiren Teknoloji, Hukuk ve Avukatlık Mesleğini Nasıl Değiştirecek?” fikri üzerinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Çalışmada teknolojinin ürünü olan çeşitli çalışmalara somut verilerle birlikte özet şekilde yer verilmiş, ardından ise bu gelişmeler ve veriler ışığında geleceğe yönelik değerlendirmeler yapılmıştır. Son olarak ise teknolojinin yakın gelecekte en çok ses getirecek hususu olan yapay zekâ ile ilgili öneriler sunulmuştur. Bu öneriler aynı zamanda da geleceğe yönelik bazı olası ihtimallerdir.

GİRİŞ

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 1976 tarihinde vermiş olduğu kararda şöyle bir tanımlama yapmıştır; “Hâkim; insana, tabiata, gerçeğe, olağana sırt çevirmeden ve katı kalıplar içinde sıkışıp kalmadan uyuşmazlığa insan kokusu taşıyan bir çözüm getirmek zorunluluğundadır.” Bu tanıma birçok farklı bakış açısı getirilebilir ve getirilmiştir. Bu çalışmada değineceğimiz yönü hâkimi kapsadığından ziyade, hukuka yönelik yaptığı yaklaşımdır. Hâkime atfedilen “insan kokusu taşıyan” çözüm getirme zorunluluğu, kanaatimizce hukukun bütünü için geçerlidir, geçerli olmalıdır. Hukuk kavramı, Arapça “Hak” sözcüğünün çoğulu olarak dilimize geçmiştir ve pek çok kez bu şekilde tanımlanmıştır. Bu yönüyle hukuku bir haklar bütünü olarak ele aldığımızda, “hak” sözcüğünü de tanımlamamız gerekecektir. Hak kavramını tanımlamaya yönelik kuramlardan başlıca “irade kuramı’nı” ele aldığımızda ise, hak tanımında iradenin öne çıktığını ve bu sebeple yine insan öznesine ulaştığımızı görmemiz kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla gerek yasal düzenlemelerde, gerek akademik çalışmalarda, gerek bir mahkeme kararında, ezcümle insan olgusunun bulunduğu her yerde hukukun “insan kokusu taşıyan” çözüm getirmeye yönelik çabası ve gayreti her zaman var olmalıdır ve kuşkusuz olacaktır. Ancak bu çıkarımdan, ilgili çalışmaların her zaman bir yasal düzenlemeyle olacağı anlaşılmamalıdır.  Ancak yasal düzenlemeye olan ihtiyacın belirlenmesinin son tahlili yine hukuki zeminde yapılacak bir çalışma sonucu olacaktır. Çalışmamızın diğer safhalarında değineceğimiz husustan önce bu çıkarımın yapılması gerekli görülmüştür.

Ağustos 2022 Tarihli TUİK verilerine göre internete erişim imkânı olan hane oranı %94,1’e, İnternet kullanım oranı 16-74 yaş grubundaki bireylerde %85 oranına ulaşmıştır. Resmi verilerce açıklanan bu oranlar ülkemizde teknolojinin günlük yaşamımıza tezahürünü ortaya koymaktadır. Toplumun tümüne bu denli tezahürü olan teknolojinin, hukuk ve avukatlık mesleğine yönelik değişimleri olmuş ve halen sürmektedir. Yakın gelecekte meydana gelen bazı gelişmeler, bu değişimin artarak süreceğine yönelik düşünceleri arttırmıştır. Bu çalışmada, giriş kısmında yapılan çıkarımla aynı doğrultuda geçmişte meydana gelen değişimler ele alınacak, bu değişimler ve gelişmeler ışığında geleceğe yönelik değerlendirmeler yapılacaktır.

I. TEKNOLOJİ VE HUKUK

Kavram ve Geçmiş

Teknoloji teriminin, sanat ve zanaat anlamına gelen Yunanca techne kelimesinden ve kelime ve konuşma anlamına gelen logos kelimesinden geldiği bugün bilinmektedir. Teknoloji kavramına yönelik de birçok farklı tanım yapılmıştır. Bu tanımlardan birisi; “Teknoloji, belli amaçlara ulaşmada, belli sorunları çözmede, gözleme dayalı ve doğruluğu ispatlanmış bilgilerin uygulamasıdır.”[2] Esasen bu tanım, ilgili kavramı ve olguyu tanımlamak ve üzerine çıkarım yapabilmek için oldukça yerindedir. Teknolojinin belli amaçlara ulaşmada ve belli sorunları çözmede kullanıldığı ifade ediliyor. Bu bize insanın temel amacını hatırlatır. Dolayısıyla kural olarak, teknolojinin yarınını insanlığın sorunları ve amaçları ile paralel olarak öngörebildiğimizi söyleyebiliriz. Ancak kural olarak dememizden kaynaklanan istisnaya daha sonra değineceğiz.

Teknolojiyi insanlığın ilk tarihlerinde yapılan basit aletlere kadar indirgemek mümkündür. Bu yaklaşım da bahsi geçen tanımla oldukça uyumludur. Bu tarihlerden itibaren teknolojik gelişmelerin insanlığın temel ihtiyaçlarına yönelik – Yani Maslow hiyerarşisinin en altından başlayarak – ilerlediği görünüyor.

20. Yüzyıl’ın sonlarına doğru yine bu saikle yola çıkılarak teknolojiyi ve toplumları çok farklı bir boyuta taşıyacak olan çalışmalar yapılmıştır. 1969 yılında bir askeri proje olarak ABD Savunma Bakanlığı'nda ARPANet'in kurulması ile internet yolculuğu halka kapalı bir şekilde başlamıştır. Bir süre yalnızca askeri faaliyetler için kullanılan internetin halka açılması 1989 yılını bulmuştur.[3] Ülkemizde ise 12 Nisan 1993’de de ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı sistem salonundaki yönlendiriciler kullanılarak Türkiye’nin ilk internet bağlantısı gerçekleştirilmiştir.[4]

Biz bu çalışmada teknoloji ve internet kavramlarını birbirinden farklı ele almayacağız, beraber değerlendireceğiz. Bu doğrultuda aşağıda gerekli görülen bazı gelişmeler, son olarak ise değerlendirme başlığı altında bu gelişmelerin sonuçları ve olası diğer sonuçlar ile birlikte geleceğe yönelik tahliller yapılacaktır.

A. E-Devlet

Geleneksel devlet modelini teknoloji ile gelişim ve dönüşüme uğratan başlıca projelerden bir tanesi e-devlet projesidir. E-devlet, devletin vatandaşlara karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu görev ve hizmetler ile vatandaşların buna karşılık devlete karşı olan görev ve hizmetlerinin karşılıklı olarak elektronik iletişim ve işlem ortamlarında kesintisiz ve güvenli olarak yürütülmesi şeklinde tanımlanabilmektedir. E-devlet amaçlarından bazıları şunlardır; devletin şeffaflaşması, Devletin hızlı ve etkin bir şekilde işleyişinin sağlanması.[5]

A. Değerlendirmeler

E-devlet sistemi aracılığıyla birlikte her türlü kişisel işlemlerimizi tek bir sistem üzerinden yürütebilme ve verilerimize tek bir noktada erişme imkânı elde ettik. Esasen devlet eliyle kurulan ve korunan bu sistemin bütünüyle kişisel verilerimizden oluşuyor olması çağımızı geliştiren ve değiştiren bu gelişmeler ile birlikte günden güne riske girdiğini bizlere hatırlatıyor olsa gerek. E devlet verileri işleyen kurumlar içerisinde en güvenilir olanı. Ancak bu denli olmasa da yine hayati önem arz eden verilerimizin özel kişiler tarafından günde milyonlarca kez işlendiğini söylememiz mümkün. Bugün Kişisel Verilerin Korunması Kurumu 2020 Faaliyet Raporu’nda yer alan verilere göre, 2020 yılında 21.390.000 TL idari para cezası uygulanmış, kuruma toplam 2.297 ihbar ve şikâyet gerçekleşmiş.

Ulaşabildiğimiz bu rakamlara, verilere ve dijital çağın geldiği noktaya baktığımızda kişilerin kişisel verilerinin günden güne büyük bir riskle karşı karşıya kaldığını ve Kişisel Verilerin Korunması Kurumunun toplum genelinde bilinirliği göz önüne alındığında, 2.297 ihbarın kişilerin duyduğu güvensizliği gösterdiğini söylemek mümkündür.

Yine günümüzde yaşanan birçok olayda teknoloji ve internet dolayısıyla insanların tehdit edilerek intihara sürüklendiği dahi görülmüştür. Mavi Balina olarak bilinen olay da buna büyük bir örnektir. Yine legal olarak ifade edilemeyecek birçok yasa dışı olayın da internetin çeşitli mecraları üzerinde yürütüldüğü bilinen bir gerçektir.

Bu değerlendirmeler ışığında bir başka gerçek ortaya çıkıyor ki; internet ve teknoloji, hukuk ve avukatlık mesleğine yönelik meşguliyetini günden güne arttıracaktır. Buna yönelik olarak geliştirilen Unutulma Hakkı da bu yönde ilerleyecek gelişmelerin ilk örneklerinden olmuştur. Gelecekte, hukuk ve avukatlık mesleğinin talebi ve yönlendirmesiyle internet ağı bütünüyle bir hukuk düzeni içeri-sine girmelidir. Günümüzün vazgeçilmezi olan hukuk devleti ilkesinin temel gereksinimi bireylerin temel hak ve hürriyetlerinin güvence altına alınmasıdır. Gerçek dünyamızda buna yönelik somut ve kuvvetli atılan adımlara karşın, sanal ortamda yaşanan bazı gelişmeler olumsuz şekilde karşımıza çık-maktadır. Hürriyetin bilinen en net sınırı, başkalarının hürriyetinin başladığı yerdir. İnternet ağı içeri-sinde bu sınırın aksi şekilde sınırsız özgürlük örnekleri karşımıza çıkabilmektedir. Bir düzen içerisinde yaşama ihtiyacı ve çabası içerisinde olan biz insanlar için bu durum tezat arz etmektedir. Ancak bu noktada en büyük sorun internet ağının uluslararası olmasıdır. Bu sebeple bütüncül bir koruma getirilememektedir. Ancak devletlerin mevcut durumları bir kenara bırakılarak ortak bir çatı altında, her devlette yaşayan vatandaşların lehine koruma getirilmelidir. Hukukun temel ilke ve esasları, gelecekte gerçeğin ötesine geçecek sanal âlem içerisine de adapte edilmelidir.

B. Akademik Boyutu

Teknoloji ve internetin hukukun akademik boyutuna da oldukça büyük etkisi oldu. Pandemi süreciyle birlikte tüm dünya olarak deneyimlediğimiz çevrim içi dersler ve sınavlar ile birlikte, günümüz avukatlarının, hâkimlerinin, savcılarının lisans eğitiminde internet ve teknolojinin doğrudan etkisi görülmüş oldu. Ayrıca bugün yüksek lisans ve doktora tezlerine, birçok hukuk makalelerine, çevrim içi yapılan Webinar dediğimiz eğitimlere internet sayesinde erişilebiliyor. Bu durum da eğitimin ve akademinin kütüphane ve üniversitelerden, evlere ve hatta yatak odalarımıza kadar taşınabildiğini bizlere gösteriyor.

Ayrıca hukuk literatürüne teknoloji ve internet ile birçok yeni kavram ve hukuk fakültelerine birçok yeni ders eklendi. Ayrıca eklenmelerin yanı sıra birçok ders de teknoloji ve internet ile farklı boyutlara taşındı. Yeni eklenen ve değişen temel bazı kavramlara örnek olarak şunlar verilebilir; İnternet Hukuku, Bilişim Hukuku, Kişisel Verilerin Korunması Hukuku, Uzay Hukuku.

Benim de öğrencisi olduğum Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde geçtiğimiz dönem, yine benim de aldığım, “Kişisel Verilerin Korunması Hukuku” dersi ve bu dönem de, benim alıyor olduğum, “Bilişim Hukuku” dersi örnek olarak gösterilebilir.

C. UYAP

Anayasamızın 141. Maddesinde yer alan “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” hükmü olası amaç ve sorunlara işaret etmektedir. 1999 yılından itibaren ise Adalet bakanlığı tarafından bu hükme istinaden yargıyı modernleştirme girişimleri başlamıştır.

Bu kapsamda iki aşamalı olarak hayata geçirilecek olan UYAP Bilişim Sistemleri, tüm adli ve idari yargı teşkilatını kapsayan bütünleşik bir sistemdir. Yargı birimlerinin tamamında bu uygulama ile faaliyetler elektronik ortamda yürütülüyor, veri alışverişi sağlanıyor. UYAP Bilişim Sisteminin amaçlarından bazıları; tüm yargısal faaliyetleri elektronik ortamda gerçekleştirmek, kâğıtsız ofis ortamına geçiş sağlamak, fonksiyonel ve etkili bir yargı sistemi oluşturmak.

Bugün UYAP yargı sisteminin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Vatandaşlar için dosya takiplerini sağlamak, Avukatlar için dava açmak gibi birçok hizmete UYAP aracılığıyla erişilebilmektedir. Ayrıca yakın geçmişte hayata geçirilen e-Duruşma hizmeti yine UYAP Avukat Portalı üzerinden sunulmaktadır.

Ayrıca yine bu kapsamlarda geliştirilen SEGBİS sayesinde, sorgu işlemleri ile duruşmaların video kaydına alınması; Cumhuriyet Başsavcılığı veya mahkemenin yargı çevresi dışında bulunan veya mahkemede hazır bulunamayan kişilerin (şüpheli, sanık, tanık, şikâyetçi, katılan vs.) video konferans yoluyla dinlenilmesi ve ifadelerinin kayda alınması imkânı sağlanmıştır.

D. Yapay Zekâ ve Mahkemeler

1) Avukat

Yakın tarihe geldiğimizde teknoloji ve internet ile ilgili en fazla heyecan uyandıran kavram hiç şüphesiz yapay zekâdır. Bu kapsamda geliştirilen yapay zekâ avukatının 2023 Şubat ayındaki bir duruşmada yer alacağının duyurulması hukuk camiasında büyük ses getirdi.

DoNotPay isimli girişim aslında 2015 yılında basit bir sohbet robotu olarak hayatına başlamıştı. O zamandan beri de sitesi üzerinden aldıkları cezaları en aza indirmek isteyen insanlara hukuki yardım sunuyordu. Sohbet botlarındaki gelişmelerle birlikte çok daha iyi hâle gelmesi de de ilk kez gerçek bir duruşmada kullanılmasının yolunu açmıştı.

Daha sonra ise aşırı hız yapmaktan dolayı mahkemeye çıkacak bir sanığa kulaklık yoluyla danışmanlık yapacak ve ona para cezası konusunda yardımcı olmaya çalışacağı duyuruldu.

DoNotPay isimli girişim tarafından geliştirilen Yapay Zekâ resmi olarak avukat sıfatıyla duruşmaya elbette katılamayacak. Sanıklara Bluetooth kapasiteli işitme cihazı takmasına izin verdiğinden, bu teknolojinin davalarda yasal olarak kullanılabileceğini belirlendi. Yapay zekâ sanıklara Bluetooth özellikli bir kulaklık kullanarak gerçek zamanlı olarak hâkime nasıl yanıt vereceklerini söyleyebilecek. Hatta hâkimin her söylemi yanıt gerektirmediğinden ne zaman sessiz kalması gerektiğini de anlayabilecek. Firma, gönüllülere katılımları için ödeme yapmayı ve davalarla ilgili para cezalarını karşılamayı da taahhüt etti. Bu projeyle birlikte pahalı avukatlara parası yetmeyenler için yasal hizmetleri daha erişilebilir hale getirmeye yardımcı olmak hedeflendi.

2015 yılında kurulan girişim, daha önce banka ücretlerine itiraz etmek ve yeni bir internet ücreti için pazarlık yapmak için GPT teknolojisini kullanmıştı.

Ancak son yaşanan gelişmelerle bu olay gerçekleşemedi. Şirketin kurucusu ve CEO'su Browder, yaptığı yeni açıklamalarla tüm dünyada beklenen olayın gerçekleşmeyeceğini duyurdu Browder, savcılardan tehditler aldığını, eğer robot avukatı fiziksel bir mahkemeye taşırsa 6 ay hapis cezasına çarptırılacağını belirtti. Zaten işler bu noktaya gelmeden önce bazı avukatlar, bu durumun avukatların devlet tarafından profesyonel olarak ruhsatlandırılmasını gerektiren eyalet yasalarıyla çelişebileceğini söyleyerek uyarmıştı.

Ayrıca teknik olarak geliştirilen bu sistemin son zamanlarda oldukça popüler olan ChatGPT ile benzer bir temel taşıdığını söyleyebiliriz. GPT (Generative Pre-trained Transformer) teknolojisi insanların yazdığı metinlere benzer içerik üretmek için derin öğrenmeyi kullanan özbağlanımlı dil modeli olarak karşımıza çıkıyor.[6]

2) Hâkim

Yapay Zekâ tarafından bir vatandaşın savunulmasına yönelik girişimleri gördük. Peki, yapay zekâ yargıda karar verme mekanizmasında yer alabilir mi? Bu değerlendirmeyi son aşamada yapmadan önce, bu doğrultuda yapılan çalışmalara ve sonuçlarına göz atalım.

Şu anda ABD ceza yargılamasında özellikle de bireylerin mahkûm olma olasılıkları ve aktüeryal verilerine dayanılarak tekrar suç işleme olasılıklarına yani tekerrür olasılıklarını hesaplarken yapay zekâ tahmin teknolojilerinden yararlanmaktadır.

Yine Amerika Birleşik Devletleri’nde bir grup akademisyen tarafından geliştirilen “SCOTUS” isimli makine öğrenmesi uygulamasının Birleşik Yüksek Mahkemede görülen bir davanın sonucunu % 70,2 ve hâkimlerin oy kullanma davranışlarını % 71,9 doğrulukla tahmin edebileceğini iddia edilmiştir. Bu uygulama vakayla ilgili bilgilere ek olarak, hâkimlerin siyasi tercihleri ve geçmişteki oy verme davranışlarından da yararlanmıştır.

Benzer bir amaç için geliştirilen “ECtHR” isimli doğal dil işleme ve makine öğrenmesi yöntemlerini kullanan yapay zekâ tahmin uygulaması konuları ve metinlerdeki benzer yapılardan yolan çıkarak, HUDOC veri tabanında yer alan kararları analiz ederek Avrupa İnsan Mahkemesi Kararlarını %79 oranında tahmin edebilmiştir.[7]

Yapay Zekâ ve yargının bir araya geldiği bir diğer olay da Kolombiya’da yaşandı. Kolombiya'da bir hâkim, mahkemenin kararını ChatGPT yardımı ile aldığını açıkladı.

Tüm bunların yanında birçok uygulama ve proje örnek verilebilir. Ancak bu gelişmeler sonucu ilgili yapay zekâ çalışmaları birçok eleştiriye maruz kalmıştır. Oldukça karmaşık bir yapı olan ve insana ait olan karar verme mekanizmasının bir yapay zekâ tarafından sorunsuz uygulanabilir olabileceği hususu birçok soru işaretini beraberinde getirmiştir. Bu getirilen eleştirilerden yalnızca bir tanesidir. Ben de daha öncesinde bir Yargıtay hâkimine yönelttiğim “yapay zekâ hâkim olabilir mi?” sorusuna yazının başında yer verdiğim Yargıtay kararı ile cevap almıştım. İnsan Kokusu unsurunun bir yapay zekâ tarafından gerçekleştirilemeyeceği, bunun mümkün olmadığı söylenmişti.

D. Değerlendirmeler  

Burada UYAP, SEGBİS gibi sistemleri ve Yapay Zekâ Avukatı birlikte ele alacağız. UYAP ve SEGBIS gibi sistemler sayesinde günümüzde yargı teşkilatı ve yargıyla ilişkili kurumlar, hem avukatlar hem de tüm vatandaşlar için kolaylık sağlamaktadır. Kişisel verilerin önemi ile yaptığımız değerlendirmeler burada aynen geçerli olup, devlet eliyle yürütülen sistemlerde aynı tehlikenin olmadığının da belirtilmesinde de fayda vardır.

Burada dikkat çekilmesi gereken husus e-duruşma ve SEGBİS uygulamasıdır. Bu uygulamalar, esasen geçmişte kişilerin zihin dünyasında hayal dahi edemeyeceği bir şeyi gerçekleştirmektedir. Bazı kişiler fiziki olarak hazır halde olmadan duruşma gerçekleşiyor ama bu kişi duruşmada yer alıyor. Geçmişe kıyasla bu uygulamayı değerlendirdiğimizde nasıl akla ve mantığa uçarı geliyorsa, gelecekte yaşanacakların da aynı şekilde olmasının önünde hiçbir engel yoktur.

Yapay Zekâ Avukat girişimi her ne kadar fiziki uygulamaya geçilecek seviyeye gelemese de heyecan yaratmak için yeterli olmuştur. Girişimin amaçlarından yola çıktığımızda, ilgili şirketle ilişkili olanların iki temel amacı olduğunu görebiliyoruz; avukatlara yeterli maddi gücü olmayanların faydalanması ve basit işlerin daha hızlı sürede tamamlanabilmesi. Ben de benzer amaçlarla bazı öneriler sunacağım.

Yapay Zekâ ve Hukuk Sistemi İlişkisine Bazı Öneriler

Avukatlık mesleği için geliştirilebilecek bir yapay zekâ robotu, doğrudan savunma aşamasında olmasa da, vatandaşa yargıya başvuracakken karşılaşacağı karmaşık usulleri anlatabilmelidir. Bunlar gayet kolay bir şekilde yapılabilecek bilgi servisi halinde devlet tarafından vatandaşa ücretsiz bir hizmet olarak sunulmalıdır. Vatandaş yaşadığı hukuki uyuşmazlığı anlattığında, bu olay çerçevesinde izlenilmesi gereken yollar anlatılabilir. Ancak tamamen güvenilir hale getirilene kadar vatandaşlara bu hizmetin tam anlamıyla doğruluk garanti etmediği anlatılmalıdır. Bu şekilde en azından yargılamanın basit hususları vatandaşlara ücretsiz bir hizmet olarak sunulabilmelidir.

Doğrudan savunma noktasında ise, birincil savunan olmasa dahi gelecekte avukatlara savunma noktasında yardımcı olması sağlanabilmelidir. Bu şekilde avukatlar tüm mevzuatı yapay zekâ sayesinde ilgili olayı ifade ederek tarama imkânı bulabilir ve yine bu sayede vatandaşların da hak kaybına uğramaması sağlanabilir. Doğrudan bir yapay zekâ, insan olan bir hâkime karşı gerek takdir yetkisinde, gerekse toplumsal meselelerde yeterli savunmayı gösteremeyecektir. Ancak gelecekte ve şu anki mevcut durumda yapay zekâ hâkimlere ve avukatlara duruşmanın seyrine göre yardımcı olabilmelidir.

Günümüzde en çok yakınılan husus dosya sayısı çokluğu ve yargının iş yükü fazlalığıdır. Öncelikle çözülmesi gereken sorunun bu olması gerektiğini düşünüyorum. İş yükü olan gerek hâkimler gerekse avukatlar için yapay zekâ yardımcı bir konumda olabilecektir. Bir düşünün, hâkimler verecekleri karardan önce çok kısa bir sürede yapay zekâ tarafından sunulan örnek karar incelemiş olsun. Hâkimin bu karardan faydalanarak işlerini hızlandırması mümkündür. Ancak yapay zekânın kararının bir bağlayıcılığı olmamalı, son tahlilde sorumluluk hâkimde olmalıdır.

Bu örnek karar yalnızca hâkimlere sunulmakla kalmamalıdır. Kişiler yargıya başvurmadan önce bakanlık tarafından kendisine sunulan örnek karara, çok daha hızlı bir şekilde, ulaşabilmelidir. Bu kararın gerçek karardan farklılık gösterebileceği, örnek teşkil ettiği kişilere bildirilmelidir. Bu kararlar sayesinde arabuluculuk aşamalarına rağbet artabilir. Kişiler örnek karar içerisinde bariz bir hak kayıplarını gördükleri takdirde uzlaşmaya yanaşacak, belki de yargı yükünü hafifleteceklerdir. Bu sayede ilk aşamada kişi yargıyı meşgul etmekten vazgeçecek, kendisine maddi külfet olmasını istemeyecektir. Burada yapay zekânın ve resmi kurumların ortak bir çalışmasının olması da kararın kişiler üzerinde etkili olabilmesini sağlayacaktır. Ancak elbette bu durum görece daha basit yargılamalar için kullanılacaktır. Kişiler arasında yaşanan sözlü tartışmalar buna örnek gösterilebilir.

Bu uygulamanın yanı sıra, basit idari kararlara karşı yapılan itirazlarda, hakem heyetlerine karşı yapılan itirazlarda yapay zekâ kararlarına başvurulabileceği kanaatindeyim. İdarenin gerekçesinin, kararının, verdiği kararın ölçülü olup olmadığının takdiri yapay zekâ tarafından yapılabilecektir. Ayrıca, karmaşık olaylarda yapay zekânın dosyayı insanların olduğu bir mahkemeye devredebilme yetkisi de bulunmalıdır. Bunun takdirini yapabilecek yetiler kendisine verilebilir diye düşünüyorum.

Tüm bu projeler yukarıda yer alan UYAP ve SEGBİS gibi sistemler aracılığıyla hayata geçirilebilir. Başladığı noktadan günümüze geldiği hale bakacak olursak bu durumun, en azından böyle olmasa dahi ciddi gelişmelerin gelecekte bizleri beklediğini söylemek mümkün. Ancak tüm yargı sisteminin yapay zekâ tarafından yürütülmesi, kararların yine onlar tarafından verilmesi yakın gelecekte mevcut durumda oldukça zor görünmektedir.

Ancak son tahlilde belirtmem gerekiyor ki, yapılan çalışmalar ve benim yapmış olduğum değerlendirmeler insanların sorunlarına ve amaçlarına yöneliktir. Nitekim yazının henüz başında değinmiş olduğum tanıma yönelik değerlendirmede de bu doğrultuda olacak şekilde kural olarak, teknolojinin yarınını insanlığın sorunları ve amaçları ile paralel olarak öngörebileceğimizi söylemiştik. Kural olarak dememizden kaynaklanan istisna yapay zekâ hususudur. GPT teknolojilerinin ve diğer sistemlerin gelişimi ile birlikte, geliştirme ve değiştirme yetileri insanın yanı sıra yapay zekâ tarafından da yapılabilir hale getirilecektir. Bu noktada bizim tahayyül ettiğimiz sorunların ve amaçların çok ötesinde gelişmeler teknolojiyi ve dolayısıyla bizleri etkileyebilecektir. Buna yönelik bir tahminde ve değerlendirmede yapabilmek oldukça zordur. Ancak geçmişten bu yana geçerli olan teknoloji ve internet tanımlarının gelecekte çok başka yerlere gelebileceğini söylemek mümkündür. 

Bu durumlar yapay zekâ ve teknoloji ilişkisine verdiğim hem öneriler, hem de gelecekte gelebileceği noktaya yönelik yaptığım tahminlerdir.

- Son olarak yapay zekâ robotu ChatGPT’ye yönelttiğim “Yapay zekâ bir yargıç olabilir mi?” sorusuna vermiş olduğu cevaba yer vermek istiyorum

ChatGPT: Yapay zekâların yargıçlık gibi karmaşık ve insana özgü karar verme süreçlerini yürütmeleri, yasal ve etik olarak uygun değildir. Yargı sistemi, yasaların yorumlanması, kanıtların değerlendirilmesi, hukuk kurallarının uygulanması ve adaletin sağlanması gibi karmaşık süreçlerden oluşur. Bu süreçlerin çoğu, insanların duygusal zekâsı ve özgür iradesiyle bağlantılıdır.

Ayrıca, yargı sistemi, adaleti sağlamakla birlikte, aynı zamanda toplumda güvenin korunması, yasala-rın toplumsal ve etik değerlere uygun olarak yorumlanması ve yasaların sürekli olarak güncellenmesi ve iyileştirilmesi gibi birçok sosyal amaç taşır. Bunun için, yargı sisteminin, toplumun değerlerine uygun hareket etmesi ve insanlara güven vermesi gereklidir.

Sonuç olarak, yargıçlık gibi karmaşık ve insana özgü karar verme süreçleri için, insanların duygusal zekâsı ve özgür iradesi gereklidir. Bu nedenle, bir yapay zekâ yargıç olarak görev yapamaz ve yargı sistemi, insanların yürüttüğü bir süreç olarak kalacaktır.

“İstediğimiz şeyin, sadece işe yarayan şey olması durumunda teknolojiye sıkışıp kalırız.”

–Douglas Adams

detail-photo-fancybox-0

M. Emirhan BAHAR

Hukuk Fakültesi Öğrencisi

----------------

[1] M. Emirhan BAHAR, Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi, 2023, “Hukuk, Teknoloji ve Gelecek Üzerine Değerlendirmeler”

[2] Demirel, 1993 (akt: Mahmut Taş/İsmail Düz, Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, C:5, S:1, N:20, 2016)

[3] Saka, Yeni Medya Çalışmaları V Türkiye İnternet Tarihi, Alternatif Bilişim, 2019

[4] Sosyal Medya Türkiye, 2010 (akt: Saka, Yeni Medya Çalışmaları V Türkiye İnternet Tarihi, Alternatif Bilişim, 2019)

[5] Arifoğlu vd., 2002: 12 (akt: Aydın, eAVRUPA+ VE TÜRKİYE: BİLGİ TEKNOLOJİLERİ ALANINDA AVRUPA BİRLİĞİ KRİTERLERİNE UYUM, H.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 23, Sayı 1, 2005, s. 287-311)

[6] Bu hususla ilgili bilgiler için bkz. https://www.smithsonianmag.com/smart-news/the-first-ai-lawyer-will-help-defendants-fight-speeding-tickets-180981508/ , e.t: 30.03.2023

[7] Sümer, CEZA YARGILAMASININ GELECEĞİ: ROBOT HAKİM, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 23, Sayı: 2, 2021, s. 1543-1591