MAKALE

HUKUKTA BİLİMSEL YAKLAŞIMIN ÖNEMİ

Abone Ol

GİRİŞ

Geçmiş yıllarda olduğu gibi günümüzde de en etkin duygu olan adalet duygusu, toplumların gelişmesine ve insanların bir arada saygı ile yaşamasına öncülük etmiştir. Birçok kaynaktan esinlenerek gelişen hukuk kurallarına dini, ahlaki, örfi ve toplumsal birçok etmen etkili olmuştur.

Kimi toplumlar doğadan esinlenmiş ve tabii olanın yani adil olanın doğaya uygun olduğunu kabul etmişlerdir. Onlara göre doğanın emirlerine uygun olmayan adil değildir ve adaletsizdir.

Kimi toplumlarda ise dini duygular daha baskın olmuş ve hayatın her alanında dinin etkisi olduğu gibi hukuk sistemi de yani kurallar da din çerçevesinde ortaya çıkmıştır. Bu toplumlara göre de tanrının buyruklarına aykırı olan adil değildir yani hukuksuzdur.

Zamanla teknolojinin gelişmesiyle ve insanların bilinçlenmesiyle sorgulama ve düşünme kavramları ortaya çıkmıştır. Bu çağlarda da insanlar sorgulayan olmuştur. Var olan hukuk kurallarını sorgulayarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışmışlardır. Bu dönemde insanlar ele alınan konuyu eleştirmişler ve sorgulamışlar. Böylelikle maddi gerçeğe, eleştirerek yani daha doğruyu bulmaya çalışarak ulaşmaya çalışmışlardır.

Tüm bu aşamaların gerçekleşmesinde şüphesiz bilimin ve bilimsel yaklaşımın etkisi büyüktür. İnsanlar, bilimin gelişmesiyle birlikte var olan hukuk kurallarının ne kadar adil olduğunu ve adalet duygusuna erişilebilir olduğunu bilimsel yaklaşım sayesinde yani eleştirerek ve en önemlisi sorgulayarak ortaya çıkarmışlardır.

Aksi takdirde bilimsel olarak eldeki kurallara yaklaşılmasa evrensel hukuk kurallarından ziyade bölgesel, dinsel, örfi vb. gibi hukuk kuralları mevcut olacaktı. Böyle de gerçek anlamda adil olan hukuk değil, tarafların veya milletlerin hukuku söz konusu olacaktı.

Yani bir ülkede birden fazla etnik grup varsa her grup kendi inandığı değerler üzerine hukuk kuralı koyacak ve hukukun amaçlamış olduğu bir arada kargaşadan ve kaostan uzak yaşam değil tam aksine kargaşanın hüküm sürdüğü bir yaşam söz konusu olacaktı. Bu da toplumlarda adalete olan inancın körelmesine ve adil olmayan mahkemelerin verdiği gayri hukuki kararların ortaya çıkmasına sebebiyet verecekti.

Çalışmamızın başlığı özel ve kamu hukukunda bilimsel yaklaşımın önemidir. Bu başlıkta hukukun tanımı yapılarak kısaca özel ve kamu hukuku ayrımına değineceğiz. Daha sonra bilimin tanımını yaparak bilimin temel özellikleri çerçevesinde hukukta bilim sürecini inceleyerek söz konusu çalışmamızı nihayete erdireceğiz.

1. HUKUK NEDİR?

Hukuk, insanoğlunun varlığından itibaren her zaman var olan sosyal bir bilim dalıdır. Hukuk; düzeni ve insanların kargaşa yaşamadan belirli kurallar koyarak bir arada yaşamasına öncülük etmektedir. Hukuk yalnızca yazılı kural koymakta değildir, hukuki kaynaklarımız arasında da var olan yazısız örfi hukuk kaynakları gibi davranışlar ve adetlerle de varlığı belirgindir.

Hukuk, toplum hayatını, insan ilişkilerini ve tutumunu düzenleyen devletler tarafından konulan ve güçlendirilen kurallardır. Hukuk bu haliyle sosyal bir bilim dalıdır ve kendi içerisinde de ikiye ayrılmaktadır. Bunlar Özel hukuk ve Kamu hukukudur ancak bazı hukuk dalları da vardır ki bunlar hem kamuyu hem de özeli ilgilendirdiği için bu hukuk dalına da karma hukuk denmektedir. Ancak konumuzu çok da dallandırmamak için karma hukuk dalını bu makalemizde ele almayacağız.

Söz konusu bu ayrımı hukuk tarihimizi incelediğimizde göreceğiz ki ilk olarak roma hukukçusu olan Ulpianus gerçekleştirmiştir.[1]Bu ayrımdan sonra hukuk sistemleri içeriğini ve kapsamını geliştirerek değiştirmişlerdir.

2. KAMU HUKUKU

Yapılan bu ayrımdan sonra ilgili hukuk dalını incelediğimizde göreceğiz ki bu dal, devletin şahıslarla, uluslararası örgütlerle ve kendi gibi diğer devletlerle olan ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır. Ya da başka bir tanımla da devletle ilgili olan bütün hukuki süreci ele alan hukuk dalıdır.[2] Bu hukuk dalında taraflardan biri devlet olduğu için baskın karakter devlettir ve bu yüzden de eşitsizlikler gözümüze çarpmaktadır.

Kamu hukukunu ilgilendiren alanlar ise şöyledir; Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Mali Hukuk, Ceza Hukuku, Milletlerarası Hukuk, Yargılama Hukuku, Genel Kamu Hukuku gibi dallar oluşturmaktadır.[3]

3. ÖZEL HUKUK

Özel hukuk dalına baktığımızda da taraflar arasında ki ilişkileri eşit ve irade serbestîsine göre düzenleyen hukuk dalıdır.[4] Bu hukuk dalı kamu hukuku gibi devletin ağır bastığı bir alan değildir. Özel hukuk sisteminde bireyler ön plandadır ve bireyler kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ederler.

Özel hukuk alanına baktığımızda da görüyoruz ki bu alanlara; Medeni Hukuk, İş Hukuku, Ticaret Hukuku, Borçlar Hukuku, Devletler Özel Hukuku gibi dallar girmektedir.[5]

Her iki hukuk dalı ayrımını yaptıktan sonra bilimsel yaklaşımın önemini inceleyeceğiz.

4. HUKUKTA BİLİMSELLİĞİN EVRELERİ

Türk Dil Kurumu (TDK)’na göre tabii kavramı, doğada olan, doğal olarak tanımlanmıştır.[6]

Tabii hukuk ise, mutlak adaletin peşinde olan adil hukuktur.[7] Doğal hukuk olarak da bilinen tabii hukuk kurallarına göre adil olan hukuk tek gerçek hukuktur.

Yaklaşık olarak insanlığın ilk çağlarında tabiatın hukuku olarak da bilinen bu hukuka göre adalet kavramı tabiata endekslenmiştir. Bu sebeple ilk çağda tabiata aykırı olan, adalete de aykırıdır düşüncesi ekseriyetle bulunmaktadır.[8]

İnsanların ortaya çıkardıkları hukuk düzeni doğaya aykırı olamaz ve doğadan ayrı düşünülemez. Ancak bu şekilde ortaya çıkan kanunlar adildir ve adaletin peşindedir düşüncesi mevcuttur.

Ulpianus tarafından tabii hukuk, yalnızca insanlara değil, karada, havada ve su da yaşayan bütün hayvanlar için de geçerli olan hukuktur.[9]

Bu tanımdan da yola çıkarsak doğanın tabiatına uygun ve doğaya ki hiçbir canlıya zarar vermeyen ve fiziki tabiata da engel olmayan adildir, adil olan da gerçek hukuktur denilmektedir.

Orta Çağ’da yaygın olan hukuk düşüncesine göre de doğadan ziyade tanrısal hukuk, dini hukuk söz konusudur. Orta çağ hukukçuları, tanrının koymuş olduğu dini kurallar gerçektir, hukuk kuralları da dinden ayrı düşünülemez ve dine yani tanrının buyruklarına aykırı olan adil değildir, hukuk sistemi dinden ayrı düşünülemez demişlerdir.

Yeni çağ hukukçuları ise orta çağdaki hukuk tanımına karşı çıkmış ve laikleşerek hukukun tanrıdan değil akıl ile ortaya çıktığını ifade ederek savunmuşlardır. Bu dönemdeki en önemli hukukçu olan Hugo Grotius’a göre insan aklına uygun olan adildir, adil olan da mutlak anlamda gerçektir ve hukuka uygundur.[10]

5. BİLİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ VE HUKUK’TA ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

İnsanlığın varlığından beri yaşamın her alanında sorgulanan, eleştirilen ve mutlak gerçeğe ulaşmak bilimin gayesi olmuştur. Bilimin özelliklerine baktığımızda ise onun olgusal, mantıksal, yanlışlanabilir, genelleyici, soyutlayıcı, kanıtlanabilir, evrensel ve seçici olduğunu görüyoruz. [11]

Bilimsel yaklaşım işe bu özellikleri kullanarak ele alınan duruma, olguya yaklaşmayı ifade etmektedir. Şöyle ki hukuksal olarak spesifik bir alanda metin hazırlarken o ele alınan konuya ilişkin daha önceden verilen yargı kararlarını bizatihi eklemek bilimsel yaklaşımı ifade etmemektedir. O konuya ilişkin yargı kararını eklerken o karara karşı eleştirisel bakış açısıyla yaklaşılmalı, onun doğru olduğu sorgulanamaz olduğu ön yargısından uzaklaşmalı ve o kararın doğruluğunu yine bilimin temel özellikleriyle bağlantılı olarak bilim ve hukuk çerçevesinde yaklaşılmalıdır.

Zira aksi takdirde birden fazla basmakalıp metinler ortaya çıkacak ve doğruluğu tartışılmayan kararlar gündemde kalacak ve yargı için emsal teşkil edecektir.

6. HUKUKTA BİLİMSEL YAKLAŞIM

Araştırmamızda öncelikle ilk incelemede bulunduğumuz konu bilimin tanımı olmuştur. Kanaatimizce bilim bir sorgulama aracıdır. Kişinin elde etmiş olduğu veriyi, bilimsel mantık ve bilimsel araçlar çerçevesinde tarafsız, yansız ve tamamen bilimsel yaklaşım çerçevesinde adaleti gerçekleştirmek için çözüme kavuşturması, sorgulamasıdır. Bunu yaparken de her zaman akla ve mantığa dayanmalı ve tarafsız, yansız olmalıdır. Bilimin tarihine bakacak olursak da insanın aklını kullanmaya başlamasıyla ve düşüncesiyle hareket etmeye başlamasıyla bilimin geliştiğini ve doğduğunu söyleyebiliriz.[12]

Bilimin tanımını yaptıktan sonra hukukta bilimsel yaklaşımın öneminden bahsedeceğiz.

Yukarıda da değindiğimiz üzere hukuk, toplumların bir arada, kargaşadan uzak bir şekilde yaşamasına ve adaleti bir zemin olarak inşa etmesine öncülük etmektedir.

Hukukta bilimin önemi de akılcı, adaletin iyi işleyişine zarar vermeyen, sorgulanabilen bir yargılama yöntemi ortaya çıkarmaktır.[13] Bunun yanında hukuksal gerçek yani maddi gerçeğin ortaya çıkarılması da bilimsel yöntemlerle ele alınmaktadır. Bu yaklaşım kanunlarımıza da sirayet etmiştir. Örneğin ceza yargılamasının asıl amacı maddi gerçeğe hukuka uygun yollarla ulaşmaktır. Her ne kadar ceza yargılamasında hâkim için vicdani delil sistemi varsa da hâkimin vicdanını bilim, elde edilen deliller yönlendirmektedir. Şöyle ki elde edilen veriler bilimsel yaklaşım ile ele alındığında hâkimin vicdanını da bazı kanılara yer açacaktır ve böylelikle bilimsel yaklaşım hukuki gerçeğin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynayacaktır.

Hukukta da taraflarca öne sürülen düşüncelerin, varsayımların yani iddiaların ispat edilmesi gerekmektedir. Bu ispat hukuki olarak hukuka uygun yollarla ispatlanması gerekir. Taraflarca öne sürülen bu iddialar, bilimsel yaklaşımın en önemli adımı olan sorgulama yaparak ele alınır. Yalnızca yargıdaki meselelere has bir durum değildir, bilimsel bir araştırma veya bir eser ortaya çıkarırken de mutlaka sorgulama yapmak gerekmektedir.

Burada önemli olan ele alınan iddialara doğru soruyu yönlendirebilmektir. Bu doğru soru her olaya ve konuya göre değişiklik göstereceği için temel olarak; Neden, Nasıl, Ne zaman, Nerede, Ne, Kim olan 5N1K kuralını uygulamaktır. Bu teknik Hermagoras tarafından bir olayı tanımlamadan önce sorulması gereken sorular olarak bu tekniği geliştirmiştir.[14]

Bu kaynaklar ileri sürülen her görüşe önem verilmeli ve her görüş gerçeği ortaya çıkarmak adına sorgulanabilmelidir.

Hukuk ilmine büyük eserler kazandırmış olan ve günümüzde hâlâ güncelini koruyan birçok esere imza atmış olan Hukuk alimi Ernst Hirsch’e göre “Mücerret, her hangi bir profesörün fikrine veya nazariyesine yahut temyizin bir içtihadına dayanmak da kafi değildir. Şu veya bu fikir veya nazariyeye neden iştirak edildiği, temyiz içtihadının neden doğru bulunduğunu tam bir esbabı mucibe ile izah edilmelidir.”[15] Burada baktığımız zaman büyük hukukçu sorgulamanın ve neden sorusunun önemine vurgu yapmaktadır. Okuyucu veya araştırmacı sorgulama bakış açısıyla olaya bakmalı ve bir karar verildiyse gerekçesinin neden bu olduğunu incelemelidir. Bu durum kamu ve özel hukukta bir ayrıma gitmemektedir. Bilimsel yaklaşım tüm hukuk sistemi içinde önemli bir konuma sahiptir.

SONUÇ

Dünyada yaşayan tüm canlıların adalete ve hukuka ihtiyacı bulunmaktadır. Baktığımız zaman dünyadaki her ülkede hukuk sistemi mevcuttur. Bu hukuk kuralları her yerde genel geçer değildir. Bunun nedeni ülkelerin etnik yapısı, coğrafyası, dini kuralları gibi etmenlerin farklılığıdır. Baktığımız zaman Müslüman kesimin yaygın olduğu ve şeriat ile yönetilen ülkelerde İslam’ın hükümleri hukuk kurallarını etkilemiş ve hukuk sistemi İslam’a göre şekillenmiştir.

Birden fazla ülkenin bir araya gelerek oluşturmuş olduğu uluslararası örgütlerde, bu örgütlerin düzenlemiş olduğu ve üye devletler arasında geçerli olan uluslararası sözleşmeler de mevcuttur. Bu sözleşmeler hemen hemen her ülkede kanun hükmündedir. Ülkemizde de Anayasanın 90. Maddesinde, eğer sözleşme usulüne uygun yürürlüğe girmişse bunun kanun hükmünde olduğunu ve bu uluslararası sözleşmeler hakkında anayasaya aykırılık iddiasıyla anayasa mahkemesine başvurulamayacağı düzenlenmiştir.[16]

Bu gibi sözleşmeler evrensel hükümdedir ve birçok ülkede geçerlidir. Bunun temelinde her ülkede farklı olan hukuk kurallarını bilimsel yaklaşım çerçevesinde daha akılcıl daha bilimsel ve en önemlisi vicdanlara sesi olan adalete en yakın hukuk kuralları ortaya çıkarmaktır.

Bilimin gelişmesiyle birçok farklı yöntem ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlisi insanların eleştirebilmesi ve sorgulama yapabilmesidir. Bu hususlar insanların gerçeği görmesine ve yanlış ile doğruyu ayırt edebilmesine imkân sağlamıştır.

Her ne kadar bizzat bilim doğrudan geçerli olmasa da bilimsel yaklaşım hukuk genelinde kamu ve özel hukukta önemlidir. Mahkemeler bizatihi bilimi uygulayamaz bunun bireye ve topluma zararları olabilmektedir. Şöyle ki dünyada bazı ülkelerde robot hâkimler duruşma görmektedir ve kararlar vermektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nde de denenen robot hâkimler hemen hemen her beş karardan dört tanesini doğru tahmin etmiştir.[17] Robot hâkimlerin verdikleri kararlardaki hukuka uygunluklar kanunlara yani kitapta yazan kurallara uygun olmasıdır. Bir insan kanunlardaki kurallara aykırı davranırsa o kural ihlal edilmiş demektir ancak o kuralı neden ihlal ettiği önemlidir. Kanaatimizce hukuk ve adalet kavramı burada devreye girmektedir.

Av. Anıl BALAÇ

---------------------------

[1] Oğuz Sancakdar, Özelleştirmenin Kamu Hukuku - Özel Hukuk Ayırımına Etkileri Ve Bu Bağlamda Güncel Özelleştirme Tartışmalarındaki Başlıca Görüşler, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1. Sayı, 2006, s. 243.

[2] Mehmet Turhan, Kamu Hukuku Alanı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı 1-4, 1977, s. 147.

[3] İbrahim Kaya, Temel Hukuk (Hukukun Temel Kavramları), İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi, İstanbul, 2018, s. 26.

[4] Suat Erdoğan, Kamu Hukuku - Özel Hukuk Ayrımı ve İslâmi Cezalar, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 58:1, 2017, s. 188.

[5] Ertuğrul Uzun, Haluk Atalay, Tolga Akkaya, Korkut Özkorkut, Levent Akın, Levent Gönenç, Hukukun Temel Kavramları (2. Baskı), Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Yayını, Eskişehir, 2013, s. 162.

[6] Türk Dil Kurumu, Büyük Türkçe Sözlük.

[7] Kemal Gözler, Tabiî Hukuk ve Hukukî Pozitivizme Göre Adalet Kavramı, Muhafazakar Düşünce, Sayı 15, 2008, s. 78.

[8] Kemal Gözler, Tabiî Hukuk ve Hukukî Pozitivizme Göre Adalet Kavramı, Muhafazakar Düşünce, Sayı 15, 2008, s. 79.

[9] Kemal Gözler, Tabiî Hukuk ve Hukukî Pozitivizme Göre Adalet Kavramı, Muhafazakar Düşünce, Sayı 15, 2008, s. 80.

[10] Kemal Gözler, Tabiî Hukuk ve Hukukî Pozitivizme Göre Adalet Kavramı, Muhafazakar Düşünce, Sayı 15, 2008, s. 82.

[11] Evrim Ağacı, Çağrı Mert Bakırcı, Allanur Kurtov, Bilim Nedir? Bilimin Temel Özellikleri Nelerdir?, https://evrimagaci.org/bilim-nedir-bilimin-temel-ozellikleri-nelerdir-10348/amp, Erişim: 24.04.2022.

[12] Fikri Akdeniz, Bilim Dünyası, https://www.yeniadana.net/kose-yazilari/1-bilim-ve-bilimsel-yontem-nedir-3429.html. Erişim: 24.04.2022.

[13] Rona Serozan, Hukukta Yöntem, Prof. Dr. Aydın Zevkliler’e Armağan, Yaşar Üniversitesi Dergisi, Sayı 8 (Özel Sayı), s. 2013, 2425.

[14] Emre Kızılkaya, 5N1K İzmir’de icat edilmişti: En temel gazetecilik tekniğinin tarihi, https://journo.com.tr/5n1k-nedir-tarihi, Erişim: 01.05.2022.

[15] Ernst Hirsch, Pratik Hukukta İlmi İspat ve Tefsir, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı 2-0, 1944, s.197.

[16] Hasan Tunç, Milletlerarası Sözleşmelerin Türk İç Hukukuna Etkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Türkiye ile İlgili Örnek Karar İncelemesi, https://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/anayargi/tunc.pdf, Erişim:15.05.2022.

[17] BBC, Yapay Zekada Son Aşama: ‘Robot yargıç’, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-37750409.amp, Erişim: 15.05.2022.

KAYNAKÇA

Kitap

1.) Kaya İbrahim, Temel Hukuk (Hukukun Temel Kavramları), İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi, İstanbul, 2018.
2.) Uzun Ertuğrul, Atalay Haluk, Özkorkut Korkut, Akın Levent, Gönenç Levent, Hukukun Temel Kavramları (2. Baskı), Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Yayını, Eskişehir, 2013,

Yayınlar

3.) Sancakdar Oğuz, Özelleştirmenin Kamu Hukuku - Özel Hukuk Ayırımına Etkileri Ve Bu Bağlamda Güncel Özelleştirme Tartışmalarındaki Başlıca Görüşler, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1. Sayı, 2006, ss. 241-270.
4.) Turhan Mehmet, Kamu Hukuku Alanı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı 1-4, ss. 147-165.
5.) Erdoğan Suat, Kamu Hukuku – Özel Hukuk Ayrımı ve İslâmi Cezalar, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 58:1, 2017, ss. 185-203.
6.) Serozan Rona, Hukukta Yöntem, Prof. Dr. Aydın Zevkliler’e Armağan, Yaşar Üniversitesi Dergisi, Sayı 8 (Özel Sayı), ss. 2013, 2423-2440.
7.) Hirssch Ernst, Pratik Hukukta İlmi İspat ve Tefsir, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı 2-0, 1944, ss.192-199.
8.) Gözler Kemal, Tabiî Hukuk ve Hukukî Pozitivizme Göre Adalet Kavramı, Muhafazakar Düşünce, Sayı 15, 2008, ss. 77-90.

Kaynakları / Kurum

9.) Akdeniz Fikri, Bilim Dünyası, https://www.yeniadana.net/kose-yazilari/1-bilim-ve-bilimsel-yontem-nedir-3429.html, Erişim: 24.04.2022.
10.) Kızılkaya Emre, 5N1K İzmir’de icat edilmişti: En temel gazetecilik tekniğinin tarihi, https://journo.com.tr/5n1k-nedir-tarihi, Erişim: 01.05.2022.
11.) Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük, www.tdk.gov.tr, 23.04.2022.
12.) Bakırcı Çağrı Mert, Kurtov Allanur, Evrim Ağacı, Bilim Nedir? Bilimin Temel Özellikleri Nelerdir?, https://evrimagaci.org/bilim-nedir-bilimin-temel-ozellikleri-nelerdir-10348/amp, Erişim: 24.04.2022.
13.) Tunç Hasan, Milletlerarası Sözleşmelerin Türk İç Hukukuna Etkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Türkiye ile İlgili Örnek Karar İncelemesi, https://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/anayargi/tunc.pdf, Erişim: 15.05.2022.
14.) BBC, Yapay Zekada Son Aşama: ‘Robot yargıç’, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-37750409.amp, Erişim: 15.05.2022.