Türk medya sektörü, Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında tutuklanmasıyla sarsıldı. İlk etapta kamuoyuna "uyuşturucu operasyonu" olarak yansıyan olay; savcılığın sevk maddeleri, dosyaya giren tanık ifadeleri ve iddiaların niteliği incelendiğinde, basit bir adli vakanın ötesinde, ceza hukuku dogmatiği açısından tartışılması gereken ciddi bir "suç örüntüsü" şüphesini barındırmaktadır.
Soruşturma dosyasından basına yansıyan bilgilere göre; şüphelinin ikametinin sadece şahsi bir yaşam alanı olmadığı, sistematik olarak uyuşturucu madde kullanılan, grup seks içerikli buluşmaların düzenlendiği ve bu ortamlara "kadın temin edildiği" yönünde kuvvetli suç şüphesi bulunduğu iddia edilmektedir.
Dosyanın en dikkat çekici boyutu ise "mübadele" iddialarıdır. Tanık ve şüpheli beyanlarında; "sektörel yükselme ve maddi imkanlar karşılığında cinsel ilişki" ve "uyuşturucu madde karşılığında cinsellik" gibi hususların yer aldığı öne sürülmektedir. Bu iddialar, olayın hukuki vasfını "bireysel bir suç"tan çıkarıp, karmaşık bir ilişkiler ağına taşımaktadır.
Hukuki Analiz: Suç Vasfında Kritik Yol Ayrımı
Mevcut iddialar ışığında dosya, TCK 190 ile başlayan ancak TCK 102 (Cinsel Saldırı) veya TCK 227 (Fuhuş) maddelerine evrilme potansiyeli taşıyan çok katmanlı bir yapı arz etmektedir.
1. TCK 190: "Yer ve İmkan Sağlama" Savcılık, şüphelinin eylemini "Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma" (TCK 190) kapsamında değerlendirmektedir. Evin "grup seks ve uyuşturucu partileri" için özel olarak hazırlandığı iddiası, TCK 190/1 maddesindeki "özel yer, donanım veya malzeme sağlama" unsurunu gündeme getirmektedir.
- Yargıtay İçtihadı: Yüksek Mahkeme, uyuşturucu kullanımını kolaylaştırma suçunda, mekanın sırf bu amaçla tahsis edilmesini ve failin bu işten bir menfaat (para veya cinsel yarar gibi) temin etmesini arar. Dosyadaki "cinsel menfaat" iddiaları bu kriterle örtüşmektedir.
2. Hukuki Niteleme Sorunu: Fuhuş mu (TCK 227), Cinsel Saldırı mı (TCK 102/3)? Dosyanın en kritik hukuki tartışması, cinsel ilişkilerin niteliği üzerinedir. Burada "Chemsex" (kimyasallar etkisinde cinsellik) olgusu ve "nüfuz kullanımı" belirleyicidir:
- TCK 227 (Fuhuş) İhtimali: Eğer mağdurlar, kariyer vaadi veya maddi menfaat karşılığında, "cebir veya tehdit olmaksızın" bu ilişkilere rıza gösterdiyse; eylem TCK 227 kapsamında "Fuhşa Teşvik, Aracılık veya Yer Temini" olarak değerlendirilebilir. Burada irade "sakatlanmış" değil, "bir menfaat karşılığı takas edilmiş" kabul edilir.
- TCK 102/3 (Nitelikli Cinsel Saldırı) İhtimali: Ancak iddialar, şüphelinin medya yöneticisi olmasından kaynaklı "kamusal veya mesleki nüfuzunu kötüye kullandığı" (TCK 102/3-b) yönündeyse durum değişir. Şayet mağdurlar, "kariyerim biter" korkusuyla manevi cebir altında veya uyuşturucunun etkisiyle "beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumdayken" ilişkiye zorlanmışsa, rıza hukuken geçersizdir. Bu durumda eylem, bir takas değil, Nitelikli Cinsel Saldırı suçunu oluşturur. Ayrıca eylemin birden fazla kişiyle (grup halinde) işlendiği iddiası, TCK 102/3-e bendi uyarınca cezanın daha da artırılmasını gerektirir.
Tutuklama Tedbirinin Hukuki Gerekçeleri
Mevcut dosya kapsamı ve mağdurların iddiaları ; basit bir kullanıcılık eyleminden ziyade, uyuşturucunun merkezde olduğu, cinselliğin ve kariyer vaatlerinin birer "araç" olarak kullanıldığı iddia edilen bir yapıya işaret etmektedir.
CMK 100. madde kapsamında;
- Delillerin karartılma şüphesinin varlığı,
- Tanıklar üzerinde nüfuz kaynaklı baskı kurma ihtimali,
- Ve isnat edilen suçun vasfının (özellikle TCK 102 ihtimali de gözetildiğinde) ağırlığı,
tutuklama tedbirinin hukuken "ölçülü" olduğu kanaatini oluşturmuştur. Yargı süreci, mağdurların iradelerinin uyuşturucu veya nüfuz ile fesada uğratılıp uğratılmadığının tespitiyle şekillenecektir.





