1. CİNSİYET DEĞİŞTİRME

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.40 hükmünde Türk Hukuku’nda cinsiyet değişikliğinin esasları düzenlenmiştir. Bu hükme göre, cinsiyetini değiştirmek isteyen kimsenin, şahsen başvuruda bulunarak mahkemece cinsiyet değişikliğine izin verilmesini istemesi gerekmektedir. İznin verilmesi, istem sahibinin on sekiz yaşını doldurmuş bulunmasına, evli olmamasına, ayrıca transseksüel yapıda olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunlu olduğunu bir eğitim ve araştırma hastanesinden alınacak resmî sağlık kurulu raporuyla belgelemesine bağlıdır.

TMK m. 40 hükmünden anlaşılacağı üzere cinsiyet değiştirme şartları;

- 18 yaşını doldurmuş olmak

- Evli olmamak

- Transseksüel yapıda olmak

- Cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunlu olmasının resmi sağlık kurulu raporuyla belgelenmesi

- Şahsen mahkemeye başvuruda bulunularak cinsiyet değişikliğinin talep edilmesi gerekmektedir.

Verilen izne bağlı amaç ve tıbbî yöntemlere uygun bir cinsiyet değiştirme ameliyatı gerçekleştirildiği resmî sağlık kurulu raporuyla doğrulanırsa, mahkemece nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına karar verilmektedir. 

Cinsiyet Değişikliği İçin Üreme Yeteneğinden Sürekli Biçimde Yoksun Bulunmak Gerekli Midir?

Cinsiyet değiştirme davası TMK m. 40 hükmünde cinsiyet değişikliği için aranan şartlar arasında eskiden “üreme yeteneğinden süreli biçimde yoksun bulunulmasının resmi sağlık kurulu raporuyla belgelenmesi” de yer almaktaydı. Ancak TMK’nın 40. maddesinde yer alan bu ibare AYM’nin 2017/130 E. 2017/165 K. sayılı ve 29.11.2017 tarihli kararı iptal edilmiştir. Bu nedenle artık cinsiyet değişikliği için üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun olma şartı aranmamaktadır.

2. TRANSSEKSÜEL YAPIDA OLMA ŞARTININ İÇERİĞİ

Cinsiyet değiştirme ameliyatı yaptırabilecekler sadece transseksüel yapıda olanlardır. Travestiler, eşcinseller bu operasyonu gerçekleştiremezler. Diğer taraftan doğuştan her iki cinsin özelliklerini gösteren hermafroditlere, bu özelliklerinden birini ön plana çıkartacak bir müdahale, doğrudan tedavi amaçlı olduğundan, cinsiyet değiştirme olarak kabul edilmemektedir.

Transseksüeller anatomik olarak, dış görünüm olarak, sahip olduğu cinsin bütün özelliklerini yansıtırlar. Herhangi bir eksiklikten söz edilemez. Anatomik yapılarının diğer hemcinslerinden bir farkı bulunmamaktadır. Fakat ruhsal yönleri, anatomik yapılarıyla terslik arzeder.

Transseksüeller önceleri bir akıl hastalığı ya da sapkınlık olarak görülmekte olup ameliyatla cinsiyet değiştirmenin, akıl hastalığı olan bu kişilerin iyileştirilmesinin olanaksız kılacağına inanılmaktaydı. Günümüzde ise transseksüellik bir hastalık veya sapkınlık olarak görülmemektedir. Transseksüellik, kişinin cinsel kimlik tercihi olarak değerlendirilmektedir.

Travesti ise karşı cinse ait giysileri giymek, karşı cinsin bir takım özelliklerini benimseyerek tatmin olma sapkınlığı olarak tanımlanabilir. Travesti, cinsel ilişki sırasında kendini bazen erkek, bazen kadın gibi görebilir. Travestiler, cinsel organlarından kurtulma eğiliminde değildir. Aksine cinsel organlarının mutluluk aracı olduğuna inanmaktadırlar.

Travesti ve transseksüel kavramları ise birbirinden farklıdır. Travestiler, cinsel organları ile bir sorun yaşamazlar. Oysa, transseksüel cinsel organından nefret eder. Transseksüel, cinsel olarak fiziki özelliklerini gösterdiği cinsiyetten nefret ederken, travesti cinsel kimliği ile bir sorun yaşamaz. Transseksüel karşı cinsin bir takım giysi ve aksesuarlarını hisleri doğrultusunda kullanırken, travestiler ise hemcinslerini çekmek için bu şekilde davranırlar.

3. CİNSİYET DEĞİŞTİRME HAKKI

Anayasa’mızın “I. Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17/1 maddesine göre; herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Avrupa Sözleşmesi’nin 8. Maddesine göre “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir”.

AİHM, cinsiyet değiştirmenin bireyler için bir hak olduğunu düşünmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bireylerin kendi tercihlerine göre cinsiyetlerini değiştirememesi halinde Sözleşme’nin 8. maddesinin ihlâl edileceğini ifade eden çok sayıda kararı da bulunmaktadır.

4. CEZAEVİNDE BULUNAN TRANSSEKSÜEL HÜKÜMLÜLERİN CİNSİYET DEĞİŞTİRMESİ

Yukarıda bahsedilen söz konusu durum, cezaevinde bulunan transseksüel bireyler için incelenmesi gereken ayrı bir konudur. Zira toplum düzeyinde transseksüel bireyler çok sıkıntılı durumlarla karşılaşıyorken cezaevinde olup transseksüel olmak çok ayrı sıkıntıları da beraberinde getirmektedir.

Transseksüel bireylerin cinsiyet değiştirmesi süreci ile ilgili sıkıntıları şu şekilde sıralayabiliriz:

1.  Psikolojik Sıkıntı

Gerek kadından erkeğe gerekse de erkekten kadına cinsiyet değişikliği operasyonuna başvuracak olan kişilerin geçecekleri cinsiyete psikolojik uyumlarının kontrolünün sağlanması gerekmektedir. Bilindiği üzere cinsiyet değişikliğinin geri dönüşü bulunmamaktadır ve heves, kafa karışıklığı gibi durumlarda uygulanmasının önüne geçmek için hukuki olarak da kapsamlı bir psikoloji raporuna ihtiyaç duyulmaktadır.

Cezaevinde bulunan transseksüel bir hükümlünün kendisi ile alakalı psikolojik olarak yaşadığı sıkıntılar ve geçecekleri cinsiyete psikolojik uyumlarının kontrolünün sağlanması sırasında yaşadıkları sorunlar bir yana bulundukları yer itibariyle söz konusu sıkıntılar daha da fazla artmaktadır.

2.  Toplumsal Baskı

Toplum, bireylerin toplumsallaşma sürecinde edindikleri görünüm ve davranış kalıplarını toplumsal cinsiyete göre inşa etmektedirler. Çünkü hemen her toplumda cinsiyet ile davranış ve görünüm arasında doğrudan ilişki tesis edilmiştir. Bireylerin davranışları ve görünümleri toplumsallaşma sürecinde birbirlerini tamamlayan bir bütünlük içerisinde bireyin cinsiyetini (sex) temsil etmektedir. Bu durum ise toplum tarafından önemsenmektedir. Toplumlar, son derece baskın kontrol mekanizmaları aracılığıyla, bireylerin cinslere göre tasnif edilen davranış ve görünümlerin birbirlerine karıştırmasını engellemeye büyük önem vermektedirler. Böylelikle tüm dünyada toplumsal cinsiyet özellikleri benzerlik gösterecek tarzda açığa çıkmakta ve hemen her yerde geçerliliğini korumaktadır. Her ne kadar modern zamanlarda ve özellikle de son yüzyıl içinde baş döndürücü hızda gerçekleşen düşünsel, toplumsal değişimler davranış ve görünümleri cinslere göre kategorize etme katılığını eskisine oranla kısmen yumuşatmış olsa da tamamen silebilmiş değildir.

Toplumdaki söz konusu ön yargılar cezaevinde bulunan bir hükümlü açısından da yadsınamaz konulardır. Aynı şekilde cezaevinde de bu bireyler toplum baskısına maruz kalmaktadır.

3. Tıbbi Uygulama Sürecinin Yarattığı Sıkıntılar

Cinsiyet değiştirme ameliyatları ciddi bir süreci oluşturan operasyonlar dizisi olarak tanımlanmakta olup her iki cinse geçiş yapmak isteyenler için belli zorluklar söz konusu olmaktadır. Özellikle yapılan ameliyatlar sonrasında belli bir süre hareketsiz bir şekilde istirahat etmek gerekmektedir.

Doktorlar bu sürecin oldukça önemli olduğunu dile getirmektedir. Özellikle kadın bedeninden erkek bedenini tercih edenlerin ise daha dikkatli olması gerekmekte. Kadın bedeninden erkek kimliğine geçişte ise meme organlarının alınmasında sorunlar yaşanabilmekte ya da iyileşme geç olabilmektedir. Bunun için ameliyatın en iyi şartlarda ve emin ellerde yürütülmesi gerekmekte olup bu süreçlerin cezaevinde geçirileceği düşünülecek olursa bu sorunlarla başa etme daha da güçleşmektedir.

Kaldı ki söz konusu ameliyat süreçlerinde ve ameliyat sonrası süreçlerinde hükümlüler, tedavi giderleri bakımından da birçok sıkıntılar yaşamaktadır.

4. Hukuki Sürecin Yarattığı Sıkıntılar

Cinsiyet değişikliği yapmak isteyen kişiler resmi olarak hukuksal süreci başlatarak bu değişime adım atmış olurlar. Bunun için de öncelikle nüfus müdürlüğüne başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Bu başvuru dava açmak şeklinde gerçekleştirilmekte. Dava açıldıktan sonra mahkemece bazı şartların oluşması talep edilmektedir. Bunlar yetkili hastanelerin kişi üzerinde verdiği sağlık raporları şeklinde gerçekleşmektedir.

Bu hastanelerin bünyesinde bulunan heyet cinsiyet değiştirmek isteyen kişinin durumunu hem fiziki hem de psikolojik yönden inceleyerek rapor şeklinde sonuçlandırmakta. Burada önemli olan detay ise kişinin ruhen cinsiyet değiştirme durumuna hazır olup olmadığıdır. Bunun kararını da psikiyatri, gerekli tetkiklerden sonra vererek rapora dahil ediyor. Bu aşamadan sonra mahkemeye giden rapor incelenerek uygunluğu onay aldıktan sonra kişinin cinsiyet değiştirmesi onaylanarak hukuki süreç sonlandırılmaktadır.

Cinsiyet değiştirmek isteyen kişinin cezaevinde bulunan bir hükümlü olduğu düşünülürse bu süreçte hükümlüye vasi atanması, mahkemeye dava açılması, heyet raporlarının beklenmesi gibi söz konusu süreçler konunun daha da uzamasına neden olmaktadır.

5. ÇEŞİTLİ MEVZUATLARDA KONU İLE ALAKALI HUSUSLAR

Tutuklu ve hükümlülerin tedavi giderlerinin karşılanması hakkında Genelge

Sağlık Bakanlığının 2013/2 sayılı (3 Ocak 2013 tarihli) diğerlerinin yanı sıra tutuklu ve hükümlülerin tedavi giderlerinin karşılanması hakkında Genelgenin 3. maddesi aşağıdaki şekildedir:

"Ceza infaz kurumları ve tutukevlerince Bakanlığımıza bağlı hastanelere ve Bakanlığımız hastanelerince üniversite hastanelerine (vakıf üniversiteleri hariç) sevk edilen tutuklu ve hükümlülerin;

a- Yatarak tedavisi esasında gerekli görülen her türlü ilaç, muayene, tetkik, tahlil ve tıbbi malzemeleri sağlık hizmet sunucusu tarafından karşılanacaktır.

b- Ayakta tedavide tıbbi muayene, kontrol, tetkik, diş protezi ve tedavilerine ait giderler sağlık hizmet sunucusu tarafından karşılanacak olup, hastane tarafından temini mümkün bulunmayan tıbbi malzemeler (ortez, protez, gözlük, işitme cihazı, şeker ölçüm çubuğu, hasta alt bezi vb.) ile ilaç bedelleri Adalet Bakanlığı tarafından karşılanacaktır.

c- Hükümlünün estetik amaçlı tedavi giderleri kendisi tarafından karşılanacaktır."

Bu yasal düzenlemeye göre, hükümlünün yatarak tedavisi ile ilgili giderler sağlık hizmet sunucusu tarafından karşılanacaktır. Cinsiyet değişikliği, estetik amaçlı tedavi olarak görülmemesi halinde buna ilişkin ameliyat işlemleri sağlık hizmet sunucusu tarafından gerçekleştirilecektir.

İnfaz Tüzüğü

20 Mart 2006 tarihli 2006/10218 sayılı Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 120. maddesinin 3. fıkrası aşağıdaki şekildedir:

"Herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tâbi olmayan hükümlünün, estetik amaçlı veya kurumdaki yaşantısını devam ettirmesine engel oluşturmayan şikâyetiyle ilgili tedavi giderleri kendisi tarafından karşılanır."

- İnfaz Kanunu

5275 sayılı 13 Aralık 2004 tarihli Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun şunları öngörmektedir:

Madde 71/1 "Hükümlü, beden ve ruh sağlığının korunması, hastalıklarının tanısı için muayene ve tedavi olanaklarından, tıbbî araçlardan yararlanma hakkına sahiptir. Bunun için hükümlü öncelikle kurum revirinde, mümkün olmaması hâlinde Devlet veya üniversite hastanelerinin mahkûm koğuşlarında tedavi ettirilir."

Anayasanın 73 üncü maddesinde; “.. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama,... amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.” denilmektedir.

Ülkemizde sağlık örgütlenmesinde, alt yapısında ve hizmetin sunumunda var olan sorunlar, ceza ve tutukevlerinde daha yoğun biçimde göze çarpmaktadır. Hizmetten yararlanmak için tümüyle sisteme bağımlı kılınan insanların, anayasal hakları olan sağlık haklarının sınırlandırılmaması çok önemlidir. Aksi halde sağlık hizmetlerinin yetersizliği veya yokluğunun ikinci, belki de ölümcül bir ceza olması kaçınılmazdır.

Tutuklu ve hükümlü ile iletişim kurmak ceza infaz kurumlarının sorumluluğundadır. İşitme engelli veya dil sorunu olan tutuklu ve hükümlülere sağlık hizmeti sunulabilmesi, ancak iletişim kurulabildiği ölçüde mümkün olabileceğinden, ceza infaz kurumlarında uzman personel bulundurulmalıdır. Bunun için hükümlüler öncelikle kurum revirinde, mümkün olmaması halinde Devlet veya Üniversite Hastanelerinin mahkûm koğuşlarında tedavi ettirilecektir.

Her kurum, tıbbî gereksinimi olduğunda hizmete ulaşmak için gerekli işlemler konusunda tutuklu ve hükümlüleri bilgilendirmelidir.

Madde 57/4: "Hükümlü, acil hâller dışında özel sağlık kuruluşlarında tedavi edilemez. Acil hâllerin varlığı hâlinde Adalet Bakanlığına bilgi verilir."

Bu yasal düzenlemeye göre, acil haller dışında hükümlülerin özel sağlık kurumlarında tedavileri mümkün değildir. Acil hallerde özel sağlık kurumlarına yatırılma durumu Adalet Bakanlığına bildirilecektir.

- İnfaz Hâkimliği Kanunu

4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, infaz hâkimlikleri hükümlü ve tutukluların, diğerlerinin yanı sıra, "bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılmasına" ilişkin şikâyetleri incelemekle görevlidirler. Duruma göre, infaz hâkimlikleri, söz konusu Kanun’un 6. maddesinin 5 ve 6. fıkraları gereğince, şikâyet konusu işlemin iptaline, faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verebilirler ve bu bağlamda alınan kararlara, ağır ceza mahkemelerinde itiraz edilebilir.

6. MEDYAYA YANSIYAN EMSAL OLAYLAR

Yazılı ve görsel medyaya zaman zaman bu türde talepleri olan hükümlülerin haberleri yansımaktadır.

Örnek olay 1: Cinsel kimliğine ilişkin sorun yaşadığı gerekçesiyle cinsiyet değiştirme davası açan bir cezaevindeki hükümlünün talebi kabul edilmiştir. Medyada yer alan haberlere göre, cezaevinde hükümlü olarak bulanan kişi önce adını değiştirmiş, ad değişikliğinin ardından transseksüel yapıda olduğunu ve cinsiyet değişikliğinin zorunlu bulunduğunu belirterek, cinsiyetinin değiştirilmesi talebiyle tekrar mahkemeye başvurmuştur.

Hükümlünün bu talebi üzerine, açılan davada ilgili özne yönünden rapor aldırılmış ve raporda, hükümlüye "cinsel kimlik bozukluğu" tanısı konulduğu ve psikolojik cinsel kimliğine uygun şekilde biyolojik cinsiyetinin kadın olarak değiştirilmesinin ruh sağlığı açısından gerekli olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.

Mahkeme, yapılan yargılama sonrasında talep eden hükümlünün kadın görünümünde olduğu ve hastanenin düzenlediği raporun davacının talebini doğruladığı gerekçesiyle cinsiyet değişikliğini gerçekleştirmek üzere izin verilmesine karar vermiştir. Bu davada önemli olan bir hususta talep eden hükümlünün "Ameliyat yapılmazsa ruh sağlığı olumsuz yönde etkilenebilir" şeklindeki saptamadır.

Kararın ardından hükümlü, sağlık kurulu raporu olmasına rağmen Ceza İnfaz Kurumu idaresi tarafından ameliyat olmasının engellendiği iddiasıyla İnfaz Hâkimliği’ne başvurmuştur.

Cezaevinde kalan hükümlü, kadın olmak için başvurduğunu ve başvurusu kabul edildikten sonra ameliyatının yapılarak kadın olduğunu, ameliyatın gerçekleştirilebilmesi için gereğinin yapılmasını talep etmiş ve mahkeme de sağlık raporunda, hükümlünün erkek kimliğine uygun rol ve davranışlara zorlanmasının ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyeceği yönünde görüş bildirildiğini, sağlık raporunda hükümlünün hormon kullanımı tedavisi için doktor kontrolü gerektiğini, cinsiyetinin kadın olarak olarak değiştirilmesi ve gerekli operasyonlar için ruh sağlığı açısından bir engel bulunmadığı, hükümlünün transseksüel yapıda olması sebebiyle acilen cinsiyetinin kadın olarak değiştirilmemesinin hastane raporunda da yer aldığı gibi ruhsal sorunlara yol açabileceğini, fiziki görünüşü nedeniyle sıkıntı çeken insanların derin üzüntü ve utanç duygusu yaşayabileceğini, hükümlünün ruh sağlığında meydana gelebilecek olumsuzluklar nedeniyle telafisi mümkün olmayan, istenmeyen sonuçların yaşanabileceğini, böyle bir operasyonun infazdan kaçış olarak görülmemesi gerektiğini, ruh sağlığının en az fiziki olarak yaşanan sağlık sorunları kadar önem arz ettiğini ifade ederek Anayasa’nın 17. maddesinde yaşam hakkının her alanda korunması gerektiğini, hükümlünün bu ameliyattan uzak tutulmasının, ileride ruhsal çöküntüler sonucu hayatını tamamen tehlikeye sokabileceğini, infazının bitmesinin beklenmesinin bu riski getirebileceğini ifade ederek talebi kabul etmiştir.

Kararda, tıbben cinsel kimlik bozukluğu tanısı konulan hükümlünün infaz sırasında da olsa kendisine bu hakkın tanınması gerektiği, kişinin tercihine uygun olarak yaşama hakkının verilebilmesi açısından bu cinsiyet değişikliğinin cezaevindeyken de yapılabileceği belirtilerek, talebin kabulüne karar verildiği bildirilmiştir.

Bu örnek olayda, hükümlü önce ismini değiştirmiş, daha sonra cinsiyet değişikliği ile ilgili olarak mahkemeden izin talep etmiş, mahkemenin verdiği izinle ameliyat olma yönündeki talebinin cezaevi tarafından kabul edilmemesi üzerine, İnfaz Hâkimliğine başvurmuş ve mahkeme de hükümlünün talebini kabul etmiştir.

Örnek olay 2: Medyaya yansıyan başka bir haberde de, müebbet hapis cezası alan ve cezaevinde olan hükümlü, çok uzun yıllardır ameliyat olmak istediği, bu nedenle cinsiyet değişikliği davası açtığı, “Cinsiyet değiştirmesi konusunda bir terslik yoktur” şeklinde bir heyet raporu alındığı, Adalet Bakanlığı’nın ‘cinsiyet değişikliği kararı var ama cinsiyet değişikliği zorunludur’ ibaresi olmadığı için şu anda böyle bir ameliyata ihtiyaç duyulmadığı, daha sonra cinsiyet değişikliğinin zorunlu olduğu yönünde rapor alındığı, hükümlünün cezaevinde ameliyat olmasına izin verilmediği ifade edilmektedir.

Yurtdışından örnek olay: Medyaya yansıyan habere göre, Kaliforniya’daki bir trans hükümlünün cezaevinde iken, masraflarının tamamı devlet tarafından ödenerek cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirmesine izin verildiği, Bunun, bir devletin cinsiyet değiştirme ameliyatını ödediği, Birleşik Devletler’deki ilk dava olduğuanlaşma kanununda, birinin biyolojik cinsiyetini değiştirmek için, mahkûmun tıbbi ve zihinsel sağlık uzmanları tarafından değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği, doktorlar, psikologlar ve psikiyatrların altı üyeli bir komisyona başvurması gerektiği, eğer mahkûmun ameliyatı tıbbi açıdan uygunsa, devletin tüm masrafları ödemesi gerektiği, hükümlünün tercih edilen toplumsal cinsiyet rollerinde bir yıl yaşamak zorunda kalacağı ve aynı zamanda hormon tedavisine tabi tutulacağı, hükümlünün cinayet, adam kaçırma ve soygun suçundan hükümlü olduğu, tahliye imkânı olmaksızın ömür boyu hapis yatacağı ifade edilmektedir.

7. ÇEŞİTLİ YARGITAY KARARLARI

*T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI

E. 2010/11100 K. 2011/14833 T. 04.10.2011

 “…4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 40. maddesinde "cinsiyetini değiştirmek isteyen kimse, şahsen başvuruda bulunarak mahkemece cinsiyet değişikliğine izin verilmesini isteyebilir. Ancak, iznin verilebilmesi için, istem sahibinin onsekiz yaşını doldurmuş bulunması ve evli olmaması; ayrıca transseksüel yapıda olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunluluğunu ve üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu bir eğitim ve araştırma hastanesinden alınacak resmi sağlık kurulu raporuyla belgelemesi şarttır. Verilen izne bağlı olarak amaç ve tıbbi yöntemlere uygun bir cinsiyet değiştirme ameliyatı gerçekleştirildiğinin resmi sağlık kurulu raporuyla doğrulanması halinde, mahkemece nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına karar verilir" hükmü yer almaktadır. Diğer yandan, hakim taleple bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. (6100 s.HMK.m.26, HUMK.m.74)Bu kapsamda; 1) Davacı cinsiyet değiştirmeye izin verilmesini istediği halde, talepten farklı karar verilmesi, 2) Türk Medeni Kanununun 40. maddesindeki usule uyulmadan karar verilmesi, 3)Davacının Adli Sicil Kaydı ve aranılan şahıslardan olup olmadığına ilişkin kayıtlar getirtilmeden, kayıtlarda karışıklık oluşturabilecek şekilde karar verilmesi, doğru bulunmamıştır….BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.”

*T.C. YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ KARARI

E. 2015/6208 K. 2016/1374 T. 28.01.2016

 “…Davacı vekili dava dilekçesinde, nüfus kaydında MD. olarak kayıtlı kişinin adının doğum tutanağına uygun biçimde MD. ve erkek olan cinsiyetinin de kadın olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece, davanın kısmen kabulü ile soyadının değiştirilmesine ilişkin davanın reddine, cinsiyetinin değiştirilmesi davasının kabulüne karar verilmiştir….Mahkemece davalının cinsiyet değişikliği isteminin kabulüne karar verilmiş ise de, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olan cinsiyet değişikliğinde aktif dava ehliyetinin bizzat cinsiyeti değişecek kişiye ait olduğundan davanın aktif husumet ehliyeti yönünden reddi yerine esasa girilerek kabulü doğru görülmemiştir….BOZULMASINA, …28.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi…”

*T.C. YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ KARARI

E. 2015/23063 K. 2016/3697 T. 02.03.2016

 “… Davacı dilekçesinde özetle; nüfus kaydındaki cinsiyetinin ve isminin değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece, davacının kanunun aradığı şartların tamamını taşımadığı, yardımcı üreme teknikleri ile çocuk sahibi olma ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. TMK'nun 40.maddesine göre "Cinsiyetini değiştirmek isteyen kimse, şahsen başvuruda bulunarak mahkemece cinsiyet değişikliğine izin verilmesini isteyebilir. Ancak iznin verilebilmesi için, istem sahibinin onsekiz yaşını doldurmuş bulunması ve evli olmaması, ayrıca transseksüel yapıda olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunluluğunu ve üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu bir eğitim ve araştırma hastanesinden alınacak resmi sağlık kurulu raporuyla belgelemesi şarttır." Dosyada mevcut U.Ü. Sağlık Kuruluşları Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 08.08.2014 tarihli sağlık kurulu raporunda, davacının cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunlu olduğu kanaatinin bildirildiği, aynı sağlık kuruluşunda Üroloji Anabilim tarafından düzenlenen 09.09.2014 tarihli sağlık kurulu raporunda, (davacı) hastadan sperm elde edilemediği ve spermiogram çalışılamadığından üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunup bulunmadığı hususunda kanaat oluşturulamadığı ayrıca bilahare alınan 01.10.2014 tarihli aynı anabilim dalı raporuna göre azoospermi saptanan hastanın doğal yolla çocuk sahibi olma yeteneğinden yoksun olup bununla birlikte yardımcı üreme teknikleri ile çocuk sahibi olma ihtimalinin bulunduğu belirtilmiştir. Mevcut raporlar arasında bütünlük sağlanarak, davacının cinsiyet değişikliği talebinin hem genel sağlık ve ruh sağlığı, hem üreme yeteneği yönünden cinsiyet değişikliğine uygun olup olmadığı, gereklilik hali hususlarında konuya netlik getirmek açısından, dosyanın ATK Başkanlığı 4. İhtisas Dairesine gönderilmek suretiyle adı geçenin TMK’nun 40. maddesi gereğince cinsiyet değişikliğini gerektirir bir neden bulunup bulunmadığının belirlenmesi amacıyla rapor alınarak oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir….Bozulmasına, 02.03.2016…oybirliğiyle karar verildi…”

 *T.C. YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ KARARI

E. 2016/11554 K. 2016/11023 T. 21.11.2016

 “…Dava, cinsiyet değişikliğine izin verilmesi isteminde ilişkindir. İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, cinsiyet değişikliğine izin verilmesine ilişkin talebin, çekişmesiz yargı konusu olup HMK'nın 373. maddesine göre, çekişmesiz yargı işlerinde, aksine hüküm bulunmadıkça görevli ve yetkili mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi, davanın 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesine göre nüfus kayıtlarında düzeltme davası olduğu, bu davalarda görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Somut olayda; davacı, transseksüel yapıda olduğu, gerek ruhen gerekse de biyolojik olarak kendisini bir erkek gibi hissettiğini, tüm bu nedenlerle davacıya cinsiyet değişikliği konusunda izin verilmesini, nüfus kaydındaki cinsiyetin erkek olarak düzeltilmesini talep etmiştir. Cinsiyet değişikliğine izin istemi, 6100 sayılı HMK'nın 382/2-a-2 maddesinde çekişmesiz yargı işi olarak düzenlenmiştir. HMK'nın 383. maddesine göre, çekişmesiz yargı işinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme olmadığı sürece sulh hukuk mahkemesidir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Davacının talebinin çekişmesiz yargı kapsamında olmadığı, adı geçen Kanun maddeleri uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görüleceği Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2013 gün ve 2013/18-464 E. - 2013/1698 K. sayılı ilâmıyla da benimsenmiş olup bu nedenle, 5490 sayılı Kanunun 36/1-a-b maddesi kapsamında olan uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 21.11.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi….” 

Av. Şehriban GÜZEL EREN

KAYNAKÇA

(1) ÇALIŞKAN , S. (2018), "Cezaevinde Olan Transseksüel Hükümlülerin Cinsiyet Değiştirme Hakkı" https://www.hukukihaber.net/cezaevinde-olan-transseksuel-hukumlulerin-cinsiyet-degistirme-hakki ,  03.01.2023

(2) (2022), ‘’ Cinsiyet Değiştirme Davası Nasıl Açılır?’’ , https://www.aydinveyildirirhukukburosu.com.tr// 03.01.2023

(3) YAĞLI, S. (2015) , ‘’ Bir Anlatı Mecrası Olarak Yeni Medyanın Söyleminde Trans Bireyler’’, Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, https://www.dergipark.org.tr// 03.01.2023

(4) GÖLGE, Z. (2019) , ‘’ Trans Bireylere Yönelik Tutum Ölçeği'nin Türkçe Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması’’, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsü, İstanbul

(5) YILMAZ, Y. (2021) , ‘’ Mahkemeden İzin Alınmaksızın Gerçekleşen Cinsiyet Değişikliğinin Türk Hukuku Açısından Değerlendirilmesi’’, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 

(6) VATANDAŞ, C. , ‘’ TOPLUMSAL CİNSİYET VE CİNSİYET ROLLERİNİN ALGILANIŞI’’, makale.

(7) GÜRLEK, A. , ‘’ CİNSİYET DEĞİŞTİRME AMELİYATI’’, makale.

(8) https://www.mevzuat.gov.tr// 03.01.2023>

(9) https://www.karararama.yargitay.gov.tr// 03.01.2023>

(10) https://www.karartek.com.tr// 03.01.2023>