T.C.
GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/792
K. 2022/1776
T. 23.11.2022

İSTİRDAT İSTEMİ ( Mahkemece Davanın Sebepsiz Zenginleşme Hükümlerine Göre Zamanaşımı Dolduğundan Bahisle Reddine Karar Verilmişse de Borcun Kaynağı Kefalet Sözleşmesi Olup TBK'nın 146. Maddesi Gereğince Sözleşmeden Doğan Fazla Ödemelerin İadesinde Genel Zamanaşımı Uygulanacağı - Mahkemenin Zamanaşımı Nedeniyle Davanın Reddi Yönündeki Gerekçesinin Doğru Olmadığı )

BELİRSİZ ALACAK DAVASI ( Davanın Belirsiz Alacak Olarak Açılamayacağı Gerekçesi ile Davanın Usulden Reddine Karar Verilmişse de Dava Dilekçesinde Davanın Belirsiz Alacak Davası Olarak Açıldığına Dair Emare Geçmediği Gibi Davanın Şartları Olmadan Belirsiz Alacak Davası Olarak Açılması İhtimalinde Dahi Usulden Reddi Yerine Kısmi Dava Olarak Yargılamaya Devam Edilmesi Gerektiği - Dava Dilekçesinde Fazlaya İlişkin Haklar Saklı Kalmak Kaydıyla Şimdilik Belirtilen Miktarın Tahsili Talep Edilmiş Olup Davanın Usulden Reddinin Hatalı Olduğu )

DAVANIN HEM USUL HEM ESASTAN REDDEDİLMESİ ( Mahkemece Zamanaşımı ve Hukuki Yarar Yokluğuna Dayalı Olarak Davanın Reddine Karar Verilmişse de Hem Usul Hem de Esastan Dolayı Gerekçe Gösterilerek Karar Verilemeyeceği - Mahkemece Öncelikle Hukuki Yararın Olup Olmadığı Yönünde İnceleme Yapılarak Şartları Varsa Davanın Usulden Reddine Karar Verilmesi Şayet Hukuki Yarar Mevcutsa Zamanaşımı Def'i İncelenerek İşin Esasına Geçilip Esas Yönünden Karar Verilmesi Gerektiği )

BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ ( Davacının Kefil Olduğu Sözleşme Dışındakilerden Sorumlu Olmayacağı - Ödemelerin Hangi Kredilerden Kaynaklandığı Önceki Sözleşmelerin Ödemeyle Kapatılıp Kapatılmadığı Yapılandırma Yapılmışsa Kefile Etkisi Sonraki Sözleşmelere Göre Kefilden Tahsilat Yapılmışsa Bunun Kefilin İmzaladığı Sözleşmelerle Bağlantısı Olup Olmadığı Kefilin Ödemelerinin İmzası Bulunan Sözleşmelere İstinaden Yapılıp Yapılmadığı Asıl Borçlunun Ödemeleri Varsa Mahsubu Yapılarak Kefilden Tahsilat Yapılıp Yapılmadığı Hususlarının Tespiti İçin Bilirkişi Raporu Alınması Gerektiği )

2004/m.72

6098/m.146

6100/m.107,109

ÖZET: Dava, kefilin fazladan ödediği iddia olunan bedellerin istirdadı istemine ilişkindir.

Davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı yönünde ikinci gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmişse de, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına dair hiç bir emare geçmediği gibi, davanın şartları olmadan belirsiz alacak davası olarak açılması ihtimalinde dahi usulden reddi yerine kısmi dava olarak yargılamaya devam edilmesi gerekir. Dava dilekçesinde yapılacak bilirkişi incelemesinden sonra artırılmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik belirli miktarın tahsili talep edilmiştir. Dava dilekçesinde HMK'nın 107. maddesinden bahisle belirsiz alacak davası olarak davanın açıldığı anlamına gelecek herhangi bir açıklama da mevcut değildir. HMK'nın 109. maddesi uyarınca da eldeki alacak davası mahiyetindeki davanın bölünerek kısmi dava olarak açılmasında herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır. Açıklanan sebeplerle mahkemenin usulden ret gerekçesi de hukuki dayanaktan yoksun ve hatalıdır. Kaldı ki, mahkemece zamanaşımı ve hukuki yarar yokluğuna dayalı olarak davanın reddine karar verilmişse de, hem usul hem de esastan dolayı gerekçe gösterilerek karar verilemez. Mahkemece öncelikle hukuki yararın olup olmadığı yönünde inceleme yapılarak öncelikle şartları varsa davanın usulden reddine karar vermesi, şayet hukuki yarar mevcutsa zamanaşımı def'i incelenerek işin esasına geçilip esas yönünden karar verilmesi gerekir.

Bilirkişi raporunda sadece iki sözleşmeye atıf yapılarak kefalet limit artırımları sebebiyle davacı kefilin sorumluluk haddi belirtilmişse de rapor hüküm vermeye elverişli değildir. Mahkemece, dava dışı asıl borçlu şirketin tüm sözleşmeleri ve kredi hesap ekstreleri, hesap dökümleri getirtilerek, gerekirse banka kayıtları üzerinde bankacı bilirkişiye yerinde inceleme yaptırılarak; davacının kefil olduğu sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerden sorumlu olacağı, kefil olduğu sözleşme dışındaki sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredilerden sorumlu tutulamayacağı da nazara alınarak, yapılan ödemelerin hangi kapsamda kullandırılan kredilerden kaynaklandığı, önceki sözleşmelerin ödeme yapılarak kapatılıp kapatılmadığı, yapılandırma işlemi yapılmış ise bunun kefilin durumuna etkisi, sonraki tarihli sözleşmelere göre kefilden tahsilat yapılmışsa bunun kefilin imzası olan sözleşmelerle bağlantısının olup olmadığı, kefilin yapmış olduğu ödemelerin imzası bulunan sözleşmelere istinaden yapılıp yapılmadığı, asıl borçlunun ödemelerinin olup olmadığı, varsa bu ödemelerin de mahsubu yapılarak davacı kefilden tahsilat yapılıp yapılmadığı hususlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti için konusunda uzman bankacı bilirkişiden rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi doğru olmamıştır.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19/02/2021 tarih ve 2020/569 esas, 2021/126 karar sayılı kararının istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 Sayılı HMK'nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı .....'nin davalı bankadan kullandığı ....tarihli kredinin .... USD,...tarihli kredinin ...USD tutrarlı kısmına kefil olduğunu, müvekkilinin kredilerin sadece ... USD'lik kısmından sorumlu olduğunu, ancak davalı bankanın hukuka aykırı bir şekilde müvekkilinin kefil olduğu miktarı aşacak şekilde tahsilat yaptığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ....TL kefalet tutarının ödemeden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkili ile ....arasında imzalanan .... tarihli .... doğrultusunda, davacı tarafından; dava dışı firmanın bankaları nezdinde doğmuş ve doğacak tüm borçlarına .... USD ile sınırlı müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, .... tarihinde davacının kefalet limitinin .... USD'ye çıkarıldığını ve davacının yine kefaletinin arttırılmasını kabul ederek sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, yine ilgili şirketin bankaları nezdinde doğmuş ve doğacak tüm borçlarına, davacı tarafından, .... tarihli .... uyarınca ...USD tutarında müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, böylelikle davacının dava dışı firmanın kullanılmış ve kullanılacak kredi ve hesapları doğrultusunda toplam ....USD kefalet limitinin oluştuğunu, şirketin borcu nedeniyle davacının toplam ....USD ödeme yaptığını, ödeme doğrultusunda, davacının ilgili şirketin kefaletinden çıkarıldığını ve daha sonraki süreçte bankalarının kefalet sebebiyle davacıdan herhangi bir talepte bulunmadığını, ayrıca davacı tarafından da bankalarına kefalet sebebiyle yapılan ödemeler doğrultusunda alınan ibraname gereğince de talebi reddi gerektiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın ... tarihli,.... tarihli, .... tarihli ödemeler yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine, .... tarihli ödeme nedeniyle tazminat talebinin belirsiz alacak davası açmada hukuki yarar bulunmadığından reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili, mahkemece zamanaşımı yönünden yapılan değerlendirmenin hukuka aykırı olup TBK'nın 146 maddesi gereğince sürenin ... yıl olduğunu, davanın belirsiz alacak davası şartlarına haiz olmadığı gerekçesiyle hukuki yarar yokluğundan verilen ret kararının da hukuka aykırı olduğunu, davalı bankanın hem müvekkilinden hem de dava dışı şirketten tahsilatlar yaptığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunun eksik düzenlendiğini, taraflarınca rapora itiraz edildiğini, müvekkilinin kefil olduğu sözleşmeler dışında dava dışı şirketle sonradan ...yılında kullandırılan krediye istinaden müvekkilinden tahsilat yapılmış olduğu anlaşılmış olup, müvekkilinden hukuk dışı tahsilatta bulunulduğunun sabit olduğunu, somut olayda dava açılıp, bilirkişi incelemesi yapılmadan dava konusu miktarın ne kadar olduğunun bilinmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.

Dava hukuksal niteliği itibariyle, ... kapsamında kefilin fazladan ödediği iddia olunan bedellerin istirdadı istemine ilişkindir.

İnceleme, HMK'nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Mahkemece davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ... yıllık zamanaşımı dolduğundan bahisle reddine karar verilmişse de, borcun kaynağı kefalet sözleşmesi olup TBK'nın 146. maddesi (818 Sayılı BK madde 125) gereğince sözleşmeden doğan fazla ödemelerin iadesinde genel zamanaşımı olan .... yıllık zamanaşımı uygulanır. Bu nedenle mahkemenin zamanaşımı nedeniyle davanın reddi yönündeki gerekçesi doğru değildir.

Davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı yönünde ikinci gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmişse de, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına dair hiç bir emare geçmediği gibi, davanın şartları olmadan belirsiz alacak davası olarak açılması ihtimalinde dahi usulden reddi yerine kısmi dava olarak yargılamaya devam edilmesi gerekir. Somut olayda, dava dilekçesinde yapılacak bilirkişi incelemesinden sonra artırılmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ....TL'nin tahsili talep edilmiştir. Dava dilekçesinde HMK'nın 107. maddesinden bahisle belirsiz alacak davası olarak davanın açıldığı anlamına gelecek herhangi bir açıklama da mevcut değildir. HMK'nın 109. maddesi uyarınca da eldeki alacak davası mahiyetindeki davanın bölünerek kısmi dava olarak açılmasında herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır. Açıklanan sebeplerle mahkemenin usulden ret gerekçesi de hukuki dayanaktan yoksun ve hatalıdır.

Kaldı ki kabule göre dahi, mahkemece zamanaşımı ve hukuki yarar yokluğuna dayalı olarak davanın reddine karar verilmişse de, hem usul hem de esastan dolayı gerekçe gösterilerek karar verilemez. Mahkemece öncelikle hukuki yararın olup olmadığı yönünde inceleme yapılarak öncelikle şartları varsa davanın usulden reddine karar vermesi, şayet hukuki yarar mevcutsa zamanaşımı def'i incelenerek işin esasına geçilip esas yönünden karar verilmesi gerekir. Mahkemece tüm bu hususlara riayet edilmeksizin hem esastan hem de usulden davanın reddine karar verilmesi uygun görülmemiştir.

Davacı vekilince .... ve .... tarihli olmak üzere iki adet ...kapsamında sorumluluk limitinin....USD olduğu belirtildiği gibi asıl borçlu tarafından yapılan ödemeler olduğunu da savunarak başka sözleşmelerde imzasının olmadığını ileri sürmüştür. Öte yandan, müvekkilinin dava dışı şirkete kefil olduğu tarih ile alınan bilirkişi raporuna göre .... yılında davalı bankaya ödeme yaptığı tarih arasında çok uzun bir zaman dilimi bulunduğunu, davalı bankaya bu kadar uzun süre zarfında herhangi bir ödeme yapılmamış olmamasının ticari örf, adet ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dolayısıyla da ...yılında kullandırılan kredinin hangi ...ye istinaden kullandırıldığının raporda yer almadığını, davalı bankanın dava dışı şirkete .... tarihinde .... USD tutarlı .... vade tarihli ....kullandırdığı ve bunun için davalı tarafça .... USD, müvekkilince .... USD ödendiği ileri sürülmüş olup, bunun müvekkili bağlamadığını ileri sürmüştür.

Uyuşmazlık, istirdadı talep edilen ve fazla ödendiği iddia olunan alacağın hangi ....'den kaynaklandığı, davalı bankanın hangi ...ye binaen davacı kefilden tahsilat yaptığı, asıl borçlunun ödemelerinin bulunup bulunmadığı bunların düşülmesi gerekip gerekmediği, davacı kefilden imzası olmayan ...'lerden ötürü tahsilat yapılıp yapılmadığı, davacı kefilin ödemesi gereken sorumlu olduğu borcun miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.

Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda sadece ... ve ... tarihli iki sözleşmeye atıf yapılarak kefalet limit artırımları sebebiyle davacı kefilin sorumluluk haddinin .... USD olduğu belirtmişse de rapor hüküm vermeye elverişli değildir.

Mahkemece, özellikle davacı vekilinin yukarıdaki paragrafta belirtilen itirazları üzerinde de titizlikle durularak, dava dışı asıl borçlu şirketin tüm sözleşmeleri ve kredi hesap ekstreleri, hesap dökümleri getirtilerek, gerekirse banka kayıtları üzerinde bankacı bilirkişiye yerinde inceleme yaptırılarak; davacının kefil olduğu sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerden sorumlu olacağı, kefil olduğu sözleşme dışındaki sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredilerden sorumlu tutulamayacağı da nazara alınarak, yapılan ödemelerin hangi .... kapsamında kullandırılan kredilerden kaynaklandığı, önceki sözleşmelerin ödeme yapılarak kapatılıp kapatılmadığı, yapılandırma işlemi yapılmış ise bunun kefilin durumuna etkisi, sonraki tarihli sözleşmelere göre kefilden tahsilat yapılmışsa bunun kefilin imzası olan sözleşmelerle bağlantısının olup olmadığı, kefilin yapmış olduğu ödemelerin imzası bulunan sözleşmelere istinaden yapılıp yapılmadığı, asıl borçlunun ödemelerinin olup olmadığı, varsa bu ödemelerin de mahsubu yapılarak davacı kefilden tahsilat yapılıp yapılmadığı hususlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti için konusunda uzman bankacı bilirkişiden rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle dayanaksız gerekçelerle karar verilmesi doğru olmamıştır.

Sonuç olarak ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüyle mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde delillerin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;

1-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KABULÜNE,

2-)Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 19/02/2021 tarihli, 2020/569 esas, 2021/126 karar sayılı istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,

3-)Dosyanın yeniden görülmesi için mahal mahkemesine gönderilmesine,

4-)Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine,

5-)İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda nazara alınmasına,

6-)İşbu gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verilmiştir. 23.11.2022

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır