A- İŞYERİ DEVRİ HALİNDE SORUMLULUK

4857 sayılı İş Kanunun 6’ncı maddesi uyarınca “İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.” İşyerinin devrine ilişkin uygulanacak hükümler ya satış gibi kesin devirlerde söz konusu olur ya da kiraya verilen hallerde uygulanır. Aslında burada önemli olan işyerinin bütünüyle veya bir bölümünün devri söz konusu mu ona bakmak gerekmektedir. Bu sebeple işyeri veya işyerinin bir bölümünün devri kavramından ne anlamak gerekiyor.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/10461 E. , 2018/19487 K. sayılı kararında şöyle açıklamıştır:

“İşyeri veya işyerinin bir bölümünün devri kavramının yorumunda 1977/187 sayılı yönerge, 19.06.1998 tarih ve 98/50 sayılı yönerge değişikliği ve Avrupa Adalet Divanının 11.3.1993 tarihli ‘Ayşe Süzen’ davasına ilişkin kararında belirtilen kıstasların dikkate alınması gerekir. Yönerge ve karar esas alındığında devir, bir ekonomik bütünlüğü olan işletme veya işyeri ya da işyerinin bir kısmının kendi kimliğini koruyarak devrini ifade eder. Bütünlük ise, ekonomik bir faaliyetin icrası ve her birisi için ayrı ayrı belirlenmiş amaçlar doğrultusunda organize edilmiş insan ve eşyalardan ibarettir.” 

Kararın devamında ise; Ekonomik birliğin, devir sonrasında da kimliğinin korunup korunmadığının saptanmasında esas alınacak ölçütlerin listesini şu şekilde sıralamıştır;

a) İşyeri ya da işletmenin türü,

b) İşletmenin maddi varlığını oluşturan bina ve menkul gibi araçların devredilip devredilmediği,

c) Devir anındaki işletmenin gayri maddi varlığını oluşturan aktifin değeri,

d) Personelin devralınıp alınmadığı,

e) Müşteri çevresinin devredilip edilmediği, değişip değişmediği,

f) Devirden önce ve sonra işyeri ya da işletmede icra edilen faaliyetin benzerlik gösterip göstermediği,

g) Bu faaliyetlerin icra edilmesinde kesintinin süresi gibi kriterler önem kazanır. Böylelikle işyeri veya işyerinin bir bölümünün devri kavramında esas alacağımız ölçüt bu şekilde olacaktır.

Öte yandan 4857 sayılı İş Kanunun 6/2 ve 3. Fıkrasında devralan ve devredenin sorumluluğunun sınırı çizmektedir. Şöyle ki; “Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.

Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.”

Kanun hükmünün sınırını çizdiği bu sorumluluğa daha ayrıntılı biçimde bakalım. Şöyle ki;

1-) Devreden işverenin devirden sonra ortaya çıkan ve kıdem tazminatı dışında kalan işçilik alacakları nedeniyle bir sorumluluğu yoktur. Bununla birlikte işyerini devren işverenlerin bu sorumlulukları, “işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.” Ayrıca devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmemiş (iki yıllık süre) kıdem tazminatı bakımından söz konusu değildir.

2-) Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden sorumluluk ise son işverene ait olmakla devreden işverenin bu işçilik alacaklarından sorumluluğu yoktur. Devralan işveren ihbar tazminatı ve kullandırılmayan izin ücretlerinden tek başına sorumludur.

3-) Yıllık izin ücreti alacağından da tek başına devralan işveren sorumludur.  Bunun temelinde yıllık izin ücretinin iş sözleşmesi devam ederken talep edilebilmesi mümkün olmaması yatmaktadır.

4-) Bununla birlikte işyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır.

İş Kanunun 6’ncı maddesi uyarınca “Tüzel kişiliğin birleşme veya katılma ya da türünün değişmesiyle sona erme halinde birlikte sorumluluk hükümleri uygulanmaz.

İşyeri devri hükümleri, iflas dolayısıyla malvarlığının tasfiyesi sonucu işyerinin veya bir bölümünün başkasına devri halinde uygulanmaz.

Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz. Devreden veya devralan işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerin yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır.”

Ayrıca devir işçi yönünden de fesih için haklı sebep oluşturmaz. Nasıl ki işveren devre dayanarak sözleşmeyi feshetme imkânına doğrudan hakkı yoksa işçi bakımından da aynısı geçerlidir.

B- İŞ SÖZLEŞMESİNİN DEVRİNDE SORUMLULUK

İş Kanunun da özel olarak iş sözleşmesinin devrine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu sebeple Türk Borçlar Kanunun 429. maddesin de iş sözleşmesinin devrine ilişkin düzenlemesi ile bu boşluğu doldurmuştur. Anılan düzenlemeye göre “Hizmet sözleşmesi, ancak işçinin yazılı rızası alınmak suretiyle, sürekli olarak başka bir işverene devredilebilir. Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır.”

İşyeri devrinden farklı olarak iş sözleşmesinin devri halinde işveren işçinin onayını almaksızın devir işlemini gerçekleştiremez. Fakat devir işlemine onay vermeyen işçi iş görme borcunu işverenine karşı yerine getirmeye devam etmek zorundadır.

İşçinin yazılı onayı Yargıtay’ın yerleşik kararları ile devir sırasında alınması gerektiği görüşündedir. Bu demektir ki işçiden önceden alınan yazılı onay geçerli olmayacaktır. İş sözleşmesinin devri halinde iş sözleşmesi sona ermemekte, sadece iş sözleşmesinin tarafları değişmektedir. Bu sebepledir ki; iş sözleşmesi devredilen işçi, devir tarihinde devreden işverenden kıdem tazminatı veya kullanmadığı yıllın izin ücretlerini talep edemeyecektir. Ancak devir tarihinde iş sözleşmesi feshedilirse; devreden işveren devir sırasındaki ücret ve işçiyi çalıştırdığı süre ile sınırlı olarak kıdem tazminatından sorumludur. Ayrıca iş sözleşmesinin devrinde de devreden işveren iki yıl süreyle devralan işveren ile birlikte sorumludur.