1-) Mülkiyet Hakkı Kavramı Ve Kamulaştırmasız El Atma Çeşitleri;

Mülkiye Hakkı, Anayasa’nın 35. maddesi ile güvenceye bağlanmış mutlak bir anayasal hak olup malik sıfatını taşıyan herkes bu haktan yararlanmaktadır. Mülkiyet hakkının unsurları Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir." şeklinde ifade edilmiştir. Madde hükmü incelendiğinde mülkiyet hakkı sahibine "o şeyde hukuk düzenin sınırları içinde dilediği gibi tasarruf etme hakkını" sağlamaktadır. Bu hak hukuk devletinin bir gerekliliğidir. Hal böyle iken kamulaştırmasız el atma müessesi malikin mülkiyet hakkına müdahalede bulunan hukuk dışı bir işlemdir.

Kamulaştırmasız el atmanın mülkiyet hakkının özüne dokunan bir işlem olduğu açıktır. Kamulaştırmasız el atma kavramı fiili ve hukuki el atma olarak iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. Fiili el atma; kamulaştırma yetkisine sahip idarenin, Anayasa ve yasalara uygun bir işlem olmaksızın özel mülkiyete tabi taşınmazlara fiili olarak el atmasıdır. Fiili el atmanın en bilindik ve gündelik hayatta karşımıza çıkabilecek örnekleri ise özel mülkiyete tabi bir taşınmazdan mülkiyet hakkı dikkate alınmaksızın ve usulüne uygun kamulaştırma işlemleri yapılmaksızın yol geçirilmesi, taşınmazın üzerine bina veya tesis yapılmasıdır.

Bir diğer çeşit olan hukuki el atma ise daha az bilindik diyebileceğimiz bir kamulaştırmasız el atma çeşididir. Taşınmaza fiili olarak el koyma durumu yoktur.  Hukuki el atma; kamulaştırma yetkisine sahip idarenin özel mülkiyete konu taşınmazı idari işlem olan imar planı uygulaması ile malikine kullandırmamasıdır. Bu duruma örnek olarak idarenin uygulama imar planında yol,park,ibadethane vb olarak ayırdığı taşınmazlara fiilen herhangi bir müdahale yapmaksızın imar planını gerekçe göstererek malikine kullanım hakkı vermemesi gösterilebilir.

2-) Hukuki El Atma Davalarında Dava Açma Süreleri İle İlgili Anayasa Mahkemesi'nin 28.03.2018 Tarih E:2016/196, K:2018/34 Sayılı İptal Kararı ;

Anayasa Mahkemesi'nin 28.03.2018 tarih E:2016/196, K:2018/34 sayılı kararı ile hukuki el atma nedeniyle tazminat davlarını süre yönünden engelleyen 04/11/1983 tarihli ve 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 20/08/2016 tarihli ve 6745 Sayılı Kanun’un 34. Maddesiyle eklenen Geçici 11. maddenin 1. Fıkrası;

“Taşınmazın imar planında kamu hizmetine ayrılmasının henüz bir kamulaştırma yapılmayıp fiilen de taşınmaza el atılmadığı için mülkiyet hakkını ortadan kaldırmamakla birlikte malikin mülkiyet hakkından doğan yetkilerini önemli ölçüde kısıtladığı, taşınmazın kamu hizmet alanı olarak ayrılmasından dolayı taşınmaz üzerinde inşai faaliyette bulunulabilmesi mümkün olamadığı gibi bu durumun satış, bağış, ipotek ve diğer irtifak haklarının tesisi yönünden yapılacak işlemler ve taşınmazın rayiç değeri bakımından da olumsuz etkilerinin bulunduğu, imar uygulamalarının ve bu bağlamda taşınmazların imar durumunun kamu hizmet alanı olarak belirlenmesinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği, mülkiyet hakkının ancak kamu yararı gerekçesiyle ve kanunla sınırlanabileceği, sınırlamanın mülkiyet hakkın özüne dokunamayacağı, ulaşılmak istenen kamu yararı ile sınırlandırılan hak arasında ölçülülük ilkesi gereği adil bir denge kurulması gerektiği, mülkiyet hakkın özüne dokunmadığının ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğunun kabulü için temel hakların kullanılmasını ciddi surette güçleştirip amacına ulaşmasına engel olmaması ve etkisini ortadan kaldırıcı bir nitelik taşımaması gerektiği, imar planında kamu hizmetine tahsis edilen fakat 5 yıl içerisinde kamulaştırılmayan taşınmazlar için tazminat hakkının 5 yıl ötelenmesinin malikin uğradığı zararları telafi etmeye ve gidermeye yönelik herhangi bir önlem içermemesi, söz konusu kısıtlılık nedeniyle açılacak davalarda taşınmazı kullanamamaktan kaynaklanan zararların tazminine yönelik bir düzenlemenin bulunmaması ve kısıtlamanın ne kadar süredir var olduğunun dikkate alınmaması açılarından maliklere aşırı bir külfet yüklemekte ve kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi malik aleyhine bozulduğu” gerekçeleriyle, Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonrası süre yönünden engel kalkmış olup hukuki el atma nedeniyle tazminat davaları her zaman açılabilecektir

3-) Hukuki El Atma Davalarında Görevli Mahkeme;

26/11/2022 tarihli son Kanun değişikliği ile imar planından kaynaklanan hukuki el atma davaları fiili el atma davaları gibi adli yargı merciilerinde (Asliye Hukuk Mahkemeleri) görülecektir. 

İmar planından kaynaklanan hukuki el atma davalarına hangi yargı kolunda bakılacağı uzun yıllar tartışılmış olup 26/11/2022 tarih ve 32025 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Vergi Usul Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 3. Maddesi ile “4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin açılacak davalar, adli yargıda görülür.”  denilerek fiili ve hukuki kamulaştırmasız el atma davalarında adli yargı mercileri görevli kılınmıştır.

Bu karar ile 26/11/2022 tarihinden evvel açılmış davalar yönünden özel bir düzenleme yapılmamış olup kararın yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilerek yayım tarihinden evvel idari yargı mercilerinde açılan derdest davalar yönünden görevsizlik kararı verilecektir.