Ülkemizde 06.02.2023 tarihinde meydana gelmiş olan ve “yüzyılın felaketi” olarak adlandırılan iki büyük deprem neticesinde 10 ilimizde bugün itibariyle 30 bini aşkın can kaybı yaşanmış, on binlerce insanımız yaralanmış ve yine on binlerce yapı bu depremler neticesinde yıkılmış ve telafisi zor maddi ve manevi hasarlar meydana gelmiştir. Ülkemizin içinde bulunduğu bu zor günlerde vatandaşlarımızın gerek yaşamsal gerek hukuki ve gerekse de eğitim faaliyetleri kapsamında bilgilendirilmesi zaruri bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Ülkemizde yaşanan ve 10 ili etkisi altına alan iki büyük deprem sonucunda vatandaşlarımızın bilinçlendirilmesi gereken konulardan biri de ailesini ve yakınlarını kaybetmiş veya ailesine ve yakınlarına ulaşılamayan çocuklarımız bakımından yapılacak çalışmalar ve başvurulacak yollardır. Nitekim çeşitli sosyal medya hesapları ile internet sitelerinde yer alan ve vatandaşlarımızın yanlış yönlendirilmesine sebep olan haberlerin sayıca çok fazla olması vatandaşlarımızın bu konularda bilinçlendirilmesi gerektiğinin en büyük göstergesidir. Zira 08.02.2023 tarihinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın internet sitesi aracılığıyla Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği deprem nedeniyle koruyucu aile olmak isteyen vatandaşlarımız için bir duyuru metni yayınlamış ve deprem bölgesinde korunma ve bakım ihtiyacı olduğu tespit edilen çocuklarımız bakımından koruyucu aile olmak isteyen vatandaşlarımızın ne şekilde başvuru yapması gerektiğini belirtmiştir. Tam da bu noktada vatandaşlarımızın aslında hukuki sonuçları birbirinden tamamen farklı olan koruyucu aile hizmetini, evlat edinme kurumu ile karıştırdığı gerçeği ile karşı karşıya kalmaktayız.

Evlat edinmenin hüküm ve sonuçları, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Dördüncü Ayrımında düzenlenmekle birlikte, evlat edinme bahsi geçen hükümler çerçevesinde evlat edinmesi uygun olan kişiler ile evlat edinilmesi uygun olan çocuklar arasında hukuk kuralları çerçevesinde bir çocuk-ebeveyn ilişkisi kurulması olarak tanımlanabilecektir. Kurulan bu ilişki neticesinde ise evlat edinen/edinenler artık velayet hakkı sahibi olacaktır. Ancak ayrıca ve açıkça belirtilmelidir ki, koruyucu aile olmanın koşullarıyla kıyaslandığında, evlat edinme kurumunun koşulları gerek evlat edinen gerekse de evlat edinilen bakımından çok daha katı kurallar ile belirlenmiş olmakla birlikte taraflar arasında da ciddi hukuki sonuçlar doğurmaktadır.

Koruyucu aile hizmeti ise çocuğun, sosyal, ekonomik, psikolojik vb. sebepler ile kendi biyolojik ailesi ile birlikte yaşamasının mümkün olmadığı durumlarda, devlet denetiminde olmak koşuluyla uzun veya kısa vadede, ücretli veya gönüllü olarak başvuruda bulunan aileler tarafından ve kendi aile ortamlarında ihtiyaçlarının karşılanması ve yetiştirilmesi olarak tanımlanabilecektir. İşte 06.02.2023 tarihinde ülkemizde meydana gelen ve 10 il üzerinde halen ciddi şekilde etkilerini sürdüren deprem felaketi sonucunda bazı çocuklarımız ailelerini ve yakınlarını kaybetmiş; bazı çocuklarımızın ise vatandaşlarımızın uğramış olduğu maddi ve manevi hasarlar sonucunda ortaya çıkan özellikle ekonomik ve psikolojik sıkıntılar sebebiyle ailelerinin yanında bakımının sürdürülmesi ve ihtiyaçlarının karşılanması imkansız hale gelmiştir. Bu bakımdan çocukların duygusal anlamda doyurulabildiği, eğitim faaliyetlerini sürdürebildiği ve ekonomik zorluk yaşamaksızın ihtiyaçlarının karşılanabildiği bir ailenin yanında büyümesi onlar için çok daha yararlı olacak ve deprem sebebiyle uğramış oldukları zararların etkileri belki bir nebze de olsa telafi edilebilecektir.

Kimlerin koruyucu aile olabileceği hususuna değinecek olursak, Koruyucu Aile Yönetmeliği’nin “Koruyucu Ailenin Tespiti ve İstenen Belgeler” başlıklı 8’inci maddesi gereğince; T.C. vatandaşı olan ve sürekli olarak Türkiye’de ikamet eden, 25-65 yaşları arasında, en az ilkokul mezunu olan, düzenli bir gelire sahip olan ve çocuğun öz anne/babası veyahut vasisi olmayan herkes koruyucu aile hizmetinin ruhuna yakışır bir biçimde çocuğun menfaatlerinin üstün tutulduğu, sevildiği, korunduğu, ihtiyaçlarının karşılandığı bir ortam sağlayarak koruyucu aile olabilecektir. Şunu da belirtmek gerekir ki, koruyucu aile hizmetine başvurmak için evli olma şartı aranmamaktadır. Evli ya da bekar herkes gerekli koşulları taşıdığı takdirde koruyucu aile olabilecektir. Ancak başvuru sahipleri evli iseler eşleriyle birlikte başvuruda bulunabileceklerdir.

Bir diğer yandan koruyucu aile modelleri bakımından bir değerlendirme yapılacak olursa; ülkemizde “akraba veya yakın çevre koruyucu aile modeli”, “geçici koruyucu aile modeli”, “süreli koruyucu aile modeli” ve “uzmanlaşmış koruyucu aile modeli” olmak üzere dört çeşit koruyucu aile modeli uygulanmakla birlikte Koruyucu Aile Yönetmeliği’nin 8’inci maddesinin 2’nci fıkrasında uzmanlaşmış ve geçici koruyucu aile modelleri bakımından yukarıda belirtilen koşulların yanında “bu kapsamdaki çocuklara yardımcı olabilecek Bakanlıkça belirlenen lisans eğitimi almış veya eşlerden biri en az ilköğretim düzeyinde olmak üzere temel ana-baba eğitimleri, koruyucu aile birinci ve ikinci kademe eğitimlerini almış olmak” şeklinde ek bir koşula yer verilmiştir.

Yönetmelikte yer alan koşullara haiz kişiler e-Devlet üzerinden veya deprem bölgesinin dışında ikamet ettikleri ilin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerinde koruyucu aile başvurusunda bulunabileceklerdir.

Sonuç itibariyle, ülke olarak içerisinde bulunduğumuz bu kara günlerde yegane amacımız, geleceğimizin umudu olan çocuklarımızın en az hasarla bu süreci atlatması adına en hassas şekilde çalışmak, ailesini kaybetmiş olan veya mevcut koşullar sebebiyle ailesi ile yaşaması mümkün olmayan çocuklarımız için “koruyucu aile hizmetini” amacına yakışır bir biçimde uygulayarak anne-baba şefkati, bakım ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarının eksiksiz karşılanmasını sağlamak olmalıdır. Bu sebeple de koruyucu aile hizmetinin ne olduğu ve ne olmadığı koruyucu aile olmak isteyen bireylerce eksiksiz bir biçimde değerlendirilmelidir.

Av. Dilan KAYA