Vasilik davalarına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun m.396 vd. düzenlenmektedir. Vesayet makamları sulh hukuk mahkemeleri olmakla birlikte bu davalar kamu düzeninden olup, hasımsız olarak açılmaktadır. Bir kimsenin vesayet altına alınması için kanunda yazılı birden çok sebep olmakla birlikte, biz bu makalede küçüklerin vesayet altına alınmalarını inceleyeceğiz.

TMK m. 404’ te ‘’Velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.‘’ şeklinde düzenleme yer alır. Bu düzenleme gereği velayet altında olmayan küçüğe vasilik görevini yapabilecek ergin bir birey vasi olarak atanır. Vasi atanacak olan kişinin, küçüğün yakın hısımlarından olmasına öncelik verilir. Ayrıca vasi adayının küçük ile olan kişisel ilişkileri de büyük önem taşımaktadır. Nitekim belli yaşın üzerindeki küçüklerin mahkemede pedagog aracılığıyla dinlenmesi sağlanır ve onların istekleri de göz önüne alınır. Mahkeme tarafından kolluğa husumet araştırması da yaptırılabilir. Vasilik kararına ilgililer itiraz haklarını kullanabilirler. Yapılan itiraz vasinin şahsına yöneliktir ve vesayet makamı tarafından m.417 ve m.418 gereğince değerlendirmeye alınır. Vesayet makamı yaptığı değerlendirme sonucunda itiraz sebeplerini yerinde görmezse m.422/3 gereğince dosyayı denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesine gönderir.

Vesayet davalarında yetki kamu düzenindendir. TMK m.412 gereğince yetki kısıtlanan kişinin yerleşim yeri olarak düzenlenmiştir. Vasi adayı dava açtığı zaman küçüğün yerleşim yerinde dava açmalıdır. Atandıktan sonra da küçüğün yerleşim yerini değiştirmek isterse bu konuda vesayet makamından gerekli izni almalıdır, gerekli iznin alınmadığı durumlarda vesayet makamı tarafından vasi hakkında suç duyurusu yapılacağı muhtıra şeklinde vasiye ya da vasi vekiline bildirilir. Gerekli izin talep edildikten sonra vesayet makamı uygun gördüğü takdirde ek karar tesis ederek, kısıtlanmış küçüğün yerleşim yerinin değiştirilmesine karar verir. Değiştirmeye karar verirken kendi yetkisizliğine de karar vererek dosyayı yetkili mahkemeye gönderir.

Vasi olarak atanan kişi küçüğün malvarlığının yönetiminden de sorumludur. Burada önemli bir taşınır olan arabanın satışı uygulamada en çok karşılaştığımız durumdur. Küçüğün adına olan bir arabanın satışını vesayet makamının izni olmadan satamayız. Vesayet makamına, ilk önce arabayı niçin satacağımıza yönelik sebepleri içeren bir talep dilekçesi ve diğer ilgili belgeleri göndermeliyiz. Bu işlemlerden sonra vesayet makamı araba ile ilgili keşif kararı verecek ve bilirkişi raporunun düzenlenmesini isteyecektir. Daha sonra ise mahkemenin uygun göreceği bir satış usulüyle arabanın satışı gerçekleşecektir.

Sonuç olarak;

Vasi küçük ile ilgili işlemler yaparken dikkat etmeli, küçük adına dava açarken bile vesayet makamının iznini almalıdır. Bunlara uymadığı takdirde resen vesayet makamı tarafından görevden alınabilir ya da vasiliğin iptali için dava açmış olan diğer ilgililerden birini vasi olarak atayabilir.

Av. Nisa ŞEKEROĞLU