Demokratik hukuk devletlerinde adaletin gecikmesi, çoğu zaman adaletin gerçekleşmemesi anlamına gelir. Yargılamaların makul sürede sonuçlandırılması, sadece bireysel adaletin değil toplumsal güvenin de teminatıdır. Türkiye’de özellikle büyükşehirlerde, mahkemelerin iş yükü ve istinaf–temyiz süreçlerindeki yığılmalar nedeniyle davaların uzun yıllar sürmesi hem adil yargılanma hakkının hem de ekonomik düzenin işleyişini olumsuz etkilemektedir. Bu kapsamda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un duyurduğu yeni reform paketi, makul sürede yargılanma hakkının etkin biçimde korunması bakımından büyük önem taşımaktadır.
I. MAKUL SÜREDE YARGILANMA HAKKININ HUKUKİ DAYANAKLARI
Makul sürede yargılanma hakkı, adil yargılanma hakkının ayrılmaz bir unsurudur. Bu hak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesinin 1. fıkrasında açıkça düzenlenmiştir:
“Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir.”
Türk hukuk sisteminde bu ilke, Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti ve 141. maddesinde yer alan davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir hükmü ile güvence altına alınmıştır.
Anayasa Mahkemesi, makul sürede yargılanma hakkını Anayasa’nın 36., 141. ve 148. maddeleri kapsamında değerlendirmekte; yargılamanın uzun sürmesini adil yargılanma hakkının ihlali olarak nitelendirmektedir. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi kararlarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına paralel biçimde; davanın karmaşıklığı, tarafların ve yetkili makamların tutumu, yargılamanın kaç dereceli olduğu ve başvurucunun menfaatinin niteliği ölçütleri esas alınmaktadır.
AİHM de Türkiye hakkında verdiği çok sayıda kararda, yargılamaların aşırı uzun sürmesini AİHS m.6 ihlali olarak değerlendirmiştir. Özellikle Büker/Türkiye ve Ümmühan Kaplan/Türkiye kararlarında, yargılamanın dokuz yılı aşan sürelerde devam etmesini makul süre ilkesine aykırı bulmuştur.
II. TÜRKİYE’DE YARGILAMALARIN UZAMASI VE UYGULAMA SORUNLARI
Türkiye’de yargı sisteminin kronik sorunlarından biri, davaların uzun sürmesidir. Özellikle büyükşehirlerde mahkemelerin iş yükü, bilirkişi raporlarının gecikmesi, tebligat sistemindeki aksaklıklar, duruşma tarihlerinin uzun aralıklarla yapılması, iddianamelerin gecikmesi, duruşmaların sarkması ve istinaf mahkemelerinin beklenenden fazla dosya yüklenmesi, yargılamaların makul süre içinde tamamlanmasını engellemektedir.
Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuruların istatistiklerine göre, başvuruların yaklaşık %60’ı adil yargılanma hakkı ihlali iddiasına dayanmaktadır ve bu başvuruların önemli bir bölümü makul sürede yargılanma hakkı ile ilgilidir. Bu durum, yargı süreçlerinin hızlandırılmasına yönelik yapısal reformların zorunluluğunu göstermektedir.
Yargılamaların uzaması sadece hukuk güvenliği açısından değil, ekonomik düzen bakımından da ciddi sonuçlar doğurmaktadır. Özellikle yüksek enflasyon ortamında yasal faiz oranının reel piyasa koşullarının gerisinde kalması, alacaklıların mağduriyetine yol açmaktadır. Uzun süren davalarda hükmedilen alacaklar, enflasyon karşısında değer kaybına uğramakta; yargılama sonunda elde edilen karar ekonomik tatmin sağlamamaktadır. Bu durum, bireylerin yargı yoluna güvenini azaltmakta ve “haklı olanın geç kazanması” sorununu derinleştirmektedir.
Yargılamanın makul sürede tamamlanması, yalnızca adaletin tecellisi için değil, ekonomik ve toplumsal istikrarın sağlanması açısından da zorunludur. Zira uzun yargılamalar, ticari ilişkilerde güveni zedeler ve yatırım ortamını olumsuz etkiler.
III. YENİ YARGI REFORMU VE ADALET BAKANI TUNÇ’UN AÇIKLAMALARI
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, geçtiğimiz günlerde açıkladığı reform paketiyle bu kronik soruna yapısal çözümler getirmeyi hedeflediklerini belirtti. Reform kapsamında;
- Temyiz ve istinaf incelemelerinin en fazla 6 ay içinde sonuçlandırılması,
- Duruşma ertelemelerinin en fazla 2 ayla sınırlandırılması,
- Belirli dava türlerinde doğrudan temyiz yolunun açılması,
- Çevre, sağlık gibi alanlarda uzmanlaşmış ihtisas mahkemelerinin kurulması
öngörülmektedir. Bu düzenlemeler, Anayasa’nın 141. maddesinde öngörülen “davaların süratle sonuçlandırılması” ilkesine işlerlik kazandırma amacını taşımaktadır.
Bakan Tunç’un “makul sürede yargılanma hakkını güvence altına almak amacıyla hem yapısal hem teknik düzenlemeleri hayata geçiriyoruz” açıklaması, yargı sisteminde uzun süredir hissedilen reform ihtiyacının artık devlet politikası haline geldiğini göstermektedir. Reform paketi, AİHS m.6 ve Anayasa m.36 ile tam bir paralellik arz etmekte; bireylerin devlete karşı adil yargılanma güvencelerini pekiştirmeyi amaçlamaktadır.
SONUÇ
Makul sürede yargılanma hakkı, adil yargılanma hakkının ayrılmaz bir parçası olup hem Anayasa hem de AİHS düzeyinde koruma altındadır. Türkiye’de yargılamaların uzun sürmesi, yalnızca adaletin gecikmesine değil, ekonomik düzende de ciddi bozulmalara yol açmaktadır. Enflasyonist ortamda yasal faiz oranlarının düşük kalması, alacaklıların tatminini engellemekte ve adaletin ekonomik karşılığını zayıflatmaktadır.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un açıkladığı reform paketi, yargının hızlandırılması ve yargıya güvenin yeniden tesisi açısından önemli bir adımdır. Bununla birlikte, reformların yalnızca yasal değişikliklerle sınırlı kalmaması; yargı mensubu sayısının artırılması, dijital sistemlerin geliştirilmesi, bilirkişi ve tebligat süreçlerinin sadeleştirilmesi gibi tamamlayıcı önlemlerle desteklenmesi gerekmektedir.
Zira gerçek anlamda hukuk devleti, yalnızca adaletli kararların verilmesiyle değil, bu kararların makul bir süre içinde verilmesiyle mümkündür.
Av. Selenay Feyza BIKMAZ TÜREN
KAYNAKÇA
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, m.6.
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, m.36, m.141.
- Tatlıdil, Sıla, Anayasa Mahkemesi Kararlarına Göre Makul Sürede Yargılanma Hakkı – Sürenin Aşılması ve Sonuçları, TBB Dergisi, 2019, s.10-19.
- Şahin, İsmail, Anayasa Mahkemesi Kararlarında Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlali, Yargı ve Hukuk Dergisi, 2019/1, s.223-255.
- AİHM, Ümmühan Kaplan/Türkiye, Başvuru No: 24240/07, Karar Tarihi: 20.03.2012.
- AİHM, Büker/Türkiye, Başvuru No: 29921/96, Karar Tarihi: 24.10.2000.
- Anayasa Mahkemesi, Bekir Yazıcı Başvurusu, B. No: 2013/3044, Karar Tarihi: 17.12.2015.
- Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un açıklamaları, Sabah Gazetesi, 2025.