<strong>T.C.</strong> <div><strong>YARGITAY</strong></div> <div><strong>HUKUK GENEL KURULU</strong></div> <div><strong>ESAS NO. 1981/1-497</strong></div> <div><strong>KARAR NO. 1983/719</strong></div> <div><strong>KARAR TARİHİ. 22.6.1983</strong></div> <br> <div>818/m.18</div> <div>1086/m.240,293</div> <br> <div><strong>ÖZET :</strong> Danışıklı ( muvazaalı ) işlem hiçbir hüküm doğurmaz, bu nedenle hâkim danışığı doğrudan doğruya gözönünde tutar. Danışık nedeninin ortadan kalkması veya bir zamanın geçmesiyle görünüşteki işlem geçerli hale gelmez, danışık iddialarında zamanaşımı sözkonusu değildir.</div> <br> <div><strong>DAVA :</strong> Taraflar arasındaki "tapu iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Edirne İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi )'nce davanın reddine dair verilen 6.6.1980 gün ve 561-232 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Birinci Hukuk Dairsi'nin 22.9.1980 gün ve 10378-10977 sayılı ilamıyla; ( ..Davacı dava konusu taşınmazın davalıya intikalini sağlayan işlemin muvazayaa dayandığından bahisle iptalini istemiştir.</div> <br> <div>Mahkemece, 10 yıllık zaman aşımı gerçekleştikten sonra açıldığından davanın reddine karar verilmiştir.</div> <br> <div>Davacı, açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığına göre, dava zamanaşımı söz konusu olamaz.</div> <br> <div>Davanın esası incelenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı nedenden ötürü reddedilmesi yolsuzdur.. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davacı vekili.</div> <br> <div>Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:</div> <br> <div><strong>KARAR : </strong>Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, muvazaalı işlemin hiçbir hüküm doğurmayacağı ( butlanı ) konusu gerek uygulamada ve gerekse bilimsel görüşlerde oybirliği ile benimsenmiş bulunduğuna; bu nedenle hakimin muvazaayı istek olmaksızın re'sen gözönünde tutması gerektiğine; muvazaa sebebinin ortadan kalkması veya bir zamanın geçmesi ile görünüşteki işlemin geçerli hale gelmeyeceği kuşkusuz bulunduğuna; muvaazanın gerek def'an ve gerekse dava yoluyla her zaman ileri sürülebileceğine, bir başka ifade ile muvazaa iddialarında zaman aşımı söz konusu olmadığına göre ( Kenan Tunçomağ - Türk Borçlar Hukuku - İclt: 1, Genel Hükümler, Sayfa: 300 vd., özellikle dipnotile ilgili metin ve bu dipnotta anılan eserler ), ( Becker - Borçlar Kanunu Şerhi - 87 ), Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.</div> <div><strong><br /> </strong></div> <div><strong>SONUÇ :</strong> Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulu ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğinc ( BOZULMASINA ), istek olursa temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.6.1983 gününhde oybirliği ile karar verildi.<br /> <br /> <br /> <br /> kararara.com</div>