Mersin 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada mahkeme heyeti İlk celsede verilen ara kararda, sanığın tutukluluk halinin devamına, diğer delillerin toplanmasına, hastanede olan mağdurun ifadesinin alınmasına karar verdi. İddianame, sanığın eylemlerinin TCK 82. Maddesinin 1. fıkrası A ve F bentleri gereği, tasarlayarak kadına karşı tasarlayarak kasten adam öldürmeye teşebbüse yönelik cezalandırma talep etti. Duruşma 2 Nisan 2024 tarihine ertelendi.

Duruşmaya Mersin Barosu Başkan Yardımcısı Av. Kazım Yüksel, Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Arzu Günay ve merkez üyesi avukatlar,  tarafların avukatları, Mersin Tabip Odası yönetimi,  Mersin Kadın Platformu, Mimoza Derneği, Adana KADEM temsilcileri katıldı. Sanığın SEBGİS’le katıldığı duruşmaya Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin duruşmaya müdahil olma talebi kabul edildi.

“SANIĞIN EN YÜKSEK HADDEN CEZA ALMASI İÇİN GEREKENİ YAPACAĞIZ”

Duruşma sonrası Mersin Adliye Bahçesinde gerçekleşen basın açıklamasında konuşan Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Arzu Günay, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde bir erkek tarafında hunharca canına kast edilen Nida Nur Nergiz’in bugün duruşmasına girdik. Mersin Barosu olarak duruşmaya katıldık. Duruşmada klasik haksız tahrik indiriminden yararlanmaya yönelik beyanlarda bulunuldu. Biz bunu bütün dosyalarda, bütün duruşmalarda zaten bu şekilde savunmalar geliyor. Kadına şiddet dosyalarında klasik savunma biçimi olarak karşımıza geliyor. Biz sonuna kadar bu dosyanın takipçisi olacağız. Diğer dosyalarda olduğu gibi, bu dosyada da sanığın en yüksek hadden ceza alması için gerekeni yapacağız” dedi.

“SANIKLAR HAKSIZ TAHRİK HÜKÜMLERİNDEN YARARLANMAYA ÇALIŞMAKTA”

Mağdurun Avukatı Uğur Köksal konuşmasında, “Bu dosyanın en önemli özelliklerinden biri, insanın insan olma vasfını tamamen ortadan kalktığı, hunharca ve vahşice işlenen bir cinayete teşebbüs dosyası olması. Bununla birlikte kadına, çocuğa karşı şiddet, kamuoyunun muhakemesine, bilincine sizler tarafından aktarıldığı için çok teşekkür ediyorum. Hastamız şu ana kadar 15 ameliyat geçirdi. Sağ bacağı tamamen ampute, sol bacağını kaybetme riski var. Vücudunun her yerinde yayınlan ve dağılan şekilde saçma tanelerinin giriş çıkış izleri mevcut. Şu anda sağ omuz bölgesi ve sağ boyun bölgesi ile sağ bacak bölgesine atış yoğunluğu bulunmakta. Tamamen öldürmeye teşebbüs vasfında bir dosya. Ancak sanık savunmalarında, kastının öldürmeye değil yaralamaya yönelik olduğunu beyan etse de, giren saçma tanelerinin sayısı, vücutta bıraktığı izler ve vücudunda hala saçma tanelerinin hayati tehlike geçirecek şekilde sabit halde kalıyor olması bir arada değerlendirilmesi eylemin öldürmeye teşebbüs olduğu çok açık bir şekilde ortada. Tabi bu tarz dosyalarda kadına karşı şiddeti meşrulaştırmak amacıyla, sanıklar haksız tahrik hükümlerinden yararlanmaya çalışmakta.  Ancak biz sayın mahkemenin de, buna cevaz vermeyeceğini düşünüyoruz” dedi.

Yaşanan olay hakkında bilgiler veren Köksal, “Sanık toplanda mağdureye pompalı av tüfeğiyle 6 el atış yapıyor. Atışlardan iki tanesi olay yeri inceleme raporuna göre 2 metre mesafeden, diğer dört atış ise yanına yaklaşarak 1 metre mesafeden atış yapıyor. Burada en önemli kısım mağdurenin ısrarla atış yapma, dur şeklinde bağırıp yalvarmasına rağmen, mağdurenin yanından bir metre mesafeden dört atışı daha gerçekleştiriyor olması. Zaten insanı insanlık vasfından çıkaran hunharca ve vahşice cinayete teşebbüs dememin, bu sıfatlarla adlandırmamın sebebi bu” ifadesini kullandı.

“GERÇEK ADALET SAĞLANANA DEK BURADAYIZ”

Daha sonra konuşma yapan önceki dönem Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Ful Uğurhan, “İstanbul Sözleşmesi’nin etkin şekilde uygulanması gerekirken kaldırılması devletin kadına yönelik şiddeti önleme görevini terk etmesi anlamına geliyor.  Bizler biliyoruz ki ataerkinin ürettiği şiddet, kadın düşmanı politikalar, cezasızlık ve korumasızlık ile hayatın her alanında şiddet körüklenmektedir.

Şiddet ikliminin, kadına yönelik sonuçları ile yüz yüze kalan biz kadınlar isyanımızı bugün de haykırmaya devam ediyoruz. Ne evde ne iş yerinde ne sokakta şiddete uğramak istiyoruz. Koruyamıyorsunuz, öldürülüyoruz!

Aramızdan çekilip alınan kadınların eksikliğinde; ülkemizde kazanımlarımızı sürekli gündemde tutmaya, başta İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa olmak üzere kazanımlarımızdan geri adım atmamaya ve mücadelemize devam edeceğiz. Nida Nur’un bizlere bir mesajı var: "Bugüne kadar yaşadığım ve gelecekte yaşayacağım tüm zorluklar için şahsın en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Türk adaletine güveniyorum."

Fail indirimsiz cezalandırılana, toplumsal cinsiyet temelli şiddetle mücadelede caydırıcı ve etkili bir yargı kararı alınana kadar sürecin takipçisi olacağız. Gerçek Adalet Sağlanana Dek Buradayız. Dayanışmamızla Karşınızdayız” ifadesini kullandı.