Ülkemizde yaşanan trafik kazaları hakkında 25 mayıs 2023 tarihinde yayımlanan TÜİK raporunda yer alan istatistikler şu şekildedir:

Verilerde de görüleceği üzere son derece yüksek can kaybı ve yaralanma meydana gelmektedir. Bu sebeple trafik güvenliği sebebiyle, yapılmış ve yapılacak olan hukuki düzenlemeler ve düzenlemelere riayet edilmesi son derece mühimdir. Bu makalede genel çerçevesiyle ölümlü-yaralanmalı trafik kazaları ve aracı işletenin sorumluluğu hakkında hukuki düzenlemeler kapsamında bilgiler verilmeye çalışılacaktır.

1) TRAFİK KAZASI

2918 s. KTK m.3 “Trafik kazası : Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır.” Şeklinde trafik kazası tanımı yapılmıştır.

2) İŞ KAZASI

5510 s. SSGSSK. “İş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması” başlıklı

MADDE 13- İş kazası;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.”

Trafik-iş kazaları iş hukuku açısından birçok sonuç doğurmakla beraber makalemizde iş hukuku boyutuna değinilmeyecektir.

3) MOTORLU ARAÇ İŞLETENİN SORUMLULUĞU

2918 s. KTK bu hususu iki ayrı maddede düzenlemektedir. Kanunun 3. Maddesi uyarınca 

“İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.”

Yine aynı kanun “İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” başlıklı 85. Maddesinde

“Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.

Motorlu araç ölüme veya yaralanmaya sebebiyet vermiş ise, kazaya karışan aracın başkalarına devir ve temliki veya üzerinde bir hak tesisini önlemek amacıyla olaya el koyan Cumhuriyet Savcılıklarınca, aracın tescilli olduğu tescil kuruluşuna trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi için talimat verilir. Kaza anı ile Cumhuriyet Savcılığınca trafik kaydı üzerine şerh düşülmesi arasında geçen süreler içinde kötü niyetle yapılan araç tescilleri hükümsüz sayılır. Şerhin konulduğu tarihten itibaren bir ay içerisinde, şerhin kaldırıldığına veya devamına ilişkin mahkeme kararı ibraz edilmediği takdirde bu şerh hükümsüz sayılır.

..

İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.”

Hükümlerini haizdir. Buradan da görüleceği üzere motorlu araç işleten kişilerin sorumlu olduğu ve araç sahibinin kötü niyetli davranarak malvarlığını kaçırma girişiminde bulunmasını önlemek amacıyla savcılık eliyle trafik kaydına şerh düşülmektedir. Bu bakımdan kanun koyucu, ileride doğacak tazminat ve buna bağlı icra takiplerinde mağdur-alacaklı tarafın alacağını tahsil etmesinin önündeki engelleri öngörerek bunu izale etmektedir. Esasında ölümlü-yaralanmalı trafik kazaları haricinde, örneğin bir iş kazasında yahut bir tazminat davasında alacaklı tarafın mal kaçırmasını önlemek amacıyla ihtiyati tedbir müessesi bulunmaktadır. HMK m. 392 hükmü gereği ihtiyati tedbir talep eden taraf bir teminat gösterme zorunluluğu bulunmakla beraber hâkimin takdirine bağlı olarak teminatsız şekilde de ihtiyati tedbir kararı verilebilmektedir. Savcılığın koydurduğu şerh ile ihtiyati tedbir arasındaki fark ise özel-kamu hukuku ayrımının yanında olası mağdur-alacaklı tarafın haklarını acele olarak güvence altına almaktır.  

Yukarıdaki hükümler bağlamında motorlu araç işletenin sorumluluğu hiç şüphesiz tehlike sorumluluğudur. Bu meyanda oluşan trafik kazalarında mağdur olanın araç işletenin kusurunu ispat zorunluluğu bulunmamakla beraber işleten kusursuz olduğunu ispatlamak zorundadır. Kazadan sorumluluk doğabilmesi için nedensellik bağının olması yeterli olup, işletenin sorumluluktan kurtulabilmesi için nedensellik bağının kesildiğini ve hiç kusuru olmadığını ispatlamak zorundadır.

Nitekim 2918 s. KTK m. 86

“İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.

Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hâkim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.”

Hükmünü haizdir. hükümde geçen “araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın” ifadesi önem arz etmektedir. 6102 s. TTK m. 914

“(1) Taşıyıcı, yolcuları rahat bir yolculukla ve sağlıklı olarak gidecekleri yere ulaştırmakla, özellikle hava, ses, yer ve çevre kirliliğine meydan vermemek için gerekli düzeni kurmakla, gerekli diğer tüm önlemleri almak ve mevzuatta öngörülen kurallara uymakla yükümlüdür.

(2) Taşıyıcı, yolcuların kazaya uğramalarından doğacak zararı tazmin eder. Yolcunun kaza sonucunda ölmesi hâlinde, onun yardımından yoksun kalanlar uğradıkları zararın tazminini taşıyıcıdan isteyebilirler. Ancak, taşıyıcı, kazanın kendisinin veya yardımcılarının en yüksek özeni göstermelerine rağmen, kaçınamayacakları ve sonuçlarını önleyemeyecekleri bir sebepten ileri geldiğini ispat ederse tazminattan kurtulur.

(3) Taşıyıcı, bilette belirtilen yerin başka bir kişiye verilmesi, bilette gösterilen araç yerine onunla aynı düzeyde olmayan başka bir aracın sefere konulması, aracın belli saatten önce hareketi nedeniyle yolcunun yetişememesi, taşıma aracında durumun gerektirdiği ilk yardım malzemelerinin ve ilaçlarının bulundurulmaması veya bunlardan derhâl yararlanma imkânının sağlanmamış olması sebebiyle de, ikinci fıkraya göre sorumludur; herhangi bir zarar ispat edilmese bile taşıyıcı bilet parasının üç katını tazminat olarak öder.

(4) Üçüncü fıkrada gösterilen hareketleri yapan araç şoförleri, araçları emri altında bulunduran kişiler ile araçları taşıma işinde kullanılanlar, şikâyet üzerine, kolluk görevlileri tarafından yüz Türk Lirasından binbeşyüz Türk Lirasına kadar idari para cezasıyla cezalandırılır.”

Yukarıdaki hükümlerle beraber bahsettiğimiz ibare incelendiğinde araçtaki bozukluk işleteni tam kusurlu yapacağı için kusursuzluklarını diğer başlıklar bağlamında kanıtlamış olsalar dahi aracın bozuk olması işleteni tam kusurlu yapacaktır. Nitekim 4925 s. Karayolu Taşıma Kanunu m.7/2 “İlgili mevzuat hükümlerine uygun bir taşıtı, nitelikli şoför ve hizmetli personeli sefere göndermek, şoförlerin sürücü belgelerinin bulunup bulunmadığını araştırmak, teknik şartlara uymayan taşıtların trafiğe çıkmasına engel olmak, güzergâh mesafesini dikkate alarak yeteri kadar şoför bulundurmak, taşıt kartları olmayan ve bu Kanunda öngörülen sorumluluk sigortası bulunmayan taşıtları trafiğe çıkarmamak hususunda taşımacı gereken özeni ve duyarlılığı göstermek zorundadır” hükmünü haizdir.

 TTK 914. maddenin 2. Fıkrasının son bendinde ise en yüksek özeni göstermelerine rağmen kaçınılmaz bir durumun varlığından söz edilmektedir. Örneğin işleten aracın tüm bakımlarını yaptırdığı, herhangi bir arızanın bulunmadığı ve hız sınırlarının geçilmediği bir durumda yoldaki uyarısı da olmayan ciddi bir bozukluk ya da idareye yüklenecek bir sebep ile oluşmuş ise sorumluluğun tarafı idare olabilecektir

4) ARAÇ SÜRÜŞ SÜRELERİ (TAKOGRAF)

Takograf: Karayolu araçlarının hareketinin ve sürücülerinin belli çalışma sürelerinin detaylarını otomatik veya yarı otomatik olarak göstermek ve kaydetmek için bu tür araçlara monte edilmesi tasarlanan kayıt cihazı.”

2918 S. Kanun m. 49 ve buna bağlı yönetmelik “Araç Kullanma ve Dinlenme Sürelerine Uyma Mecburiyeti ve Denetleme Esasları “ başlıklı m. 98

“Araç Kullanma ve dinlenme sürelerine uyma mecburiyeti ve denetleme esaslarında uyulacak usuller aşağıda gösterilmiştir:

A) Ticari amaçla yük taşımacılığı yapan ve azami ağırlığı 3,5 tonu geçen araçların şoförleri ile ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan ve taşıma kapasitesi şoförü dahil 9 kişiyi geçen araçların şoförlerinin 24 saatlik herhangi bir süre içinde; toplam olarak 9 saatten ve devamlı olarak 4,5 saatten fazla araç sürmeleri yasaktır.

Bu şoförler en fazla 6 günlük araç kullanma süresinden sonra 1 günlük hafta tatilini kullanmak zorundadırlar. Hafta tatili en az 24 saattir. Düzenli seferler haricindeki uluslararası yolcu taşımacılığı söz konusu olduğunda şoförler 12 gün süreyle araç kullanabilirler, araç kullanma süresinden sonra 2 günlük hafta tatilini kullanmak zorundadırlar. Birleşik 2 hafta içinde toplam araç kullanma süresi 90 saati aşamaz.

Bu şoförler sürekli 4,5 saatlik araç kullanma süresi sonunda, eğer istirahata çekilmiyor ise en az 45 dakika mola almaları mecburidir. Bu molalar sürekli 4,5 saatlik araç kullanma süreleri içerisinde en az 15 dakikalık molalar şeklinde de kullanılabilir.

Bu molalar süresince şoförler başka bir işle meşgul olamazlar. Hareket halindeki bir araçta, feribotta veya trendeki bekleme süresi ile araç kullanılmadan geçen süre, başka iş olarak addedilemez. Alınan molalar günlük dinlenme süresi olarak sayılmaz.

Şoförler her 24 saat içerisinde 11 saat kesintisiz dinlenecektir. Bu süre, biri en az 8 saat kesintisiz olmak üzere iki veya üç ayrı süre halinde kullanılabilir. Ve bu durumda günlük dinlenme süresi 1 saat daha eklenerek 12 saate çıkartılır. 11 saatlik kesintisiz günlük dinlenme süresi haftada 3 defadan fazla olmamak üzere en az 9 saate indirilebilir. Aracın en az iki şoförle kullanılması durumunda her 30 saatlik sürede her bir şoför en az 8 saat kesintisiz olarak dinlenecektir. Günlük dinlenme süresi, yataklı ve yapılışlarında özel dinlenme yeri olan araçlar ile şoförün rahat uyuyabileceği şekilde bölümleri bulunan araçlarda, araçlar park yerinde, garajda veya yerleşim yerleri dışındaki karayollarında platform dışında park edip gerekli tedbirler alınarak geçirilebilir.

Bu şoförlerin araçlarının feribotla veya trenle taşınması durumunda günlük dinlenme süreleri bir kez olmak üzere kesintiye uğrayabilir. Günlük dinlenme süresinin iki bölümü arasındaki süre mümkün olduğunca kısa olmalıdır ve gümrük işlemleri de dahil gemiye, feribota binmeden önce veya indikten sonra 1 saati aşamaz. Bu şekilde kesintiye uğrayan dinlenme süresi 2 saat uzatılır.

B) Yük ve yolcu taşıması yapan araç işletenleri ile bu araçları sürenlerden;

a) Araç işletenlerinin;;

1) Otobüs, kamyon ve çekici araçlarında takoğraf cihazı bulundurmaları ve bunların işler durumda olmalarını sağlamaları,

2) Araçlarına ait takoğraf kayıtlarını, kayıt tarihinden itibaren 1 ay süreyle araçlarda, 5 yıl süreyle de işyerlerinde, işyeri yoksa araçlarında muhafaza etmeleri veya ettirmeleri,

3) Trafiğe çıkardıkları taşıtların cins ve plakalarını, şoförlerin kimler olduğunu, işe çıkış yer, gün ve saati ile gidilecek yeri kaydettikleri bir defter veya liste düzenleyerek kayıtlarını tutmaları,

4) Yük ve yolcu nakliyatı yapan kuruluş yetkililerinin şoförlerin çalışma sürelerini ve bu süre içerisindeki kural dışı hareketlerini izlemeleri ve kuralları ihlal etmeyi itiyat haline getiren şoförleri eğitmeleri ve bu konuda önleyici tedbirler almaları,

5) Şehirlerarası yük ve yolcu nakliyatı yapan araçlarda, bu Yönetmeliğin öngörmüş olduğu çalışma ve dinlenme sürelerini göz önünde bulundurmak suretiyle, şoförlerin gideceği yer ve güzergâhları dikkate almaları ve buna göre uğrayacağı, il, ilçe veya durak yerlerinde yedek şoförleri hazır bulundurmaları,

zorunludur.

b) Taşıt şoförlerinin;

1) Mesleki Yeterlilik Belgesi alarak araç sürmeleri,

2) Zorunlu olduğu halde takoğrafı bulunmayan veya takoğrafları işler durumda olmayan taşıtları trafiğe çıkarmamaları,

3) Araçlara ait takoğraf kayıtlarını kayıt tarihinden itibaren 1 ay süreyle araçlarında muhafaza etmeleri,

zorunludur.

Bu şoförlerle ilgili yapılan kontroller, yıllık çalışma günlerinin en az % 1’ini kapsamalıdır. Bu kontrollerin en az % 15’i yol kenarında, % 25’i ise ilgili ve yetkililerce işverenin müştemilatında yapılır. Kontrollerde; günlük araç kullanma süreleri, molalar, haftalık ve günlük dinlenme süreleri, kayıtlarda düzensizlik belirtileri, önceki kayıtlar, takoğraf cihazının doğru çalışıp çalışmadığı kontrol edilir.

Ayrıca, ilgili ve yetkililerce işyeri müştemilatında yapılan kontrollerde haftalık dinlenme süreleri ve bu süreler arasındaki araç kullanma süreleri, iki haftalık araç kullanma süre sınırlaması, indirilen günlük veya haftalık dinlenme sürelerinin telafi edilip edilmediği, kayıt belgelerinin kullanılıp kullanılmadığı, şoförün çalışma saatlerinin organize edilip edilmediği de kontrol edilecektir. Yetkili makamların talebi üzerine gerekli dokümanların teslim edilmesi ile yapılan kontroller de, müştemilatta yapılan kontrol sayılır.

Şoförlerin araç kullanma, mola ve dinlenme saatleri ile denetim prosedürlerine ilişkin formlar İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığınca belirlenir.”

Hükmünü haizdir.

5) BAKIMSIZ ARAÇTAN SORUMLULUK

2918 s. KTK m. 29, 30 ve yönetmelik m. 67 gereği Teknik şartlara uygun durumda olmayan araçların trafiğe çıkarılması yasaktır ve uygun olmayan araçları kullanan sürücülere ise son derece ağır ve caydırıcı para cezaları kesilmektedir.

6) TRAFİK YASASINA GÖRE UYULMASI GEREKEN KURALLAR

-Aracın karayolu yapısına ve trafik güvenliğine uygun olması

-Araçların düzenli periyoduk bakımlarının yapılması

-İç dış aksamda herhangi bir eksikliğin bulunmaması

-Takograf bulunması ve usulüne uygun kullanılması

-Araç yüklemesinde belirtilen ölçü ve esaslara uyulması

-Araç sürücülerinin uygun sürücü belgelerinin bulunması

-Sürücüler için “Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmelik” hükümlerine uygun sağlık raporu alınmalı ve düzenli olarak sağlık kontrolü yapılmalı

-Sürücülerin yorgun ve uykusuz göreve çıkmamaları, dinlenme saatleri ve mola yerleri önceden planlanmalıdır

-Sürücülerin aracı trafik kurallarına uygun kullanması

6.1)  İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNÜNDEN

6331 sayılı kanun gereği işveren işyerinde gerekli önlemleri almak, riskleri tespit edip teknolojik gelişmelerden faydalanarak gerekli önlemlerini almak, işçileri bu konuda gözetmek, bilgilendirmek ve eğitmekle mükelleftir. Çalışanlar da iş güvenliğini riske edecek davranışlardan kaçınmalı ve kendisine verilen görevi usulüne uygun yapmalıdır.

7) İŞLETENİN HANGİ SIFATI HAKKINDA HANGİ KANUNLAR UYGULAMA ALANI BULUR?

İşveren Olarak : 4857 s. İŞ KANUNU, 5510 sayılı SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU, 6331 sayılı İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU ve sosyal sigorta işlemleri yönetmeliği hükümleri.

İşleten Olarak: 2918 sayılı KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU ve ilgili yönetmelik hükümleri.

Taşımacı Olarak: üstteki maddelerin haricinde 4925 s. KARAYOLU TAŞIMA KANUNU ve ilgili yönetmelik hükümleri ile 6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU hükümleri.

Ayrıca tazminata ilişkin talepler bakımından da 6098 Sayılı TÜRK BORÇLAR KANUNU uygulama alanı bulacaktır.

SONUÇ

Sonuç olarak trafik kazalarının öncesine, oluş biçimine, sonrasına göre uygulama alanı bulacak hükümler değişiklik arz etmektedir. Aracın bakımlarının yapılması, yolculuk esnasında, öncesinde aracın ve sürücünün durumu, karayolunun durumu, dış etkenler, nedensellik bağı, kusur durumu iş sağlığı ve güvenliği esasları gibi birçok farklı etken bulunmaktadır. Netice itibarıyla trafik kazalarının yaşanmaması adına trafik hayatıyla bağlantısı bulunan herkesin, yukarıda genel olarak aktarmaya çalıştıklarımız kapsamında üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi mühimdir.

Av. Mehmet Seyfullah ÖNDER