Teknolojik gelişmelerin beraberinde getirdiği en büyük trendlerden birisi otomotiv sektörüdür. Otomotiv sektörü; kendi kendine ya da bir kullanıcı vasıtasıyla götürülebilen, çeşitli teknolojilerle çalışabilen araçlar ortaya çıkarmaya çalışır. Arabaların düzenli kullanılması beraberinde fazlasıyla trafik kazasına da sebep olmaktadır. Meydana gelen trafik kazalarında başlıca unsur, sürücü hatasıdır. Amerika Birleşik Devletleri’nde meydana gelen trafik kazalarının % 94’ünün insan hatasından kaynaklandığı belirtilmektedir.[1] İnsan hatasının bu kadar artması sonucu araç şirketleri, otonom araç çıkartma uğraşına girmiştir.

Otonom araç kavramı; çeşitli sensörler ve sistemler kullanarak, aracın gidişinde şoföre yardımcı olan araba teknolojileridir. Otonom araçlar kendi içinde “kısmen otomatize”, “ileri derece otomatize” ve “tam otomatize” araçlar olarak incelenir. Aracın otomatize derecesi yükseldikçe şoförün yapması gereken sorumluluk azalır. Buna karşın aracın hiçbir kontrol olmadan sınırsız gitmesi hususu ise Viyana Karayolu Trafiği Konvansiyonu tarafından yasaklanmıştır. İlgili maddeye göz atıldığında hüküm görülmektedir:

MADDE 8- (5) Her sürücü, her zaman taşıtını kontrol edebilecek veya hayvanlarını yönlendirebilecek durumda olacaktır.

Diğer incelenmesi gereken husus ise herhangi bir otonom aracın kaza yapması sonucunda hukuki sorumluluğun kimde olacağıdır. Araç sürücüsünün sorumluluğu incelenmesi konusunda Borçlar Kanunu kullanılmaktadır, ilgili madde hükmüne göre:

MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

İlgili madde otonom araçların sebep olduğu kazalar açısından önemli bir hüküm teşkil eder. Maddenin yorumlanmasına bakıldığında, tam otonom araçlar için herhangi bir ek hüküm bulunmamaktadır. Bu durum da otonom araç sahiplerinin otopilot vasıtasıyla arabayı sürerken bir kazaya sebep olması sonucu sorumluluktan kaçmasını engeller. Araç işletenin sorumluluğu ise açık bir şekilde Karayolları Trafik Kanunu’nda düzenlenmiştir:

Madde 85 – Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.

Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, motorlu taşıtların sınıflandırılması yapılırken Türk hukukunda otonom araçlar hakkında herhangi bir ayrımın olmamasıdır. Bazı hukuk sistemlerinde otonom araç kullanılması sırasında sürücünün sorumluluğu ve hareket alanı tartışmalı sayılırken Türk hukuk sisteminde motorlu araçlar genel bir çerçevede incelenmiştir. Dolayısıyla Türk hukuku açısından önem teşkil eden husus, BK md. 49 f. 1 çerçevesinde otomatize sistemden istifade eden sürücüden beklenecek özenin nasıl tespit edileceğidir.[2]

Özenin tespit edilmesi hususunda doktrinde görüş ayrılığı bulunsa da yaygın görüş, otomatizeye sahip araçların sahiplerinin en az normal araç sahipleri kadar özen göstermesi isteğidir.

Önemli ve değinilmesi gereken son husus ise otonom araç sürücüsünün herhangi bir kaza sonucunda sorumluluğu aracı üreten şirkete yükleyip yükleyemeyeceğidir. 2020 yılından öncesi için yorumlamak gerekirse, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’a bakılması gerekir:

MADDE 5- (4) Üretici, güvenli olmadığı tespit edilen ürünün kendisi tarafından piyasaya arz edilmediğini veya ürünün güvenli olmaması halinin ilgili teknik düzenlemeye uygunluktan kaynaklandığını ispatladığı takdirde sorumluluktan kurtulur.

İlgili maddeye göre, araç üreticileri önceden ürünün güvenliğiyle alakalı ispatta bulunarak tüm sorumluluktan kurtulmaktaydı. Sorumluluktan kurtulma hususu 2020 yılında yayınlanmış 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu ile önemli ölçüde azaltıldı, ilgili kanun hükmüne göre:

MADDE 6 – (1) Ürünün, bir kişiye veya bir mala zarar vermesi halinde, bu ürünün imalatçısı veya ithalatçısı zararı gidermekle yükümlüdür.

(2) İmalatçı veya ithalatçının sorumlu tutulabilmesi için, zarar gören tarafın uğradığı zararı ve uygunsuzluk ile zarar arasındaki nedensellik bağını ispat etmesi zorunludur.

(3) Ürünün sebep olduğu zarardan birden fazla imalatçı veya ithalatçının sorumlu olması halinde, bunlar müteselsilen sorumlu tutulurlar.

Kanun hükmünün otonom araç konusunda yorumlamasına göre, bir otonom aracın kaza geçirmesi sonucu ortaya çıkan sorumluluk tamamen araç sürücüsüne kalmamıştır. Otonom araç otopilot sürüş sırasında kaza yaparsa ve bu kazada bir kişiye veya mala zarar gelmesi sonucunda üreticinin sorumluluğu bulunur.

Sorumluluğun tespitinde dikkat edilmesi gereken nokta, nedensellik bağının bulunması zorunluluğudur. Eğer üreticinin aracı ile kaza arasında nedensellik bağı bulunuyorsa araç üretici ve dağıtıcı şirketler sorumlu tutulabilir. Ortada bir nedensellik bağı olmaması durumunda sorumluluk araç işleteni ve sürücüsündedir.

Sonuç itibariyle, son yıllarda getirilen kanunlar, otomatik sistemle çalışan araçlara ve bu araçların güvenlik kanunlarını da ayrı bir çerçevede incelemeye çalışmaktadır. Kanaat olarak otomatik sistemlerin incelenmesi ve ayrı kanunlara tabî tutulması gerektiğini, her olay için otonom araçların ayrı incelenmesi gerektiği görüşündeyim.

Hurşit Berat KÜRKÇÜ

Hukuk Fakültesi Öğrencisi

------------

[1] https://waymo.com/tech/ [Erişim: 11.07.2017]

[2] Mesut Serdar Çekin; Otonom Araçlar ve Hukuki Sorumluluk, 2017.