GİRİŞ:

Fikri Mülkiyet Hukuku içerisinde marka veya patent koruması, söz konusu korumaların genel hukuk düzeni içerisinde icrası veya şartları, yine alanın temel kaynaklarından biri olan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında düzenlenmiş ilim ve edebiyat, musiki, sinema gibi eser türlerine ilişkin temel unsurlar gibi kavramlar ayrık bir hukuk disiplini niteliğinde düzenlenmiştir.

Yukarıda bahsedildiği üzere patent koruması da Fikri Mülkiyet Hukuku içerisinde düzenlenmiş bir kurumdur. Patent korumasının kanuni dayanağı olarak Sınai Mülkiyet Kanunu gösterilebilir. Söz konusu kanunun amacı[1] içerisinde patente ilişkin hakların korunmasından bahsedilmektedir. Kanun kapsamında ise patentle alakalı tescil, tescil işlemleri, hakların ihlali ve cezai yaptırımları da ifade edilmektedir.[2]

Patent dar anlamda buluşun kanunen korunduğunu gösterir nitelikte belgedir. Bu cihette patent buluş açısından kurucu nitelikte değildir. Geniş anlamda ise patent, sahibine belirli inhisarı yetkiler veren. Söz konusu yetkilerin içerisinde yasaklama da vardır. Kanun kapsamında patentin tescil edilebilmesi için belirli şartlara ihtiyaç vardır. Patent verilebilirlik şartlarının kanun bağlamında ve doktrin anlamında incelenmesi bu çalışma açısından temel amaçtır.

I. PATENT KAVRAMI VE PATENT HAKKI

A. Genel Olarak

Etimolojik olarak patent kelimesi incelendiğinde, kelimenin Latince kökenli olduğu sonucuna ulaşırız. Latince ‘’açık, mühürle kapatılmamış’’ anlamına gelen patent kelimesi günümüz Türk hukuk sistemi açısından farklı şekilde kullanılmaktadır.[3]

Patent kavramı fikri faaliyet sahibinin söz konusu buluş üzerindeki mutlak hakkını gösterir nitelikte belgedir. Kanun nezdinde düzenlenmiş bir idari süreç sonucunda patent verilir ve bunun sonucunda patent mutlak hak sahibine belirli bir süre ve kapsamda inhisarı nitelikte tekel hakkı sağlar.[4]Söz konusu patent hakları ve patent haklarının kapsamı 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu içerisinde düzenlenmiştir. Buna göre patent korumasının neden tercih edildiğinin anlaşılması adına patent hakkına ve patent korumasının kapsamına değinilmelidir.

B. Patent Hakkının Özellikleri

Yukarıda bahsedildiği üzere patentten doğan hak, inhisari niteliktedir. Patent hakkının inhisari olmasıyla bağlantılı olarak hak sahibi menfi ve müspet olarak iki taraflı bir yetkiye sahip olduğundan bahsedilmelidir. Menfi yetki, hak sahibine başkalarının buluştan iktisadi amaçla kullanılmasının engelleme yetkisi verir. Bu örneklem üzerinden çıkarılabileceği gibi menfi yetkiden anlaşılması gereken genel anlamda patent sahibinin, yapmaya yetkili olduğu her fiili üçüncü kişilerin yapmasını önleme yetkisine de sahip olmasıdır.[5] Yine ifade edilmelidir ki söz konusu buluşun başkaları tarafından her şekilde kullanımı hak sahibinin müdahalesiyle karşılaşmaz. Zira iktisadi amaç taşımayan kullanımlar veya kişisel, deneme amaçlı kullanımlara karşın, hak sahibi yukarıda bahsedilen inhisari nitelikte hakkını kullanamaz. Söz konusu sınır yine SMK içerisinde açıkça belirtilmiştir.[6]

Patent hakkının inhisari olmasına bağlı olarak ortaya çıkan diğer bir yetkinin müspet yetki olduğundan bahsetmiştik. Buna göre müspet yetkinin sağlamış olduğu “inhisari olarak kullanım hakkı”, patent hukuku bakımından her türlü faydalanmayı değil, iktisadi anlamda yararlanmayı ifade etmektedir. Patent sahibi bizzat ya da üçüncü kişiler aracılığıyla buluşu ekonomik açıdan değerlendirebilir. Başka bir deyişle patentten doğan hak, sahibine Sınai Mülkiyet Kanunu ile korunan buluşu inhisari biçimde kullanma ve buna bağlı haklardan yararlanma imkânı sunmaktadır.[7]

Patent hakkının hukuk niteliği hakkında söylenmesi gereken öncelikle mutlak hak olduğudur. Zira patent hakkı hem 3.kişilere ilişkin önleme yetkisini hem de patente konu buluşun kullanımını içermekte olup tıpkı mülkiyet hakkı gibi tezahür etmektedir. Ancak patentten doğan hak sınai mülkiyet haklarına dahil olduğu için gayri maddi mala ilişkin mutlak hak olarak kabul edilmektedir.

Kanunda açıkça ifade edildiği üzere patent koruması süreye tabidir.[8] Dolaysıyla patentten doğan hak ta yine söz konusu koruma gibi süreye tabi olacaktır. Söz konusu süre sınırlaması tarafların menfaatleri bakımından denge sağlanması adına getirilmiştir. Söz konusu sürenin olmaması veya çok uzun olması halinde kamu yararının ihmal edileceği aşikardır. Zira söz konusu bilimsel gelişmenin esas muhatabı kamudur.

Patent hakkı açısından bahsedilmesi gereken son temel özellik, patent hakkının hukuki işlemlere konu olabilmesi halidir. Patentten doğan hak başkasına devredilebilen, miras yolu ile intikal edebilen veya üzerinde tasarruf işlemleri yapılabilen bir haktır. Lisans sözleşmesi ile inhisari kullanma hakkının bir başkasına bırakılması yanında rehnedilmesi veya bir işletmede iktisadi değeri olan ortaklık sermayesi olarak değerlendirilmesi de mümkündür[9]

C. Patent Hakkının Kapsamı

Yukarıdaki bölümde patentten doğan hakkın belirli özellikleri üzerinde durulmuştur. Söz konusu hakkın kapsamının ne olduğu ve yukarıda ifade edilen özelliklerin hangi durumlarda tezahür edeceği patent hakkının kapsamının belirlenmesine ilişkin bir problemdir. Patent hakkının kapsamının diğer bir deyişle sınırının belirlenmesi öncelikle buluş sahibinin patent tescilinden sonra hangi yetkileri kazandığının belirlenmesi sonrasında ise 3. Kişilerin patent hakkını ihlal etmeden buluşu ne derece kullanabileceklerinin açıklığa kavuşturulması konuları açısından önem arz etmektedir.

Patentten doğan hakkın kapsamı belirlenirken temel kaynak istemlerdir.[10] Kanun içerisinde açık şekilde belirtildiği üzere istemler patentten doğan hakkın kapsamının belirlenmesi açısından ana kaynak iken tescil sürecinde bir nevi sunum, açıklama gerekliliğini karşılayan tarif ve resimler ise kapsamın belirlenmesi açısından tali kaynaklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla daha patent başvurusu yapılırken başvuru sahibi tarafından ileride kullanılacak inhisari hakkın kapsamı yine kendisi tarafından istem, tarif, resimler aracılığıyla belirlenir.[11]Yine istem, tarif ve resimlerin nasıl olması gerektiği yönetmelik kapsamında açıkça düzenlenmiştir.[12] Ayrıca istemler buluşun tanımıyla uyumlu olmalı, buluşun kendisinde bulunmayan nitelikleri içermemelidir. İstemlerin mümkün olan en geniş biçimde kaleme alınması patent sahibinin haklarını koruma açısından önem arz eder. Patent sahibinin haklarını koruma bakımından avantajı olan geniş yorumlama, başka buluşların patentlenmesini engelleyecek ya da önceden keşfedilmiş ama fiilen kullanılmayan buluşları kapsayacak ölçüde olmamalıdır.[13]

II. PATENT VERİLEBİLİRLİK ŞARTLARI

A. Kanun Ekseninde Genel Bakış

SMK Madde 82/1’de açıkça belirtildiği üzere bir buluşa patent verilebilmesi için söz konusu buluşun ‘’Teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması’’ gerekmektedir. Dolayısıyla yukarıda bahsedilen patent koruması tüm buluşlar için değil yalnızca kanunda öngörülen “yeni olması”, “buluş basamağı içermesi” ve “sanayiye uygulanabilir olması” yasal şartlarını sağlayan patentli buluşlara özgüdür. Patent verilebilirlik şartları yalnızca ulusal hukukta değil uluslararası anlaşmalarla da belirlenmiştir. Zira 1995 yılında uluslararası ticaret sistemi içerisinde yerini almış TRIPS[14] anlaşmasında da patent hakkından bahsedilmektedir. Gerçekten söz konusu milletlerarası anlaşmanın 27.maddesinde patent verilebilirlik şartları ‘’ “Patentler yeni olmaları, bir buluş basamağı içermeleri ve sanayiye uygulanabilmeleri koşuluyla, teknolojinin her alanında ürünlerle veya usullerle ilgili her türlü buluş için verilebilecektir.’’ şeklinde ifade edilmiştir.[15]

Yukarıda ifade edildiği üzere gerek iç hukukta gerekse uluslararası bağlamda patent verilebilirlik şartları düzenlenmiştir. Bu noktada patent verilebilirlik şartlarına ilişkin ulusal anlamda önemli noktaların ve ayrıntıların ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

B. Koruma Şartları

B.1 Yenilik

Bir buluşun patent korumasına dahilinde tescil olabilmesi için söz konusu buluşun yenilik şartını sağlaması gerekmektedir. Yenilik şartı bütün patent sistemlerinde aranan bir şarttır. Kanun içerisinde yenilik şartından ne anlaşılması gerektiği ve söz konusu şartın hangi durumlarda sağlanacağı belirtilmiştir.[16]Buna göre buluşun yeni kabul edilebilmesi için tekniğin bilinen durumuna dahil olmamalıdır. Kanun ifadesine göre aranan yenilik hali ‘’mutlak yenilik’’ olarak ifade edilmelidir. Yer, zaman ve yayımlanma şekline bağlı olmaksızın söz konusu buluşun içerisinde bulunduğu duruma ilişkin her teknik bilginin varlığı halkın ulaşabileceği durumda ise ‘’yenilik’’ şartının sağlanmasına engel teşkil etmektedir. Başvuru anında bu şartın sağlanıp sağlanmadığının kontrolü de yine tüm dünyadaki veriler dikkate alınarak yapılır.[17]Yine ifade edilmelidir ki tekniğin bilinen durumuna dahil bir bilginin yayınlanma formu önem arz etmemektedir.

Genel anlamda tekniğin bilinen durumuna ilişkin bilgiler patent başvurusu öncesi döneme ait olacağı beklenir ancak patent için başvuru tarihinden sonra yayımlanmış olan ve başvuru tarihinden önceki tarihli ulusal patent ve faydalı model başvurularının ilk içerikleri tekniğin bilinen durumu olarak dikkate alınır.[18]

Yenilik şartında aranan bir diğer kriter ise tekniğin bilinen durumunun objektif kriterlere göre belirlenmesi, buluşçunun teknik bilgi seviyesinin değil objektif olarak halk tarafından erişilebilir tüm teknik bilginin göz önünde bulundurulmasıdır. Buna göre, örneğin buluşçu kendi bilgi durumundan yola çıkarak ve hiçbir benzerini taklit etmeyerek, varlığını bilmediği bir buharlı ütü yapmış olsa dahi, bu ürün yeni kabul edilmeyecektir.

B.2. Buluş Basamağı

Patent başvurusuna konu buluşun ‘‘Tekniğin bilinen durumu dikkate alındığında, ilgili olduğu teknik alandaki uzmana göre aşikâr olmayan’’ [19] nitelikte olması kanun anlamında buluş basamağı açısından yeterli görülmüştür. Söz konusu metin incelendiğinde teknik uzman ifadesinden ne anlaşılması gerektiği konusu tartışmalıdır. Zira söz konusu ifadeden buluş alanında ortalama bilginin üzerindeki kişinin anlaşılması halinde farklı ortalama bilgiye sahip kişinin anlaşılması farklı sonuçlara yol açacaktır. Bu noktada ifade edilmek istenenin söz konusu alanda faaliyet gösteren ortalama bir eleman olduğu kabul edilmelidir. Özellikle Avrupa Patent Anlaşması[20] Madde 56’da da ortalama bilgiye, kavrayışa sahip kişi anlatılmak istenmektedir.[21]

Patent verilebilirlik şartı olarak buluş basamağının olması, yukarıda ifade edildiği gibi alan içerisinde olan birine göre buluşun aşikâr, kolaylıkla düşünülebilir, ortada olmaması gerekmektedir. Örneğin inşaat alanındaki bir buluşa ilişkin şartlar incelenirken ortalama bir ustabaşına göre aşikâr olmayan nitelikteki buluşun bahsettiğimiz şarta sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Kanun içerisinde sayma yöntemi kullanılarak bazı şeylerin buluş sayılamayacağından bahsedilmektedir. Kanun koyucuya göre ‘’Keşifler, bilimsel teoriler ve matematiksel yöntemler, zihni faaliyetler, iş faaliyetleri veya oyunlara ilişkin plan, kural ve yöntemler, bilgisayar programları, estetik niteliği bulunan mahsuller, edebiyat ve sanat eserleri ile bilim eserleri, bilginin sunumu’’ buluş olarak değerlendirilemez. Dolayısıyla örneğin estetik niteliği bulunan bir mahsul yeni ve sanayiye uygulanabilir olsa bile buluş niteliğinde olmadığından patent korumasına konu olamayacaktır.[22]

Yine Sınai Mülkiyet Kanunu Kapsamında buluş olarak sayılmasına rağmen patent korumasına tabi olamayacak buluşlar belirtilmiştir.[23]Söz konusu kanun maddesi incelendiğinde genel anlamda kamu düzeni, sağlık ve alışılmışın dışındaki konular açısından böyle bir sınırlama ön görüldüğü göze çarpmaktadır. Dolayısıyla belirtilen konulardaki bir buluş patent verilebilirlik şartlarını sağlasa bile patent tescili açık kanun maddesi uyarınca yapılamayacaktır.

 B.3. Sanayiye Uygulanabilir Olma

Patent verilebilirlik şartları açısından yenilik ve buluş basamağı kısımlarının olması bir buluşa patent koruması verilmesi için yeterli değildir. Yukarıda patent korumasının kolektif ve uluslararası düzeyde kullanılabilmesi adına düzenlenmiş Avrupa Patent Sözleşmesi’nden bahsetmiştik. Sanayiye uygulanabilirlik şartı da yine sözleşmenin 57’inci maddesinde ‘’Eğer ki buluş tarım sanayisi dahil olmak üzere sanayinin herhangi bir çeşidinde yapılabilir durumdaysa, sanayiye elverişli olarak değerlendirilir.’’[24] şeklinde ifade edilmiştir. Buna paralel olarak iç hukuk bağlamında Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 83/6’ ya göre buluş, tarım dâhil sanayinin herhangi bir dalında üretilebilir veya kullanılabilir nitelikteyse, sanayiye uygulanabilir olduğu kabul edilir.

Yine bu unsur açısından bir buluşun teknik olarak etkisinin bulunması gerekmektedir. Zira yeni veya hayatı kolaylaştıran bir hesaplama yöntemi veya çizim sanayiye uygulanabilirliği bulunmadığından patentlenir nitelikte değildir. Dolayısıyla telif koruması altında bulunan eser ve diğer fikri ürünlerin örneğin bir bilgisayar programının patent koruması içerisinde bulunması mümkün değildir. Bu cihette somut nitelikte olsa bile patent korumasından yararlanamayan buluşların varlığından bahsedilirken soyut nitelikteki yeni eser veya buluşların patent korumasından yararlanamayacağını evleviyetle söyleyebiliriz.[25]

Sanayiye uygulanabilme kriterinin aranması taslakların ya da telif koruması kapsamındaki eserlerin patent almaması yönünde hâkim olan bakış açısının bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Nihayet söz konusu fikri mülkiyete ilişkin ürünleri ile patent korumasına obje kabul edilebilecek ürünlerin kesin niteliklerle ayrıldığını görmekteyiz. Söz konusu ayrım sanayiye uygulanabilirlik kriteri bağlamında en yoğun haliyle gözler önüne serilmektedir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Günümüzde maddi mallar üzerindeki hak sahipliği ne derece önemli ise gayri maddi mallar üzerindeki hak sahipliği de en az o kadar önemlidir. Gayri maddi malların korunması ise hukukumuzda kanuni düzenlemeler ile yapılmaktadır. Buna göre belirli şartları sağlar nitelikteki buluşlar, Fikri Mülkiyet Hukuku açısından Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında patent ile korunmaktadır. Çalışmada genel olarak patent kavramı ve patent verilebilirlik şartları kanun ekseninde değerlendirilmiştir.

Çalışma içeriği açısından ise SMK kapsamında özellikle ‘’sanayiye uygulanabilirlik’’ şartı patenti diğer fikri mülkiyet ürünlerinden ayıran en ayrıksı şart olarak göze çarpmaktadır. Yine ‘’buluş basamağı’’ kısmında incelenen buluş sayılmayan veya sayılsa bile belirli konularda patent korumasına konu olamayacak şeyler kanun koyucunun kamu düzeni ve yararını üstte tuttuğunun bir göstergesidir. SMK açısından hem yeni buluş yapılması teşvik edilmiş hem de buna ilişkin sınırlamalar orantılı ve uluslararası standartlara uygun olarak belirlenmiştir.

Çalışmada ifade edildiği üzere ulusal kodifikasyon uluslararası anlaşmalara ve kaynaklarla uyumludur. Ancak patent ve buluş açısından birincil amaç ve hedef küresel anlamda tek bir patent koruma sisteminin bulunması ve şartlara haiz bir buluşun küresel anlamda korunması olmalıdır. İnternet ve dijital platformların kullanımının artması ve küresel anlamda bilgi, belge, içerik gibi ögelere kolayca ulaşılması global bir patent koruması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Avrupa ekseninde yeknesak bir çalışma yürütmeye çalışan EPO (European Patent Office) söz konusu öneri için rol model alınabilir. Global nitelikte bir patent koruması ile dijital platform kullanımlarıyla ortaya çıkan haksız müdahaleler hızlı şekilde yaptırımla karşılaşabilir. Aksi takdirde örneğin Türkiye’de patent koruması altında bulunan bir buluşun patent hakkına dünyanın başka bir noktasından dijital platform aracılığıyla örneğin veri hırsızlığıyla tecavüz edilmesi durumunda patent hakkı koruması ihlalin yaşandığı ülke açısından geçerli olmayacaktır. Dolayısıyla global ve yeknesak bir patent sistemi buluş gibi sonrasında halkın kullanımına sunulacak önemli bir fikri mülkiyet ürünü için gereklidir.

Av. Buğrahan AKSOY

KAYNAKÇA

BOZBEL,SAVAŞ,Fikri Mülkiyet Hukuku, 12 Levha Yayıncılık, 2015 Eylül

IŞIN,ŞULE’’Patent Hakları ve Tecavüz Filleri’’, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara (2019)

YUSUFOĞLU, FÜLÜRYA (2014), Patent Verilebilirlik Şartları, 1. Baskı, İstanbul, Vedat Kitapçılık, s. 145

KAYA, ARSLAN (1997) ‘Türk Hukukunda Patentten Doğan Haklar’ İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C:55, S:4, s. 175.

ÖKTEN, IŞIL‘’Türk Hukukunda Patent Verilebilirlik Şartları’’, İstanbul Üniversitesi  

Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul (2001)

SARI, ONUR ‘’Türk Patent Kurumu Nezdinde Patent Edinme Sürecinin Hukuki   

Değerlendirilmesi’’, Türkiye Barolar Birliği Dergisi’’, Sayı:144,Eylül (2019)

ŞEHİRALİ, FEYZAN HAYAL (1998) Patent Hakkının Korunması, 1.Baskı, Ankara,  

Turhan Kitabevi, sf:77

--------------

[1] 6769 Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 1(1): ‘’Bu Kanunun amacı; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent … hakların korunması…’’

[2] 6769 Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 1(2):’’… patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin başvuruları, tescil ve tescil sonrası işlemleri ve bu hakların ihlaline dair hukuki ve cezai yaptırımları kapsar.’’

[3] Ökten,Işıl ‘’Türk Hukukunda Patent Verilebilirlik Şartları’’, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul (2001)

[4] Işın,Şule,’’Patent Hakları ve Tecavüz Filleri’’, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara (2019)

[5] Patent hakkının inhisari olmasıyla bağlantılı olan ‘’menfi etki’’ 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 85/2’de şöyle ifade edilmiştir:’’ Patent sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a) Patent konusu ürünün üretilmesi, satılması, kullanılması veya ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle elde bulundurulması. b) Patent konusu olan bir usulün kullanılması. c) Kullanılmasının yasak olduğu bilinen veya bilinmesi gereken usul patentinin kullanılmasının başkalarına teklif edilmesi. ç) Patent konusu usul ile doğrudan doğruya elde edilen ürünlerin satılması, kullanılması, ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle elde bulundurulması’’

[6] 6769 sayılı Sınai Mülkiye Kanunu Madde 85/3’de ‘’ Aşağıda sayılan fiiller patentin sağladığı hakkın kapsamı dışındadır: a) Sınai veya ticari bir amaç taşımayan ve özel maksatla sınırlı kalan fiiller. b) Patent konusu buluşu içeren deneme amaçlı fiiller…’’şeklinde ifadelere yer verilerek 6 bent halinde ayrıksı hallerden bahsedilmiştir.

[7] Kaya, Arslan (1997) ‘Türk Hukukunda Patentten Doğan Haklar’ İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C:55, S:4, s. 175. Söz konusu süreli yayındaki bilgiler Sınai Mülkiyet Kanunu’ndan önceki dönemde kaleme alınmıştır. Dolayısıyla söz konusu süreli yayın kanun kapsamında yorumlanmıştır.

[8] 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 101/1 ‘’ Başvuru tarihinden başlamak üzere, patentin koruma süresi yirmi yıl, faydalı modelin koruma süresi on yıldır. Bu süreler uzatılamaz’’

[9] Kaya (1997), s. 178.

[10] 6769 sayılı Sına Mülkiyet Kanunu Madde 89/1 ‘’ Patent başvurusu veya patentin sağladığı korumanın kapsamı istemlerle belirlenir. Bununla birlikte istemlerin yorumlanmasında tarifname ve resimler kullanılır’’

[11]Sarı,Onur ‘’Türk Patent Kurumu Nezdinde Patent Edinme Sürecinin Hukuki Değerlendirilmesi’’,Türkiye Barolar Birliği Dergisi’’,Sayı:144,Eylül (2019)

[12] 2017 tarihli Sınai Mülkiyet Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik Madde 75, 76, 77

[13] Şehirali, Feyzan Hayal (1998) Patent Hakkının Korunması, 1.Baskı, Ankara, Turhan Kitabevi, sf:77

[14] TRIPS (Trade-Related Aspects of Intellectual Property Rigths), Dünya Ticaret Örgütü içerisinde yer alan diğer konuların yanında, ticaretle bağlantılı fikri mülkiyet haklarını düzenleyen bir anlaşma olarak uluslararası ticaret sistemine 1995 yılında eklenmiştir. Türkiye’de TRIPS anlaşmasına kurucu üyeliğinden ötürü taraftır. Ulusal kanunumuz TRIPS ekseninde gözden geçirilmiş olup mevzuatımız anlaşma hükümleriyle uyum gösterir niteliktedir.  Ayrıntılı bilgi için bkz: http://www.telifhaklari.gov.tr/ (Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü resmî web sitesi) Erişim zamanı:22.12.2019

[15] Söz konusu anlaşma metninden çevrilmiştir:’’ Subject to the provisions of paragraphs 2 and 3, patents shall be available for any inventions, whether products or processes, in all fields of technology, provided that they are new, involve an inventive step and are capable of industrial application. ‘’ Anlaşma metninin tamamı için bkz: https://www.wto.org/english/docs_e/legal_e/27-trips_01_e.htm Erişim zamanı:22.12.2019

[16] SMK Madde 83:’’ (1) Tekniğin bilinen durumuna dâhil olmayan buluşun yeni olduğu kabul edilir. (2) Tekniğin bilinen durumu, başvuru tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde, yazılı veya sözlü tanıtım yoluyla ortaya konulmuş veya kullanım ya da başka herhangi bir biçimde açıklanmış olan toplumca erişilebilir her şeyi kapsar.

[17] Yusufoğlu, Fülürya (2014), Patent Verilebilirlik Şartları, 1. Baskı, İstanbul, Vedat Kitapçılık, s. 145., Aktaran: Ökten, sf.30

[18] Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 83/3

[19] Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 83/4: ‘’Tekniğin bilinen durumu dikkate alındığında, ilgili olduğu teknik alandaki uzmana göre aşikâr olmayan buluşun, buluş basamağı içerdiği kabul edilir.’’

[20] Avrupa Patent Anlaşması Münih’te Avrupa’ tek patent verilmesine ilişkin yapılmış bir anlaşmadır. Ayrıntılı bilgi için bkz. www.epo.org Erişim zamanı: 24.12.2019

[21] Ökten, sf.32

[22] Bozbel,Savaş,Fikri Mülkiyet Hukuku,12 Levha Yayıncılık,2015 Eylül (Fihrist kısmı açık erişimden yararlanılmıştır)

[23] Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 82/3 ‘’ Aşağıda belirtilen buluşlara patent verilmez: a) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olan buluşlar. b) Mikrobiyolojik işlemler veya bu işlemler sonucu elde edilen ürünler hariç olmak üzere, bitki çeşitleri veya hayvan ırkları ile bitki veya hayvan üretimine yönelik esas olarak biyolojik işlemler. c) İnsan veya hayvan vücuduna uygulanacak teşhis yöntemleri ile cerrahi yöntemler dâhil tüm tedavi yöntemleri. ç) Oluşumunun ve gelişiminin çeşitli aşamalarında insan bedeni ve bir gen dizisi veya kısmi gen dizisi de dâhil olmak üzere insan bedeninin öğelerinden birinin sadece keşfi. d) İnsan klonlama işlemleri, insan eşey hattının genetik kimliğini değiştirme işlemleri, insan embriyosunun sınai ya da ticari amaçlarla kullanılması, insan ya da hayvanlara önemli bir tıbbi fayda sağlamaksızın hayvanlara acı çektirebilecek genetik kimlik değiştirme işlemleri ve bu işlemler sonucu elde edilen hayvanlar’’

[24] Anlaşma madde metninde ‘’ An invention shall be considered as susceptible of industrial application if it can be made or used in any kind of industry, including agriculture.’’ ifadesi mevcuttur. Ayrıntılı bilgi ve anlaşma metninin tamamı için bkz. https://www.epo.org/law-practice/legal-texts/html/epc/2016/e/ar57.html Erişim Zamanı:25.12.2019

[25] Ökten, sf:34