Mesela, "Sağduyu, düşünmeyenin düşüncesizliğinin başka bir adı gibi görünüyor. Çocukluğun önyargılarından, bireysel karakterin huylarından ve gazetelerin görüşlerinden yapılmıştır." düşüncesinde olanlar var, "Eğitim olmadan sağduyuya sahip olmak, sağduyu olmadan eğitim almaktan bin kat daha iyidir." diyenler olduğu gibi.

Sağduyu, her şeyi olduğu gibi görmek ve olması gerektiği gibi yapmaktır” dersek çok idealize bir tanım olur. Buradaki “görmek” ve “yapmak” kişinin yeteneğine göre değişir. Göremeyen ve yapamayanları suçlama hakkımız olamaz. Birçok toplumsal sorunumuzda aslında birbirimizi ya da başka grupları bununla suçlamıyor muyuz?  Mesela, “ekonomi bozuk bunu neden bazıları olduğu gibi göremiyor ve yapması gerekeni yapmıyor” dediğimizde bizim sağduyumuz ile suçladığımız kişilerin sağduyusuz hareket ettiğini ima etmiş olmuyor muyuz?  Ortaya çıkan şey bizim ve onun sağduyusu kıyaslamasıdır.

"Toplum, herhangi bir yeni sağduyu örneğine her zaman şaşırır." Hayvan hakları gerekçesi ile vejetaryen birine şaşırmamak mümkün mü?  Yüz yıl önce bu ülkede neden bahçende kurban kesiyorsun dense cinayet çıkardı. Ama sağduyu zamanla temelini buluyor.

Peki, "Çoğu insan için sağduyu, kendi fikirlerinden başka bir şey değildir." diyebilir miyiz? Orijinal ise fabrikasyon değilse neden olmasın. Amma velakin modern insanın yediği, içtiği, giydiği, tükettiği her şey robotlaştırmak üzerine. Günümüzde o orijinali bulmak kolay olmasa gerek. Zaten o orijinal var ise birey kendini hemen belli ediyor. Ya sanatında ya da işinde diğer insanlardan çok farklı olduğunu kolaylıkla ortaya koyuyor.

Mizah duygusu sağduyunun dansıdır. İzahı yoksa mizahı var lafı boşan söylenmemiş demek ki.

Aslında işin sonunda tüm gerçekler sağduyu tarafından açıklığa kavuşturulur. Sağduyumuzun onaylamadığı bir şeyin gerçek, doğru, hakikat olma ihtimali yoktur.

Biraz da bilmece gibi bir şeydir sağduyu. Aslında sağduyunuz varsa var olabilecek tüm sağduyuya sahipsiniz demektir.

Gerek bireysel ve gerekse toplumsal olarak her kuşağın diğerini etkileme gücü sağduyu için de geçerlidir. Bir çağın özgür düşüncesi, bir sonraki çağın sağduyusudur. Görülüyor ki ne kadar özgür düşünen bireyler ya da toplumlar olursa bir sonraki kuşağın ufkunu o ölçüde açıyor. Ya da tam tersi. Özgür düşünemiyorsan senden sonraki kuşağın sağduyusu karanlık ve kısır kalmaya mahkumdur.

Ünlü düşünür Descartes; "Hiçbir şey sağduyudan daha adil dağıtılamaz: hiç kimse sağduyuya mevcudundan daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünmez." diyor. Ne ilginç değil mi?

Sağduyuyu kabul etmeden, sağduyulu olmadan bir fedakârlık yapıyorsanız, bunun hiçbir anlamı yoktur. Hatta manevi bir bozulma bile diyebiliriz bunun adına.

Sonuç: "En aklı başında insan kimdir? Başına gelen her şeyde kendi çıkarına olanı bulan kişi." biçiminde düşünen birisi sağduyulu mu hareket etmiştir sizce?

Av. Nevzat ALTUN