1. Giriş

Bu yazımızda, Anayasa Mahkemesi’nin 28.12.2022 tarihli ve 2016/14513 başvuru numaralı İ.D. ve Diğerleri kararı incelenecektir. Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu; internet içeriklerine erişimin engellenmesi yönündeki taleplerinin reddedilmesi nedeniyle şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkin altı başvuruyu birleştirerek incelemiştir.

2.  Anayasa Mahkemesi’nin Değerlendirmesi

AYM, bu ihlal iddialarını ilk olarak etkili başvuru hakkı kapsamında incelemiştir. Etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkanı sağlanmasıdır[1].

Bu hak kapsamında; kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla öngörülen yargı yollarının mevzuatta yer alması tek başına yeterli olmayıp, bu yolların aynı zamanda pratikte de başarı şansı sunması gerekmektedir[2].

AYM; başvuruya konu internet içerikleri nedeniyle başvurucuların şeref ve itibarına yapılan müdahalelerde gidebileceği hukuki yolların, i. 5651 sayılı Kanun[3] m.9 uyarınca erişimin engellenmesi yolu, ii. 4721 sayılı Medeni Kanun m.24-25 uyarınca özel hukuk dava yolu ve iii. Kamu davası yolu olduğunu tespit etmiştir.

Ceza davaları yoluyla bireyin şeref ve itibarının korunması Özel Hukuk davalarına göre oldukça dar alanda etkili bir yol olduğunu belirten AYM; bu hakkın korunabilmesi için özellikle hukuki tazmin yolunun daha yüksek başarı şansı sunabilecek, kullanılabilir ve etkili başvuru yolu olduğu kanaatindedir.

Başvuruya konu olaylarda uyuşmazlığın; kişilik haklarına saldırı nedeniyle açılan tazminat davaları sonucu verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesini yapmakla görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, internet içeriğine erişimin engellenmesi taleplerinin özel hukuk davaları yoluyla ileri sürülüp sürülemeyeceği hususunda birbirine yakın zamanlarda farklı yönde kararlar vermesinden kaynaklandığını belirten AYM:

- Dairenin 2009 yılından 2016 yılına kadar muhtelif tarihlerde verdiği kararlarda, 5651 sayılı Kanun ile yalnızca cezai sorumluluk ve yaptırımların öngörüldüğünü, hukuki sorumluluk konusunda bir düzenleme yapılmadığını, bu itibarla kişilik haklarına saldırı halinde hukuki veya cezai korunma yollarına başvuruda seçimlik hakkın davacıya ait olduğunu belirterek, genel hükümlere göre hukuka aykırılığın tespiti ve internet yayınının durdurulması talebinde bulunan davacının talebinin ilk derece mahkemesince incelenerek işin esası hakkında hüküm kurulması gerektiği sonucuna vardığını,

- Bununla birlikte Dairenin, 2012 yılından itibaren 2013 ve 2014 yıllarında oyçokluğuyla, 2013 yılından başlayarak 2018 ve 2019 yıllarında ise oybirliğiyle verdiği bazı kararlarında ise erişimin engellenmesi talepleri yönünden yalnızca sulh ceza hakimliklerinin görevli olduğu görüşünü benimsediğini belirtmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin ilk bakışta ihlal durumu dışında genel hukuk yollarının daha yüksek başarı şansı sunabilecek, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları olduğu yönünde 2017 yılından itibaren verdiği çok sayıdaki karara rağmen Dairenin 2018 ve 2019 yıllarında verdiği kararlar ile sulh ceza hakimliklerinin internet içeriğine erişimin engellenmesi taleplerine bakmakla görevli yegane mahkeme olduğu görüşünü tekrar benimsediği, dolayısıyla Dairenin kararlarında Anayasa Mahkemesi içtihadının karşılık bulmadığının anlaşıldığını tespit etmiştir.

Sonuç olarak; Yargıtay içtihadı ile Özel Hukuk yolunun kişilik haklarının ihlal edildiği iddiası ile internet içeriğine erişimin engellenmesi taleplerine kapatıldığı, kişilik haklarına yönelik suç teşkil etmeyen haksız fiil saldırıları için pratikte kullanılabilir tek başvuru yolu olarak 5651 sayılı Kanunun 9. maddesindeki usulün kaldığı anlaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi; erişimin engellenmesi taleplerinin reddedilmesi nedeniyle başvurucuların müdahale edilen şeref ve itibarın korunması hakkına hukuki çare arayabilecekleri etkili bir başvuru yolu bulunmadığı sonucuna varmış olup, Anayasanın 17. maddesiyle bağlantılı olarak 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

İhlalin giderilmesi bakımından AYM; başvurucuların şeref ve itibarın korunması haklarının ihlal edildiği iddialarına hukuki çare arayabilecekleri etkili bir başvuru yolu bulunmadığının tespit edilmesi nedeniyle yeniden yargılamanın, mağduriyetin giderilmesi için uygun bir yol olmayacağına ve bu nedenle başvuruculara manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiğine karar vermiştir.

Ayrıca; 24.01.2022 tarihli “Erişimin Engellenmesi Hakkında AYM Pilot Kararı[4] başlıklı yazımızda da değindiğimiz yapısal sorunu tekrar hatırlatan AYM, doğrudan kanundan kaynaklanan yapısal bir sorunun varlığını, sorunun yalnızca ifade özgürlüğü ihlallerine yol açmakla kalmayıp, Kanunun 9. maddesinin temel güvencelere sahip olmaması nedeniyle kişilik haklarına yönelik saldırılara karşı da etkin bir koruma sağlayamadığını belirtmiştir.

Değerlendirmemiz

Elbette burada bireyin ifade ve basın hürriyetleri ile özel hayatı ile aile ve meslek hayatı ve bunların kapsamında bulunan kişilik hakları karşı karşıya gelmektedir. Daha kırılgan olan özel hayatın gizliliği ve korunması hakkı olup, haber alma ve verme ile ifade hürriyeti ve eleştiri haklarına sınırlama getirilemeyeceğinden bahisle, bireyin özel, aile ve meslek hayatı gözardı edilmemelidir. Unutulmamalıdır ki, gazete veya kitap yolu ile bir defaya mahsus ihlale uğrayan kişilik hakları, internet yoluyla yapılan yayınlarda her dakika, her gün ve unutulma hakkı belki dikkate alınarak kişilik haklarına zarar veren yayına müdahale edilebileceği söylense de yıllara sari ihlaller devam edebilmektedir.

Etkili başvuru hakkı; bağımsız nitelikte koruma işlevine sahip olmayıp temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını, korunmasını ve başvuru yollarını güvence altına alan tamamlayıcı haklardandır.

İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) m.13’de düzenlenen “etkili bir hukuk yoluna başvuru hakkı”, şikayete konu başvuru yolunun iç hukukta teoride ve pratikte etkili olmasını gerektirmektedir.

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM); Savcı Çengel/Türkiye kararında, hukuka aykırılığın ve kişilik haklarına müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin olmadığı ve zararın süratle giderilmesinin zaruri olmadığı başvuru konusu olayda, daha yüksek başarı şansı sunabilecek, kullanılabilir ve etkili başvuru yollarına başvurmadığı gerekçesiyle, başvuruyu iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemez bulmuştur. İHAM’a göre erişimin engellenmesi kararları; basın ve ifade özgürlüğünü orantısız şekilde ihlal edeceğinden işbu tedbirin, özel hayata saygı hakkına saldırı teşkil ettiği açık bir şekilde ortada olan ve ilk bakışta tespit edilebilen durumlar gibi belirlenmiş koşullarda istisnai olarak uygulanmalıdır. Bu doğrultuda; bu kısıtlamaların, uygulamada sınırlarının kati olarak belirlendiği ve kötüye kullanılmaları ihtimaline karşı yargı denetimi sağlayacak etkinlikte bir yasal çerçeve dahilinde düzenlenmeleri gerekmektedir[5].

Son olarak İHAM; Türk Medeni Kanunu’nun 24. ve 25. maddelerinde ve Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinde öngörülen hukuk davalarının, çakışan menfaatler arasında uygun bir dengenin kurulmasını sağlayacak ve gerekli olması halinde başvurana, dava konusu içeriklerden kaynaklı olarak itibarın korunması hakkının ihlal edilip edilmediğini tespit ettirme ve tekzip yayımlanması veya ilgili içeriğe erişimin engellenmesi gibi tedbirlerle ihlali sonlandırma ve ayrıca telafi elde etme imkanı sağlayacak nitelikte olduğu görüşündedir.

İHAM’ın tespitlerine katılmakla birlikte, pratikte AYM kararında da değinildiği üzere Yargıtay kararında bir yeknesaklık olmaması ve son zamanlarda benimsenen görüş uyarınca 4721 sayılı Kanun uyarınca başvuru imkanının bulunmadığı görülmektedir. Bu bakımdan; kişilik hakkının zedelendiğini düşünen kişi, bu iddiasını ancak 5651 sayılı Kanun m.9 uyarınca yargıya taşıyabilecektir. Bu başvurunun reddedilmesi durumunda ise, iddiasında haklı olduğunu düşünen kişi ancak sulh ceza mahkemesine itiraz yoluna gidebilecektir. Ancak AYM Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve Diğerleri kararında yapısal sorunu tespit ettiği üzere, mevcut durumda itiraz makamının erişimin engellenmesi kararından etkilenen tarafların yargılamaya aktif olarak katılımını öngören çelişmeli bir yargılama sunmaktan ve yargılamanın ilk aşamasındaki eksiklikleri telafi etmekten uzaktır.

Hal böyle iken; ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin olmayan ve zararın giderilmesinin zaruri olmadığı durumda bulunan, ancak gerçekten haksızlıkla karşı karşıya kalan kişi için etkili bir hukuk yoluna başvuru hakkı bulunmamakta, kişi iddiasını çelişmeli yargılama yoluyla ortaya koyamamaktadır.

Sonuç olarak; AYM kararında yer verilen tespitlere katıldığımızı, kişilerin iddiasını ispatlama imkanı bulacağı çelişmeli yargılama hakkının kullanılarak varsa zararının giderilmesi imkanının ve bu kapsamda başvurabileceği hukuki çarelerin iç hukukumuzda bulunması gerekmektedir.

AYM’nin Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve Diğerleri kararında yer verdiği yapısal sorunun hala çözülmediği, erişimin engellenmesi kararları bakımından ilgili Kanunda etkili ve pratikte işlevsel yöntemin benimsenmesi gerektiği tekrar vurgulanmakla birlikte, kişilerin iç hukuk yolunda da kişilik haklarını korumasının elverişli bir hukuk yoluyla korunması önemlidir.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Berra Berçik

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-----------

[1] Y.T. [GK], B. No: 2016/22418, 30/5/2019, § 47; Murat Haliç, B. No: 2017/24356, 8/7/2020

[2] İlhan Gökhan, B. No: 2017/27957, 9/9/2020

[3] İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun

[4] https://sen.av.tr/tr/makale/erisimin-engellenmesi-hakkinda-aym-pilot-karari Erişim Tarihi: 30.03.2023

[5] RTBF/Belçika, B. No: 50084/06