1. Giriş

Spor, toplumun vazgeçilmez bir unsuru olarak kabul edilirken, son yıllarda spor etkinliklerinde artan şiddet olayları ve bu şiddeti tetikleyen ifadelerin yükselişi, sporun aslında barış ve birlik mesajlarını taşıması gereken bir alanda endişe verici bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Spor, sadece bir oyun veya müsabaka değil, aynı zamanda toplumsal, bireysel, kültürel ve ekonomik sonuçları olan bir fenomendir. .[1] Bu nedenle, sporun insanları bir araya getiren, kültürel bilinci yükselten, toplumları kaynaştıran ve dünya barışına katkıda bulunan evrensel bir aktivite olduğu kabul edilir. [2]  Ancak günümüzde sporun bu olumlu yönleri, bazı spor etkinliklerinde yaşanan şiddet olayları ve bunların tetikleyicileri tarafından gölgede bırakılmıştır. Özellikle futbol gibi popüler spor dallarında meydana gelen şiddet olayları, sporun asıl amacını sorgulatmaktadır. Bu çalışma, spor dünyasındaki bu endişe verici gelişmelere odaklanmaktadır.

Ülkemizde ve dünya genelinde sporla ilişkilendirilen şiddet olaylarının artması, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un 22. maddesi çerçevesinde ele alınması gereken bir sorunu işaret etmektedir. Yasa maddesi, spor kulübü yöneticilerinin şiddeti teşvik eden ifadeleri, suç oluşturmazsa bile idari yaptırıma bağlamıştır. Şiddet teşvik eden ifadelerin hukuki çerçevesi detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu tür ifadelerin özel türleri ve spor kulübü yöneticilerine olan etkileri üzerinde durulmuştur. Özellikle, bu tarz söylemlerin sonucunda yöneticilere uygulanabilecek idari önlemler ayrıntılı olarak değerlendirilmiştir. Bu tedbirlerin kim tarafından alınabileceği ve ilgili kişilere yönelik yarışmaları izleme yasağı gibi idari cezaların ne zaman uygulanabileceği gibi konular da kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Ayrıca, bu tür ifadelerin medya tarafından yayınlandığında, ilgili medya kuruluşlarının sorumluluğu da ele alınmıştır.

Dikkat çekici bir şekilde, bu yasa maddesi cezai yaptırımlar içermesine rağmen, yasak eylemleri ve bu eylemlerin cezalarını düzenleyen 3. bölümde değil, daha genel hükümleri içeren 4. bölümde yer almaktadır. Bu durum, yasanın yorumlanması ve uygulanmasında önemli bir ayrıntıdır. Bu çalışma, bu ayrıntının anlaşılmasına katkı sağlamayı amaçlamakta ve sporun toplumsal birliğe ve olumlu etkilere katkıda bulunabilmesi için şiddetle mücadelede bilinç yaratmayı hedeflemektedir.

2. Kavram, Yasal Koşullar, Uygulama ve Örnekler

6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un 22. maddesi, sporla ilgili açıklamaların şiddet potansiyeli taşıması ve suç oluşturmaması durumunda uygulanmaktadır. Bu maddeye göre, şiddete neden olabilecek açıklamanın maddede yer alan ihlali oluşturabilmesi için aşağıdaki şartlar bir arada bulunmalıdır:

1. Bir kişinin basın ve yayın araçları aracılığıyla açıklamada bulunması,

2. Bu açıklamanın sporda şiddeti teşvik edecek nitelikte olması ve bir suçu oluşturmaması gerekmektedir. Maddede tarif edilen eylem gerçekleştiğinde, bunun yaptırımı idari para cezasıdır. Bu noktada, adli suçlarla ilgili bir düzenleme yerine, idari bir yaptırım öngörülmüştür. Dolayısıyla adli suç tarif edilmediğinden ön ödeme önerisinde bulunulmaz.

Yukarıdaki her iki şart gerçekleştiğinde, şiddete neden olabilecek açıklama gerçekleşmiş sayılır. Açıklama yapılan basın ve yayının, yerel, ulusal veya süreli, süresiz gibi özelliklere sahip olmasına gerek yoktur. Ayrıca, şiddetin fiilen gerçekleşip gerçekleşmemesi, açıklamanın sonuç doğurup doğurmaması belirleyici bir faktör değildir. Ancak, açıklamanın normal şartlarda, açıklama yapan kişiye inanacak veya ona itibar edecek kişileri şiddet eylemine teşvik edebilecek nitelikte yani potansiyelde olup olmadığı dikkate alınmalıdır. Açıklama, basın ve yayın yoluyla yapıldığında, bu açıklamanın şiddeti teşvik edecek nitelikte olup olmadığı da değerlendirilmelidir. Belirtilen hususların ötesinde, açıklamanın alternatif bir biçimde ifade edilebilir olup olmadığı ve bu açıklamanın dinleyiciler veya okuyucular üzerinde nasıl bir etki yaratabileceği gibi sorular da önemlidir. Bu soruların yanıtları, açıklamanın şiddeti teşvik edip etmediğini değerlendirirken dikkate alınmalıdır.

Örnek olarak, bir spor kulübü yöneticisinin, bir başka kulüp yöneticisine yönelik şike iddialarında bulunarak sportmenliğe aykırı hareketlerde bulunduğunu ve bunun takip edileceğini belirten bir açıklama yapması durumunda, 6222 sayılı Yasanın 22. maddesi uygulanmaz. Bu açıklama, şike ihbarı, hakaret içeren ifadeler veya Türk Ceza Kanunu'nun genel hükümlerine göre bir suç teşkil ediyorsa, ilgili suçlar üzerinden soruşturma-kovuşturma yapılır. Diğer bir deyişle, eğer açıklama bir suç oluşturmuyorsa ve şiddeti teşvik ediyorsa, 22. madde uygulanır. Açıklama suç teşkil eden bir hakaret, tehdit veya benzeri bir suç içeriyorsa, 22. madde yerine ilgili suç nedeniyle yasal işleme tabi tutulur.

Spor kulübü başkanı, yöneticileri veya bu alanda faaliyet gösteren herhangi bir kişinin tüm açıklamaları 6222 sayılı Kanun'un 22. maddesi kapsamına girmemektedir. Açıklamaların değerlendirilmesi için öncelikle 6222 sayılı Kanun'un amaç ve kapsamına bakılmalıdır. Açıklama, bu yasa tarafından korunan amaç ve kapsam dâhilinde mi, yoksa bu yasa dışında kalan genel bir alanda mı yapılmıştır? Yasanın koruduğu amaç ve kapsam içindeki şiddeti teşvik edici açıklama 22. maddeyi ihlal ederken, spor kulübü başkanının kişisel, ticari veya diğer ilişkilere dayalı açıklamaları bu maddeye uymayabilir.

Örneğin, kamuoyuna da yansıyan bir spor kulübüne ait stadyum inşaatından kaynaklanan alacak - verecek nedeniyle spor kulübü aleyhine yapılan icra takibi sonrasında, kulüp başkanının, basın toplantısıyla kulübün haklarının korunacağı, yapılan başvuru işleminin usulsüzce  ve terbiyesizce olduğunu söylemesinden dolayı şikayet yapılmıştır. Bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, taraflar arasında olduğu iddia edilen alacak-verecek ilişkisi ve buna bağlı olarak yapılan bir kısım işlemler-icra takibi nedeniyle düzenlenen basın toplantısının 6222 sayılı yasanın 22. maddesindeki şiddete neden olabilecek açıklamalar kapsamında olup olmadığı irdelenmiştir.  Yasanın amaç ve kapsamının yasada açıkça belirtildiği, bu yasal düzenleme ışığında spor kulüplerinin başkan ya da yöneticilerinin tüm davranışlarının bu yasa çerçevesinde değerlendirmenin mümkün olmadığı, buna dahil olan eylemlerin, yasanın 1. ve 2. maddesinde belirtilen eylemler olduğu, yasada yaptırıma bağlanan açıklamaların bu kanun kapsamına giren eylemler ve spor müsabakalarıyla doğrudan-dolaylı da olsa bağlantılı olması gerektiği, taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanan bir ilişki ve bunun sonucunda  haciz işlemini başlatma, şikayet edilenin de haciz işleminin yasaya ve ahlaki değerlere uygun olmadığına yönelik beyanda bulunması durumunun niteliği gereği 6222 sayılı Yasa kapsamında değildir

Başka bir örnekle izah etmek gerekirse; bir spor kulübü yöneticisi, genel olarak federasyonu ve diğer spor kulüpleri ile hakemlerin kendilerine haksızlık yaptıklarını, kendilerini mağdur ettiklerini ve bundan sonra gerek kendisinin gerekse taraftarlarının sert bir şekilde karşılık vereceklerini, dünyanın kaç bucak olduğunu göstereceklerine dair bir açıklama yaparsa, bu tip bir açıklama 22. maddeyi ihlal eder. Bu açıklama sporda şiddeti teşvik edecek nitelikte olup, suç oluşturmayan bir ifade içerir. Ancak aynı yönetici, bir müsabaka sonunda hakeme bağırarak terbiyesizlik yaptığını söylerse ve bu açıklamanın etkisiyle 2 taraftar müsabaka alanına atlayarak hakemi tekmelemeye kalkışırsa, bu durumda 22. madde ihlali değil, kulüp yöneticisi için (6222 sayılı yasanın 14/1. maddesi uyarınca) kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret suçu, iki taraftar için ise yasak alanlara girme suçu ve 6222 sayılı Kanun'un 17/1. maddesi uyarınca kamu görevlisini yaptığı görev nedeniyle kasten yaralama suçu olur. Bu olayda, açıklama şiddeti teşvik etmekle kalmayıp somut bir suça yol açmıştır, bu nedenle 22. madde uygulanmaz.

Ayrıca, Yargıtay bir kararında, “efendi … değil, or.sp... çocuğu… diyeceğiz” şeklinde ve spor kulübü adının yazılmasına sosyal medya platformlarında spor kulübü isminin kullanılması ve hakaret içeren ifadelerin kullanılmasıyla ilgili bir olayı, kanun yararına bozma yoluyla ele almıştır. Bu durum, 6222 sayılı Kanun'un 22/4. maddesi uyarınca değerlendirilmiştir[3]. Ancak kanaatimizce, bu tür bir Twitter paylaşımı, 6222 sayılı Kanun'un 22/4. maddesi kapsamına girmesinin yanı sıra, 04.07.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7182 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un 8. maddesi ile değişik 14/4. madde kapsamındaki tehdit veya hakaret içerikli tezahürat suçu kapsamında kalıp kalmadığının tartışılması yararlı olacaktır. Eğer eylem tarihi 7182 sayılı Kanun'dan önce ise, 14/4. madde kapsamında olmadığı açıktır. Ancak sonrasında bu tür bir açıklama spor alanı dışında gerçekleşmediyse, 14/1. madde ihlali de söz konusu olmayacaktır. Genel bir hakaret suçu oluşmamışsa, bu tür açıklamalar 22/4. madde içerisinde değerlendirilebilir.

3. Şiddete Neden Olabilecek Açıklamaların Nitelikli Hali

6222 sayılı yasanın 22/1. maddesi, şiddete neden olabilecek açıklamaların genel halini ele alır; bu maddedeki eylem, herhangi bir kişi tarafından işlenebilmektedir. Yasa maddesinin ikinci fıkrasında şiddeti teşvik eden açıklamaların daha ağır hali düzenlenmiştir. Özellikle spor alanında, basın ve yayın yoluyla şiddeti teşvik eden açıklamaların ciddiyeti göz önüne alınmaktadır. Bu eylemin ağırlaştırılmış hali, spor kulüpleri veya federasyonlarının yöneticileri tarafından işlendiğinde daha da vahim bir boyut kazanır. İşte bu noktada, yasa koyucunun dikkat çekici bir düzenlemesi karşımıza çıkar: Eğer fiili işleyen kişi, herhangi bir spor kulübü veya federasyonunun yöneticisi ise, bu durum eylemin niteliğini değiştirir ve yaptırım miktarını beş katına kadar arttırmıştır.

Bu hüküm, spor kulübü veya federasyon yöneticilerinin sözlerinin, genel toplum üzerindeki etkisinin farkında olarak hazırlanmıştır. Bu eylemin kapsamı geniştir ve “yönetici” kavramı sadece başkan ve yardımcılarını değil, aynı zamanda yönetim kurulu üyelerini, denetim kurulu üyelerini ve federasyon bünyesindeki diğer önemli pozisyonları da kapsar. Burada yasal düzenlemenin amacı, sporun ruhuna aykırı şiddet eğilimlerini en üst düzeyde önlemek ve sporun barışçıl ve birleştirici doğasını korumaktır.

Bu bağlamda, “yönetici” tanımının dar bir şekilde yorumlanmaması gerektiğini düşünüyoruz. Yasal düzenleme, sadece belirli bir pozisyona sahip kişilere değil, spor organizasyonlarındaki liderlik ve etki pozisyonlarında bulunan her bireye geniş bir sorumluluk yüklemektedir. Başka bir deyişle yönetici kavramının içine spor kulübü veya federasyon başkanı, yardımcıları, yönetim, denetim kurulu üyeleri, federasyon bünyesindeki kurul başkan ya da üyeleri de dahildir. Bu, yasal sorumluluğun sadece unvanlarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda sporun değerlerini ve etiğini koruma konusunda genel bir sorumluluk taşıdığını vurgulamaktadır.

4. Uygulanabilecek İdari Tedbir: Seyirden Yasaklama

Spor alanında şiddeti teşvik eden açıklamalar yapılması durumunda uygulanacak idari tedbirler, 7182 sayılı Yasa ile önemli değişikliklere uğramıştır. Spor müsabakalarına seyirden yasaklama, bu tür eylemlere karşı alınan başlıca tedbirlerden biridir. Daha önce bu yasaklama, üç ay süreyle ve imza atmayı gerektirmeksizin uygulanırken, yeni düzenlemeyle bu süre bir yıla çıkarılmış ve imza atma yükümlülüğü getirilmiştir. Bu değişiklik, eylemin işlenmesi durumunda yasaklamanın otomatik olarak uygulanmasını gerektiren bir yapıya bürünmüştür.

Söz konusu tedbirin uygulanması, şiddete neden olabilecek açıklamalardan dolayı soruşturma başlatılması halinde, 18. madde uyarınca otomatik olarak devreye girer. Burada önemli olan, Cumhuriyet Savcısının ayrı bir karar vermesine gerek olmaksızın, ilgili kolluk kuvvetlerinin bu tedbiri uygulayabilmesidir. Bu tedbir, Cumhuriyet Savcısının kararıyla kaldırılmadıkça, yaklaşık bir yıl süreyle devam eder.

Yeni yasal düzenlemeyle, tedbirin uygulanmasına tabi tutulan kişiler, yurt içinde bulunduğu takdirde, müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra en yakın genel kolluk birimine giderek imza atmakla yükümlü kılınmıştır. İmza atma yükümlülüğünün ihlali, “seyirden yasaklı kişinin kanunda belirtilen şekilde genel kolluk kuvvetine müracaat etmemesi” olarak tanımlanan ayrı bir suç teşkil eder ve bu durumda kişiler adli para cezasıyla cezalandırılır.

12.07.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7182 sayılı Yasanın 22. maddesi, şiddete neden olabilecek açıklamalar yapılmasını yeniden düzenlemiştir. Bu değişiklik, eylemin unsurlarında esaslı bir farklılık oluşturmamakla birlikte, idari tedbirin süresini önemli ölçüde arttırmıştır. Bu çerçevede, şiddete neden olabilecek açıklamalar yapan kişiler, artık bir yıl süreyle spor müsabakalarını seyretmekten yasaklanır. Koruma tedbiri olarak seyirden yasaklanmaya dair kararın uygulanmasına ilişkin esas ve usuller, bu tedbir bakımından da uygulanır. Başka bir tabirle artık, imza atılmasını gerektiren 18/8. madde hükmü bu kişiler bakımından uygulanır.

Yasanın 18/8. maddesi seyirden yasaklanan kişilere getirilen imza yükümlülüğünü ele almaktadır. Bu yükümlülüğe tabi tutulan kişi, belirtilen zaman diliminde en yakın genel kolluk birimine başvurmakla yükümlüdür. İlgili madde, özellikle spor kulübü yöneticilerinin basın yayın kuruluşlarına yaptıkları açıklamalar aracılığıyla gerçekleştirdikleri açıklamaların şiddeti teşvik edebileceği bir idari yaptırım türü olan “şiddete neden olabilecek açıklamalar yapma” eylemine odaklanmaktadır.

Açıklamada bulunan yöneticiler hakkında soruşturma aşamasına geçildiğinde, seyirden yasaklama kararı verilebilmekteydi. Ancak, bu kararlar sadece ilgili müsabakalara katılımı yasaklama düzeyindeydi ve bu kişilere, diğer vatandaşlar gibi karakola gidip imza atma yükümlülüğü verilmiyordu.

Ancak, 12 Temmuz 2019 tarihindeki yasal düzenlemeyle bu durum değişmiştir. Artık, şiddete neden olabilecek açıklamalarda bulunan kişiler, spor kulübü başkanı veya yönetim/denetim kurulu üyesi olsalar dahi, idari tedbir olarak spor müsabakalarının seyirden yasaklanabilirler. Bu nedenle seyirden yasaklanan kişilere uygulanan yasaklama kararının sebebini oluşturan suçun işlendiği müsabakanın tarafı olan ve aynı zamanda o takımın taraftarı olan kişiler, eğer yurt içinde bulunuyorlarsa, müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonrasında en yakın genel kolluk birimine başvurarak imza atmak zorundadır.

Bu yükümlülüğe aykırı davranma durumunda ise, her bir müsabaka için yirmi beş günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılmaktadır. Yani, seyirden yasaklanan kişilerin imza yükümlülüğünü yerine getirmemeleri durumunda cezai yaptırım uygulanmaktadır. Bu değişiklikler, spor alanında şiddeti önleme ve caydırıcılık sağlama konusunda önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Bu düzenlemelerle, yasa koyucunun spor müsabakalarındaki şiddet olaylarının azaltılmasına yönelik etkili bir araç olarak görmektedir.

5. Seyirden Yasaklanmaya (İdari Tedbire) Kim Karar Verebilir?

6222 sayılı Yasa'nın 23/3. maddesi, spor müsabakalarında şiddeti teşvik eden eylemlerle ilgili idari para cezaları ve diğer idari yaptırımların uygulanması konusunda Cumhuriyet Savcısına yetki vermektedir. Bu kapsamda, bir yıl süreyle uygulanan seyirden yasaklama tedbiri de dâhil olmak üzere, idari tedbirlerin uygulanma şekli yasada belirtilmiştir. Yasa, “koruma tedbiri olarak yasak kararının uygulanmasına ilişkin usul ve esasların uygulanacağını” ifade eder. Bu usul ve esaslar, yasanın 18. maddesinde detaylandırılmıştır.

18/3. maddesi, soruşturmaya geçilmesi halinde, şüpheli hakkında spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbirinin derhal uygulanacağını belirtir. Kovuşturma aşamasında ise, bu tedbirin kaldırılmasına karar verilmediği sürece, yasanın koruma tedbiri olarak uygulanmaya devam edeceği vurgulanmıştır. Ayrıca, 18/1. maddesi, kovuşturma sonucunda eylemin sabit olması halinde güvenlik tedbiri olarak seyirden yasaklama kararı verilebileceğini belirtir.

Bu bağlamda, Cumhuriyet Savcısının soruşturma aşamasında aldığı kararlara karşı sulh ceza hâkimliğine itiraz imkânı tanınmamıştır. Kolluk tarafından ilk olarak uygulanan ve Cumhuriyet Savcısı tarafından devam ettirilen seyirden yasaklama koruma tedbirine itiraz yolunun olmaması, CMK'nın 267. maddesi ile uyumludur. Bu madde, hâkim kararlarına ve kanunda belirtilen hâllerde mahkeme kararlarına itiraz edilebileceğini belirtir. Dolayısıyla, 6222 sayılı Yasada yer alan tedbirler için itiraz edilebileceğine dair bir hüküm olmaması, bu tedbirlere itirazın mümkün olmadığını gösterir.

Bu durumda, 22/3. maddede belirtilen tedbir, Cumhuriyet Savcısı tarafından verilebilir. Ancak, bir soruşturma sonucunda mahkeme, 22/1 veya 22/2. maddeleri kapsamındaki eylemler için cezalandırma kararı verdikten sonra, 22/3. maddesi kapsamındaki tedbire de karar verebilir mi? Bu konu tartışmalı olup, 6222 sayılı Yasanın 22. maddesinde tanımlanan eylem için idari para cezasına karar verme yetkisi 23. madde uyarınca Cumhuriyet Savcısına verilmiştir. Burada bir adli suç tarif edilmediğinden ön ödeme önerisinde bulunulmaz. Bu ceza, Kabahatler Kanunu'na tabi olduğundan, itiraz usulü de bu kanunda belirtilen şekilde uygulanır. Bu durum, şiddete neden olabilecek açıklamalar nedeniyle kamu davası açılmasını ve mahkeme kararı verilmesini gerektirmeyebilir. Eğer idari yaptırım, 5326 sayılı yasadaki itiraz sonucunda iptal edilirse, buna bağlı olarak verilen seyirden yasaklama tedbiri de kalkmış olur.

6. İdari Tedbir Kararı Ne Zaman Uygulanabilir?

6222 sayılı Yasa kapsamında, spor müsabakalarında şiddeti teşvik eden eylemlere yönelik alınacak idari tedbirler, özellikle seyirden yasaklama kararları, önemli bir hukuki süreci temsil eder. Bu bağlamda, “kararın verildiği tarihten itibaren bir yıl süreyle uygulanır” ifadesi, yasa maddesinde belirtilen idari tedbirin temel uygulama süresini ifade eder. Ancak burada “karar”ın ne anlama geldiği konusunda açıklık gerekmektedir.

Bu "karar" terimi, aslında soruşturmaya konu olan eylemin, yani şiddete neden olabilecek açıklamaların, suçun unsurlarını taşıyıp taşımadığına dair Cumhuriyet Savcısının verdiği hükümle ilgilidir. 7182 sayılı Kanun'daki değişikliklerle, bu tür idari tedbirlerin uygulanması konusunda 18. maddenin usul ve esasları getirilmiştir. Bu, daha önceki farklı düzenleme tercihlerinin kaldırılması ve genel kurala tabi tutulmasını ifade eder. Böylece, 1 yıllık sürenin başlangıcı, artık daha geniş bir yasal çerçevede değerlendirilmektedir.

Soruşturmanın başlamasıyla birlikte, bu tür bir tedbirin uygulanmasına engel bir durum bulunmamakta; aynı zamanda, soruşturma sonucunda alınan kararla birlikte de bu tedbir uygulanabilir. Bu tür idari tedbir kararlarını verme yetkisi, 6222 sayılı Yasanın 23/3. maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcısına verilmiştir.

7. İlgili Basın ve Yayın Organı İşleticisinin Sorumluluğu

6222 sayılı Yasa'nın 22. maddesi, sporda şiddeti teşvik eden basın ve yayın yoluyla yapılan açıklamaları cezalandıran bir hüküm içerir. Bu madde, aynı zamanda bu tür açıklamaları yayan, ileten ya da haber olarak sunan basın ve yayın organlarının işleticileri veya sorumluları için de özel bir düzenleme getirmektedir. Basın ve yayın kuruluşları açısından, suça katılım ve Anayasa ile Basın Kanunu'nda teminat altına alınan basın özgürlüğü arasında bir çatışma potansiyeli bulunmaktadır. Bu özgürlükler; basının hür oluşu, sansür edilemezliği ve devletin, basın ile haber özgürlüğünü koruma görevi gibi ilkeleri içerir. [4] Bu durumda, bir eylemin 22/4. maddenin yaptırımını gerektirip gerektirmediği ya da basın özgürlüğü ve kamuoyunu bilgilendirme kapsamında mı değerlendirilmesi gerektiği sorusu ortaya çıkar. Yasa maddesinde, açıklamayı yayımlayan basın ve yayın organının işleticisi olan gerçek veya tüzel kişiye, haber verme ve eleştiri hakkının sınırlarını aşması durumunda ceza verilebileceği belirtilmiştir. Bu değerlendirmede, haberin önemi, olası etkileri, veriliş şekli, amacı, kamuoyunun haber alma yararı ve olası kamu düzenine yönelik tehlikelerin karşılaştırılması gibi çeşitli faktörler göz önünde bulundurulmalıdır. Haber verme ve eleştiri sınırları aşılarak şiddete neden olabilecek bir açıklama yapıldıysa, para cezası uygulanabilir.

Bunun yanı sıra, yasa, şiddeti teşvik edecek şekilde yapılan açıklamanın tekrar tekrar yayımlanmasını da ele alır. İlk olarak haber verme ve eleştiri hakkı sınırları içinde değerlendirilse ve bu nedenle yaptırım uygulanmasa bile, bu açıklamanın tekrar tekrar yayımlanması durumunda, artık haber verme hakkının sınırlarının aşıldığı kabul edilir. Bu, kamu düzeninin korunması ve sporda şiddeti önlemek adına önemli bir düzenlemedir.

Bu kapsamda, bir basın ve yayın organının ilk olarak açıklamayı yayımlaması haber ve eleştiri haklarının sınırlarını aşmışsa, yaptırım uygulanır. Ancak, ilk yayımda bu sınırın aşılmadığına karar verilse bile, sonrasında fiilin tekrar tekrar yayımlanması durumunda, yasa maddesine göre, artık haber verme hakkının sınırlarından söz edilemez ve idari para cezası uygulanır. Seyirden yasaklama tedbirinin ilgili basın ve yayın organı işleticilerine uygulanıp uygulanamayacağı ise hukuki bir tartışma konusudur. Şahsi kanaatim, bu tür bir tedbirin uygulanmasının mümkün olmadığı yönündedir, çünkü seyirden yasaklama genellikle bireysel suçlar ve davranışlar için tasarlanmış bir tedbirdir ve bir basın kuruluşuna uygulanması, yasanın temel amaç ve kapsamından sapma oluşturabilir.

8. Sonuç

Spor, toplumsal yapının birleştirici ve eğitici bir unsuru olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda, spor yöneticileri ve medya kuruluşları tarafından gerçekleştirilen, şiddeti teşvik eden açıklamaların sporun bu pozitif rolünü baltaladığı görülmektedir.

Çalışmamız, yasal çerçevenin derinlemesine bir değerlendirmesini yaparak, bu tür açıklamaların yasal tanımını, yarattıkları hukuki sonuçları ve uygulanabilecek idari tedbirleri ele almaktadır. Bu bağlamda, Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun, sporun barışçıl ve birleştirici doğasını korumak için gerekli yasal araçları sağlamaktadır. Özellikle, spor yöneticilerine yönelik olarak öngörülen ağırlaştırılmış cezai yaptırımlar ve seyirden yasaklama gibi idari tedbirler, şiddeti önlemek ve caydırıcılık yaratmak adına önemli adımlar olarak görülmektedir. Ancak, bu yasal düzenlemelerin etkili bir şekilde uygulanabilmesi, yasa koyucular ve yargı organlarının yanı sıra spor kulüpleri, federasyonlar, medya kuruluşları ve toplumun genelini de içine alan kapsamlı bir yaklaşımı gerektirir. Sporda şiddeti önleme ve sporun pozitif değerlerini muhafaza etme konusunda, toplumun her kesiminin taşıdığı sorumluluk büyüktür. Sporun birleştirici ruhunu koruyarak, şiddeti teşvik eden açıklamalara karşı bilinçli ve sorumlu bir tutum sergilemek, bu hedefe ulaşmada kritik bir role sahiptir.

Sonuç itibarıyla, sporun barışçıl ve birleştirici yönünün güçlendirilmesi ve şiddeti teşvik eden açıklamaların minimize edilmesi için, yasal çerçeveler ve toplumsal bilinç ve sorumluluğun entegre edilmesi gereklidir. Spor, rekabetçi doğasının ötesinde, insanları bir araya getiren ve toplumsal değerleri güçlendiren bir etken olarak kalmalıdır. Bu hedef doğrultusunda, her bireyin ve kurumun katkıda bulunması ve sorumluluk üstlenmesi, sporda şiddetin önlenmesi ve sporun olumlu etkilerinin artırılması için zaruridir. Bu nedenle, ilgili yasal düzenlemelerin sadece yargısal anlamda değil, aynı zamanda toplumsal ve eğitimsel boyutlarda da değerlendirilmesi, sporda şiddetin önlenmesi sürecinde bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi açısından önemlidir.

 Av. Özer Alişan EKREN

------------------

[1] Çetin Özdilek, Aydın Şentürk, Sedat Bektaş; “Günümüze Kadar Düzenlenen Modern Olimpiyat Oyunlarında Olimpizm Felsefesine Ters Düşen Politik Ve Irkçı Uygulamalar ”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, S:6, Haziran 2002, 149.

[2] Rıfat Erten, “ Türk Sporunun Yapısal Düzeni ”, Gazi Üviversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C:10, S: 1-2 , 2006 , 119

[3] Yargıtay 19.CD. 17.06.2020 tarih  2019/28151 Esas , 2020/7047 Sayılı Kararı

[4] Haberlere Karşı Yasal Haklar. Asım EKREN. Aristo Yayınevi. İstanbul. 3.Baskı. S.30-41, 135-140