2004 Sayılı İcra İflas Kanunu 280/III maddesi “Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.” Hükmüne haizdir.

Buna göre Kanun koyucu İİK. mad. 280/III’de “tacir olan borçlular için” özel bir durum öngörerek, bu halde, gerek “borçlunun alacaklılarına zarar verme kasdını” ve gerekse üçüncü kişinin “bu kasdı bildiklerini” farzetmiştir. Bu hükme göre; borçlu - tacir, “ticari işletmesinin önemli bir kısmını devretmiş veya satmışsa yahut, işyerindeki ticari mallarının tamamını veya önemli bir kısmını devretmiş veya satmışsa” alacaklılarına zarar verme kasdı ile hareket etmiş sayılır.[1]

Uygulamada yasa tarafından kabul edilen karinenin sıklıkla yanlış kullanıldığı ve özellikle tapu sicil kayıtlarında “dükkan” “depo” olarak görünen taşınmazlardaki satışın doğrudan bu karine kapsamında kaldığı değerlendirilerek yanlış kararlar verildiği görülmektedir.

Peki bu kanuni karineye göre hangi işletme ve işyeri devirleri doğrudan iptale tabidir.?

Yargıtay,özellikle fabrika için yapılmış bina,benzin istasyonları,üzerinde tavuk kümesi yem fabrikası bulunan taşınmazları,soğuk hava depoları ve saklama tesislerinin olduğu binaları işletme olarak kabul etmekte ve bu taşınmazların satışı durumunda doğrudan karine kapsamında kaldığını kabul ederek tasarrufun iptali gerektiğini söylemektedir. Aynı Yargıtay  tapuda dükkan veya depo vasfındaki taşınmazların  doğrudan İİK 280 anlamında iptale tabi olmayacağını belirtmiştir.[2]

Buradan hareketle Yargıtay, kanaatimizce inşaası belli bir ticari işin faaliyetine özgülenmiş yapıların başkaca bir amaç için kullanılmasının zor olacağı değerlendirildiğinden böyle bir sonuca varmıştır. Örneğin akaryakıt istasyonu olan bir yerin inşasında akaryakıt depolama alanları, pompa yeri, araç girişi,idari bina gibi ayrıntıların inşaat aşamasında düşünülmesi ve projelendirilmesi gerektiğinden artık sonradan burayı devralan kişinin taşınmazı tapu kaydındaki vasfı da dikkate alınarak akaryakıt istasyonu dışında bir ticari faaliyette kullanması nerdeyse imkansızdır.Belki böyle bir durum ancak esaslı proje ve inşaat tadilatı ile mümkün olabilir.

Bunun yanında tapu vasfında dükkan olan bir işyerini örneğin giyim mağazası olarak kullanan kişinin bu işletmeyi devretmesinden sonra yeni alan kişinin burayı pekala bir market veya ayakkabı satılan bir dükkan olarak kullanması mümkün ve olağandır. Veya depo olan bir yerin hem önceki malikin hem de sonraki malikin kendi ticari faaliyet alanına göre malzemelerini koyduğu bir yer olarak kullanması mümkündür.

O halde sonuç olarak işyerinin inşa ve fiziki durumu  başkaca bir ticari faaliyete uygun değilse doğrudan İİK 280/son maddesinde düzenlenen karineye tabi olacağı ancak inşa ve fiziki olarak bir çok ticari faaliyete uygun olan işyerlerinin bu karineye tabi olması için satış tarihinden önceki ve sonraki durumunun ortaya konulması ile mümkün olabilecektir.

Salt dükkan vasfında olan bağımsız bölümlerin İİK 280 anlamında  işyeri devri olabilmesi için içindeki eşyalar ile birlikte aynı faaliyete devam edilebilecek durumlarda satılması halinde  işyeri devri olacaktır.[3]

Doğrudan karineye tabi olmayan taşınmazların  devirden önce borçlu veya borçluların faaliyette olduğu işyeri olup olmadığı araştırılarak, borçlular ile satın alan kişilerin aynı işkolunda faaliyette olduklarına ilişkin somut delilerin ne olduğunun da ortaya konularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.[4]

Yargıtay bir kararında “Taşınmaz atölye niteliğinde olduğundan yapılan tasarrufun İİK.’nun 280/son maddesi uyarınca ticari işletmenin devri niteliğinde olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi” gerekeceğini ifade ederek atölye niteliğinde ki taşınmazı bile doğrudan işyeri olarak değerlendirmemiş mahkemenin bu hususu araştırması gerektiğini vurgulamıştır.[5]

Hukukçu

Hasan ÇAKMAK

-----------

[1] Talih Uyar (Kaynak-E Uyar) (tasarrufun iptali-işletme devri) Makale

[2]17. Hukuk Dairesi   18.04.2017 tarih 2015/2695 E.  ,  2017/4162 K. “…Somut olayda, davalı borçlu icra müdürlüğü yapmakta iken borç doğmuş olup satılan taşınmazda bir ticari faaliyeti olmadığından, taşınmazın işyeri vasfında olması İİK'nun 280.madde anlamında bir işyeri devri sonucunu doğurmamıştır. Taşınmaz tapudan 7.000 TL devredilmiş bilirkişi ise değerini 8.000 TL olarak belirlediğinden ivazlar arasında misli bir farkın olduğundan da söz edilmesi mümkün değildir. Öte yandan davacı alacaklı tarafından davalı üçüncü kişi ...'nin borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bildiği veya bilmesi gereken şahıslardan olduğuna ilişkin somut bir delil ileri sürülmemiş, dosya içeriğinden bu yönde bir bilgi veya belgeye de rastlanmamıştır.

17. HD. 17.12.2019 T. E: 2018/609, K: 12065 “…… satılan taşınmazda bir ticari faaliyeti olmadığından, taşınmazın işyeri vasfında olması İİK'nun 280.madde anlamında bir işyeri devri sonucunu doğurmayacağı….”

[3]17. HD. 28.02.2011 T. 5721/1738  “…..Borçlu ile diğer davalı üçüncü kişi arasındaki ‘işletmenin, içindeki mallarla birlikte devri’ niteliğinde sayılması halinde, mahkemece işlemin ‘İİK.’nun 280/son maddesi kapsamında bulunup bulunmadığının değerlendirilerek sonucuna bir karar verilmesi gerekeceğini”

[4]17. HD. 18.06.2019 T. E: 2016/13586, K: 7714  “….. Somut olayda dava konusu 988 ada 2 parselin borçlu D... Elektrik Mekanik İnş.Taah.San. ve Tic. A.Ş.'nin merkez işyeri olduğu anılan maddede belirtilen devir koşullarının gerçekleştiği iddia ve ispat edilmediğinden bu taşınmaz ile ilgili olarak davanın kabulü yerindedir. Ancak diğer 345 ada 1 parsel 4 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin radyatör imalathanesi olduğu bilirkişi raporunda belirtilmiş olduğu halde bu işyerinin öncesinde borçluların faaliyette oldukları bir işyeri niteliğinde olup olmadığı yönünde bir araştırma yapılmamıştır.

Bu durumda, belirtilen 4 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin devirden önce borçlu veya borçluların faaliyette olduğu işyeri olup olmadığı araştırılarak, borçlular ile üçüncü kişiler O. ve G.'ın aynı işkolunda faaliyette olduklarına ilişkin somut delilerin de ne olduğunun da ortaya konularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur

[5]17. Hukuk Dairesi 29.11.2012 tarih 2012/10872 E., 2012/13291 K.