Görevi nedeniyle uğradığı silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybeden Denizli Barosu önceki dönem başkanlarından, Muğla Barosu üyesi Av. Mehmet Erdal Çam’ın katledildiği yer olan Bodrum’daki yürüyüşe ve yürüyüş sonrası yapılan açıklamaya TBB Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, Başkan Yardımcısı Av. Ercan Demir ve Sayman Av. Gökhan Bozkurt, Muğla Barosu Başkanı Av. Levent Akgün, Denizli Barosu Başkanı Av. Adnan Demirdöğer, Aksaray Barosu Başkanı Av. Ferit Köse, Ankara Barosu Başkanı Av. Mustafa Köroğlu, Aydın Barosu Başkanı Av. Anıl Yetişkin, Balıkesir Barosu Başkanı Av. Nadir Karakaşlı, Burdur Barosu Başkanı Av. Ramazan Gedik, Çanakkale Barosu Başkanı Av. Hande Keskin, İstanbul Barosu Başkanı Av. Filiz Saraç ve Başkan Yardımcısı Av. Ali Gürbüz, İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz ve Yönetim Kurulu üyeleri, Kayseri Barosu Başkanı Av. Ali Köse, Kocaeli Barosu Başkanı Av. Mehmet Gül ve Van Barosu Başkanı Av. Sinan Özaraz ile avukatlar katıldı.

TBB ve 81 il barosunun logolarının bulunduğu “Avukata Saldırı Vatandaşa Saldırıdır” yazılı pankartla yapılan yürüyüş sonrasında, “Tek Bir Kayba Daha Tahammülümüz Yok” başlıklı ortak açıklama okundu.

TBB’nin tüm Yönetim Kurulu üyeleri de bulundukları illerde yapılan ortak açıklamalara katıldı.

TBB Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, Bodrum’daki ortak açıklamanın ardından yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Bugün burada ve 81 ilimizde tüm Barolarımız ve binlerce meslektaşımız aynı şeyi haykırıyorlar: Tek bir kayba bile tahammülümüz kalmadı. Tek bir meslektaşımızın kılına dahi zarar gelmesine tahammülümüz kalmadı artık. Avukatlar bu ülkede işkenceye karşı, kötü muameleye karşı vatandaşın yanındaki meslek grubudurlar. Avukatlar, yurttaşlarımızın adil yargılanma haklarının teminatıdırlar. Avukatlar bu ülkede hukukun üstünlüğünün, insan haklarının en vazgeçilmez unsurudurlar. İşte o avukatlar hemen hemen her gün herhangi bir ilde hunharca katlediliyorlar, hakarete uğruyorlar, tehdit ediliyorlar, yaralanıyorlar ve maalesef buradan tüm Türkiye ile paylaşmak isterim ki avukata dönük şiddet söz konusu olduğunda herkes kafasını kuma gömüyor. Ama en ufak bir sorun yaşandığında da ilk koşulan meslek grubu avukatlar oluyor. Hatta ve hatta, avukata dönük o şiddeti uygulayanın da adil yargılanma hakkını yine mahkemeler huzurunda biz avukatlar savunuyoruz.

“Buradan çok açık ve net olarak ifade etmek isterim; avukatlık meslek grubu sahipsiz değildir. Bugün 81 il Baromuz ve Türkiye Barolar Birliği tüm Türkiye’de çok önemli bir çağrıya imza atıyorlar. Türkiye Barolar Birliği’nin ve Barolarımızın avukatlık mesleğinin sistematik bir şekilde itibarsızlaştırılması ve cezasızlık politikası sonucunda uğradığı ve her gün devam eden şiddete karşı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ve Adalet Bakanlığı’na sunduğumuz önerilerin ivedi şekilde hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Bu talebimizin arkasında ısrarlı şekilde ve 180 bin avukatın örgütlü gücüyle duracağımızdan kimsenin bir şüphesi olmasın. Son kez ifade etmek isterim ki tek bir meslektaşımızın dahi kılının bile zarar görmesine tahammülümüz kalmamıştır. Bütün meslek örgütümüz buna karşı ortak bir mücadeleyi ve dayanışmayı ortaya koymaya hazır ve kararlıdır.

“Bu vesileyle başta yaklaşık bir hafta önce hayatını kaybeden Denizli Baromuz önceki dönem başkanlarımızdan, meslek üstadımız Avukat Erdal Çam ve bugüne kadar yaşamlarını yitiren meslek şehitlerimize Allah’tan rahmet, tüm camiamıza başsağlığı diliyorum.”

TBB ve 81 Baronun imzası bulunan ortak açıklama şöyle;

TEK BİR KAYBA DAHA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK

Denizli Barosu önceki dönem başkanlarımızdan, Muğla Barosuna kayıtlı Av. M. Erdal Çam altı gün önce, daha evvel davasına baktığı müvekkili tarafından, sadece mesleki faaliyeti nedeniyle katledildi.
 
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Av. Servet Bakırtaş, bakmakta olduğu bir dosyanın karşı yanı tarafından ofisinde katledilmişti.
 
Bakırtaş’tan bir yıl önce İstanbul Barosuna kayıtlı genç meslektaşımız Av. Ersin Arslan, haciz işlemleri için bulunduğu görev yerinde göğsünden vurularak katledildi. Ersin Arslan’ın katlinden birkaç ay sonra Konya’da Av. Asilcan Tuzcu, boşanma davasını üstlendiği müvekkilinin eşi tarafından bıçaklandı. Zanlı, meslektaşımızı, peruk takıp evinin girişinde beklemişti. Av. Asilcan Tuzcu, saldırı sonrası bir gözünü kaybetti.
 
Asilcan Tuzcu’dan tam bir yıl önce, İstanbul Barosuna kayıtlı meslektaşlarımız Av. Savaş Baş ve Av. Necati Çakmak, Ankara’da haciz işlemleri esnasında bıçaklı saldırıya uğradılar. Yaralanan meslektaşımız Savaş Baş halen bu saldırının izlerini taşıyor.
 
Henüz üç hafta önce, Afyonkarahisar Barosuna kayıtlı meslektaşımız Av. Hakkı Cihan Coşkun, tarafı bile olmadığı dosyada, yalnızca mesleki dayanışma kapsamında yetki belgesi ile iştirak ettiği haciz işlemi sırasında, işyeri sahipleri ve çalışanlarının saldırısına maruz kalarak yaralandı. Saldırganlar, olay yerine intikal eden jandarma personelinin yanında da saldırılarına devam ettikleri hâlde, serbest bırakıldılar.
 
Üç gün önce, Nevşehir Barosu önceki dönem Başkanlarımızdan Av. Mustafa Necmi Öncül, takip ettiği dosyanın karşı yanı olan iki kişi tarafından darbedildi.


 
Bu saydıklarımız, her gün ve yaşamın her alanında sistematik hâlde yaşanan avukata yönelik şiddetin, yaşam hakkına dönük ve can yakıcı çok sayıda örneğinden yalnızca birkaç tanesidir.
 
Avukatlar; her geçen gün daha fazla öldürme, yaralama, tehdit, hakaret gibi saldırıların mağduru haline geliyor. Bazen sözlü bazen silahlı olan; bazen müvekkilden bazen karşı taraftan kaynaklanan ve bazen yaralama bazen ölümle sonuçlanan bu saldırıların değişmeyen ortak bir yönü var: Avukatların bu saldırılarla karşı karşıya kalmalarının nedeni, yalnızca mesleki faaliyetlerini yerine getirmeleridir. Münferitmiş gibi görülen bu saldırılar, aynı zamanda avukatlık faaliyetine, savunmaya, dolayısıyla adil yargılanma hakkına ve adaletin tesisine yöneliktir.
 
Avukata yönelik şiddetin temelinde, avukatın mesleki faaliyetleri, görevlerini yaparken müvekkilleriyle özdeşleştirilmeleri veya savunma hakkının etkin kullanılması için mücadele ederken bu görevin ifasını önleme niyeti yer almaktadır.
 
Bizler, avukatlık mesleği kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin, niteliği gereği çekişme ve uyuşmazlık içerdiğini biliyoruz. Avukata yönelik şiddet, toplumun genelinde gözlenen şiddet eğiliminden veya diğer meslek mensuplarına yönelik şiddetten önemli farklılıklar içermektedir. Bu nedenle, avukata yönelik şiddete ilişkin gerekli adımlar atılarak, özel olarak önlem alınması elzemdir.
 
Avukata saldırma pervasızlığını gösteren saldırganlar bu cüreti, mesleğin itibarsızlaştırılması çabasından ve cezasızlık politikalarından alıyorlar. İnfaz kanunlarında yapılan değişiklikler, cezasızlık politikalarını daha da derinleştiriyor. Avukata yönelik şiddetle, ciddi bir politika benimsenerek mücadele edilmediği sürece, tekil vakalarda verilen ancak infaz düzenlemeleri nedeniyle göstermelik kalan cezalarla yol alınması mümkün değildir.
 
Türkiye Barolar Birliğinin; avukata yönelik şiddetle ilgili olarak 4 Nisan 2022’de Türkiye Büyük Millet Meclisine, 8 Temmuz 2022’de Adalet Bakanlığına yapmış olduğu başvurularda dile getirilen; konunun öncelikli gündem maddesi haline getirilmesi, Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, zorunlu tedbirlerin derhal alınması ve mevzuat çalışması yapılması şeklindeki açık, somut, net talep ve önerilerinin bir an evvel karşılanması, avukatlar için olduğu kadar yurttaşların savunma hakları için de zorunludur. Çünkü avukata yönelik saldırı, yurttaşın savunma hakkına yönelik saldırıdır.
 
Bugün buradan bir kez daha haykırıyoruz: Mesleğimizi yaparken, görevimizi ifa ederken can veriyoruz. Avukat tehdit altındaysa, hak arama özgürlüğü de tehdit altındadır. Bizler dava dosyalarının tarafı değil, vekiliyiz. Vekalet etmek mesleğimizin gereğidir. Biz bu görevi üstlenmezsek; adalet işlemez. Bize saldıranların bile muhtaç oldukları savunma hakkı kullanılamaz. Bizler bu görevi, şu veya bu kişilerin menfaati için değil, adil yargılanma hakkının hayata geçirilmesi için yerine getiriyoruz.
 
Acil talebimiz şudur: Yeni yasama döneminde, Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmalı, konuyla ilgili TBMM araştırma komisyonu kurulmalıdır. Türkiye Barolar Birliğinin Adalet Bakanlığına sunduğu önerilerde yer alan gerekli düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. Devletin tüm kurumlarında ve yurttaşlarda, avukata yönelik şiddetin engellenmesiyle ilgili farkındalık yaratılmalı ve buna ilişkin somut çalışmalar hayata geçirilmelidir.
 
Tek bir kayba daha tahammülümüz yok! 180 bin avukat, Barolarımız ve Türkiye Barolar Birliği olarak; avukata yönelik şiddetin normalleşmesine izin vermeyecek, onurla ve asla vazgeçmeden ortak mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz.
 
Meslek şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Mesleğimizi, meslektaşlarımızı ve yurttaşlarımızın haklarını sahipsiz bırakmayacağız.
 
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.