TBB'den yapılan açıklamada, "Cumhuriyet tarihinden önce de ulusumuza hizmet veren kıymetli bir kuruluş olan ve Dernekler Kanunu uyarınca kamu yararına çalışan dernek statüsünde faaliyetler yürüten Kızılay’ın başlıca görevi; doğal afet anında insan hayatını ve sağlığını korumak, açlık, yoksulluk ve yoksunlukla mücadele etmek için azami çaba göstermek, uhdesinde mevcut çadırları kendisine verilen görev ve yetki kapsamında afet bölgesine ulaştırmaktır.

Sözü edilen görevi ifa etmek ve yurttaşların barınma sorununu bir an önce çözümlemek için uhdesinde bulunan çadırları derhal bölgeye göndermek yerine kurdurduğu işletme üzerinden satışa çıkarmak, Kızılay yöneticileri açısından tabi oldukları kanunlar çerçevesinde ceza sorumluluğunu doğurmaktadır.

Şüphelilerin açıklanan bu eylemi, ceza sorumluluğu yanında insancıl hukuka, Uluslararası Kızılhaç-Kızılay Hareketi temel ilkelerine, uluslararası insan hakları hukukuna da ayrıca ve açıkça aykırılık oluşturmaktadır.

Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından, Kızılay yetkilileri hakkında yukarıda bahsedilen nedenlerle ‘güveni kötüye kullandıkları’ gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur." denildi.

Suç duyurusu dilekçesi şöyle;

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

İHBARDA BULUNAN: Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı

Oğuzlar Mah. Barış Manço Cad. Av. Özdemir Özok Sokak No: 8 Balgat Ankara

VEKİLİ: Av. …………………..

ŞÜPHELİLER: “Türkiye Kızılay Derneği”, “Türk Kızılay” olarak da adlandırılan “Kızılay”ın   yetkilileri ve aşağıda açıklanacak olan suçları işleyen, eylemlerde sorumluluğu bulunduğu tespit edilen kişiler ile eylemler neticesinde barınma ve yiyecek ihtiyacının ivedilikle karşılanmamasına sebep olan sorumlular.

SUÇ: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “Güveni kötüye kullanma” başlıklı 155. maddesinde düzenlenen suç ile soruşturma kapsamında toplanan delillere göre re’sen tespit edilecek suçlar.

SUÇ TARİHİ:  06.02.2023 ve devamı 

AÇIKLAMALAR:  

6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ilimiz Pazarcık ilçesinde gerçekleşen, hemen ardışık şekilde Elbistan ilçesinde tekrar eden ve onları izleyen sayısız artçı depremlerle ülkemizin başta Kahramanmaraş, Malatya, Gaziantep, Diyarbakır, Elazığ, Kilis, Şanlıurfa, Adıyaman, Hatay, Osmaniye ve Adana illerinde, ilçelerinde ve köylerinde onarılamaz yıkımlara, can kayıplarına ve yaralanmalara yol açılmıştır. Öte yandan Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketi olduğu ortaya çıkan afetin; psikolojik, sosyal ve ekonomik tahribatı itibarıyla ülkemizin tümünü olumsuz etkisi altına aldığı da açıktır.

Cumhuriyet Gazetesi’nin https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/deprem-telasinda-kizilay-ahbapacadir-satti-2055423 adresinde yayımlanan haberde “Ahbap Derneği de bağışçılarından temin ettiği kaynakla bölgede yaşanan barınma ihtiyacına destek olmaya karar vermiş, bu noktada Kızılay’dan temin ettiği çadır kapasitesini AFAD’ın göstermiş olduğu noktalara sevk etmiştir. Kızılay bu süreci afetzedelerin barınma ihtiyacının bir an önce çözülmesi açısından değerlendirmiştir. Çadır üretiminin devamını sağlamak için de ham madde bedelini kabul etmiştir.” şeklinde şüphelilerin Yönetim Kurulu başkanlığı ve üyeliği görevi yürüttükleri Kızılay’ın açıklamasına yer verilmiştir. 

Şüpheli …… bu açıklamayı doğruladığı gibi adı geçen Dernek yetkilileri de bu şekilde bir alışverişin varlığını teyit etmişlerdir. 

Bilindiği üzere, “Türkiye Kızılay Derneği”, “Türk Kızılay” olarak da adlandırılan Kızılay, 5253 sayılı Dernekler Kanunu uyarınca kamu yararına çalışan dernek statüsünde, tüzüğünde hükme bağlanan görev ve yetkileri kapsamında faaliyetler yürüten ve Cumhuriyet tarihinden önce ulusumuza hizmet veren kıymetli bir kuruluştur. 

Dernekler Kanunu’nun 27/A maddesi “Türkiye Kızılay Derneği uluslararası anlaşmalara göre tayin edilen nitelik ve duruma göre; merkezinde genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kurulu, şubelerinde genel kurul ve yönetim kurulu oluşturulması şartıyla tüzüğünde belirlenen şekilde teşkilatlanır ve yönetilir. Kızılay’ın iş ve işlemleri; kanunların verdiği görev ve yetkilere, tüzüğüne ve yönetim kurulunca çıkarılan yönetmeliklere göre yürütülür.” hükmünü içermektedir. 

Tüzüğünün “Hukuki statü” başlıklı 4. maddesinin ilgili bentleri aşağıdaki gibidir: 

“c) Kızılay, insani hizmetlerde imkânları ve kabiliyeti dâhilinde Uluslararası Kızılhaç-Kızılay Hareketi temel ilkelerine uygun şekilde kamu otoritelerine yardımcı rol üstlenir. Bu kapsamda, insani yardım ve kalkınma alanlarında kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği yapar.

ç) Kızılay, hukuki çerçevesi tanımlanmak suretiyle kamu hizmetlerinde tamamlayıcı işlevler görür. Kızılay’ın kamu otoritelerine yardımcı olmak üzere icra ettiği ve kamu hukukuna tabi görevlerini yerine getirmesine destek vermek üzere kamu kurum ve kuruluşlarınca kolaylık, imtiyaz ve muafiyetler tanınır.

e) Kızılay insani görevlerini uluslararası insancıl hukukun, uluslararası insan hakları hukukunun, Uluslararası Kızılhaç-Kızılay Hareketi mevzuatının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası yükümlülükleri çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti topraklarında ve ihtiyaç duyulan hallerde yurt dışında yerine getirir.” 

“…silahlı çatışmalar, doğal afetler, salgınlar ve olağanüstü durumlar karşısında toplumsal dayanıklılığı arttırmak, her koşulda, yerde ve zamanda, ayrım yapmaksızın korunmasız insanlara yardım etmek, insan hayatını ve sağlığını korumak, açlık, yoksulluk ve yoksunlukla mücadele etmek, daha 2 yaşanabilir bir çevre oluşturulmasına katkıda bulunmak, birey ve toplumun nitelikli eğitimine destek vermek ve insanlar arasında karşılıklı anlayışı, dostluğu, saygıyı, iş birliğini ve sürekli barışı geliştirmeye destek olarak insan onurunu korumak” Kızılay’ın kuruluş amacı olarak Tüzüğün 6. maddesinde hükme bağlanmıştır.  

Kızılay’ın görevlerini düzenleyen Tüzüğün 7. maddesinin birinci fıkrası Kızılay’ın afetlerde ve olağan dönemlerdeki görevleri; ihtiyaç sahipleri ve korunmasızlara yönelik yardım sağlamak, toplumda yardımlaşmayı geliştirmek, güvenli kan teminini gerçekleştirmek ve zarar görebilirliği azaltmaktır.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. 

Aynı maddenin devamında Kızılay’ın İnsani faaliyetlerine maddi destek sağlamak üzere, ilkeleriyle bağdaşacak şekilde gelir getirici her türlü şirket, holding, iktisadi işletme ve tesisleri kurabileceği, işletebileceği veya işlettirebileceği hükme bağlanmıştır.

5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun “Cezai Hükümler” başlıklı 32. maddesinin (f) bendi Her ne suretle olursa olsun kendisine tevdi olunan derneğe ait para veya para hükmündeki evrak, senet veya sair malları kendisinin veya başkasının menfaatine olarak sarf veya istihlâk veya rehneden veya satan, gizleyen, imha, inkâr, tahrif veya tağyir eden yönetim kurulu başkanı ve üyeleri veya denetçiler ile derneğin diğer personeli Türk Ceza Kanununun güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır. Ayrıca, mahkeme yargılama sırasında sanıkların, organlardaki görevlerinden geçici olarak uzaklaştırılmasına da karar verebilir.” demektedir.

5237 sayılı Türk ceza Kanunu’nun 155. maddesi “(1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.

 (2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.” demektedir.

Resmi rakamlara göre 45 bin yurttaşın yaşamını yitirdiği, on binlerce yurttaşımızın yaralanmasına ve barınma ihtiyacının ortaya çıkmasına neden olan Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketi olarak adlandırılan afet zamanında Kızılay’ın dolayısıyla şüphelilerin yukarıda alıntılanan başlıca görevi, doğal afet anında insan hayatını ve sağlığını korumak, açlık, yoksulluk ve yoksunlukla mücadele etmek  görevini yerine getirmek için azami çaba göstermek, uhdesinde  mevcut çadırları kendisine verilen görev ve yetki kapsamında afet bölgesine ulaştırmaktır.

 Sözü edilen görevi ifa etmek yerine yurttaşların barınma sorununu bir an önce çözümlemek için uhdesinde bulunan çadırları derhal bölgeye göndermeden yasal olarak da olsa kurdurduğu işletme üzerinden satışa çıkarmak suretiyle deprem bölgesine ulaştırılması eylemi alıntılanan yasa maddesindeki ceza sorumluluğunu doğurmaktadır.  

 Şüphelilerin açıklanan bu eylemi, ceza sorumluluğu yanında insancıl hukuka, Uluslararası Kızılhaç-Kızılay Hareketi temel ilkelerine, uluslararası insan hakları hukukuna da ayrıca ve açıkça aykırılık oluşturmaktadır.  

06.02.2023 tarihinde meydana gelen depremde gerek enkaz altında kalarak vefat eden ve yaralanan kişi sayısı, gerekse meydana gelen can ve mal kayıpları toplumda infial yaratmış, ülkemizde önce 7 günlük yas ve devamında afet bölgesinde 3 ay süre ile olağanüstü hal ilan edilmiş olup yaşanan doğal afet sonrası kurumların yükümlülükleri doğrultusunda verecekleri hizmeti aksatmaları ya da hiç vermemeleri dolayısıyla oluşan eylemlerde sorumluluğu bulunan ve barınma ve yiyecek gibi temel ihtiyaçlara dair organizasyonun aksaklıklarında sorumluluğu bulunanların etkin ve etkili bir soruşturma ile belirlenmesi ile kovuşturma yapılarak cezalandırılmaları istemi ile kamu davası açılmasını talep ediyoruz. 

SONUÇ VE İSTEM: 

Yukarıda açıklanan nedenlerle, adları yukarıda anılan şüpheliler ve dilekçede belirtilen eylemlerde sorumluluğu bulunduğu tespit

edilen kişiler ile eylemler neticesinde deprem bölgesinde barınma ve yiyecek ihtiyacının ivedilikle karşılanmamasına neden olan sorumluların suç teşkil eden eylemleri hakkında 

- ivedilikle soruşturma başlatılmasını,

- soruşturmanın etkin ve etkili bir şekilde yürütülerek şüphelilerin cezalandırılmaları istemi ile kamu davası açılmasını vekil edenim adına saygılarımla dilerim. 28.02.2023

İhbarda bulunan

Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı        

vekili

Av. ……….

EK- Vekaletname