Medikal estetik sektörü, son yıllarda hızla büyüyen ve sağlık alanında önemli bir yer tutan bir alan haline gelmiştir. Ancak, 7 Ocak 2025 tarihinde yayınlanan ‘’Ayakta Teşhis Ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’’ ile birlikte sektörde yaşanabilecek çeşitli sorunlar gündeme gelmiştir. Yeni düzenlemenin birinci maddesinde ‘’15/2/2008 tarihli ve 26788 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin ek birinci maddesinin on dördüncü fıkrasında yer alan “deri ve zührevi hastalıkları uzmanları, plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahî uzmanları ile Bakanlıkça onaylı medikal estetik sertifikası bulunan” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.’’ şeklinde yer almaktadır. Ancak, bu alanı düzenleyecek yeni bir hüküm belirtilmemiştir.
Bu sınırlama kalkmadan önce yalnızca dermatologlar, plastik cerrahlar ve Sağlık Bakanlığı’ndan sertifika almış kişiler medikal estetik uygulamalarını gerçekleştirebiliyordu. Bu sınırlama, uygulamaların ehil hekimler tarafından yapılmasını sağlayarak halk sağlığını koruma amacı taşıyordu. Ancak bu sınırlamanın kaldırılması birkaç önemli sorunu beraberinde getirebilir. İlk olarak yetersiz eğitim ve bilgiye sahip kişiler tarafından yapılan uygulamalar ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Medikal estetik uygulamaları, uzmanlık gerektiren işlemler olduğundan deneyimsiz ve yetersiz eğitim almış kişilerin müdahalesi komplikasyonlara ve kalıcı sağlık problemlerine neden olabileceği gibi eğitim ve sertifikasyon zorunluluğunun ortadan kalkması, sektörün hizmet kalitesini olumsuz etkileyebilir. Diğer bir yandan polikliniklerin ruhsat yenileme süreci 31/12/2024 tarihine kadar belirlenmişti. Ancak ’’Ayakta Teşhis Ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’’ 4. Maddesindeki bu sürenin bazı poliklinikler için yetersiz olabileceği düşünülerek, süre 30/06/2025’e kadar uzatılmıştır. Süre sonunda ruhsatlarını yenileyemeyen polikliniklerin ruhsatlarının iptal edileceği belirtilmiştir. Bu durum, sektördeki birçok polikliniği etkileyebilir. Yoğun başvurular nedeniyle başvuru sürecinde gecikmeler yaşanabilir. Ruhsat yenileme sürecinin son günlerinde yoğun başvuruların birikmesi, denetimlerde aksamalara ve gecikmelere yol açabilir. Ayrıca, ruhsatlarını yenileyemeyen polikliniklerin faaliyetlerini kayıt dışı olarak sürdürmesi ihtimali doğabilir. Bu da sektördeki denetimsizliği artırarak sağlık hizmetlerinin kalitesini düşürebilir. Ruhsat yenileme süreci sonunda yaşanabilecek bu tür sorunlar, idari davalara yol açabilir ve yasal uyuşmazlıkları artırabilir.
Medikal estetik ve poliklinik işlemleri sıkı denetim altındaydı, ancak yeni düzenlemelerle birlikte denetim mekanizmalarının yetersiz kalması riski bulunmaktadır. Denetim eksiklikleri, sektördeki hizmet kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Eğitim ve ruhsatlandırma süreçlerinin net olmaması, sektördeki standartların kaybolmasına sebebiyet verebilir. Yetersiz denetim, kayıt dışı hizmetlerin artmasına yol açarak, halk sağlığını tehdit edebilir. Halkın estetik uygulamalara olan güveninin kaybolması, sektörde büyük bir krize yol açabilir. Türkiye, medikal turizmde önemli bir destinasyon olmasına rağmen hizmet kalitesindeki düşüş uluslararası hasta sayısında azalmaya neden olabilir. Tüm bu sorunların önüne geçmek için bazı çözüm önerilerim bulunmaktadır. İlk olarak, medikal estetik uygulamalarını yapacak kişilerin yetki sınırları açıkça belirlenmeli ve uygulama için gerekli sertifikasyon ve eğitim süreçleri zorunlu hale getirilmelidir. Bu, sektördeki kaliteyi artıracak ve ehil olmayan kişilerin sektöre girişini engelleyecektir. Poliklinikler için ruhsat yenileme süreçleri daha esnek hale getirilmeli ve mağduriyetler önlenmelidir. Ayrıca, denetim mekanizmaları güçlendirilerek, kayıt dışı faaliyetler engellenmeli ve sektördeki hizmet kalitesi korunmalıdır. Bu tür önlemler, yönetmelik değişikliklerinin sektörde olumlu etkiler yaratmasına olanak tanıyacak ve sektördeki olası problemlerin önüne geçilecektir.
Sonuç olarak, bu alanı düzenleyecek yeni bir hükmün bulunmaması sağlık kuruluşları için büyük bir hukuki riske dönüşebilir. Sağlık kurumları ve uygulamayı yapan kişiler, yasal sorumluluklarını yerine getirmedikleri takdirde, bir malpraktis davası durumunda hem maddi hem de itibar kaybı yaşayabilirler. Bu sebeple, sektördeki düzenlemelerin netleştirilmesi ve medikal estetik alanındaki uygulamalar konusunda hukuki çerçevenin belirginleşmesi hem sağlık çalışanları hem de hastalar için kritik öneme sahiptir.
Av. Ceren TÜRKİŞ
---------