A. GERİ GÖNDERME YASAĞI VE YABANCILAR VE ULUSLARARASI KORUMA KANUNU’NDA DÜZENLENİŞİ
Geri gönderme yasağı, yabancılar hukukuna ilişkin hem uluslararası mevzuatlarda hem de ulusal 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda asli ilkelerden biri olarak kabul edilmiştir.
6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 4. Maddesinde bu ilke; “Bu Kanun kapsamındaki hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez.” şeklinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bununla birlikte aynı ilkenin yansımalarına, mezkûr kanunun 55. Maddesinin 1. Fıkrasının a bendinde ve 63. Maddesinin 1. Fıkrasında (a,b ve c bentleri) rastlamaktayız:
“Sınır dışı etme kararı alınmayacaklar
MADDE 55 – (1) 54 üncü madde kapsamında olsalar dahi, aşağıdaki yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınmaz:
a) Sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar”
“İkincil koruma
MADDE 63 – (1) Mülteci veya şartlı mülteci olarak nitelendirilemeyen, ancak menşe ülkesine veya ikamet ülkesine geri gönderildiği takdirde;
a) Ölüm cezasına mahkûm olacak veya ölüm cezası infaz edilecek,
b) İşkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacak,
c) Uluslararası veya ülke genelindeki silahlı çatışma durumlarında, ayrım gözetmeyen şiddet hareketleri nedeniyle şahsına yönelik ciddi tehditle karşılaşacak,
olması nedeniyle menşe ülkesinin veya ikamet ülkesinin korumasından yararlanamayan veya söz konusu tehdit nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancı ya da vatansız kişiye, statü belirleme işlemleri sonrasında ikincil koruma statüsü verilir.”
Bu minvalde geri gönderme yasağını; geri gönderileceği ülkeye gönderildiği takdirde işkence, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza ya da muameleye tabi tutulacak yahut ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının ve hürriyetinin tehdit altında bulunacak kişilerin ilgili ülkeye geri gönderilmesinin yasaklanması olarak tanımlayabiliriz.
B. GERİ GÖNDERME YASAĞININ GÜNÜMÜZ ŞARTLARINDA UYGULANABİLİRLİĞİ
Geri gönderme yasağının günümüz ulusal ve uluslararası koşullar kapsamında uygulanabilirliği ise içinde birçok soru işareti barındıran bir konudur. Zira örnek üzerinden gidecek olursak; günümüzde de birçok örneği bulunmakla birlikte Afganistan uyruklu bir şahsın Türkiye’ye geldikten sonra Geri Gönderme Merkezi’nde ülkesine geri gönderilmek üzere bekletilmesi sonrası nasıl bir yol izlenmelidir? Afganistan İslam Emirliği’nin ülkede güvenlik ve huzurun tesis edildiği, ülkeden kaçan vatandaşlarına yaptığı geri dönme çağrısı, yabancı kişinin geri gönderme yasağı kapsamından çıkması için yeterli midir? Yoksa geri dönmek istemeyen yabancı, Afganistan İslam Emirliği’nin bu güvenlik teminine ve çağrısına karşı ekstradan bir ispat külfetine girmeli midir? Yani Afganistan İslam Emirliği’nin bu çağrısına rağmen hala hayatının veya hürriyetinin geri gönderme yasağı kapsamında tehlikede olduğunu, yabancı daha somut olacak şekilde ispatlamalı mıdır? Bütün bu soruların cevapları, günümüzde geri gönderme yasağının uygulanabilirliği kapsamında elzemdir. Zira kişi, örnek üzerinden ele aldığımız durumda yabancı hükümetin açıklamasına itibar edip kişiyi ülkesine geri gönderecek midir? Yoksa bu açıklama yetersiz bulunup yabancı geri gönderme yasağından faydalandırılacak mıdır? İşte tam da bu noktada, geri gönderme yasağının söz konusu olabilme ihtimalinin olacağı ülkeler için geri gönderecek ülkede düzenlenen gönderilecek ülke güvenliğine ilişkin istihbarat raporları önem taşımaktadır. Bu raporların kapsamı ve muhteviyatı, geri gönderme yasağının uygulanabilirliği açısından önem arz etmektedir. Ne var ki bu raporlar, devletin hükümranlığı noktasında gizlilik arz eden belgeler oldukları için vatandaşlar ve bilhassa avukatlık mesleği icra eden vekillerinin erişimine açık değildirler. Bu sebeple uygulamada esas sorun, kişi can ve hürriyeti güvenliği riski değerlendirmelerini içeren bu istihbarat raporların erişime açık olmaması sebebiyle yabancının geri gönderilemeyeceğini ispatı anlamında yaşadığı güçlükte toplanmaktadır.
Av. Muhammed Mustafa KÖKEN