YARGI KARARLARIYLA 2863 SAYILI KANUNA MUHALEFET (SİT ALANLARI VE KORUMA ALANLARINDA KAÇAK İNŞAİ FAALİYET)
Ülke olarak korunmaya değer kültür ve tabiat varlıkları bakımından ne kadar şanslıysak, topraklarımızdaki bu değerlerin kendileri de bir o kadar şanssız. Doğayı da kültür varlıklarını da hakkıyla koruduğumuz söylenemez. Bunlar aynı zamanda bütün bir insanlığın da kültür ve tabiat mirası sayılır. Bu unsurlarla ile ilgili tanımlar, yapılacak işlem ve faaliyetler, bu konuda gerekli kararları alacak teşkilatın kuruluş ve görevleri 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile düzenlenmiştir.
Bu çalışmada 2863 sayılı Kanun kapsamında korunan alanlarda izin alınmadan inşai ve fiziki müdahale yapılması durumunda uygulanacak kurallar ile bu çerçeve kurallara yargının getirdiği kriterler ağırlıklı olarak içtihatlarla ele alınacaktır.
Kanuna göre korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları şunlardır:
- Korunmaya değer tabiat varlıkları,
- 19. yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlar,
- 19. yüzyıldan sonra yapılmış olup önem ve özellikleri bakımından Kültür ve Turizm Bakanlığınca korunmalarında gerek görülen taşınmazlar.
- Sit alanı içinde bulunan taşınmaz kültür varlıkları,
- Milli tarihimizdeki önemleri sebebiyle zaman kavramı ve tescil söz konusu olmaksızın Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda büyük tarihi olaylara sahne olmuş binalar ve tespit edilecek alanlar ile Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kullanılmış evler.
Ancak Koruma Kurullarınca mimari, tarihi, estetik, arkeolojik ve diğer önem ve özellikleri bakımından korunması gerekli bulunmadığı karar altına alınan taşınmazlar, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı sayılmazlar.
2863 sayılı Kanunun 65. maddesine göre Kültür ve Tabiat Varlıklarının; tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen:
- Yıkılmasına,
- Bozulmasına,
- Tahribine,
- Yok olmasına
- Veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile
- İzin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar cezalandırılır.
Suç tüzel kişilik lehine işlenirse tüzel kişiliğin temsilcisi cezalandırılır. Kurumlarda da durum aynıdır, mesela belediyelerde belediye başkanı sorumluğuna gidilir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 01.07.2014 2013/12676 E. 2014/16278 K.)
Suçun zamanaşımı 8 yıldır.
”BİLME” KRİTERİ
Yargıtay 12. Ceza Dairesi bu konudaki kararlarında; Kanunun 65. maddesinde yer alan tebliğ ve ilan edilmiş olma şartı ve “hukuki belirlilik ilkesi” uyarınca, suçun işlenebilmesi için, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiğini belirterek, bir ”bilme” kriterini getirmiştir.
Sanıkların bölgenin veya tescilli yapının niteliğini bilip bilmediklerinin tereddütsüz biçimde belirlenmesi gerekir:
- Sit kararının mahalinde mutad vasıtalarla ilan edilip edilmediğinin,
- İlan yapılmış ise sanıkların ilan tarihi itibariyle bahse konu bölgede ikamet edip etmediklerinin ve
- İlana vakıf olup olmadıklarının araştırılarak karar verilmesi gerekir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 20.03.2014 - 2013/2818 E. 2014/6934 K.)
Bilme kriteri gerçekleşmediği için 2863 sayılı Kanuna göre ceza verilemese de TCK 184 İmar Kirliliğine Neden Olma kapsamına girecek bir eylem varsa bu suçtan ceza verilmesine bir engel yoktur.
Eğer bilme kriteri gerçekleştiyse, yargılama esnasında şu hususlar dikkate alınır:
- Meydana gelen zararın büyüklüğü,
- İlgili yeri eski haline geri döndürme imkanı,
- İnşa ve fiziki bir müdahale mi yoksa basit tadilat mı olduğu,
- Uygulanacak hükümlerin tespiti ve belki de zamanaşımı için eylemin yapıldığı tarihin tespiti,
- Korunan varlığın tescil ve ilanının yapılıp yapılmadığı.(Yargıtay 12. Ceza Dairesi 20.02.2015 2013/21531 E. 2015/3141 K.)
İş makinasıyla ücret karşılığı talimat ile çalışan işçiden yerin sit alanı kapsamında bulunup bulunmadığını ve sit alanıyla ilgili izinlerin alınıp alınmadığını araştırması beklenemez. Aksini gösterir bir durum yoksa bilmediği kabul edilmelidir.(Yargıtay 12. Ceza Dairesi 24.11.2014)
Tescilli yapı büyük ölçüde yıkılmış ve harabe durumundaysa, ilgili yerin korunan bir kültür varlığı olduğunun bilindiğine dair başkaca bir delil de yoksa beraate karar verilmelidir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 29.04.2015 )
Kiracının yaptığı tadilatlar için sorumluluğuna gidilmesi için kiralanan yerin tescilli sivil mimarlık örneği olduğunu bilip bilmediği kira sözleşmesinden vs. araştırılmalıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 20.02.2015)
Herkes tarafından tarihi bir yer olduğu bilinen Kapalıçarşı gibi yerlerde tebliğ ve ilan yapılmasa da eylem suç oluşturuyorsa cezalandırılır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 18.02.2015)
İzinsiz inşa faaliyet öncesinde belediyeden yapının tarihi nitelikte olduğunu belirterek izin isteyen kişinin yapının korunan kültür varlığı olduğunu bildiği kabul edilir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 08.07.2014)
Sanık suça konu yerin sit alanı olduğunu bilmediğini beyan etmişse, ilgili muhtarlıktan ve belediyeden dava konusu yerin sit alanı olarak tespit ve tesciline ilişkin Kurul kararının mahalinde ilan edilip edilmediği araştırılmalıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 19.02.2013)
Tapu kaydının beyanlar hanesine , taşınmazın kentsel sit alanında ve tescilli kültür varlığının bitişiğinde olduğuna dair şerh konulmamışsa suç oluşmaz. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 06.05.2015)
Yargıtay tescilli taşınmaza cephe veren konumda olduğunun dahi bilme kriterine tabi olduğuna hükmetmiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 14.01.2015)
MÜDAHALENİN NİTELİĞİ
Kanun 65. maddesinde korunan yerlere yapılan müdahalelere uygulanacak yaptırımlarda ikili bir ayrıma gitmiştir. 1. Fıkrasında izin almaksızın esaslı inşai ve fiziki müdahalede bulunanlar için 2 yıldan 5 yıla kadar bir ceza belirlenmesi öngürlürken, 4.fıkrasında ilgili makamlardan izin almadan yapılan basit tadilat ve tamiratlar için 6 aydan 3 yıla kadar bir ceza belirleneceği düzenlenmiştir.
Bu iki durum arasındaki yaptırımın ağırlığı dikkate alındığında yargılama konusu eylemin mahiyetinin belirlenmesi büyük önem arzetmektedir. Yargı kararlarında basit tadilat ve tamirat sayılarak daha az ceza verilmesi gerektiği belirtilen durumlara ilişkin örnekler aşağıdadır.
Tarlaya su götürmek amacıyla 2,5-3 kilometre uzunluğunda 50 cm derinliğinde yapılan kazı sit alanında telafi edilemeyecek bir hasar bırakmamışsa sanığın eyleminin 2863 sayılı kanunun 65/4. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği..(İzmir BAM, 6. CD., E. 2018/502 K. 2018/2000 T. 7.11.2018)
Mevcut yapının önüne yapılan zemin terası basit tadilat sayılır ve 65/4’e göre ceza belirlenmelidir.(Yargıtay 12. Ceza Dairesi 26.11.2014)
Sanığın 1.Derece Arkeolojik Sit Alanında su borusu döşeme niteliğindeki eylemi ile kültür varlığının zarar görmediği bu nedenle eylemin 2863 Sayılı Yasanın 65/4 maddesini ihlal eder nitelikle fiziki müdahale olduğu kabulü ile...(İzmir BAM, 6. CD., E. 2018/502 K. 2018/2000 T. 7.11.2018)
Cephe doğramasını pvc, yer döşemesini seramik malzeme ile yenilemek, klima taktırmak ve saçağı onarmak yapıya zarar vermemişse izinsiz tamirat-tadilat kapsamında değerlendirilmelidir.(Yargıtay 12. Ceza Dairesi 06.11.2014)
Boya, badana ve çatı aktarımı basit tadilat olmakla birlikte sit alanında izinsiz yapılırsa 65/4 kapsamındadır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 25.09.2014)
Çatıya güneşlik ve tente niteliğindeki uygulamalar 65/4 kapsamındadır.(Yargıtay 12. Ceza Dairesi 19.09.2014)
Tescilli yapıda yerlere taş döşemek, pimapen takmak 65/4 kapsamındadır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 19.06.2014)
Tescilli yapının terasında yer alan pergolenin izin almadan yenilenmesi 65/4 kapsamındadır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 10.06.2014)
Tescilli yapının içinin boyanması ve dışına basit çeşme yapılması basit onarımdır ve 65/4 kapsamındadır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/7786 E. 2014/10957 K. 06.05.2014)
Tescilli yapıdaki ahşap pencerelerin aleminyum pencereler ile değiştirilmesi basit onarımdır ve 65/4 kapsamındadır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 14.02.2014)
Bu konu teknik detaylar içerdiğinden Asliye Ceza Mahkemeleri bilirkişi raporlarına bakarak karar vermektedir. Ancak bilirkişi raporlarında suçla ilgili basit tadilat-esaslı tadilat ayrımının yapılmaması başta olmak üzere pek çok nüansın ıskalandığını görüyoruz.
ESKİ HALE GETİRME
65.Madde kapsamındaki eylemin sonuçlarının fail tarafından ortadan kaldırılması durumunda suçun manevi unsurunun oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmektedir.
”Sit alanı içerisindeki izinsiz yapı/yapıların yıkılmış olması ve sit alanında zarar meydana gelmemiş olması halinde; atılı suçun manevi unsuru oluşmayacağından sanıkların beraatine,” (Yargıtay 12. CD., E. 2017/10838 K. 2019/6871 T. 29.5.2019
Sanığın, davaya konu yerin sit alanında kaldığını bilmediğine dair beyanının aksine delil bulunmadığı gibi, sanıktan bu yerin niteliğini araştırma yükümlülüğünün beklenmesinin de hayatın olağan akışına aykırıdır.(Yargıtay 12. CD., E. 2014/23124 K. 2016/849 T. 21.1.2016)
1.derece arkeolojik sit alanına yapılan müdahalenin sonradan tamamen ortadan kaldırılması halinde suç kastının bulunmadığı kabul edilmelidir.(Yargıtay 12. Ceza Dairesi 10.06.2014)
2.derece doğal sit alanında izin almadan başlanan, yapılan inşa müdahaleler sonradan projelendirilir ve projeye uygun hale getirilirse suç kastının olmadığı kabul edilmelidir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 20.10.2014)
3.derece arkeolojik sit alanındaki beton yapı kaldırılırsa suçun manevi unsurunun oluşmadığı kabul edilmelidir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 14.02.2014)
1.derece doğal sit alanında inşa edilen bina yıkılıp müdahale sonlandırılırsa suçun manevi unsurunun oluşmadığı kabul edilmelidir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 06.11.2014)
2.derece arkeolojik sit alanında inşa edilen duvar ve tuğla ocağın kamu davası açıldıktan sonra sanık tarafından yıkılarak tamamen kaldırıldığı, sit alanına kalıcı ve geri dönüşümsüz olarak zarar verildiğine ilişkin herhangi bir delil de elde edilemediği, bu nedenle sanığın beraatine karar verildiği, Yargıtay 12.Ceza Dairesinin istikrar kazanmış kararlarının da bu yönde bulunduğu sonuç ve vicdani kanaatine varılmıştır. (İzmir BAM, 6. CD., E. 2017/1634 K. 2018/914 T. 27.6.2018)
Tescili binanın duvarına asılan unsurlar zarar vermeden kaldırılmışsa suçun unsurları oluşmaz ve beraat kararı verilmesi gerekir.(Yargıtay 12. Ceza Dairesi 22.12.2014)
1.derece arkeolojik sit alanında tahta takozlar, takozlar üzerine kurulup kaldırılan lunapark tesisleri suçu oluşturmaz. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 14.02.2014)
Yapının iz bırakmadan kaldırılabilir olması suç vasfına etki etmez. Kaldırılmadığı sürece cezalandırılır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 27.03.2014)
Ceza Verilmeyen Diğer Haller
Sit alanı kararının mahalinde ilanından önce yapılan inşa müdahaleler suç oluşturmaz. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 08.09.2014)
Geçerli olmasa da belediyeden alınan bir izin/muvafakata güvenerek tadilat yapan kişi suç işleme kastıyla hareket etmemiştir.(Yargıtay 12. Ceza Dairesi 26.05.2014)
Tescilli yapıda gerçekleştirilen tadilatların acil ve zorunlu nitelik taşıyıp taşımadığına bakılmalı ve tesisat arızasından kaynaklanan olumsuzlukları ve olası zararları önleme amacıyla yapılmışsa suçun manevi unsuru oluşmadığının kabul edilmesinin gerektiği. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 30.04.2015)
Kuruldan izin almak suretiyle tadilatına başlanan tescilli yapı eski olması nedeniyle yıkılırsa suç kastının varlığından söz edilemez. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 19.03.2013)
Sık sık çatlayan borular nedeniyle tamirat zorunlu hale geldiyse, bilirkişiler de su tesisatının yenilenmesi gerektiğini tespit etmişlerse suç işleme kastının bulunmadığı kabul edilmelidir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 13.02.2015)
Kamu kurumundan aldınan ruhsatla taş ocağında gerçekleştirilen patlama kültür varlığına zarar verse de suç kastıyla hareket edilmediğinden suçun unsurlarının oluşmadığı kabul edilmeli ve beraat kararı verilmelidir.(Yargıtay 12. Ceza Dairesi 17.11.2014)
Tescilli yapının bitişiğindeki yer alan iş hanının içerisinde gerçekleştirilen, dışarıya yansımayan tadilatları yapanlara ceza verilemez. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 18.04.2014)
Yağış, fırtına gibi doğal sebeplerle yıkılan tescilli eserlerin maliklerine ceza verilmez. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 12.02.2014)
2863 Sayılı Kanunun 65. maddesinde taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ifadesi geçtiğinden taşınır kültür varlıklarına zarar vermek suçu oluşturmaz. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 16.04.2013)
Suça konu uygulamalar gerçekleştirildikten sonra hazırlanıp sunulan projeler kurul tarafından onaylanmışsa ve uygulamalar projeye uygunsa suçun manevi unsurunun oluşmadığı kabul edilmelidir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 11.02.2015)
1.Derece arkeolojik sit alanında bulunan hastalıklı ağaçların kesilmesi korunan bir alana zarar verme kastı taşımadığından beraat kararı verilmesi gerekir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 30.03.2015)
Sit alanında bulunan ancak müstakil olarak tescilli yapı niteliğinde olmayan binanın iç kısmıyla ilgili olan ve binanın dışına yansımayan nitelikteki müdahaleler suçu oluşturmaz. Aksinin kabulü Anayasanın 35. Maddesi ile korunan mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğurur. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 22.12.2014)
DİĞER
Kaçak inşaat yapı tatil tutanağı ile durdurulduktan sonra inşaata devam edilirse TCK 43/1 uygulanır ve zincirleme suç sayılarak ceza arttırılır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 18.12.2014)
Sözlü izin suçun oluşmasına engel olmaz. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 19.02.2015)
Deniz kaplumbağalarının üreme alanı olması nedeniyle doğal sit alanı olarak tespit ve tescil edilen yere atılan ”atıklar” üreme ve yumurtlama alanı özelliklerinin yok olmasına neden olursa suç oluşur. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 29.04.2013)
En başından itibaren suçunu samimi bir şekilde ikrar eden, sabıkası bulunmayan, dosyaya da kişiliğiyle ilgili bir olumsuzluk yansımayan sanık hakkında hükmedilen cezanın, dosya kapsamı ile örtüşmeyen gerekçeyle ”ertelenmesine yer olmadığı”kararı verilmesi hukuka aykırıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 27.03.2013)
Arkeolojik sit alanında süreklilik arzeden otopark faaliyetinin ilke kararlar kapsamında olup olmadığı tespit edilmelidir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 15.01.2013)
Sanığın eylemi hem TCK184 İmar Kirliliğine Neden Olma suçunu hem de 2863 sayılı yasaya muhalefet suçunu oluşturuyorsa TCK 44 gereği fikri içtima uygulanarak en ağır cezayı gerektiren fiilden sorumlu tutulur ve 2863 sayılı yasa kapsamında ceza belirlenir. (İzmir BAM, 6. CD., E. 2017/2931 K. 2019/403 T. 19.2.2019)