Doktrinde şeref kavramı genel olarak karma bir anlayıştan hareketle değerlendirilmekte ve egemen olan görüşe göre şerefin, hukuki değer olarak kişinin kendisi hakkında saygın ve itibarlı bir kişi olduğu yolundaki kanaat ile başkaları nezdindeki itibar ve saygınlığını kapsadığı kabul edilmektedir.[2]

Şerefe karşı suçlar kapsamında uygulamada en sık karşılaşan suç tipi hakarettir. Hakaret suçu, TCK’nın 125. maddesinde, ‘Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran......’ şeklinde düzenlenmiştir.[3]

Bu suç ile korunan hukukî yarar, insan onuru ve saygınlığıdır.Onur; Fransızca honneur, Latince – İtalyanca onore kelimelerinden dilimize geçmiştir. Şeref ise dilimize Arapça’dan geçmiştir. Onur; insanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis demekken şeref; yücelik, büyüklük, insanlar arasında geçerli ve makbul olma anlamına gelmektedir. Görüldüğü gibi onur ve şeref kavramları iki başka dilden Türkçe’ye geçmiş olup özünde aynı şeyi ifade etmektedirler. Yine Arapça’dan dilimize geçmiş olan hakaret ise, onur kırma, küçük düşürücü söz veya davranış olarak açıklanmaktadır.[4]

Hakaret suçunun düzenlenmesinin temel mantığı ,(ratıo legis) insanın toplumun bir bireyi olması itibari ile, maddî ve manevî değerlerinin zarar görmemesidir. Diğer bir deyiş ile şahıs varlığı haklarının konusunu oluşturan kişinin, şeref ve haysiyeti korunmaktadır.Uluslararası hukukun temel belgelerinden olan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi‟nin ön sözünde insan haklarına, insanlık şeref ve haysiyetine saygı teyit edilmektedir. Ayrıca 5‟inci madde de “hiç kimseye onur kırıcı davranışta bulunulamayacağı” belirtilmiştir. Kişisel onur, AİHS 10‟uncu maddesinde de korunmuştur.[5]

Hakaret suçuna dair genel ve özet bir giriş yaptıktan sonra şimdi de söz konusu bu suçla ilgili Yargıtay tarafından verilen önemli kararları aktarmak istiyoruz.

Bu noktada örneğin ilk olarak Yargıtay 18.Ceza Dairesi tarafından verilen bir karar kapsamında “Hakaret eyleminin, sanığın ikametinin içerisinde gerçekleştiğinin anlaşılması karşısında, aleniyet unsurunun ne suretle oluştuğu açıklanmadan, yetersiz gerekçe ile TCK'nın 125/4. maddesinin uygulanması” bozmayı gerekirmiştir. (Yargıtay 18.Ceza Dairesi , E. 2015/19379,K. 2016/14425,T. 19.9.2016)

Diğer bir kararında Yüksek Mahkeme “Yargılamaya konu somut olayda; sanığın, polis memuru olarak görev yapan müştekilere söylediği kabul edilen “siz kim oluyorsunuz, tutanak yapamazsınız” şeklindeki sözlerinin, müştekilerin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine mahkûmiyetine karar verilmesini” bozmayı gerektiren bir sebep olarak görmüştür. (YARGITAY18. CEZA DAİRESİ, E. 2015/33059, K. 2016/14401,T. 30.6.2016.)

Yine bir başka kararı kapsamında Yargıtay 4.Ceza Dairesi “Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; sanığın katılana gönderdiği “senin anneliğin annelik sayılmaz, allah belanı versin, kızımızı Darülacezeye yatıracağım", "allahsız, senin yüzünden buz gibi evde kalıyoruz", “başkasının evinde daha ne kadar oturacaksın gaspçı” şeklindeki mesajlarda geçen ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın katılana yönelttiği sözlerin, kaba davranış niteliğinde olduğu, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi” doğru bulmamış ve ilgili hükmün bozulmasına karar vermiştir. (YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ, E. 2013/38057,K. 2014/32649, T. 12.11.2014.)
 
Yargıtay 2.Ceza Dairesi de 2013 tarihli bir kararında “Apartman içerisindeki merdivenlerde meydana gelen tartışma sırasında sanığın katılana hakaret ettiği anlaşılmakla; bir apartmana yalnızca burada oturan kişiler girebileceği için apartmanın içerisinde meydana gelen hakaret eyleminin apartmanda oturanlar tarafından duyulabilir olması aleniyet unsurunun gerçekleşmesi için yeterli değildir. Hakaret eyleminin sokaktan geçen kişiler tarafından duyulup duyulamayacağı araştırılıp belirlenmelidir. Hakaretin apartmanın kaçıncı katında meydana geldiği, sokaktan geçenler tarafından duyulup duyulamayacağı araştırılmalıdır. Hakaret suçundan özel tahrik maddesi olan TCK.nın 129. maddesi yerine 29. maddenin uygulanması yasaya aykırıdır.” şeklinde bir neticeye ulaşmıştır. (YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ, E. 2011/3005, K. 2013/17181, T. 25.6.2013.)
 
Son olarak Yargıtay 18.Hukuk Dairesi tarafından 2016 tarihinde verilen bir karar kapsamında da “Katılanın sanığa göndermiş olduğu mesajda hakkını helal etmeyeceğine yönelik ifadesine sanığın “…bende hakkın varsa Allah rızası için etme, edersen şerefsizsin…” diyerek karşılık verdiğinin anlaşılması karşısında, isnadın şarta bağlı veya bir olasılık halinde dile getirildiği, hakaret etme kastıyla hareket edilmediği gözetilmeden sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi hatalıdır.”  sonucuna varılmış bulunulmaktadır. (YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ, E. 2015/11227, K. 2016/14515 ,T. 19.9.2016.)
 
Ertuna Kara / hukukihaber.net


----------------------------------------
[1] Mine Arısoy,”Hakaret”,TBB Dergisi, Sayı:72,2007,s.152.
[2] Ali Topaloğlu,”Hakeret Suçu ve Yasama Sorumsuzluğunun Hakaret Suçuna Etkisi” , Adalet Dergisi,Sayı:48,2004,s.125.
[3] Mustafa Özen, “ Hakaret Suçu ve İnternet Yoluyla İşlenmesi” , TBB Dergisi, Sayı:75,2008,s.94-95.
[4] Devrim Aydın, “Türk Ceza Kanununda Hakaret Suçu” , Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan, s.881.
[5] Necla Uğurlu,Mustafa Tarık Şentuna, “Hakaret ve Sövme Suçları” ,Adalet Dergisi,Sayı:6,s.2.