Türk Ceza Kanunun 21’inci maddesinin 1’inci fıkrasında kast “Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurları bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesidir şeklinde tanımlanmıştır”. O halde kastın iki unsurunun bilmek ve istemek olduğu açıktır. Kanunumuzda kast iki şekilde düzenlenmiştir bunlar doğrudan kast ve olası kasttır. Doğrudan kast; bilerek ve isteyerek suçun kanuni tanımındaki fiilin işlenmesidir. Örneğin, bir kimseye öldürmek niyetiyle ateş ederek öldüren kişi doğrudan kast ile insan öldürme suçu işlemiş olur.

Diğer taraftan olası kasta gelecek olursak,Türk Ceza Kanunun 21’inci maddesinin 2 fıkrası “ Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır”olarak tanımlamıştır. Fail suçun kanuni tanımındaki maddi unsurlarının gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, mevcut hareketlerine devam ederek işlemeye devam ettiği fiilin sonuçlarını kabullenmesi olarak ifade edilebilir. Daha öz bir ifadeyle fail işlemekte olduğu fiilin meydana getireceği neticeleri öngörmüş ancak olursa olsun mantığıyla hareket edip filini neticelendirmesi olası kast olarak tanımlanır. Kısaca şunu da ifade etmek gerekir ki olası kastı kasttan ayıran temel ayrım isteme yönündedir. Şöyle ki; doğrudan kastta “isteme” unsuru aranırken olası kastta “ isteme” unsuru eksik olduğu açıktır. Çünkü olası kastta fail temel amacı işlemekte olduğu suçun amacına ulaşmasıdır. Daha duru bir ifadeyle olası kastta fail, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörüyor ancak bunların gerçekleşmemesi açısından bir çaba sarf etmeyip sonucu kabullenmektedir.

Türk Ceza Kanununda taksire ilişkin düzenleme 22 maddesinde düzenleme alanı bulmuştur. Madde 22- (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.

(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.

(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksirvardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.

(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.

(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.

Yukarıdaki madde metninden de anlaşılacağı üzere söz konusu taksirin unsurları fail tarafından bilinmemesi ve istenmesidir. Türk Ceza Kanunu taksiri “ biliçli taksir ve basit taksir” olmak üzere  iki kısımda düzenlenmektedir. Basit taksirle işlenen eylemin failin öngörülebilir bir neticeyi “öngörmeyerek” dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir hareketle fiili işlemesidir. Örneğin, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 6’ncı maddesine göre  gerekli iş güvenliği önlemlerini almayarak işçi çalıştıran işveren, iş kazası neticesinde yaralanmaya neden olursa basit taksirle insan yaralama suçu işlemiş olur.

Diğer taraftan bilinçli taksirin tanımını yapmak gerekir şöyle ki; failin “öngördüğü” neticeyi istememesine rağmen, kural ihlali yaparak veya şans, kişisel yetenek vb. etkenlere güvenerek hareket etmesi ile fiili işlemesidir. Örnek vermek gerekirse, sollama yasağı bulunan bir güzergahta sollama yaparak ölüme neden olan kişi bilinçli taksirle ölüme neden olma suçu nedeniyle cezalandırılır. Bir diğer örnek ise akan bir trafikte yanan sarı ışığa rağmen bu esnada ustalığına güvenerek kırmızı ışık yanmadan ben geçerim diyerek geçen kişinin kazaya sebebiyet vermesi, uygulamada sıklıkla rastlanılan bilinçli taksir örneklerdendir.

Yukarıdaki bilgiler ışığında yola çıkacak olursak olası kast ve bilinçli taksir farkına değinmek gerekmektedir. Şöyle ki; suçun maddi unsurlarının gerçekleşebileceğinin öngörülmesine, gerçekleşmesinin istenmemesine rağmen, söz konusu yükümlülüğe aykırı hareketin icrasından kaçınmamasını bilinçli taksir olarak yukarıda ifade etmiştik. Olası kasta ise suçun kanuni tanımındaki fiilin gerçekleşebileceğinin mümkün veya muhtemel bir şekilde “öngörülmesine” rağmen, sonucun meydana gelmesinin göze alınması, adeta “olursa olsun” biçimindeki bir düşünceyle fiilin işlenmesi olarak ifade etmiştik.

Şu halde olası kast ve bilinçli taksir arasında bir benzerlik olduğu söylenebilir. Bu benzerliği şöyle ifade etmekte fayda görüyorum, her iki durumda da suçun maddi unsurlarının gerçekleşeceği öngörülmektedir. Bu iki kavram arasındaki temel fark ise şudur: Olası kastta öngörülen bu maddi unsurların gerçekleşmesi kabullenilerek hareketin icra edilirken, bilinçli taksirde bu unsurların gerçekleşmesi İSTENMEMEKTE, hatta gerçekleşmemesi için belli bir ölçüde efor sarf edilmektedir. Bu bilgiler ışığında şunu ifade etmekte fayda ve yarar vardır; taksir, kastın hafifletilmiş hali değildir. Kast ile taksir birbirinden ayrı olarak haksızlığın gerçekleştiriliş halidir.

12. Ceza Dairesi 2020/290 E. , 021/8422 K.

"İçtihat Metni"

Mahkemsi:AğırCezaMahkemesi

Suç : Taksirle öldürme

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Ölenin, arkadaşı tanık Osman Ç ile birlikte uzaktan akrabası olan sanığın yeni açmış olduğu işyerini ziyaret için gittiği, sanığın yemek söylediği, işyeri yazıhanesinde yemek yedikleri sırada sanığın, ölene "Hacı abi bende silah var, sen anlarsın bir bakar mısın?" dediği ve silahı getirdiği, oturduğu yerden silahı uzattığı, tanık Osman'ın beyanına göre, sanığın, bir iki defa silahın tetiğine bastığı, silahtan "tık-tık" sesi geldikten sonra, silahın sürgüsünü çekip bıraktığı sırada silahın ateş aldığı, bu esnada oturduğu yerden kalkarak silaha uzanan ölenin, göğüs bölgesinden yaralandığı ve tedavi gördüğü hastanede öldüğü, sanığın eyleminde bilinçli taksir koşullarının oluştuğu olayda; Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın bilinçli taksir koşulları oluşmadığına, katılanlar vekilinin sanığın eyleminin olası kastla öldürme olduğuna, takdiri indirim uygulanmaması gerektiğine, tanık Osman’ın beyanlarının dikkate alınmadığına ve sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 30.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Yukarıdaki içtihat metnini değerlendirecek olursak söz konusu sanık tarafından ateş almış bir silah mevcuttur. Bu silah her ne kadar da sanık tarafından ateşlenmiş olsa da sonuç istenmemektedir ancak böyle bir riskin olduğu düşünülmelidir. O halde burada Yargıtayın ilgili dairesinin vermiş olduğu karar kanaatimce yerindedir. Ancak şöyle bir olay olduğunu düşünülürse, olayımızdaki failin elindeki silahını lokantadaki bir husumetlisine doğrulttuğu ve bu esnada husumetlisinin yanında birden çok kişi olduğunu görmesine rağmen ateş etmiş olduğu varsayımında artık burada olası kasttan bahsetmemiz yerinde olacaktı. Çünkü husumetlisinin yanındaki kişilerin de yaralanabileceği hatta kurşunlar neticesinde ölebileceğini bilmektedir ki olursa olsun mantığıyla hareket edip silahını ateşlemektedir.

detail-photo-fancybox-0

Stj. Av. Adem ARAS

KAYNAKÇA

1) Ceza Hukuku Genel Hükümler - Ahmet Gökcen, Mehmet Emin Artuk, Kerim Çakır, Mehmet Emin Alşahin 14. baskı

2)  Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler

Prof.Dr. Mahmut Koca, Prof. Dr. İlhan Üzülmez

3) Karar İncelenesi Bilinçli Taksir ve Olası Kast (Dolus Eventualis) Farkının Değerlendirilmesi Nil Melek Gültekin Diken, Yusuf Yaşar,(2018), Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, Cilt 7, Sayı, 1, 20018,97-113

4) YARGITAY KARARLARI

5) TÜRK CEZA KANUNU

6) CEZA MUHAKEMESİ KANUNU