İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda gündeme gelecektir.

Teklifin 2, 3, 4 ve 14. maddelerinde; 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 103 ve 106. maddeleri ile  I sayılı Ek Gösterge Cetvelinde değişiklik yapılarak, yüksek yargıda hakimlik ve savcılık görevlerini yürüten yargı mensuplarının kıstas aylık oranları, ek tazminat oranları, ek göstergelerinin ve yüksek hakimlik tazminat oranlarının artırıldığı ve Anayasa Mahkemesi üyeleri ile aynı orana getirilmelerinin öngörüldüğü, ayrıca Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay üyelerinin de 270 sayılı Yüksek Hakimlik Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. maddesinde yer alan cetvelde değişiklik yapılarak, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Daire Başkanları ile yükseltilmiş aynı oranda yüksek hakimlik tazminatı almalarının öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

Buna karşılık; birinci sınıf, birinci sınıfa ayrılmış hakim ve savcılar ile daha alt sınıfta görev yapan hakim ve savcıların özlük haklarının iyileştirilmesi yönünden 2802 sayılı Kanun ve 270 sayılı KHK’nın ilgili maddelerinde değişiklik yapılmasının teklif edilmediği görülmektedir, yani ilk derece mahkemeleri ile istinaf mahkemeleri, yüksek mahkemeler ile Adalet Bakanlığı’nda görev alan tetkik hakimleri, Cumhuriyet savcıları kapsama alınmamıştır.

Özellikle “Yargıtay ve Danıştay üyeleri” ile sınırlı tutulan özlük haklarının iyileştirilmesine dair Teklifin; yüksek yargıda görev yapan hakimler ve savcılar ile birinci sınıf, birinci sınıfa ayrılmış olan ve daha alt diğer sınıflarda görev yapan hakim ve savcılar arasında özlük hakları yönünden ciddi farklara sebep olacağı düşünülmektedir. Aynı meslek grubunda bir kesim için iyileştirmenin gündeme getirilmesine rağmen, diğer kesimin özlük hakları ile ilgili hiçbir iyileştirme ve değişiklik yapılmamasının “eşitlik” ilkesi konusunda tartışmaya sebep olabileceği düşünülebilirse de; Teklifin aynı hukuki durumda olan kişileri değil, yüksek yargı mensupları için iyileştirme öngördüğü, bu hususun kanun koyucunun takdirinde olduğu, bu sebeple Anayasa m.10 çerçevesinde “eşitlik” ilkesinin ihlal edilmeyeceği söylenebilir.

Yargımızda, iki dereceli ve temyiz mahkemesinden oluşan üçlü bir sistem bulunmaktadır. Bu yargı mercilerinde görev yapan hakim ve Cumhuriyet savcıları arasında özlük hakları bakımından; görev yaptığı mahkemeye, sınıfa, dereceye ve kıdeme bağlı farklılıkları olabilir. Bununla birlikte; ağır çalışma şartları ile görev yapan diğer hakim ve savcılarımızın, günümüzün iktisadi koşulları da gözetildiğinde, özlük haklarında yüksek yargı mensuplarından birebir eş oranlar olmasa da benzer bir iyileştirmeye tabi tutulmamasının hakkaniyetli olmadığı ve vicdani açıdan eşitsizlik olarak algılanacağı da bir gerçektir. Kanaatimizce; benzer sorun, adalet personelinin, zabıt katiplerinin ve infaz koruma memurlarının özlük haklarında da yaşanmakta olup, bu meslek mensupları ile ilgili bir iyileştirmenin gündemde olmadığı anlaşılmaktadır. Oysa özellikle mali haklar ve satın alma gücü yönünden adalet personeli, zabıt katibi ve infaz koruma memuru kapsamına giren kamu görevlilerinin ücretlerinde iyileştirmeye gidilmelidir.

Tüm yargı mensuplarının yüksek yargıda görev yapmasına kadro sınırı itibariyle imkan bulunmadığına göre; en azından Yargıtay veya Danıştay üyeliğine layık olduğu halde, bu yüksek mahkemelerin kadro sınırı sebebiyle kürsüde olanların haklarının korunması amacıyla Teklife “Yargıtay ve Danıştay üyesi olmaya hak kazananlar” ibaresi eklenebilir. Şimdilik bu ara formül geçici bir çözüm olarak görülebilir. Böylece, yüksek mahkeme üyesi olmaya hak kazanan yargı mensuplarının da aynı iyileştirmeye tabi tutulması mümkün olabilir. Kürsüde görev yapan birinci sınıf olan, yüksek yargı üyesi olmaya hak kazanan hakim ve savcıların, daha alt sınıflarla ve örneğin mesleğe yeni başlayan yargı mensupları ile aynı sağlık hizmetleri imkanına sahip olması, aralarında sadece belli ölçüde maaş farkı olması da ayrı bir sorundur. Kanaatimizce; hem birinci sınıf yargı mensuplarına ve hem de daha alt sınıfta olan tüm yargı mensuplarına gerekli iyileştirmelerin yapılması gereklidir. Tüm hakimlerimiz ve savcılarımız, “yargı” erkini hep birlikte ve büyük bir özveri ile temsil etmektedir. Tüm bu hususlar, yüksek yargıda özlük haklarında yapılması düşünülen iyileştirmelerin görüşülmesi sırasında dikkate alınmalıdır.

Anladığımız kadarıyla bu Teklifte amaçlanan, Yargıtay ve Danıştay üyeleri ile Anayasa Mahkemesi üyelerinin statü bakımından eşitlenmesi ve hiyerarşi algısının bertaraf edilmesidir.

Bu yönüyle Teklif; Anayasa Mahkemesi üyeleri ile Yargıtay ve Danıştay üyeleri arasında hiyerarşi algısına sebep olan statü farklılığının giderilmesi, özlük hakları itibariyle eşitlenmesi isabetli olsa da, bu sırada ilk derece ve istinaf mahkemelerinde görev yapan hakim ve savcıların gözetilmemesi, yüksek yargı için artırılan oranlara benzer bir artışın diğer hakim ve savcılar yönünden düşünülmemesi adil olmayacaktır.