Giriş
Ülkemizde sosyal güvenlik sistemi sigortalılardan ve işverenlerden tahsil edilen primlerle finanse edilmektedir. Ancak primlerin giderler karşısındaki yetersizliği nedeniyle finansal açıklar ortaya çıkmakta ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bütçesinde ortaya çıkan finansal açıklar ise merkezi bütçeden yapılan transferler ile kapatılmaktadır. Bütçe transferlerinin kronik hale gelmesi ve yıllar geçtikçe büyümesi bütçenin bir kara delik olarak nitelendirilmesine neden olmuştur. Özellikle aktif/pasif sigortalı oranındaki düşüklük, kayıt dışı istihdam, prim tahsilatındaki başarısızlık ve yeniden yapılandırma uygulamaları finansal açığın ve bütçe transferlerinin artmasına neden olmaktadır. Sosyal güvenlik sisteminin finansmanı için merkezi bütçeden yapılan transferler zamanla artıp kronikleşmeye, sistemin bir kara delik haline gelmesine ve hatta sunulan hizmetlerin nitelik ve tatmin ediciliğinde gerilemeye neden olmaktadır.
Sosyal güvenlik sisteminin mali olarak içinde bulunduğu durum prim gelirlerinin artırılmasına yönelik yasal düzenlemeleri kaçınılmaz kılmaktadır. Nitekim 19/12/2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7566 sayılı torba kanun ile çalışma hayatına yönelik önemli düzenlemelere gidilmiştir. Kanunun gerekçesine bakıldığında bu düzenlemelerin tamamen gelirlerin artırılmasına yönelik olduğu göze çarpmaktadır.
1. Prim Oranları Artırıldı
Torba kanun ile getirilen en önemli düzenlemelerden birisi prim oranlarının artırılması olmuştur. Buna göre, 01/01/2026 tarihinden itibaren prim oranları aşağıdaki şekilde olacaktır:
Ayrıca 2026 yılı itibariyle 4/a kapsamında çalıştırılan sigortalılar açısından malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları kapsamında prim oranı %20’den %21’e yükseltilmiştir. Söz konusu bir puanlık artış işveren hissesine eklenecek olup yeni durumda %9’u sigortalı hissesi, %12’si işveren hissesi olacaktır. Bu düzenleme ile işverenlerin üzerindeki prim yükü bir puan artırılmıştır.
2. Hizmet Borçlanması Prim Oranları Artırıldı
Bir sigortalının veya hak sahibinin uzun vadeli sigorta kollarından doğan haklardan yararlanabilmesi için kanunda öngörülen sigortalılık süresi, prim ödeme gün sayısı ve yaş gibi kriterleri sağlaması gerekmektedir. Ancak sigortalılar bazı nedenlerle çalışma hayatından uzaklaşma mecburiyetinde kalabilmekte ve bu sürelerde sigorta primleri ödenmediği için de bahsedilen koşulları tamamlama noktasında zorluklar yaşayabilmektedirler. Grev ve lokavt uygulamaları, askerlik, doğum, aylıksız izin, tutukluluk ve gözaltı, avukatlık stajı gibi nedenler bu durumlara örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi durumlarda sigortalıların eksik kalan süreleri nedeniyle mağduriyet yaşamamaları için Türk sosyal güvenlik sisteminde yaşlılık, malullük ve ölüm sigorta kollarından sigortalı ve hak sahiplerine aylık bağlanabilmesine imkân sağlayan, sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını artırıp yaş kriterini azaltabilen hizmet borçlanması uygulamalarına yer verilmiştir. Hizmet borçlanması, sigortalının veya hak sahibinin geriye dönük olarak, belirli tarihlerdeki günler için prim ödeyerek hizmet (gün) kazanması şeklinde tanımlanabilir.
19/12/2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7566 sayılı torba kanun ile hizmet borçlanması prim oranlarında değişikliğe gidilmiştir. Buna göre, 01/01/2026 tarihinden itibaren hizmet borçlanması prim oranları aşağıdaki şekilde olacaktır:
Yapılan bu düzenleme ile hizmet borçlanması sayesinde toplanan prim gelirlerinin artırılması amaçlanmaktadır. Hizmet borçlanması ile sigortalılar, sigortalılık süresi ve/veya prim ödeme gün sayılarını artırabilmekte ve böylece daha erken emekli olabilmektedirler. Dolayısıyla 2026 yılına girmeden hizmet borçlanmalarının yapılması yerinde olacaktır.
3. Sigorta Primine Esas Kazanç Üst Sınırı Yükseltildi
7566 sayılı torba kanun ile sigorta primine esas kazanç üst sınırında da değişikliğe gidilmiştir. Buna göre, 01/01/2026 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın üst sınırı brüt asgari ücretin 7,5 katından 9 katına yükseltilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile ücret düzeyi yüksek olan kişilerden daha yüksek tutarda prim geliri elde edilmesi planlanmaktadır.
Bununla birlikte sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri için 3 kat şeklinde uygulanan üst sınırda bir değişiklik yapılmamıştır.
4. Prim İndiriminde Değişiklik Yapıldı
7566 sayılı torba kanun ile 4 puan şeklinde uygulanan prim indiriminde değişikliğe gidilmiştir. Bilindiği üzere; 7538 sayılı Torba Kanun ile özel sektör işverenlerinin SGK'ye ödeyecekleri malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi için sağlanan 5 puanlık sigorta prim indirimi 4 puan olarak değiştirilmişti. Bununla birlikte; imalat sektöründe 5 puanlık prim indirimi uygulaması 31/12/2026 tarihine kadar devam edecek olup, bu tarihi 21/12/2027 tarihine kadar uzatmaya Cumhurbaşkanı yetkili kılınmıştı.
7566 sayılı torba Kanun ile 2026 Ocak ayından itibaren 4 puanlık prim indirimi 2 puan olarak değiştirilmiştir. İmalat sektöründeki 5 puanlık prim indirimi uygulaması ise devam edecektir. Yapılan düzenleme ile imalat sektörü dışındaki sektörlerde işverenlerin prim yükü artırılmış olacaktır.
5. Genç Girişimcilik Teşvikine Son Verildi
Torba kanun ile genç girişimcilere yönelik uygulanan prim teşviki uygulaması 2026 Ocak ayı itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Genç girişimcilik teşviki uygulaması ile mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla 18 yaşını doldurmuş ve 29 yaşını doldurmamış olanlardan, 4/b kapsamında 1/6/2018 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı sayılan gerçek kişilerin primleri, 1 yıl süreyle prime esas kazanç alt sınır üzerinden Hazinece karşılanmaktaydı. Torba Kanundaki düzenlemeyle söz konusu prim teşviki 2026 Ocak itibariyle uygulanmayacaktır. Ancak 2025 yılında bu teşvikten yararlanmaya başlayanlar açısından bir yıllık süre dolana kadar teşvik devam edecektir.
Sonuç
Sosyal politika uygulamalarının en önemli araçlarından birisi olan sosyal güvenliğin, sosyal sigorta tekniği ile finanse edildiği ülkelerde aynı zamanda maliye politikasını da yakından ilgilendirdiği görülmektedir. Sosyal güvenlik sisteminin finansmanı için sigortalı ve işverenlerden toplanan primlerin sosyal güvenlik harcamalarını karşılayacak düzeyde olması sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği için büyük öneme sahiptir. Söz konusu gelir-gider dengesinin sağlanamaması durumunda merkezi bütçeden sosyal güvenlik bütçesine transferlerin yapılması kaçınılmaz olmaktadır. Nitekim sosyal güvenlik hizmeti sosyal devlet olgusunun en temel yapı taşlarından birisidir ve vazgeçilmesi/göz ardı edilmesi mümkün değildir. Merkezi bütçeden sosyal güvenlik bütçesine yapılan transferler hem ülke ekonomisi ve mali yapısı üzerinde doğrudan etkili olurken hem de bir gelir transferi etkisi de yaratmaktadır. Çünkü yapılan transferlerin kaynağı tüm toplumdan alınan vergiler olup sosyal güvenlik hizmetlerinden yararlananlar lehine bir aktarım söz konusu olmaktadır.
Sosyal güvenlik sisteminin finansman açığını etkileyen en önemli faktörlerin başında aktif/pasif sigortalı oranındaki düşüklük, kayıt dışı istihdam, prim tahsilatındaki başarısızlıklar, yapılandırma uygulamalarındaki süreklilik ve sosyal güvenlik bilinci ile ahlakındaki yetersizlik gelmektedir. Türkiye bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda negatif ayrışan bir özelliğe sahiptir ve bu durum da sosyal güvenlik sisteminin finansal tablolarına yansımaktadır.
Sosyal güvenlik sisteminin içinde bulunduğu finansal durum nedeniyle prim gelirlerini artırmaya yönelik çıkartılan 7566 sayılı torba kanun ile sorunlara yönelik geçici önlemler getirilmiştir. Sosyal güvenlik sisteminin sorunlarının çözümü, prim gelirlerini artırmaya ilişkin düzenlemelerin yapılmasıyla değil sistemsel reformların gerçekleştirilmesi ile mümkün olabilecektir.
Doç. Dr. Mehmet BULUT