Cumhuriyet başsavcılığına ve Cumhuriyet savcısına yapılan tebligatlarda tartışma olduğu, bu konuda özel hüküm niteliği taşıyan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.38 yürürlükte olduğu halde, 5271 sayılı Kanuna 2012 yılında eklenen elektronik işlemlerle ilgili m.38/A ile buna ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu m.7/A’ya bağlı olarak çıkarılan Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m.65’de yer alan elektronik ortamda özel tebligat usulü ve bu hükümde yer alan görüldü kavramı üzerinde bir karışıklığın olduğu, farklı görüşlerin bulunduğu, öğrenme ve süreler bakımından sıkı şekil şartlarına bağlı tebligat usulünde tartışmaların yaşandığı bilinmektedir. Yazımızda, bu konuda iki görüşe ve Yargıtay ile bölge adliye mahkemelerinin ceza dairelerinin kararlarına yer verilecektir.

UYAP Ekranına Düşme ile Cumhuriyet Savcısına Tebligatın Yapılmış Sayılacağı Görüşü

- CMK m.38/A; 2012 yılında CMK m.38’den sonra 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na eklenmiş bir hüküm olup, bir ceza muhakemesi işlemi niteliği taşıyan tebligatı da kapsamakta ve hükümde bunu dışlayan herhangi bir ibare de bulunmamaktadır. Nitekim, Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik de bu doğrultuda düzenlenmiştir.

- Yönetmelikle temel hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı bir düzenleme getirilmemiş, aksine kovuşturma evresinde “alenilik” ilkesinin uygulanmasını sağlayacak bir hükme yer verilmiştir.

- Cumhuriyet savcısına tebligatın Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden yapılmasının mümkün olmadığı kabul edildiğinde, sanık her an yargılamanın devam etme tehlikesi altında bulunup, Cumhuriyet savcısına tebligat yapılıp yapılmadığını ve buna bağlı olarak süreleri takip edemeyeceğinden, bu hususta “alenilik” ilkesi ve denetim imkanı sağlanamayacaktır.

- Ayrıca; UYAP üzerinden taraflara veya vekillerine tebligat yapıldığında, kaydı bulunan herkes tebligat yapıldığını görüp, sürenin işlediğini gözönünde bulundurabilecek iken, Cumhuriyet savcısına UYAP üzerinde tebligat yapılmadığının kabulü halinde, yargılamanın tarafları için bilinmez bir alan oluşacak, bu denetim sağlanamayacak ve bu durum “silahların eşitliği” ilkesini de ihlal edecektir.

- CMK m.38/A’da; açıkça belge veya kararların gerekmedikçe fiziki olarak ayrıca düzenlenmeyeceği, ilgili kişilere ve kurumlara gönderilmeyeceği hüküm altına alınmıştır. Kaldı ki, bir belgenin veya kararın e-imzalı halinin de aslının yerine geçtiğini söylemek mümkündür.

Cumhuriyet Savcısına Tebligatın Ancak Evrakın Aslının Verilmesi ile Yapılabileceği Görüşü

- CMK m.38’in tebligat konusunda özel bir hüküm olduğu ve m.38/A’nın esasen tebligatı düzenlemediği ve bu nedenle Tebligat Yönetmeliği ile bu usulün tatbikinde hukuka uygunluk bulunmadığı gözetilmelidir.

- Tebligat, bir kişi veya kurum muhatap alınarak yapılır. Bu nedenle; UYAP sistemine işlenen, kimseyi doğrudan muhatap olmayan kararla bir sürenin başladığının kabulü mümkün değildir. Tebligat şekle bağlıdır ve ilgili kişi veya kurum muhatap alınmadan, sadece sisteme yükleme yoluyla yapılan bir işlem tebligat yerine geçmeyecektir.

- Tebligat Kanunu m.7/A; elektronik tebligatı ayrıca düzenlemiş olup, elektronik tebligat yapılması zorunlu kişiler arasında Cumhuriyet savcılarına yer verilmemiştir. Dolayısıyla; esasen Cumhuriyet savcısının UYAP ekranına düştüğü tarihte tebliğin yapılmış sayılacağı herhangi bir kanunda veya yönetmelikte açıkça düzenlenmiş değildir. CMK m.38 de gözönünde bulundurulduğunda, bu hususta kanunla düzenleme yapılmalıdır.

- Uygulamada değişik bir görüldü sistemi geliştirilmiş olup, bu sistem CMK m.38’in yerine geçmemektedir. CMK m.38/A sadece elektronik işlemleri düzenlemekte olup, tebligatın yapılmasını belli bir usule bağlayan CMK m.38’i ortadan kaldırmamaktadır.

“Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat” başlıklı CMK m.38 açıktır: “Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat, tebliği gereken evrakın aslının verilmesi suretiyle olur. Tebliğ ile bir süre işlemeye başlıyorsa verildiği gün, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından evrakın aslına yazılır”.

Kanuna 2012 yılında eklenen CMK m.38/A ise elektronik işlemlerin düzenlenmesi ile ilgilidir.

Kaldı ki; CMK m.38/A ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/A maddesi esas alınarak çıkarılan Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m.65’e göre; “Cumhuriyet başsavcılığına yapılacak tebligat, tebliğ olunacak evrak aslının gösterilmesi ya da elektronik ortamda gönderilmesi suretiyle yapılır. Tebligatın belgelendirilmesi için, elektronik ortamda güvenli elektronik imzalı olarak gönderilen evrak hariç olmak üzere Cumhuriyet savcısı tarafından evrak aslına ‘Görüldü’ ibaresi yazılarak imzalanır.” hükmü ile “Şu kadar ki, bu Tebliğ bir sürenin başlangıcına esas olacaksa, Cumhuriyet savcısı evrakın gösterildiği günü de evrak aslına yazar ve imzalar”.

Bu açıklamalar ışığında, Cumhuriyet başsavcılığına ve Cumhuriyet savcılarına tebligatın en azından Yönetmeliğin 65. maddesine uygun olarak yapılmasının ve bu durumun ispatlı olarak ortaya koyulabilmesinin gerekli olduğu ifade edilmelidir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 15.10.2018 tarihli, 2018/6108 E. ve 2018/10951 K. sayılı kararıyla[1]; CMK m.38/A’nın özel ve sonraki düzenleme olduğunu, bu nedenle elektronik imzayla imzalanarak gönderilen belgeler yönünden, bunların Cumhuriyet savcısının UYAP ekranına düştüğü tarihte tebliğ edilmiş sayılacağını kabul etmiştir. Aynı kararın karşıoyunda[2] ise; Cumhuriyet savcılarına ve taraflara tebligat işleminin UYAP üzerinden gerçekleştirileceğine dair hüküm bulunmadığı, UYAP’tan belge gönderilmesinin tebliğ işlemi yerine geçmeyeceği ve CMK m.38’in özel hüküm olduğu ifade edilmiştir. Belirtmeliyiz ki; Yargıtay 8. Dairesi’nin bu kararından önce bölge adliye mahkemelerinin karşıoy ile aynı görüşte olduğu[3] ve uygulamanın Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin kararından sonra değiştiği[4] dikkat çekmektedir.

Kanaatimizce; Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 15.10.2018 tarihli, 2018/6108 E. ve 2018/10951 K. sayılı kararıyla kabul edilenin aksine, Cumhuriyet savcısına tebligatla ilgili uygulanması gereken hüküm CMK m.38 olup, sonradan eklenen ve sadece elektronik işlemlerle ilgili düzenlemeye yer veren CMK m.38/A, Cumhuriyet savcısına tebligat usulünü düzenleyen CMK m.38’i ortadan kaldırmayacağı gibi, çıkarılan yönetmelik hükmünün de kanuna aykırı olamayacağı tartışmasızdır.

Prof. Dr. Ersan Şen

Stj. Av. Doğa Ceylan

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

---------------

[1] “Elektronik imza ile imzalanarak elektronik ortamda gönderilen kararlar yönünden Cumhuriyet Savcısının İstinaf kanun yoluna başvuru süresinin özel ve sonraki düzenleme olması sebebiyle CMK’nın 38/A maddesi gereğince kararın Cumhuriyet Savcısının UYAP ekranına düştüğü tarihte tebliğ edilmiş sayılacağından, CMK’nın 39/1. maddesi gereğince gün ile belirlenen süreler tebligatın yapıldığının ertesi günü baslar, hükmü gereğince mahkeme dosyası ve hükmün Cumhuriyet Savcısının görüldü ekranına düştüğü tarihin ertesi günü başlayacağı ayrıca dosyanın fiziki olarak Cumhuriyet Savcısına teslimine gerek olmadığı anlaşılmakla; Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin ‘istinaf süresini dosyanın fiziki teslim tarihinden başlatan kararı’ usul ve yasalara aykırı olduğuna, 15.10.2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi”.

[2] “Yukarıdaki mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde CMK’nın 38/A maddesi ve bölge adliye ve adli yargı ilk derece mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları idari ve yazı isleri hizmetlerinin yürütülmesine dair Yönetmelik’in 5. maddesinde Cumhuriyet Savcılarına ve taraflara tebligat işleminin UYAP’tan yapılacağına dair bir düzenleme söz konusu değildir. UYAP’tan evrak göndermek resmi anlamda tebliğ işlemi yerine geçmediği gibi fiziken de her zaman teslim sonucunu doğurmamaktadır. Nitekim 38/A maddesinin başlığı elektronik işlemler iken ‘Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat’ başlıklı 38. maddede Cumhuriyet Başsavcılığına yapılacak tebliğ yöntemi özel olarak düzenlenmiş olması karsısında mahkemelerin kararlarının Cumhuriyet Savcısına karar tebliği işleminin bu maddeye göre yapılması gerektiği, bunun sonucu olarak da evrakın aslının Cumhuriyet Başsavcılığına verilmesiyle tebligat işleminin yapılacağı ve verildiği günün de tebliğ tarihi sayılması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz”.

[3] Bkz. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi’nin 20.02.2017 tarihli, 2017/485 E. ve 2017/385 K. sayılı kararı: “CMK’nın 38/A maddesi ise ‘Elektronik işlemler’ başlığını taşımakta olup UYAP üzerinden yapılacak işlemler ile ilgili düzenlemeler getirmiştir. Getirilen bu düzenlemeler CMK’nın 38. maddesindeki tebligat hükümlerini ile ilgili özel düzenlemeleri ortadan kaldırmadığı gibi, kararın savcılık ekranına atılması da tebligat yerine de geçmeyecektir. Bu durumda, yerel mahkemenin o yer cumhuriyet savcısının 12.01.2017 tarihinde vermiş olduğu istinaf layihasının süresi içinde olmadığı yolundaki 12.01.2017 tarihli ek kararının yerinde olmadığı, istinafın süresi içinde olduğu anlaşıldığından, yerel mahkemenin 12.01.2017 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilerek, yerel mahkemenin kararının istinaf dilekçesi gereğince incelemesine geçildi”.

[4] Bkz. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesi’nin 22.01.2020 tarihli, 2019/123 E. ve 2020/127 K. sayılı kararında; “Şeklindeki hükümleri karsısında mahkemece gerekçeli kararın UYAP ortamında yazıldıktan ve e-imza ile imzalandıktan sonra 01/10/2018 tarihinde onaylanarak dağıtıldığı ve istinaf eden cumhuriyet savcısının ekranına düştüğü, bu karara karsı cumhuriyet savcısı tarafından CMK’nın 273/1-3 madde ve fıkralarında belirtilen yasal 7 günlük süre geçtikten sonra 31/10/2018 tarihinde istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşıldığından, 5271 sayılı kanunun 279/1-b maddesi uyarınca cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun süre yönünden reddine,” karar verilmiştir.