Hapis cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olarak “güvenlik tedbirleri” adı ile kısıtlamalar öngören TCK m.53/1’in, kasten işlenen suçlar dışında tatbiki mümkün değildir. TCK m.53/6'da, taksir derecesindeki kusurla işlenen suçlarla ilgili bir istisna getirilmiş ve maddede gösterilen taksirli suçların işlenmesi halinde de “belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” müessesinin uygulanabileceği ifade edilmiştir.

TCK m.53/6'ya göre; "Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet halinde üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma, hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar”.

Kanun koyucu, kasten işlenen suçlardan farklı olarak fıkrada gösterilen taksirli suçları işleyenler hakkında uygulanmasını öngördüğü, meslek veya sanatın icrasının yasaklanması veya sürücü belgesinin (ehliyetin) geri alınması uygulamasına başvurulması konusunda yargı makamına bir mecburiyet yüklememiştir. Bir başka ifadeyle yargı makamı, 53. maddenin altıncı fıkrasında gösterilen yasaklama veya geri alma yaptırımına başvurup başvurmamakta serbest bırakılmış, sadece yaptırımın müddeti bakımından değil, aynı zamanda yaptırımın uygulanıp uygulanmayacağı bakımından da takdir yetkisine sahip kılınmıştır. Böylece yargı makamı, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği özen yükümlülüğünü ihlal etmek suretiyle taksirli suçtan mahkum olan fail hakkında kararda yer alan cezanın türü ve miktarı ne olursa olsun, bir fer’i ceza olarak yasaklama ve geri alma kararını vermeyebilecektir.

Kanun koyucu 53. maddenin altıncı fıkrasında, taksirli suçların türü veya hüküm kapsamına girecek ceza miktarları arasında herhangi bir ayırım veya sınıflandırma yapmamıştır. Bu sebeple, belli bir meslek veya sanatın veya trafik düzeninin gerekli kıldığı dikkat ve özen yükümlülüğünü göstermemek suretiyle taksirli suçu işleyen her fail, 53. maddenin altıncı fıkrasında öngörülen ve yargı makamının takdirine bağlı tutulan fer’i ceza kapsamına alınmış bulunmaktadır.

53. maddenin altıncı fıkrasında öngörülen sürücü belgesinin geçici olarak geri alınması tedbiri, mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi ile yürürlüğe girer. Mahkumiyet hükmünde belirtilen geri alma süresi ise, cezanın tümü ile infazından itibaren başlar. Buna göre bir meslek veya sanatın veya trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık sebebiyle işlenen taksirli suç neticesi olarak hapis veya adli para cezası ile cezalandırılan fail hakkında, cezanın kanuni neticesi olarak 3 aydan az ve 3 yıldan fazla olmamak üzere meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına veya sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilecektir.

Sürücü belgesinin geri alınması tedbirine karar verilebilmesi için, faile verilen cezanın hapis cezası olması zorunlu değildir. Mahkeme bu tür bir tedbire, cezanın zorunlu kanuni sonucu olarak karar vermek zorunda da değildir. Bu tedbir kararı mahkemenin takdirine bırakılmıştır. Mahkeme, gerekçesini göstermek suretiyle sanığın sürücü belgesinin belirli bir süre alınmasına karar verebilecektir. Mahkemenin, somut gerekçe göstermesine gerek olmadığı, m.53/6'nın kapsamına giren bir suçun işlendiğinin tespit edildiği davalarda, dilerse cezaya ek güvenlik tedbirine karar verebileceği ileri sürülebilir.

Kanaatimizce, mahkemenin takdirine bırakılmış olsa dahi, m.53/6 kapsamında verilecek karar da bir yargı kararı olacağından, Anayasa m.141/3 ve Ceza Muhakemesi Kanunu m.34 uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Bu tür kararlar da esas hükümle birlikte kanun yolu denetimine tabi olacaktır.

Mahkeme tarafından hükmedilen tedbirin yürürlüğü, hükmün kesinleşmesi, yani olağan kanun yollarının tüketilmesi ile başlar. Tedbirin uygulanmasına, adli para cezalarında tüm cezanın eksiksiz olarak ödenmesi ve hapis cezaları yönünden ise, infazın tümü ile bitiminde başlanacaktır. Hapis cezasının cezaevinde çekilen kısmı bitip şartla salıverme uygulanmak suretiyle kalan kısmın dışarıda çektirilmesi, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 107. maddesinde düzenlenmiştir. Bu durumda sürücü belgesinin geçici süre ile geri alınması tedbirinin infazına, denetim süresinin iyi halli ve varsa yükümlülüklere uygun olarak geçirilmek suretiyle infazın tamamlanmasından itibaren başlanacaktır.

Örneğin, bir trafik kazası sebebiyle üç yıl hapis cezası ve bir yıl sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilen ve hakkında verilen mahkumiyet hükmü kesinleşen hükümlü ile ilgili güvenlik tedbirinin infazına, denetimli serbestlikle bırakılma veya koşullu salıverilme tarihinden itibaren değil, bihakkın tüm cezayı çekmiş sayılacağı andan itibaren başlanacaktır. Hükümlü, bu tarihten sonra bir yıl süreyle sürücü belgesi geri alındığından, ancak bu sürenin dolduğu anda sürücü belgesini alıp araç kullanma hakkını tekrar kazanacaktır. Sürücü belgesi sahibi hükümlünün, cezasını çekerken veya denetimli serbestlikle veya koşullu salıverildiğinde sürücü belgesini sahip olacağını, bir başka ifade ile bu belgenin geri alınmayacağını ifade etmek isteriz.

Güvenlik tedbirinin infazına başlama tarihi açısından, TCK m.53/1-2 ile 6. fıkralar arasında fark bulunmaktadır. TCK m.53/2’ye göre, kişi, işlemiş olduğu suç sebebiyle mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanana kadar TCK m.53/1’de dört bent halinde sayılan hakları kullanamayacağı halde, TCK m.53/6 yönünden ise, belli bir meslek veya sanatın icrasının yasaklanması veya sürücü belgesinin geri alınması, cezanın tam manası ile yerine getirilmesinden, yani hükümlüye çektirilmesinden sonra gündeme gelecektir. Görüleceği üzere kanun koyucu, kasten işlenen suçlar ile taksirle işlenen suçlar arasında, gerek güvenlik tedbirlerinin türü ve gerekse infaz süresi ve infazın başlangıç tarihleri ile ilgili önemli farklılıklar getirmiştir.

TCK m.53/6’da düzenlenen sürücü belgesinin geri alınması kararının infazı için, hükümlünün asıl cezanın infazından sonra ehliyetini, hakkında mahkumiyet kararını veren yerel mahkemeye veya infaz savcısına teslimine gerek bulunmamaktadır. Hükümlü ehliyetini fiilen teslim etmediğinde de, yine sürücü belgesinin geri alınması kararı infaz edilecek ve bunun infazını da ilgili trafik birimi yerine getirecektir. Hükümlü ehliyetini teslim etmeyip araç kullanmaya devam ettiğinde, ehliyeti alınmış ve ehliyetsiz şekilde araç kullanan sürücü muamelesi görmek suretiyle idari ve cezai yaptırımlara tabi tutulacaktır. Hükümlü, bu şekilde araç kullanılmayacağını veya TCK m.53/6’nın sonuçlarını bilmediğini, TCK m.4’de yer alan “Ceza Kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.” hükmü nedeniyle ileri süremeyecektir.

TCK m.53/6’nın son cümlesi ilginç şekilde kaleme alınmıştır. Bu hükme göre, hükümlü hakkında uygulanan yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesi ile yürürlüğe girer ve süresi, cezanın tümü ile infazından itibaren işlemeye başlar. “Suçta ve cezada kanunilik” prensibi ile “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı Anayasa m.13 uyarınca, kanunda suç olarak tanımlanmayan ve/veya karşılığında ceza ya da güvenlik tedbiri öngörülmeyen durumlarda bireye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.

TCK m.53/6 incelendiğinde, hükümlü hakkında öngörülen yasaklama ve geri almanın etkisinin, cezanın tümü ile infazından itibaren başlayacağı ileri sürülebilir. Bu düşünceye göre hükümlü, denetimli serbestlik ile bırakıldığında ve koşullu salıverildiğinde, henüz sürücü belgesinin geri alınması kararının infazına başlanmadığı gerekçesiyle, geri alma kararının infazına başlanmasına kadar sürücü belgesini kullanabilir. TCK m.56/6’nın ikinci cümlesinin düzenleme şekli ve yasal boşluktan kaynaklandığı savunulan bu düşünce esas alındığında, denetimli serbestlikle bırakılan ve/veya koşullu salıverilen hükümlü tarafından teorik olarak sürücü belgesi kullanılabilecektir.

Bu düşünceye katılmak mümkün değildir. Her ne kadar hükümde sürenin cezanın tümü ile infazından sonra başlayacağı ifade edilse bile, 53/6’nın ikinci cümlesinde yasağın hükmün kesinleşmesi ile yürürlüğe gireceği ifade edildiğinden, bu arada da ehliyetsiz bu arada hükümlü ehliyetsiz sayılacak, 53/6’nın tuhaf, karmaşık ve yetersiz düzenlemesine rağmen sürücü belgesini kullanamayacaktır.    Çünkü hükümde, “Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer …” yer verilerek, sürücü belgesinin geri almasının etkisinin hükmü kesinleşmesi ile başlaması öngörülmüştür.

TCK m.53/6’nın hükümlü hakkında ağır yaptırım içerdiği, etkisinin kusur derecesi ağır olan kasten işlenen suçlardan fazla olduğu ileri sürülebilir. Ancak kanun koyucu tarafından öngörülen düzenleme bu şekilde kaleme alınmıştır ve Anayasa m.138/1 gereğince tüm hukukçuları bağlar.

Belirtmeliyiz ki, yukarıda yer alan tartışma konuları ile ilgili olarak TCK m.53/6’nın gerekçesinde herhangi bir açıklama mevcut değildir. Gerekçede, sadece hükmün tekrarı ile yetinilmiştir.   


(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan Şen tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)