I. GENEL OLARAK:

Anayasa mahkemesi birçok görev ve yetkisinin yanında ayrıca bireylerin bireysel başvurularını karara bağlamak gibi bir yetkiyi haizdir (AY m148/1, 6216 s. K m.3/1-c)[1].

Anayasa mahkemesine bireysel başvuru prosedürü 7/5/2010 kabul tarihli 5982 sayılı yasanın 18. Maddesi ile Anayasamızın 148. Maddesinin 3. Ve devamı fıkralarına eklenen hükümler ile düzenlenmiştir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, Herkesin, anayasamızın ilgi maddelerinde ve anayasamızın 90. Maddesi uyarınca tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve bu sözleşmenin ek protokolleri ile güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlerin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiası ile ihlal durumunun öğrenildiği tarihten itibaren 30 günlük süre içerisinde olağan kanun yollarını tükettikten sonra başvurulabilen ikincil (tali) bir hak arama yoludur[2]. Hemen yeri gelmişken belirtmekte fayda vardır ki; Anayasa Mahkemesi 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler[3].

Az önce de ifade ettiğimiz üzere, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru temelde Anayasamızın 148. Maddesinde[4](3 ve devamı fıkralarında) düzenlenmekle birlikte bu başvurunun nasıl yapılacağına veya başvuru hakkında ki kararlar ve sair hususlara dair hükümler 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile Anayasa Mahkemesi İç Tüzüğü’nde düzenlenmiştir.

Anayasa mahkemesine bireysel başvurunun tanımı ve düzenlenmiş olduğu kanun hükümlerine yer verdikten sonra şimdi bu başvuru yolunun hukuki niteliğine dair açıklamalarda bulunacağız. Öğretide, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun hukuki niteliği bakımından herhangi bir görüş birliği bulunmamaktadır. Bu konu hakkında öğretide farklı farklı görüşler ileri sürülmektedir:

Bir görüşe göre[5], Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru olağan üstü kanun yoludur.

Diğer bir görüşe göre[6], Anayasa mahkemesine bireysel başvuru yolu, olağan üstü veya olağan kanun yolu niteliğinden olmayıp, ikincil, tali ve istisnai bir hukuki çaredir. Nitekim anayasa mahkemesi de birçok kararında bireysel başvuru yolunun ikincil nitelikte olduğunu belirmektedir.

Bir başka görüşe göre de[7], Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun kanun yolu başvurusu olmadığını, anayasa hukukuna özgü bir dava niteliğinde olduğunu belirtmektedir. Bu anlamda Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruları bir kanun yolu mercii gibi değil tamamen ilk derece mahkemesi sıfatıyla inceleyip karar vereceği ifade edilmektedir.

Kanaatimizce, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, bireylerin anayasamızda ve tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri kapsamında güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlerin kamu gücü tarafından ihlal edilmesi halinde, iç hukuk yollarının tükettikten sonra başvurulabilen Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında da[8] ifade edildiği üzere, ikincil, istisnai bir başvuru yoludur.

II. KANUN YOLU ŞİKAYETİ KAVRAMININ DEĞERLENDİRİLMESİ:

Anayasa mahkemesi, kendisine bireysel başvuruda bulunulması halinde esasa dair incelemeye geçmeden önce başvurunun kişi, yer, yetki, konu itibariyle anayasa mahkemesinin yetki alanına girip girmediği ve başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olup olmadığına inceler ve bu hususta olumlu ya da olumsuz şekilde karar verir.

Bizler bu kısımda yazımız ile doğrudan bağlantılı olduğu için sadece başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması hali daha özelde kanun yolu şikayeti üzerinde duracağız.

Anayasa Mahkemesi aşağıda yer vermiş olduğumuz şu dört sebeplerden birinin varlığı halinde bireysel başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle kesin olarak kabul edilmezliğine karar vermektedir:

“1-) İhlal iddialarının temellendirilememesi (temellendirilememiş şikâyet)

2-) İddiaların salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olması (kanun yolu şikâyeti)

3-) Başvurunun karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret olması (karmaşık veya zorlama şikâyet)

4-) Temel haklara yönelik bir müdahalenin olmaması veya müdahalenin meşru olduğunun açık olması (bir ihlalin olmadığının açık olduğu şikâyet)”[9]

Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi, bireyler tarafından Anayasamızda ve tarafı olduğumuz AİHS’de güvence altına alınmış olan temel hak ve hürriyetlerinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiası ile yasal 30 günlük süre içerisinde bireysel başvuruda bulunması halinde, bu başvurunun esası hakkında inceleme yapıp karar vermeden önce başvurunun açıkça dayanaktan yoksunluk olup olmadığı diğer bir ifade ile başvurunun kanun yolu şikayeti mahiyetinde olup olmadığını inceler ve bu hususta karar verir.

Kanun yolu şikayetinden genel olarak “Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru kapsamında, derece mahkemelerinin somut uyuşmazlıkla ilgili, maddi olayla ve/veya olguların ispatlanması, delillerin değerlendirilmesi, somut uyuşmazlığa uygulanacak olan hukuk kurallarının yorumlanması, uygulanması veya uygulanmaması ya da varılan sonuç ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunamaması veya bununla ilgili olarak karara verememesi” şeklinde anlamak gerekmektedir. Diğer bir ifade ile, Anayasa Mahkemesi, derece mahkemeleri tarafından verilen kararlar hakkında yerindelik ve/veya hukukilik denetimi yapamaz. Ancak, Anayasa Mahkemesi, derece mahkemelerinin hüküm veya kararlarına açık keyfilik veya bariz takdir hatası olması halinde etki edebilecektir. Yoksa bunun haricinde Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin karar veya hükümlerine etki edemeyecektir.

Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir: “Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir: ”Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

Nitekim, Anayasa Mahkemesi Kararları da bu yöndedir: “Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § …) (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § …) (Ömer Topuz, B. No: 2013/6833, 3/4/2014, § …)

Bu itibarla bireysel başvuruda bulunacak olan kişiler veya vekilleri, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunurken, derece mahkemelerinin karar veya hükümlerin yerinde olup olmadığını, hukuka ve/veya hakkaniyete uygun olup olmadığı, delillerin değerlendirilmesi veya ispat kurallarının uygulanmasının yerinde olup olmadığı şeklinde iddialarda bulunmaması gerekmektedir. Aksi halde bu tarz iddialar, salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olması eş söyleyişle kanun yolu şikayeti niteliğin olması açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle Anayasa Mahkemesi tarafından bu nitelikteki başvurunun kabul edilmez olduğuna karar verecektir.

Hatta Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, 7 Kasım 2022 tarihinde Yozgat’ta düzenlenen ,Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliği ve Avrupa Konseyi tarafından ortaklaşa yürütülen Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi kapsamında “Bireysel Başvurularda İnceleme Usulleri” konulu panelde bu hususu şu şekilde eleştirel bir dille ifade etmiştir[10]: “Avukatlarımız hâlâ büyük ölçüde, muhtemelen mesleki alışkanlıkları gereği, bir istinaf ya da temyiz dilekçesi yazar gibi başvuru formunu dolduruyorlar. Oysa sürekli vurguladığımız gibi bireysel başvuru bir istinaf ya da temyiz kanun yolu değildir. Anayasa Mahkemesi de bireysel başvuruda istinaf ya da temyizden sonra mutlaka gidilmesi gereken bir süper temyiz mercii değildir.”

III. SONUÇ:

Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru kapsamında, derece mahkemelerinin somut uyuşmazlıkla ilgili, maddi olayla ve/veya olguların ispatlanması, delillerin değerlendirilmesi, somut uyuşmazlığa uygulanacak olan hukuk kurallarının yorumlanması, uygulanması veya uygulanmaması ya da varılan sonuç ile ilgili olarak herhangi bir değerlendirmelerde bulunamayacak veya bununla ilgili olarak karar veremeyecektir. Başka bir ifade ile, Anayasa Mahkemesi, derece mahkemeleri tarafından verilen kararlar hakkında yerindelik ve/veya hukukilik denetimi yapamaz. Ancak Anayasa Mahkemesi, derece mahkemelerinin hüküm veya kararlarının açık keyfilik veya bariz takdir hatası olması halinde etki edebilecektir. Bu itibarla bireysel başvuruda bulunacak olan kişiler veya vekilleri, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunurken, açık keyfilik veya bariz takdir hatası olmadığı sürece, derece mahkemelerinin karar veya hükümlerin yerinde olup olmadığını, hukuka ve/veya hakkaniyete uygun olup olmadığı, delillerin değerlendirilmesi veya ispat kurallarının uygulanmasının yerinde olup olmadığı şeklinde iddialarda bulunmaması gerekmektedir. Aksi halde bu tarz iddialar, salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olması eş söyleyişle kanun yolu şikayeti niteliğin olması açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle Anayasa Mahkemesi tarafından bu nitelikteki başvurunun kabul edilmez olduğuna karar verecektir.

-----------------------

[1] AY m.148/1: Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar.

6216 s. K m.3/1-c: Anayasanın 148 inci maddesi uyarınca yapılan bireysel başvuruları karara bağlamak.

[2] Benzer tanımlar için ayrıca bakınız: Ekinci, Hüseyin/ Sağlam, Musa (2015) 66 Soruda Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru, Dördüncü Baskı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, s. 1; Kanadoğlu, Korkut (2015) Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru, Birinci Baskı, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, s. 10

[3] Bireysel Başvuruya Dair Sık Sorulan Sorular, (https://www.anayasa.gov.tr/media/5621/bb_sss.pdf) Erişim Tarihi: 14.12.2022

[4] AY m. 148/3.4 ve5: (Ek fıkra: 7/5/2010-5982/18 md.) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.

(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/18 md.) Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.

(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/18 md.) Bireysel başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.

[5] Atasoy, Hakan (2012) ‘Türk Hukukunda Bireysel Başvuru Yolu’, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Y: 3, S: 9, s. 72.

[6] Sabuncu, Yavuz/ Esen Arnwine, Selin (2004) ‘Türkiye İçin Anayasa Şikâyeti Modeli Türkiye’de Bireysel Başvuru Yolu’, Anayasa Yargısı Dergisi, S: 21, s. 230

[7] Kanadoğlu, Korkut (2013) ‘Bireysel Başvuruda Mahkeme Kararlarının Denetiminin Kapsamı’, Güncel Hukuk Dergisi, S: 9, s. 20; Şirin, Tolga (2013) Türkiye’de Anayasa Şikâyeti (Bireysel Başvuru) Birinci Baskı, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık. s. 29

[8] Ayrıca Bknz: (Görkem Çakmak ve diğerleri, B. No: 2016/1499, 22/11/2022, § …); (Halil Top, B. No: 2019/30009, 19/10/2022, § …); (Menfiye Gülmüş, B. No: 2018/15200, 16/11/2022, § …); (Ferat Yüksel, B. No: 2014/13828, 12/9/2018, § …)

[9] Bireysel Başvuruya Dair Sık Sorulan Sorular, (https://www.anayasa.gov.tr/media/5621/bb_sss.pdf) Erişim Tarihi: 14.12.2022