GİRİŞ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndaki yeniliklerden birisi de kuruluşla ilgili olarak öngörülen kuruluş belgeleridir. Nitekim yasanın “Kuruluş Belgeleri” başlıklı 336’ncı maddesinde şirket esas sözleşmesi, getirilen ayni sermaye unsurlarına ilişkin değerleme raporları, ayın ve işletme devralınmasına ilişkin olanlar da dahil olmak üzere kurulmakta olan şirketle, kurucular ve diğer kişilerle yapılan ve kuruluşla ilgili olan sözleşmeler, kuruluş belgeleri olarak sayılmıştır. Maddenin kaleme alınış şeklinden yasa koyucunun bu belgeleri sınırlı sayıda (numerus clausus) düzenlediği sonucuna varılmaktadır. Anonim şirket kuruluş belgelerinin ilgili kanunda açıkça belirtilmiş olmasındaki amaç, aleniyet sağlamak, pay sahipleri arasında gizli sözleşme yapılmasını olabildiğince önlemek ve kuruluşla ilgili kişilerin sorumluluk esaslarını sağlam temellere oturtmak olduğu ifade edilebilir. Bu belgelerden şirket esas sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve bütün kurucularının imzalarının noterce onaylanması veya esas sözleşmenin ticaret sicil müdürü yahut yardımcısı huzurunda imzalanması zorunludur. Bu çerçevede bakıldığında TTK’da esas sözleşme için özel bir şekil koşulu öngörülmüştür. Bu şekil koşulu, esas sözleşme bakımından bir geçerlilik koşuludur. Bu nedenle anonim şirket esas sözleşmeleri, borçlar hukukundaki sözleşme özgürlüğünün özel bir görünümü niteliğindeki şekil serbestisinden yararlanamamaktadır. Bu çalışmamızda anonim şirket kuruluş belgeleri sırasıyla açıklanmış olup akabinde TTK’nın 339’uncu maddesi kapsamında şirket esas sözleşmelerinin zorunlu içeriğine ve TTK’nın 340’ıncı maddesi kapsamında emredici hükümler ilkesine aykırılık hallerine değinilmiştir.

BİRİNCİ BÖLÜM

ANONİM ŞİRKETİN KURULUŞ BELGELERİ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndaki yeniliklerden birisi de kuruluşla ilgili olarak öngörülen kuruluş belgeleridir. Nitekim yasanın “Kuruluş Belgeleri” başlıklı 336’ncı maddesinde şirket esas sözleşmesi, getirilen ayni sermaye unsurlarına ilişkin değerleme raporları[1], ayın ve işletme devralınmasına ilişkin olanlar da dahil olmak üzere kurulmakta olan şirketle, kurucular ve diğer kişilerle yapılan ve kuruluşla ilgili olan sözleşmeler kuruluş belgeleri olarak sayılmıştır. Madde metninde ifade edildiği üzere bu belgeler, şirketin ticaret sicil dosyasına konulur ve birer nüshaları şirket tarafından beş yıl süreyle saklanır[2]. Maddenin kaleme alınış şeklinden yasa koyucunun bu belgeleri sınırlı sayıda (numerus clausus) düzenlediği sonucuna varılmaktadır[3]. Burada belirtmek gerekir ki kuruluş belgelerini beş yıl süreyle saklama yükümlülüğüne ilişkin düzenleme ile TTK’nın 82/5’inci maddesinde yer alan ticari defter ve kayıtların on yıl süreyle saklanması zorunluluğu arasında uyumsuzluk mevcuttur.  

Öğretide anonim şirket kuruluş belgelerinin ilgili kanunda açıkça belirtilmiş olmasındaki amacın, aleniyet sağlamak, pay sahipleri arasında gizli sözleşme yapılmasını olabildiğince önlemek[4] ve kuruluşla ilgili kişilerin sorumluluk esaslarını sağlam temellere oturtmak olduğu ifade edilmektedir[5]. Aşağıda anonim şirket kuruluş belgeleri sırasıyla açıklanmıştır.

1.1. DEĞERLEME RAPORU

TTK’nın “Ayni Sermaye Konulabilecek Malvarlığı Unsurları” başlıklı 342’nci maddesinde, üzerlerinde sınırlı bir ayni hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen malvarlığı unsurlarının ayni sermaye olarak konulabileceği hükme bağlanmıştır. Madde metni bu malvarlığı unsurlarına fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamların da dâhil olduğunu ifade etmektedir. Aynı düzenlemede hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacakların sermaye olarak getirilemeyeceği de düzenlenmiştir. Yasanın “Değer Biçme” başlıklı 343’üncü maddesinde ise konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçileceği, bu değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olması gerektiği, sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin, tahsil edilebilirliğinin belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Madde metniyle bu rapora, şirket kurucuları ve menfaat sahiplerinin itiraz hakkı olduğu, mahkemece onaylanacak bilirkişi kararının kesin olduğu ayrıca düzenlenmiştir.

Öğretide de eski TTK’da olduğu gibi yeni TTK’da da anonim şirketlere nakdi sermaye yanında ayni sermaye konulmasına olanak tanındığı, TTK’nın 342’nci madde düzenlemesinin bu amaca hizmet ettiği ifade edilmektedir. Dolayısıyla anonim şirketlere ayni sermaye konulacak veya  kuruluş sırasında bir anonim şirket üzerine işletme veya ayın devralınacak ise bu ayınlara ve işletmelere şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesince belirlenecek bilirkişilerce değer biçilmesi gerekmektedir. TTK’nın 354/3’üncü maddesine göre bilirkişiler tarafından düzenlenen değerleme raporu ticaret sicil müdürlüğüne tevdi edilmek zorundadır (m.354/3)[6].

1.2. ŞİRKET ESAS SÖZLEŞMESİ

1.2.1. Esas Sözleşmenin Şekli

TTK’nın 339/1’inci maddesinde anonim şirket esas sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması ve bütün kurucularının imzalarının noterce onaylanması veya esas sözleşmenin ticaret sicil müdürü yahut yardımcısı huzurunda imzalanması gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu çerçevede bakıldığında TTK’da esas sözleşme için özel bir şekil koşulu öngörülmüştür. Bu şekil koşulu, esas sözleşme bakımından bir geçerlilik koşuludur. Bu nedenle anonim şirket esas sözleşmeleri, borçlar hukukundaki sözleşme özgürlüğünün özel bir görünümü niteliğindeki şekil serbestisinden yararlanamamaktadır. Zira yukarıda belirtildiği üzere esas sözleşmenin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılması ve TTK’da öngörülen zorunlu kayıtları içermesi gerekir[7].

Önemi gereği tekraren belirtmek gerekir ki anonim şirket esas sözleşmeleri yazılı olmak zorundadır[8]. Ayrıca kurucu imzaları noterce onaya tabidir. Fakat esas sözleşme, ticaret sicil müdürü ya da yardımcısı huzurunda da imzalanabilir (TTK.339/1)[9]. Yasa koyucu bu konuda kuruculara seçimlik bir hak tanımıştır diyebiliriz. Bu konuda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından “Şirket Kuruluş Sözleşmesinin Ticaret Sicil Müdürlüklerinde İmzalanması Hakkında Tebliğ” de çıkarılmıştır[10]. Bu tebliğin 4’üncü maddesine göre şirket sözleşmesi mersiste hazırlanır ve sözleşmenin müdürlük tarafından Mersisten alınacak nüshasının kurucular veya temsilcileri tarafından müdür veya müdür yardımcısı yahut yetkilendirilmiş personel huzurunda imzalanması gerekir[11]. Bu kapsamda esas sözleşme kanuni şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Sözleşme geçerli sayılmadığı sürece ise pay sahipleri ve üçüncü şahıslar sözleşmenin ifasını isteyemezler. Ancak öğretide yasada tanımlanan zorunlu unsurları içermediği halde bir şirket esas sözleşmesi ilgili ticaret sicil müdürlüğü nezdinde bir şekilde tescil edilmişse, bu tescilin şekilde noksanlığını ıslah edeceği, zorunlu unsurlardaki eksikliğe rağmen sakatlığın ortadan kalkacağı da ifade edilmektedir[12]. Kanunda belirtilen şekil koşulunun tamamlanması için esas sözleşmede bulunan imzaların noter tarafından onaylanması ya da ticaret sicil müdürü ya da yardımcısının huzurunda atılmasının aranması, esas sözleşmenin resmi şekle de tabi olduğunu göstermektedir[13]. Tüm bu verilere rağmen bir anonim şirket, tüzel kişiliğini ancak ticaret siciline tescil ile kazanır (TTK.m.355/1)[14].

1.2.2. Esas Sözleşmenin Niteliği

Uygulamada anonim şirket esas sözleşmeleri, şirket ana sözleşmesi olarak da anılmaktadır. Bu sözleşme anonim şirketin anayasası[15] olup şirketin yönetim ve ortaklar arası ilişkilerinde geçerli kurallar bütününü oluşturmaktadır[16]. Bu çerçevede esas sözleşme, anonim şirketin kurulmasındaki en önemli belge olma niteliğine haizdir. Bu sonuca TTK’nın 335’inci madde hükmünden de ulaşılabilmektedir.  Buna göre anonim şirket, kurucuların TTK ve ilgili mevzuata uygun biçimde düzenlenen esas sözleşmede, anonim şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulur denilebilir[17]. Anonim şirketler, şirketin ilgili ticaret sicil müdürlüğü nezdinde tescilinden önceki aşamada adi şirket niteliğinde olduğundan anonim şirketi kuran bu sözleşme çok taraflı bir borçlar hukuku sözleşmesi niteliği taşımaktadır. Bu borçlar hukuku sözleşmesi esas sözleşmeye dönüştükten sonra katılıma açık bir sözleşme niteliğini kazanır. Zira anonim şirket ortakları TTK ve var ise ana sözleşmede yer alan şartlara bağlı kalmak kaydıyla paylarını birbirlerine ya da üçüncü kişilere devredebilir ya da şirket sermaye artırımına gidebilir. Son olarak söylemek gerekir ki anonim şirket esas sözleşmesi, pay sahipliği mevkiine gelen her kişi için bağlayıcı bir unsurdur[18].

1.3. KURULUŞ İLE İLGİLİ SÖZLEŞMELER

Yukarıda da belirtildiği üzere TTK’nın 336’ncı maddesinde sayılı kuruluş belgeleri arasında kurulmakta olan şirketle, kurucular ve diğer kişilerle yapılan ve kuruluşla ilgili olan sözleşmeler yer almaktadır. Bu kapsamda bahsi geçen kuruluş sözleşmeleri kavramı geniş yorumlanmalı, kuruluş sürecinde şirketle ilgili imzalanan sözleşmeler kuruluşla ilgili sayılmalıdır. Bu sözleşmelere örnek olarak şirketin faaliyette bulunacağı yerin satın alınması veya kiralanmasına dair sözleşmeleri, şirketin faaliyet konusuna dair malın ithaline dair sözleşmeleri, şirketin kuracağı fabrika için satın alacağı makinelere dair sözleşmeleri, üretime konu malların hammaddelerine dair alım sözleşmelerini gösterebiliriz[19]

İKİNCİ BÖLÜM

ESAS SÖZLEŞMENİN İÇERİĞİ

2.1. ESAS SÖZLEŞMENİN ZORUNLU İÇERİĞİ (TTK.m.339)

Anonim şirket esas sözleşmesinin içeriği TTK’nın 339/2’nci maddesinde belirtilmiş durumdadır[20]. Buna göre bir anonim şirket esas sözleşmesinde sırasıyla aşağıdaki hususların bulunması zorunludur;

2.1.1. Şirketin Ticaret Ünvanı

Bir ticaret şirketi olan anonim şirket, TTK’nın 16/1’inci maddesi uyarınca tüzel kişi tacir olarak bir ticaret ünvanı seçmek ve işletmeye ilişkin iş ve işlemlerde bu ünvanı kullanmak zorundadır[21]. İşte bu ticaret unvanı şirketin esas sözleşmesinde belirtilmek zorundadır. Ticaret unvanının şekli ise TTK’nın 43’üncü maddesinde belirtilen şekilde olmalıdır[22]. Bu çerçevede unvanda mutlaka işletme konusu ile şirket ibaresinin yazılması gerekmektedir[23]. Nitekim unvan anonim şirketin ticari hayatta kişiselleştirilmesine yardımcı olur[24].

2.1.2. Şirket Merkezinin Neresi Olduğu

Anonim şirketlerde şirket merkezi, Türkiye’de herhangi bir yer olarak seçilebilir. Ancak şirketin merkezi il ve ilçe olarak esas sözleşmede yer almalıdır[25]. Bu çerçevede bir şirketin tek bir merkezi olabilir. Burada şirketin merkezi ile şirketin adresi birbirine karıştırılmamalıdır. Çünkü bu ikisi birbirinden farklı kavramlardır. Bu nedenle de şirket merkezinin değiştirilmesi esas sözleşme değişikliğini gerektirmesine rağmen adres değişikliği esas sözleşme değişikliğini gerektirmez[26]. Nitekim adres değişikliği yalnızca bir yönetim kurulu kararıyla yapılabilir. Bu kararın ticaret siciline tesciliyle de işlem tamamlanmış olur[27]. Yargıtay uygulamasına göre anonim ortaklık ana sözleşmesinde ortaklık adresinin bulunması da gerekli değildir. Ve hatta Yargıtay’a göre ticaret sicil müdürlüğü, ana sözleşmede adres bulunmadığı gerekçesiyle esas sözleşmeyi ticaret siciline tescil etmekten kaçınamaz[28].

Anonim şirketlerde şirketin ticari faaliyetlerinin bulunduğu yerin şirket merkezi olarak gösterilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak bu yönde bir seçim yapmanın faydası da olabilir. Zira şirket merkezinin neresi olduğu, özellikle şirket tüzel kişiliğine karşı açılacak davaların hangi yetkili mahkemede açılacağı konusunda önem arz etmektedir. Örnek vermek gerekirse iflas davalarında yetkili mahkeme şirket merkezinin olduğu yer Ticaret Mahkemeleridir[29].

2.1.3. Şirketin İşletme Konusu

TTK’nın yeni düzenlemesinde 331’inci madde kapsamında anonim şirketlerin yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve konular için kurulabileceği hükme bağlanmıştır. Öğretide bu maddede yazılı amaç sözcüğünün, doğrudan doğruya anonim şirketin iktisadi olarak ulaşmak istediği nihai hedefi yani gayesini, konunun ise bu gayeye ulaşmak için seçilmiş faaliyet alanını ifade ettiği belirtilmektedir[30]. Bu çerçevede yeni TTK, eski TTK’dan farklı olarak şirket esas sözleşmesinde hem konu hem amacın birlikte gösterilmesi gereğinin yerine sadece konunun gösterilmesi gerektiği şeklinde düzenlenmiştir[31]. Bu kapsamda da TTK’nın 339/1-a hükmü şirketin işletme konusunun ana sözleşmede belirtilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Her ne kadar yeni TTK kapsamında anonim şirketler, ultra vires yasağının kalkması nedeniyle işletme konusu dışında da işlem yapabilse de yasa koyucu şirketlere faaliyet konularını esas sözleşmede belirtme zorunluluğu getirdiğinden bu hüküm ultra vires izleri taşıyor denilebilir[32]. Bu çerçevede yeni TTK’da her ne kadar ultra vires ilkesinden vazgeçilmiş[33] ise de konu unsurunun şirket esas sözleşmesinde bulunması şarttır[34]. Anonim şirketlerin esas sözleşmelerinde yer alması zorunlu olan işletme konusuna dair açıklama ise, şirket tüzel kişiliği tarafından yürütülen faaliyetin esaslı noktalarını belirtir ve tanımlar şekilde olmalıdır. Uygulamaya bakıldığında şirketler tarafından esas sözleşmede yazılı işletme konuları oldukça geniş tutulmaktadır. Bundan kasıt şirketlerin yeni faaliyetlere girmek istemesi halinde yeni bir esas sözleşme tadili yapmak zorunda kalmamasıdır[35].

2.1.4. Şirketin Sermayesiyle Her Payın İtibari Değeri, Bunların Ödenmesinin Şekil ve Şartları

Şirket sermayesi de anonim şirket esas sözleşmesinde yer alması zorunlu hususlardan biridir. Ancak TTK bu konuda asgari sınırlar öngörmüştür. Nitekim esas sermaye sistemine tabi anonim şirketlerde asgari sınır 250 bin TL, kayıtlı sermaye sistemine tabi anonim şirketlerde ise 500 bin TL tutarında alt sınırlar vardır. Bu nedenle şirketin kuruluşunda esas sözleşmede bu tutarların altında bir tutar belirlenemeyeceği gibi şirketin kuruluşundan sonra sermaye azaltımı bu asgari tutarın altına inilemez[36]. Burada belirtmek gerekir ki Anonim şirketler için TTK’da öngörülen asgari sermaye tutarlarının artırılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı 25.11.2023 tarihinde yayımlanmış olup kararın yürürlük tarihi 26.11.2023 tarihli Düzeltme Tebliği ile 01.01.2024 olarak değiştirilmiştir. Bu Karar uyarınca en az sermaye tutarı Anonim şirketlerde 50.000 TL’den 250.000 TL’ye Limited şirketlerde 10.000 TL’den 50.000 TL’ye yükseltilmiştir. Kayıtlı sermaye sistemini kabul eden halka açık olmayan anonim şirketlerde ise başlangıç sermayesi 500.000 TL’den az olamayacaktır[37].

TTK’nın 476’ncı maddesine göre payın itibari değeri en az bir kuruştur [38]. Bu değer ancak birer kuruş ve katları olarak yükseltilebilir. Bu işlem için de ana sözleşme değişikliği gereklidir[39]. Payların itibari değerinin ne kadar olacağıyla ilgili ise bir üst sınır yoktur[40]. Bu kurala aykırı olarak çıkarılan paylar ise geçersizdir.

TTK’nın 344’üncü maddesine göre ise nakden taahhüt edilen payların itibari değerinin en az dörtte birlik peşin tutarı şirketin tescilinden önce ödenir. Kalan tutar ise şirketin tescilini izleyen 24 ay içinde ödenir[41]. Bu süre daha kısa olarak belirlenmek isteniyorsa esas sözleşmede bu yönde bir hüküm olmalıdır. Ayrıca esas sözleşmede payların ne suretle ödeneceği, ödeme için (örneğin takas) gibi bir usul öngörülüyorsa bunun şekil ve şartları da yer almalıdır[42].

2.1.5. Pay Senetlerinin Nama veya Hamiline Yazılı Olacağı Hususu

TTK’nın 484/1’inci maddesi gereği pay senetleri, hamiline veya nama yazılı olur. Bedeli tamamen ödenmemiş paylar için hamiline yazılı pay senedi çıkarılamaz. Ancak bu hükme rağmen bir şekilde hamiline yazılı pay senedi çıkarılmış ise bu senetler geçersiz kabul edilir. Bu kapsamda şirket esas sözleşmesinde pay senetlerinin hamiline yazılı mı yoksa nama yazılı mı olacağı açıkça belirtilmelidir[43]. Yine bazı paylara TTK’nın 478’inci hükmü uyarınca imtiyaz tanınmışsa bunlar da esas sözleşmede mutlaka yazılmalıdır[44].

TTK’nın “Pay Senedi Bastırılması” başlıklı 486/1’inci maddesinde 484/1’inci maddeye paralel olarak şirketin tescilinden ya da sermaye artırımının tescilinden önce çıkarılan payların geçersiz sayılacağı düzenlenmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise payların hamiline yazılı olması halinde yönetim kurulunun, pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp pay sahiplerine dağıtma yükümlülüğü olduğu hükme bağlanmıştır. Yine aynı fıkrada yönetim kurulunun hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılmasına ilişkin kararının tescil ve ilan edileceği, ayrıca şirketin internet sitesine konulacağı, hamiline yazılı pay sahipleri ile sahip oldukları paya ilişkin bilgilerin, senetler pay sahiplerine dağıtılmadan önce Merkezi Kayıt Kuruluşuna bildirileceği ifade edilmiştir. Aynı maddede pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabileceği, ilmühaberlere kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanacağı, azlık istemde bulunursa nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılması gerektiği de düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere eski TTK’dan farklı olarak yeni TTK’da hamiline yazılı pay senetlerini ve azınlığın talebine bağlı olarak nama yazılı pay senetlerini bastırma zorunluluğu getirilmiş; ayrıca eski TTK’nın 409/2’nci maddesindeki “esas mukavelede aksine hüküm bulunmadıkça hisse senetlerinin nama yazılı olması lazımdır” hükmüne, TTK’nın 484’üncü maddesinde yer verilmemiştir. Bu hükümlere paralel olarak senetlerin türünün ana sözleşmede gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir[45].

2.1.6. Paradan Başka Sermaye Olarak Konulan Haklar ve Ayınlar, Bunların Değerleri, Bunlara Karşılık Verilecek Payların Miktarı

Burada nitelikli kuruluş hallerinden biri olan ayni sermaye getirilmesi durumunda esas sözleşmede bu yönde bir hüküm olması gerektiği görülmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi TTK’nın “Ayni Sermaye Konulabilecek Malvarlığı Unsurları” başlıklı 342’nci maddesinde, üzerlerinde sınırlı bir ayni hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen malvarlığı unsurlarının ayni sermaye olarak konulabileceği hükme bağlanmıştır. Madde metni bu malvarlığı unsurlarına fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamların da dâhil olduğunu ifade etmektedir. Aynı düzenlemede hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacakların sermaye olarak getirilemeyeceği de düzenlenmiştir[46]. İşte sermaye olarak getirilen bu unsurlara karşılık gelen değer ve bu değere denk gelen pay miktarı da esas sözleşmenin zorunlu içeriğindendir[47].

2.1.7. Bir İşletme ve Ayın Devralınması Söz Konusu Olduğu Takdirde, Bunların Bedeli

Nitelikli kuruluş hallerinden bir diğeri olan kuruluş sırasında bir ayının devralınması da esas sözleşmede yer verilmesi gerekli hususlardandır.

2.1.8. Şirketin Kurulması İçin Kurucular Tarafından Şirket Hesabına Satın Alınan Malların ve Hakların Bedelleri

TTK’nın 355/2 ve 3 hükümlerine göre, tescilden önce şirket adına işlem yapanlar ve taahhütlere girişenler, bu işlem ve taahhütlerden şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. Ancak işlem ve taahhütlerin, ileride kurulacak şirket adına yapıldığı açıkça bildirilmiş ve şirketin ticaret siciline tescilinden sonra üç aylık süre içinde bu taahhütler şirket tarafından kabul olunmuşsa, yalnız şirket sorumlu olur. Şirketçe kabul olunmadığı takdirde kuruluş giderleri kurucular tarafından karşılanır. Bunların pay sahiplerine rücu hakları yoktur.

TTK.m.339/2-e hükmünde bahsedilen mal ve hak bedelleriyle kuruluş giderleri birbirinden ayrı kalemlerdir. Öğretide de haklı olarak belirtildiği üzere şirketin kuruluşu sırasında üçüncü kişilere ödenen müşavirlik ücretleri, seyahat giderleri ya da vergi ve harçlar gibi tutarlar bu anlamda esas sözleşmeye geçirilemez. Bu gibi tutarlar için kurucuların TTK.m.355/2 hükmüne göre hareket etmesi gerekir[48].

2.1.9. Şirketin Kurulmasında Hizmetleri Görülenlere Verilmesi Gereken Ücret, Ödenek veya Ödülün Tutarı

Esas sözleşmede yer alması gerekli bu kalem, şirketin kuruluşunu nitelikli hale getirmez. Fakat bu bilgilerin esas sözleşmede yer alması, kuruluş aşamasındaki mali şeffaflığın sağlanması açısından önemlidir.

2.1.10.  Kurucularla Yönetim Kurulu Üyelerine ve Diğer Kimselere Şirket Karından Sağlanacak Menfaatler

Kuruculara, yönetim kurulu üyelerine ve diğer kişilere ortaklık karından sağlanacak özel menfaatlerin de esas sözleşmede yer alması gerekir. Nitekim kuruculara sağlanacak menfaatler şirketin malvarlığının korunması bakımından önemli bir husustur. Bu nedenle özel bir hükümle düzenlenmiştir. Zira TTK’nın “Kurucu Menfaatleri” başlıklı 348’inci maddesinde şirketi kurdukları sırada harcadıkları emeğe karşılık olarak kuruculara, para ve bedelsiz pay senedi vermek gibi şirket sermayesinin azalması sonucunu doğurabilecek bir menfaat tanınamayacağı[49], bu hükme aykırı esas sözleşme hükümlerinin geçersiz sayılacağı vurgulanmıştır. Ancak, dağıtılabilir kardan TTK.m.519/1’de yazılı yedek akçe ile pay sahipleri için %5 kar payı ayrıldıktan sonra kalanın en çok onda biri intifa senetleri bağlamında kuruculara ödenebilir[50].

2.1.11.  Yönetim Kurulu Üyelerinin Sayıları, Bunlardan Şirket Adına İmza Koymaya Yetkili Olanlar

TTK’nın 339/3’üncü maddesinde anonim şirketlerde ilk yönetim kurulu üyelerinin esas sözleşmeyle atanacağı düzenlenmiştir[51]. Bu yüzden ilk yönetim kurulu üyelerinin kimlikleriyle sayıları kendiliğinden esas sözleşmede yer alması zorunlu bir unsurdur. Zira anonim şirket, ticaret sicile tescille tüzel kişilik kazanacak olup organsız bir tüzel kişiliğin kişi sıfatını kazanabilmesi hukuken mümkün değildir. Bu kapsamda ilk yönetim kurulu üyelerinin biri, birkaçı ya da hepsi imza yetkisine haiz olabilir[52]. Tüm bu nedenlerle kuruluşta ilk yönetim kurulu üyelerinin esas sözleşme ile belirlenmesi zorunludur[53]. Son olarak söylemek gerekir ki TTK’nın 359/1’inci maddesi kapsamında eski TTK’dan farklı olarak yeni TTK’da yönetim kurulu üye sayısı en az üç değil, bir veya daha fazla olacak şekilde düzenlenmiştir[54].

2.1.12.  Genel Kurulun Toplantıya Nasıl Çağrılacağı

Şirket esas sözleşmesinde genel kurulun toplantıya nasıl çağrılacağı, oy hakkının nasıl kullanılacağı hususları da gösterilmek zorundadır[55]. TTK’nın 414’üncü madde hükmü gözönünde tutulursa, kanunun anonim şirketi kuranlara, genel kurulun toplantıya çağrılması şekline dair bir takdir hakkı sağladığı söylenebilir. Çünkü bu hükme göre genel kurul toplantıya esas sözleşmede gösterilen şekilde şirketin internet sitesinde ve TTSG’de yayınlanan ilanla çağırılır. Burada, internet sitesi kurma zorunluluğu bulunan şirketler yanında sicil gazetesinde ilan imkanına ilave olarak bir de şirketin kendi durumuna uygun bir usul benimsemesi halinde bunun esas sözleşmeye yazılması gerekir[56].

Esas sözleşmede öngörülebilecek çağrı usulleri, pay sahiplerinin genel kurul toplantı tarihi ve gündem maddelerini makul bir çabayla öğrenmesine imkan verecek şekilde olmalıdır. Bu anlamda, kısa mesaj (sms) ya da taahhütlü posta veya elektronik imza ile imzalanmış e-posta gönderimi yoluyla genel kurul toplantısına çağrı yapılması mümkündür[57]. Bu çerçevede genel kurul çağrısına ilişkin TTK’daki birçok hükmün aksi kararlaştırılamaz. Örneğin çağrılı genel kurul toplantıları için genel kurul toplantı ilanının TTSG’de yayınlanmayacağına ilişkin sözleşme hükmü geçersizdir[58].

2.1.13. Oy Hakları

TTK’nın 434’üncü maddesi gereği anonim şirketlerde pay sahipleri, oy haklarını genel kurulda, paylarının toplam itibari değeriyle orantılı olarak kullanır. Bu kapsamda her pay sahibi sadece bir paya sahip olsa da en az bir oy hakkını haizdir. Ancak birden fazla paya sahip olanlara tanınacak oy sayısı, esas sözleşmeyle sınırlandırılabilir. Ayrıca TTK’nın 479’uncu maddesi gereği anonim şirketlerde oyda imtiyaz, eşit itibari değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilerek tanınabilir. İşte TTK’da oy hakkının kapsamı bakımından şirketi kuranlara tanınan hareket alanında bir belirleme yapılmışsa bunun esas sözleşmede gösterilmesi gerekir[59].

2.1.14. Şirketin Süresi

TTK’nın 339/2-ı bendinde anonim şirketin bir süreyle sınırlandırılması halinde bunun esas sözleşmede yazılı olması gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu çerçevede TTK’nın 529’uncu maddesi kapsamında anonim şirket belirli veya belirsiz süre için kurulabilir. Esas sözleşmede belirli bir süre yoksa şirket belirsiz süreyle kurulmuş sayılır[60]. Belirli süre için kurulan anonim şirketin süre dolduktan sonra işlerine fiilen devam edilmesi nedeniyle belirsiz süreye uzamış sayılacağı kuralı yeni TTK’da 529’uncu maddede açıkça öngörülmüştür[61]. O halde şirket faaliyetleri bir süreyle sınırlandırılmışsa bunun esas sözleşmede yer alması zorunlu bir unsurdur. Ancak pratikte anonim şirketler bir süreyle sınırlandırılmış olarak kurulmamaktadır.

2.1.15. Şirkete Ait İlanların Nasıl Yapılacağı

Şirkete ait ilanlar konusu özellikle genel kurul açısından çok önemlidir[62]. Nitekim anonim şirketin birçok iş ve işlemi ilana tabi tutulmuştur. Bunun sebebi ortaklık alacaklıları ve pay sahiplerinin şirket işleri hakkında bilgilendirilmesini sağlayarak olası zararlardan kaçınmalarını sağlamaktır. Bu çerçevede TTK’nın 35/4’üncü maddesi uyarınca ilanlar Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yapılır. Ancak uygulamada ilanlar için şirket merkezinin bulunduğu yer mahalli gazetelerinden birinin de kullanıldığı görülmektedir ki bu durumun esas sözleşmede belirtilmesi mümkündür[63]. İşte TTK.m.339/2-i hükmünün anlamı kanunen öngörülen ilan şekilleri haricinde bir usulün kullanılmak istenmesi halinde, bunun esas sözleşmede yer almasının şirketin hukuki ilişki içinde bulunduğu kişiler açısından yararlı olmasıdır[64].

2.1.16. Pay Sahiplerinin Taahhüt Ettiği Sermaye Paylarının Türleri ve Miktarları

Anonim şirkete nakit ve nakit dışı unsurlar sermaye olarak getirilebilir. Nelerin sermaye olabileceği TTK’nın 127’nci ve 342’nci hükümlerinin yardımıyla tespit edilebilir ki 342’nci madde hükmüne yukarıda değinmiştik. İşte pay sahiplerinin taahhüt ettiği sermaye türünün ayni sermaye mi yoksa nakdi sermaye mi olduğu veya pay bedellerinin takas yoluyla mı ödendiği hususu esas sözleşmede yer alması gerekli konulardır. Nitekim bu husus da TTK’nın 339’uncu maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Öte yandan her bir pay sahibinin ne kadar sermaye taahhüt ettiği de esas sözleşmede belirtilmelidir[65]. Esas sözleşmede, nakit dışı unsurlar için bunun nakden hangi ölçüde ifade edilebildiği de yer almalıdır[66].

2.1.17. Şirketin Hesap Dönemi

Eski TTK’da yer almayan bu hususa yeni TTK’da ilk kez yer verilmiştir[67]. Anonim şirketin hesap dönemi özellikle mali konularda söz gelimi şirketin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini göstermesi veya kar dağıtımının ne zaman gerçekleşeceğini göstermesi açısından önem arz etmektedir. Bu manada hesap döneminin ne zaman başladığı ve ne zaman bittiği esas sözleşmede açıkça gösterilmelidir. Uygulamada çoğu şirketin hesap dönemi 1 ocak günü başlar ve aynı yılın 31 aralık günü sona erer. Faaliyet konularına göre, iştigal sahasındaki işlemleri yılın başka bazı dönemlerinde yoğunlaşan şirketler için farklı hesap dönemleri belirlenmesi de mümkündür[68].

2.1.18. Öngörülmeleri Koşuluyla Esas Sözleşmede Bulunması Zorunlu Olan Hususlar

TTK kapsamında düzenlenen bazı hususlar, 339’uncu madde kapsamında şirket esas sözleşmesinde bulunması zorunlu olmamakla birlikte kurucuların ya da ortakların isteği üzerinde esas sözleşmeye eklenebilmektedir. Yani bu hükümler her ne kadar TTK kapsamında anonim şirketler bağlamında düzenlenmiş olsalar da geçerli sayılabilmeleri ve anonim şirket yönünden uygulanabilmeleri için esas sözleşmeye eklenmesi gerekmektedir. Bu yönüyle ilgili hükümlerin esas sözleşmeye dahil olmalarının temelinde ihtiyarilik unsuru yer almaktadır. Özetle bu hükümlerin geçerli sayılabilmeleri için esas sözleşmeye eklenmeleri zorunludur. Bu kapsamda örneğin birden fazla paya sahip olanlara tanınacak oy sayısının sınırlandırılması (m.434/2)[69], yönetim kurulu üyelerinin görev süreleri ve tekrar seçilmeleri yasağı (m.362)[70], yönetim yetkilerinin devri (m.367), temsilde çift imza kuralının aksi (m.370)[71], yönetim kurulu kararlarının pay sahiplerine bildirim şekli (354/1-h)[72], cezai şart ödenmesi ve temerrüt faiz oranı (m.482)[73], imtiyazlı pay yaratılması (m.478)[74], kayıtlı sermaye sisteminin kabul edilmesi (m.332-460)[75], nama yazılı payların devrinde şirket onayı ve devrin sınırlandırılması (m.492)[76]gibi birçok husus ancak esas sözleşmeye yazılmış olmaları şartıyla geçerlilik kazanmaktadır. Bu gibi huşuların esas sözleşmede öngörülmeyip başka bir belgede kabul edilmiş bulunmaları halinde çoğu halde tamamen geçersizdiler[77]. Örneğin bu hükümlerin esas sözleşme yerine pay sahipleri sözleşmesinde yer alması halinde şirket tüzel kişiliği yönünden bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.

Yukarıda da belirtildiği üzere esas sözleşmenin zorunlu içeriği TTK’nın 339’uncu hükmünde sayılmıştır. Bu zorunlu içeriğe bağlı kalmak kaydıyla TTK’nın 340’ıncı hükmündeki sınırlama çerçevesinde esas sözleşmeye isteğe bağlı hükümler konulabilir[78]. Bu hükümlerin bir kısmı pay sahiplerinin birbiriyle ve de şirketle olan ilişkilerini düzenleyen, pay sahiplerine bir takım talep hakları tanıyan düzenlemeler de içerebilir[79]. Bu kapsamda örneğin TTK’nın “Belirli Grupların Yönetim Kurulunda Temsil Edilmesi” başlıklı 360’ıncı maddesine göre esas sözleşmede öngörülmek şartıyla, belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla, yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık arasından seçileceği esas sözleşmede öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir. Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa mensup adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur. Bu hususlar doğrudan madde metninde düzenlenmiştir. Yine bağımsız denetçinin ad ve soyadının kuruluş esas sözleşmesinde belirtilmesi mümkündür[80]. Yine yönetim Kurulu üyelerinin taşıması gerekli nitelikler (yasadaki şartlara ilave şartlar), bir hukuki işlemde yönetim kurulu üyelerinin tamamının imzasının alınması[81], TTK m. 347/1’e göre primli pay senedi çıkarılması, TTK’nın 366/1’inci maddesine göre yönetim kurulu başkan veya başkan vekilinin yönetim kurulu kararı veya esas sözleşmede hüküm olması şartıyla genel kurul kararı ile seçilebileceği, TTK’nın 394/1’inci maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerine tutarı esas sözleşme veya genel kurul kararı ile belirlenmek şartıyla huzur hakkı, ücret, prim ödenebileceği gibi hükümler eklenebilir. Görüldüğü üzere, bu örneklerin ortak özelliği yine kanun hükmüne bağlı olarak seçimlik bir durumun bulunmasıdır[82].

 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ANONİM ŞİRKET ESAS SÖZLEŞMELERİNDE “EMREDİCİ HÜKÜMLER İLKESİ” (TTK.m.340).

 3.1. EMREDİCİ HÜKÜMLER İLKESİNİN TANIMI

TTK’nın 340’ıncı madde düzenlemesi ile anonim şirketlerde esas sözleşmenin TTK’da yer alan hükümlerinden ancak kanunda buna açıkça izin verilmişse sapılabileceği, diğer kanunların, öngörülmesine izin verdiği tamamlayıcı esas sözleşme hükümlerinin ise o kanuna özgülenmiş olarak hüküm doğuracağı hükme bağlanmıştır[83]. Bu kapsamda anonim şirket esas sözleşmeleri içeriğinde asgari olarak bulunması zorunlu unsurlar TTK’nın 339/2’nci maddesinde tayin edilmiş olmakla birlikte bunlara ters düşmeyecek hususların esas sözleşmede gösterilmesi mümkündür. Dolayısıyla bu sayılanlara ters düşecek hususların esas sözleşmede düzenlenmesi halinde esas sözleşme maddesinin emredici hükme aykırı olduğu ve dolayısıyla “kesin hükümsüz” yaptırımıyla karşılaşması söz konusu olabilecektir[84]. Bu durumda ise kesin hükümsüzlüğe tabi bir esas sözleşmenin, ilgili ticaret sicili müdürlüğünce eksiklik tamamlanana kadar tescil işlemlerinin yapılmaması gerekmektedir[85]. Yani ticaret sicil müdürü eksiklik tespit ettiği takdirde tescil talebini geri çevirmekle yükümlüdür. Bu ihtimalde anonim şirket tüzel kişilik kazanamayacak ve dolayısıyla kuruluşunu tamamlayamayacaktır[86].

Önemi gereği tekraren belirtmek gerekir ki anonim şirketlerde esas sözleşmelerin TTK’nın 339’uncu maddesindeki zorunlu içeriğe sahip olması gerekir.  Ancak zorunlu içerik dışındaki hususlarda da esas sözleşmeye hüküm konulabilir. Bu durum ihtiyari olup ihtiyari biçimde olarak konulacak hükümlerin hem TTK’nın zorunlu içeriğine hem de emredici hükümlere aykırı olmaması gerekmektedir. Bu nedenle de ihtiyari olarak bir esas sözleşmeye hüküm eklenirken TTK’nın 339/2’nci maddesi ile 340’ıncı maddelerinin birlikte değerlendirilmesi lazımdır. Nitekim 339/2’nci maddede anonim şirket esas sözleşmelerinde bulunması zorunlu unsurlar belirtildikten sonra 340’ıncı maddede şirket esas sözleşmelerinde TTK’nın anonim şirketlere ilişkin hükümlerine bağlı kalınması gerektiği vurgulanmıştır. Bu nedenle TTK’nın 339/2’nci madde hükmü genel emredici nitelik taşımaktadır[87]. Öğretide bu husus emredici hükümler ilkesi olarak anılmakta olup bu ilke, anonim şirkete hakim olan ilkeler arasında bağımsız bir ilke niteliği taşısa da devletin ilgilenmesi ilkesiyle de doğrudan bağlantılıdır. Zira burada esas sözleşme ile hangi kanun hükümlerinden sapılıp sapılamayacağına devlet teşkilatı içinde yer alan kanun koyucu tarafından karar verilmektedir[88]. Yani TTK’nın 340’ıncı maddesine göre kurucular, kendi iradelerine göre istedikleri her hususu özellikle sözleşme özerkliği ilkesine dayanarak ortaklık sözleşmesine geçirememektedir[89]. Yukarıda da belirtildiği gibi bu düzenlemeye göre esas sözleşme TTK’nın anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak TTK’da buna açıkça izin verilmişse sapabilmektedir[90]. Diğer kanunların öngörülmesine izin verdiği tamamlayıcı ana sözleşme hükümleri ise yalnızca o kanuna özgülenmiş olarak hüküm doğurur[91]. Tüm bu nedenlerle TTK’nın 340’ıncı maddesine göre anonim şirket esas sözleşmelerinde sözleşme özgürlüğü ilkesine bir sınırlama getirilmiş diyebiliriz.

Öğretide TTK’nın 340’ıncı maddesi dışında anonim şirketlerde esas sözleşme sınırlarını çizen bir diğer temel normun ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27’nci maddesi olduğu, nitekim “Kesin hükümsüzlük” başlıklı bu maddenin kanunun emredici hükümlerine aykırı sözleşmelerin kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi olacağını ifade ettiği, bu hükmün yalnızca borçlar hukuku sözleşmeleri için değil, Türk Medeni Kanunu’nun 5’inci maddesi uyarınca niteliğine uygun düştüğü ölçüde her türlü hukuki işlem bakımından uygulama alanı bulacağı, zira bu maddede; Bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.” şeklinde düzenleme mevcut olduğu, bu kapsamda TBK’nın 27’nci maddesinde anılan “kanunun emredici hükümleri”nin yalnızca TBK’daki değil, diğer kanunlardaki emredici hükümleri de içerdiği, dolayısıyla TTK’da öngörülen anonim ortaklıklara dair emredici hükümlerin de TBK’nın 27’nci maddesi kapsamında değerlendirilebileceği ifade edilmektedir[92]. Bu çerçevede TTK’da yer alan hükümlerin emredici nitelikte olup olmadığının tespitinde kanunların yorumlanmasında başvurulan klasik yöntemler yerine, TTK’nın 340’ıncı maddesinde öngörülen emredici hükümler ilkesine uygun bir inceleme devreye girer. Bu ilke uyarınca, anonim ortaklığa ilişkin TTK hükümlerinin kural olarak emredici olduğu açık ve nettir[93]. Anılan hüküm normlar hiyerarşisinde anonim şirket esas sözleşmesinin, emredici ve tahdidi kanun hükümlerinin altındaki konumunu teyit etmektedir. Dolayısıyla bu hüküm anonim ortaklığın, ortaklığı kuran ve ona sermaye sağlayan kişiler tarafından değil, daha çok devlet tarafından şekillendiren bir tüzel kişilik olduğunu ortaya koymaktadır[94].

Özetlemek gerekirse anonim şirketler hukukuna ilişkin kanun hükümlerinden kural olarak sapılamaz[95]. Bu ilkenin getirilmesinin amacı, anonim şirketin iç işleyişi ve üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde belirli bir düzeyde standardizasyon sağlanması ve şirketlerin hukuki statülerinin açık ve emsalleriyle karşılaştırılabilir olmasının sağlanmasıdır[96]. Emredici hükümler ilkesinin bir başka amacı ise anonim ortaklık bünyesinde zayıf konumda olanların korunmasıdır. Öğretide genellikle bu kapsamda yalnızca azınlık veya müstakbel pay sahipleri ile başta şirket çalışanları olmak üzere alacaklılar sayılmaktadır. TTK.m.340’ın gerekçesinde de hükmün “…açıkça geçersiz olan, pay sahipleriyle alacaklıkların haklarını zedeleyen veya sınırlayan düzenlemelerin esas sözleşmelere girmesine engel olduğu, bazı kurum ve kuruluşların şirkete istedikleri esas sözleşme hükümlerini dayatmaları yolunu kapattığı, bu yararında Ülkemiz açısından küçümsenmeyecek derecede önem taşıdığı ve hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanmasında etkin bir rol oynamayacağı” ifade edilmiştir[97]. Yine emredici hükümler ilkesi ile korunmak istenen hususların başında, esas sözleşme hükümlerinin geçerliliği bakımından hukuki güvenliğin, öngörülebilirliğin ve belirliliğin sağlanması da gelmektedir[98].

Öğretide yer verilen emredici hükümler ilkesine aykırılıkları ise şu şekilde örneklendirebiliriz; çağrılı toplantı için genel kurul toplantı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlanmayacağına dair sözleşme hükmü geçersizdir[99]. Yine pay sahibi olma zorunluluğu getirmemekle beraber, temsilcide aranan şartları fazlaca kısıtlayan hükümler, pay sahibinin genel kurula katılma hakkını sınırlandıracağı için batıldır[100]. Yine temsilcinin pay sahibi olmasını öngören esas sözleşme hükmü, TTK.m.425/1.c.2 hükmüne aykırılıktan ötürü kesin hükümsüzlük yaptırımına tabidir[101].

3.2. EMREDİCİ HÜKÜMLER İLKESİNE İLİŞKİN YARGITAY YAKLAŞIMI

Konuya Yargıtay uygulaması yönüyle de bakıldığında Yargıtay, TTK'nın 340. Maddesi "Emredici Hükümler İlkesi”nin getirilmiş olduğunu, bu ilke uyarınca TTK'da anonim şirketlere ilişkin hükümlerin "emredici" nitelikte olduğu, şirket esas sözleşmesi ile bu hükümlerden ancak TTK hükümlerince izin verilmesi halinde sapılabileceği, yönetim kurulu başkanının seçimine ilişkin TTK’nın 366/1’inci maddesinde yönetim kurulu üyelerinin her yıl kendi üyeleri arasından bir başkan ve ona vekâlet etmek üzere en az bir başkan vekili seçebileceğinin düzenlenmesinden ötürü yönetim kurulu üyeleri arasından bu görevler için 3 yıl süreyle seçim yapılabileceğine ilişkin esas sözleşme hükmü getirilemeyeceği, aksi takdirde esas sözleşme hükmünün geçersiz sayılacağı vurgulanmıştır[102]. Yine Yargıtay TTK’da anonim şirketlere ilişkin bütün hükümlerin emredici nitelik taşıdığı, esas sözleşmeye konulacak ihtiyari kayıtların, kanun buna açıkça izin vermişse mümkün olabileceği görüşündedir[103].

SONUÇ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndaki yeniliklerden birisi de kuruluşla ilgili olarak öngörülen kuruluş belgeleridir. Nitekim yasanın “Kuruluş Belgeleri” başlıklı 336’ncı maddesinde şirket esas sözleşmesi, getirilen ayni sermaye unsurlarına ilişkin değerleme raporları, ayın ve işletme devralınmasına ilişkin olanlar da dahil olmak üzere kurulmakta olan şirketle, kurucular ve diğer kişilerle yapılan ve kuruluşla ilgili olan sözleşmeler, kuruluş belgeleri olarak sayılmıştır. Maddenin kaleme alınış şeklinden yasa koyucunun bu belgeleri sınırlı sayıda (numerus clausus) düzenlediği sonucuna varılmaktadır. Anonim şirket kuruluş belgelerinin ilgili kanunda açıkça belirtilmiş olmasındaki amaç, aleniyet sağlamak, pay sahipleri arasında gizli sözleşme yapılmasını olabildiğince önlemek ve kuruluşla ilgili kişilerin sorumluluk esaslarını sağlam temellere oturtmak olduğu ifade edilebilir. Bu belgelerden şirket esas sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve bütün kurucularının imzalarının noterce onaylanması veya esas sözleşmenin ticaret sicil müdürü yahut yardımcısı huzurunda imzalanması zorunludur. Bu çerçevede bakıldığında TTK’da esas sözleşme için özel bir şekil koşulu öngörülmüştür. Bu şekil koşulu, esas sözleşme bakımından bir geçerlilik koşuludur. Bu nedenle anonim şirket esas sözleşmeleri, borçlar hukukundaki sözleşme özgürlüğünün özel bir görünümü niteliğindeki şekil serbestisinden yararlanamamaktadır. Yine anonim şirket esas sözleşmesinin içeriği TTK’nın 339/2’nci maddesinde belirtilmiş olup bunlara ters düşmeyecek hususların esas sözleşmede gösterilmesi mümkündür. Dolayısıyla bu sayılanlara ters düşecek hususların esas sözleşmede düzenlenmesi halinde esas sözleşme maddesinin emredici hükme aykırı olduğu ve dolayısıyla “kesin hükümsüz” yaptırımıyla karşılaşması söz konusu olabilecektir. Bunu esas alan ilkeye öğretide “Emredici Hükümler İlkesi” adı verilmektedir. Bu ihtimalde ise kesin hükümsüzlüğe tabi bir esas sözleşmenin, ilgili ticaret sicili müdürlüğünce eksiklik tamamlanana kadar tescil işlemlerinin yapılmaması gerekmektedir. Yani ticaret sicil müdürü eksiklik tespit ettiği takdirde tescil talebini geri çevirmekle yükümlüdür. Bu ihtimalde anonim şirket tüzel kişilik kazanamayacak ve dolayısıyla kuruluşunu tamamlayamayacaktır. Dolayısıyla anonim şirketler hukukuna ilişkin kanun hükümlerinden kural olarak sapılamaz. Bu ilkenin getirilmesinin amacı, anonim şirketin iç işleyişi ve üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde belirli bir düzeyde standardizasyon sağlanması ve şirketlerin hukuki statülerinin açık ve emsalleriyle karşılaştırılabilir olmasının sağlanmasıdır. Emredici hükümler ilkesinin bir başka amacı ise anonim ortaklık bünyesinde zayıf konumda olanların korunmasıdır. Öğretide genellikle bu kapsamda yalnızca azınlık veya müstakbel pay sahipleri ile başta şirket çalışanları olmak üzere alacaklılar sayılmaktadır. Yine emredici hükümler ilkesi ile korunmak istenen hususların başında, esas sözleşme hükümlerinin geçerliliği bakımından hukuki güvenliğin, öngörülebilirliğin ve belirliliğin sağlanması da gelmektedir.

KAYNAKÇA :

Altaş, Soner: Anonim Şirketler, 9.Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2019.

Bahtiyar, Mehmet: Ortaklıklar Hukuku, 15.Baskı, Beta Yayınevi, İstanbul 2021.

Bozkurt, Tamer: Şirketler Hukuku, 12.Baskı, Legem Yayıncılık, Ankara 2021.

Bilgili, Fatih – Demirkapı, Ertan : Şirketler Hukuku Dersleri, 7.Baskı, Dora Yayınevi, Bursa 2020.

Bilgeç, Hakan: Anonim Şirketlerin Kuruluş İşlemlerinde Devletin İlgilenmesi  İlkesi, 1.Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2022.

Can, Mustafa Erdem: Şirketler Hukuku Dersleri, 2.Baskı, Turhan Kitapevi, Ankara 2017.

Çebi, Hakan: Şirketler Hukuku, 1.Baskı,Seçkin Yayınevi, Ankara 2020.

Eriş, Gönen: Ticari İşletme ve Şirketler, 2.Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2014.

Ergün, Mevci: Anonim Şirketler Hukuku, 1.Baskı, Yetkin Yayınevi, Ankara 2021.

Kayıhan, Şaban: Şirketler Hukuku, 5.Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2021.

Manavgat (Kırca/Şehirali Çelik) : Anonim Şirketler Hukuku, T. İş Bankası A.Ş Vakfı Yayını, Ankara 2013.

Pulaşlı, Hasan: Şirketler Hukuku Şerhi, 3.Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2018.

Şener, Oruç Hami: Ortaklıklar Hukuku, 4.Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2019.

Şener, Oruç Hami: Anonim ve Limited Ortaklıklara İlişkin Verilen Yargıtay Emsal Kararlarının Değerlendirilmesi, 2.Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2020.

Tekinalp, Ünal: Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 5.Baskı, Vedat Yayınevi, İstanbul 2020.

Şenocak Kemal – Aras, Çağlar Doğu : Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt-2, Seçkin Yayınevi, Ankara 2023.

Veziroğlu, Cem: Anonim Ortaklıklar Hukukunda Esas Sözleşme Özgürlüğü ve Sınırları, 1.Baskı, Onikilevha Yayınları, İstanbul 2021.

Yüce, Aydın Alber: Şirketler Hukuku, 1.Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2022.

----------------

[1] Aydın Alber Yüce, Şirketler Hukuku, 1.Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2022, s.134-141.

[2] Şaban Kayıhan, Şirketler Hukuku, 5.Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2021, s.176 ; Soner Altaş, Anonim Şirketler, 9.Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2019, s.109. ; Yüce, s.134-141.

[3] Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt-1, 3.Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2018, s.761 ; Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, Cilt-2, 2.Baskı, Ankara 2014, Seçkin Yayınevi, s.2130.

[4] Tamer Bozkurt, Şirketler Hukuku, 12.Baskı, Legem Yayıncılık, Ankara 2021, s.234.

[5] Fatih Bilgili – Ertan Demirkapı, Şirketler Hukuku Dersleri, 7.Baskı, Dora Yayınevi, Bursa 2020, s.195 ;  Pulaşlı, s.761.

[6] Altaş, s.109.

[7] Manavgat (Kırca/Şehirali Çelik), Anonim Şirketler Hukuku, Cilt-1, T. İş Bankası A.Ş Vakfı Yayını, Ankara 2013, s.298 ; Pulaşlı, s.762 ; Hakan Bilgeç Anonim Şirketlerin Kuruluş İşlemlerinde Devletin İlgilenmesi İlkesi, 1.Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2022, s.68 ; Bozkurt, s.221 ; Altaş, s.110.

[8] Mustafa Erdem Can, Şirketler Hukuku Dersleri, 2.Baskı, Turhan Kitapevi, Ankara 2017, s.125 ; Oruç Hami Şener, Ortaklıklar Hukuku, 4.Baskı, Ankara 2019, Seçkin Yayınevi, s.306 ; Hakan Çebi, Şirketler Hukuku, 1.Baskı, Ankara 2020, s.121.

[9] Bilgeç, s.68.

[10] https://www.mevzuat.gov.tr

[11] Çebi, s.121.

[12] Çebi, s.121.

[13] Bilgeç, s.68 ; Yüce, s.134-141.

[14] Yüce, s.134-141.

[15] Mehmet Bahtiyar: Ortaklıklar Hukuku, 15.Baskı, İstanbul 2021, Beta Yayınevi, s.125 ; Bilgeç, s.72 ; Bozkurt, s.221.

[16] Bilgili-Demirkapı, s.195 ; Mevci Ergün, Anonim Şirketler Hukuku, 1.Baskı, Ankara 2021, Yetkin Yayınevi, s.42.

[17] Can, s.125.

[18] Yüce, s.134-141.

[19] Kemal Şenocak – Çağlar Doğu Aras, Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt-2, Seçkin Yayınevi, Ankara 2023, s.1435.

[20] Can, s.126.

[21] Pulaşlı, s.765.

[22] Yüce, s.129.

[23] Bozkurt, s.222.

[24] Pulaşlı, s.765.

[25] Ergün, s.42.

[26] Y.11.HD 15.04.2014 T. 2013/18727 E. 2014/7406 K. (Altaş, s.114) ; Aynı Yönde: Y.11.HD. 07.05.2015 T. 1413 E. 6551 K. “TTK’nın 339. maddesinde …şirketin açık adresinin esas sözleşmede bulunması şart koşulmamıştır” ; Aynı yönde Yüce, s.134-141.

[27] Pulaşlı, s.765.

[28] Oruç Hami Şener; Anonim ve Limited Ortaklıklara İlişkin Verilen Yargıtay Emsal Kararlarının Değerlendirilmesi, 2.Baskı, Ankara 2020, Seçkin Yayınevi, s.32.

[29] Bozkurt, s.222.

[30] Pulaşlı, s.766.

[31] Bahtiyar, s.129 ; Bozkurt, s.223.

[32] Can, s.127.

[33] Pulaşlı, s.766.

[34] Bilgili, s.196.

[35] Yüce, s.134-141

[36] Yüce, s.134-141.

[37] https://www.verginet.net

[38] Pulaşlı, s.766.

[39] Bahtiyar, s.130.

[40] Bozkurt, s.223.

[41] Bahtiyar, s.130.

[42] Can, s.127 ; Yüce, s.134-141.

[43] Bozkurt, s.224.

[44] Pulaşlı, s.766.

[45] Bahtiyar, s.130 ; Yüce, s.134-141.

[46] Bilgili, s.197 ; Bozkurt, s.225.

[47] Yüce, s.134-141.

[48] Yüce, s.134-141.

[49] Pulaşlı, s.768.

[50] Yüce, s.134-141.

[51] Altaş, s.111.

[52] Yüce, s.141 ; Bahtiyar, s.130.

[53] Bozkurt, s.228.

[54] Pulaşlı, s.768.

[55] Can, s.128 ; Pulaşlı, s.768.

[56] Yüce, s.134-141 ; Bahtiyar, s.130.

[57] Yüce, s.134-141.

[58] Bozkurt, s.229.

[59] Yüce, s.134-141.

[60] Pulaşlı, s.769.

[61] Bozkurt, s.229.

[62] Bozkurt, s.229.

[63] Pulaşlı, s.769.

[64] Yüce, s.134-141; Bahtiyar, s.131.

[65] Bahtiyar, s.131.

[66] Yüce, s.134-141.

[67] Bahtiyar, s.131 ; Bozkurt, s.229.

[68] Yüce, s.134-141.

[69] TTK.m.434: “(1) Pay sahipleri, oy haklarını genel kurulda, paylarının toplam itibari değeriyle orantılı olarak kullanır. 1527 nci maddenin beşinci fıkrası hükmü saklıdır. (2) Her pay sahibi sadece bir paya sahip olsa da en az bir oy hakkını haizdir. Şu kadar ki, birden fazla paya sahip olanlara tanınacak oy sayısı esas sözleşmeyle sınırlandırılabilir.”

[70] TTK.m.362: “Yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilir. Esas sözleşmede aksine hüküm yoksa, aynı kişi yeniden seçilebilir.”

[71] TTK.m.370: “(1) Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. (2) Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır.

[72] TTK.m. 354/1-h: “…esas sözleşmede buna ilişkin hüküm bulunduğu takdirde, yönetim kurulu kararlarının pay sahiplerine nasıl bildirileceği.”

[73] TTK.m.482/3: “(3) Esas sözleşmeyle, pay sahipleri, temerrüt halinde, sözleşme cezası ödemekle zorunlu tutulabilirler.”

[74] TTK.m.478: “(1) İlk esas sözleşme ile veya esas sözleşme değiştirilerek bazı paylara imtiyaz tanınabilir.”

[75] TTK.m.460; “(1) Halka açık olmayan bir anonim şirkette, ilk veya değiştirilmiş esas sözleşme ile, esas sözleşmede belirlenen kayıtlı sermaye tavanına kadar sermayeyi artırma yetkisi, yönetim kuruluna tanındığı takdirde, bu kurul, sermaye artırımını, bu Kanundaki hükümler çerçevesinde ve esas sözleşmede öngörülen yetki sınırları içinde gerçekleştirebilir. Bu yetki en çok beş yıl için tanınabilir.”

[76] Bozkurt, s.230 ; TTK.m.492; “(1) Esas sözleşme, nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla devredilebileceğini öngörebilir.”

[77] Bahtiyar, s.131.

[77] Bahtiyar, s.131.

[78] Altaş, s.111.

[79] Manavgat (Kırca/Şehirali Çelik), s.299.

[80] Pulaşlı, s.770.

[81] Bozkurt, s.230.

[83] Kayıhan, s.179.

[84] Bahtiyar, S.131.

[85] Can, 126.

[86] Kayıhan, s.179 ; Manavgat (Kırca/Şehirali Çelik), s.298.

[87] Can, s.129.

[88] Bilgeç, s.72.

[89] Ergün, s.42.

[90] Bahtiyar, s.126 ; Manavgat (Kırca/Şehirali Çelik), s. 299.

[91] Şener, s.306.

[92] Cem Veziroğlu, Anonim Ortaklıklar Hukukunda Esas Sözleşme Özgürlüğü ve Sınırları, 1.Baskı, İstanbul 2021, s.331-332.

[93] Veziroğlu, s.332

[94] Veziroğlu, s.378

[95] Bozkurt, s.216

[96] Yüce, s.117

[97] Kemal Şenocak – Çağlar Doğu Aras, Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt-2, Seçkin Yayınevi, Ankara 2023, s.1495.

[98] Şener, s.306.

[99] Bozkurt, s.229

[100] Veziroğlu, s.395 ; Benzer yönde Y.11.HD. 16.02.2017 T. 2016/7367 E. 2017/887 K.

[101] Kemal Şenocak – Esra Cenkci, Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt-2, Seçkin Yayınevi, Ankara 2023, s.2349 ; Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 5.Baskı, Vedat Yayınevi, İstanbul 2020, s.366.

[102] Y.11.HD. 22.06.2021 T. 2020/6310 E. 2021/5300 K.

[103] YHGK. 09.12.2020 T. 2017/140 E. 2020/1013 K. ; Benzer yönde Y.11.HD. 24.04.2018 T. 2016/5729 E. 2018/3041 K.