T.C.
TEKİRDAĞ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
5. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2025/2523
Karar Numarası: 2025/1597
Karar Tarihi: 15.10.2025
İŞE İADE İSTEMİ
DAVA ŞARTI YOKLUĞU
ARABULUCULUK TUTANAĞI
ÖZETİ: Uyuşmazlık sonucunu doğuran asıl nedenin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince davanın UYAP üzerinde açılması ve bu belgeye hakimin UYAP üzerinden ulaşabilmesi nedeniyle fotokopisinin/suretinin yeterli kabul edilmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Kamu düzeni kapsamındaki İş Mahkemeleri Kanununun ilgili maddesi uyarınca arabuluculuk son tutanak aslı ya da arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini sunması için davacı tarafa, yasal 1 haftalık kesin süre verilerek bu süre içerisinde gereğinin yerine getirilmemesi halinde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verileceği ihtar edilmesi ve oluşacak sonuca göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Çerkezköy 1.İş Mahkemesinin yukarıda anılan dosyasında Tespit (İşe İade İstemli) talebine ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulduğundan dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; "Müvekkilinin, 06.11.2018-19.01.2024 tarihleri arasında davalı kuruma bağlı ... Kapalı Spor Salonu'nda Temizlik Görevlisi olarak çalıştığını, davacının iş akdi Bakanlık yazısı sonrası İl Müdürlüğü yazısı ile 19.01.2024 tarihinde "haklı nedene" dayalı olarak sona erdirildiğini, davacı işçiye 19.01.2024 tarihinde SGK sisteminden SMS ile, 24.01.2024 tarihinde ise yazılı olarak fesih işlemi bilgilendirmesi ulaştığını, Bakanlık yazısında davacı işçinin, 114 gün aralıklı şekilde rapor aldığı ve haklı nedenin oluştuğu ifade edildiğini, Bakanlığın yazısındaki haklı neden oluşmadığı gibi sürelerde de tümüyle yanlış bir değerlendirme yapıldığı açık olduğunu, davacının eşinin doğum yapması üzerine davacı 5 günlük doğum izni ve 22 günlük yıllık iznini kullandığını, bu sırada Erzurum'da “memleketinde olan davacı daha izinleri DEVAM ederken şiddetli bel ağrısı şikayetiyle Erzurum'da hekime başvurmuş ve Dorsalji tanısı ile kendisine 22.09.2023 - 29.09.2023 tarihleri arasında rapor verildiğini, bunun ardından gelen hafta sonu tatilinden (30.09.2023 ve 01.10.2023) sonra müvekkilinin 02.10.2023 tarihinde Çerkezköy'de işbaşı yaptığını, davacı işe başladığı gün olan 02.10.2023 tarihinde lavaboları temizlerken kayıp düşerek kolunu iki yerden kırmış ve ciddi şekilde yaralandığını, müvekkilinin hastaneye gittiğini, kendisine rapor verildiğini, raporları belirli süreli verilerek kontrol dahilinde sürekli uzatıldığını, davacının toplamda 82 gün raporlu kaldığını, davalı kurumun sürekliymiş gibi gösterdiği rapor 5 GÜN KESİNTİYE uğradığını" ileri sürerek feshin geçersizliği ile müvekkilinin işe iadesini, boşta geçen süreye ilişkin 4 aylık ücret ve diğer haklarının ödenmesini, işe başlatmama durumunda 8 aylık ücret tutarında tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davacı işçinin, davalı kurum nezdinden 4-D'li çalışanı olmakla, işe iadesi davasının açılabilmesi için gerekli hukuki şartlar sağlanmadığını, davacının iş akdi feshin kaçınılmazlığı nedeni ile feshedildiğini, iyi niyet kurallarına aykırı şekilde üst üste farklı izin türlerini kullanarak toplamda 114 gün işe gelmeyen ve bunu her ne kadar dava dilekçesinde 'kesintili' olarak nitelendirilmişse de sürelere bakıldığında davacının KESİNTİSİZ izin kullandığı fark edileceğini, davacı önce doğum izni arkasından yıllık izin kullandıktan sonra her nasılsa pazartesiye denk gelen 02/10/2023 tarihinde işe başladığı günün hemen ertesinde 03/10/2023 tarihinde raporlar almaya başladığını, davacı yan dava dilekçesinde, davacının izin sürelerinin raporların alındığı tarihten itibaren esas almışsa da davacı yan iyi niyeti kurallarını ihlal ederek sağlık raporları öncesinden izin süreçlerini başlattığını, davacının raporları kesintili gibi görünse de birbirini takip eden günlerde rapor alınmış olmakla raporluluk süresinin ihbar süresini 6 hafta daha aşmış olup haklı nedenle iş akdi feshedildiğini” ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece;
" Davanın KABULÜ ile;
1-Davalı tarafından yapılan feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
2-Davacının kararın kesinleşmesinden itibaren yasal süre içerisinde işe başlamak üzere işverene başvurması sonucunda işverence işe başlatılmadığı takdirde davacının kıdemi ve fesih sebebi göz önünde bulundurularak takdiren 5 aylık net ücreti tutarı karşılığı ödenmesi gereken tazminat miktarının net 124.866,21 TL olarak BELİRLENMESİNE,
3-Davacının süresi içerisinde işverene başvurması halinde Mahkeme kararının kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre içinde en çok 4 aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakların toplamı olan net 116.908,20 TL'nin davalıdan tahsili gerektiğinin TESPİTİNE " dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı işçinin davalı kurum nezdinde 4-D'li çalışan olmakla, işe iadesi davasının açılabilmesi için gerekli hukuki şartların sağlanmadığını, somut olayda iyi niyet kurallarına aykırı şekilde üst üste farklı izin türlerini kullanarak toplamda 114 gün işe gelmeyen ve bunu her ne kadar dava dilekçesinde 'kesintili' olarak nitelendirilmişse de sürelere bakıldığında davacının kesintisiz izin kullandığının anlaşılacağını, gelinen aşama itibariyle davacının 114 gün işe gelmemesinden kaynaklı haklı nedenle derhal fesih hükümleri uygulandığını, davacının önce doğum izni arkasından yıllık izin kullandıktan sonra her nasılsa pazartesiye denk gelen 02/10/2023 tarihinde işe başladığı günün hemen ertesinde 03/10/2023 tarihinde raporlar almaya başladığını, davacının kötü niyetli olarak sağlık durumunu kullanmış olması nedeniyle de çıkış kodu 28 olarak gösterildiğini, davacının raporları kesintili gibi görünse de birbirini takip eden günlerde rapor alınmış olmakla raporluluk süresinin ihbar süresini 6 hafta daha aşmış olup haklı nedenle iş akdi feshedildiğini, davacının, davalı kurumda 4-D'li olarak temizlik görevlisi olarak çalışıyor olması nazara alındığında davacının, işe gelmemesinin 1 ay veya 2 ay gibi bir süre idare edilebilirken; kurumun kendi içinde de diğer personellerin iş yükünü nazara aldığında davacının 3 aydan daha uzun bir süre işe gelmemesi nedeniyle müvekkil kurum içinde eşitsizliklerin ortaya çıkmasına, düzenin bozulmasına sebebiyet verdiğini, davacı yanın bir elinde meydana gelen sağlık sorunu nedeni ile kurum içinde tamamen iş yapamaz duruma gelmesinin söz konusu olmayıp, alternatif çözüm yolları kendisi ile denenmeye fırsat verilmeden kendisi sürekli iyi niyet kurallarını ihlal ederek hiç işe gelmeksizin arka arkaya raporlar alarak feshi kaçınılmaz kıldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin hatalı hukuki değerlendirme ve eksik inceleme ile vermiş olduğu kararının kaldırılmasına yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf sebepleriyle bağlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın arabuluculuk dava şartına tabi olduğu konusunda tereddüt bulunmamakta olup, mesele arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dosyaya ibraz edilip edilmemesinde, yahut bu belgelerin suretlerine (fotokopisi) UYAP sisteminden ulaşılabilmesinin yasal düzenleme gereğinin yerine getirilmesi olarak kabulü noktasındadır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın konu ile ilgili 2020/932 Esas 2020/5773 Karar sayılı Bölge Adliye Mahkemesi Daireleri arasında görüş farklılığının giderilmesinde kapsayan içtihatında;
"...Bilindiği üzere 25.10.2017 tarihli ve 30221 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan bu hükümle Kanunkoyucu, davacının arabuluculuk faaliyetine ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dosyasına sunulmasını “dava şartı” olarak kabul etmiş, bu şartın gerçekleşmemesi halinde de müeyyidesinin ne olacağını açıkça kural altına almıştır. Bu yönüyle norm emredici nitelikte olup, hakime takdir yetkisi tanımamıştır.
Yine bu Kanun’un yürürlüğe girmesinden evvel 06.08.2015 tarihli ve 29437 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esasların da düzenlendiği, “Bölge Adliye Ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik” ile de UYAP üzerinden dava açılabileceği, taraf ve vekillerinin güvenli elektronik imzayla imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla birimlere elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebileceğini kabul etmiş, bunlara ilişkin usul ve esasları detaylı olarak düzenlemiştir.
Dolayısıyla, 7036 sayılı Kanun’un 3/2. maddesinde aranan arabuluculuk son tutanağının aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin elden veya UYAP üzerinden sunulabileceği açıktır. Aksi halin kabulü, yani salt elden ve fiziki olarak bu belgenin ibrazının gerekeceği şeklindeki lafzî bir yorum, kanun yapım tekniğinin göz ardı edilmesi nedeniyle yapılacak isabetsiz bir yorum olacaktır.
Yukarıda zikredilen hükümler ve yapılan açıklamalar ışığında uyuşmazlığın giderilmesine konu kararlar incelenecek olur ise;
Somut uyuşmazlıklarda İlk Derece Mahkemelerince, davacı vekillerinin dava dilekçesi ekinde arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini sunmadıklarından mahkemece taraf vekillerine verilen bir haftalık kesin süre içinde de bu son tutanağın sunulmaması nedeniyle davaların usulden reddine karar verilmiş, bu kararlara karşı davacı vekillerince istinafa başvurulması üzerine de Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince 7036 sayılı Yasanın 3/2.md ile öngörülen bir haftalık kesin süre emredici nitelikte olduğu ve Mahkemece değiştirilemeyeceği, dosya kapsamından yasa gereği yapılan ihtarat ve verilen bir haftalık kesin süre içinde arabuluculuk tutanağının aslının veya arabulucu tarafından tasdik edilmiş suretinin dosyaya ibraz edilmediği bu nedenle, davanın usulden reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verilir iken, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesince esasen arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın dava dilekçesine eklendiği, davanın UYAP üzerinden açıldığı, arabuluculuk faaliyetine ilişkin belgelere ve son tutanağa, herkese açık ve ulaşılabilir hale getirilen UYAP sistemi üzerinden erişebilmenin mümkün bulunduğu dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş, böylelikle Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasında uyuşmazlık doğmuştur.
Uyuşmazlığa konu ilk derece mahkemelerinin yargılama safhasında, taraf vekillerince dava dilekçesi ekinde veya verilen bir haftalık kesin süre içinde 7036 sayılı Kanun’un 3/2. maddesinde aranan şartları haiz arabuluculuk tutanağının sunulmadığı sabittir.
Uyuşmazlık sonucunu doğuran asıl nedenin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesince davanın UYAP üzerinde açılması ve bu belgeye hakimin UYAP üzerinden ulaşabilmesi nedeniyle fotokopisinin/suretinin yeterli kabul edilmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle Dairemizce yukarıda değinildiği üzere mer’i mevzuatımızda taraf ve vekillerinin güvenli elektronik imzayla imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebileceği kabul edildiğinden, kanun ile öngörülen şartları haiz bir belgenin UYAP üzerinden gönderilmesinin de, elden fizikî olarak sunulması ile aynı hukukî sonuçları doğuracağı kabul edilmekle birlikte, uyuşmazlıklardaki dava dosyalarına UYAP üzerinden gönderilen arabuluculuk tutanaklarının fotokopi/suret olduğu bu nedenle kanun ile öngörülen şartları taşımadığı anlaşılmıştır.
O halde uyuşmazlıkta hakimin UYAP üzerinden bu belgeye erişebilir olması nedeniyle belgenin fotokopisinin sunulmasının yeterli olup olmayacağı hususu üzerinde özellikle durulması gereklidir.
7036 sayılı Kanunda öngörülen belgenin dosyaya ibraz yükümlülüğü taraf ve vekillerine aittir. Bu meyanda, iş yargılamasında resen araştırma ilkesi de geçerli olmadığından, araştırma mükellefiyetinin hakime yüklenmesi de yerinde olmayacaktır. Aksi halin kabulünde UYAP sistemi üzerinden ulaşılabilecek her türlü bilgi ve belgenin hakimlerce toplanması sonucu ortaya çıkar ki bu durumunda mevcut yargılama sistemi ile bağdaşmayacağı açıktır.
Açıklanan nedenlerle; taraf veya vekillerinin 7036 sayılı Kanun’un 3/2. maddesi mucibince “arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini” elden veya UYAP sistemi üzerinden dosyaya ibraz etmemesi halinde, bu belgelere UYAP sistemi üzerinden erişebilme imkânının olmasının sonuca etkisinin bulunamayacağı cihetle, bu durumda davanın dava şartı yokluğunda usulden reddinin gerekeceği kabul edilmekle, uyuşmazlığın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin kararı doğrultusunda giderilmesine karar verilmiştir." şeklindedir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, devam eden süreçte 2022/3791 E., 2022/4837 K. Sayılı içtihadında da yukarıdaki içtihada atıf yaparak istikrarlı uygulamasına devam etmiştir.
Somut davanın işe iade istemine ilişkin olduğu, dosyaya arabuluculuk son tutanağının fotokopisinin sunulduğu, tutanak aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış bir suretinin sunulmadığı görülmüştür.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. maddesinde "Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızm davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz." şeklinde düzenlenmeyle dava şartı arabuluculuk sonucunun mahkemeye yansıma biçimi açıklanmıştır.
Hal böyle olunca kamu düzeni kapsamındaki 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3/2. maddesi uyarınca arabuluculuk son tutanak aslı ya da arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini sunması için davacı tarafa, yasal 1 haftalık kesin süre verilerek bu süre içerisinde gereğinin yerine getirilmemesi halinde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verileceği ihtar edilmesi ve oluşacak sonuca göre değerlendirme yapılması gerekirken ilgili yasal düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları göz ardı edilerek davanın esastan karara bağlanması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle, sair istinaf talepleri incelenmeksizin HMK 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme sonucu; istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca yerel mahkemenin kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Çerkezköy 1.İş Mahkemesi'nin 24/06/2025 tarih 2024/95 Esas, 2025/183 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde işlem yapılmak üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı kurum harçtan muaf olduğundan, davalı tarafından yapılan 1.683,10-TL istinaf yoluna başvurma harcının davalıya İlk Derece Mahkemesince iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince esasla birlikte verilen kararda değerlendirilmesine,
6-6100 sayılı HMK'nın m. 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-6 ve 362/1-g bendi gereğince KESİN olmak üzere 15/10/2025 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
legalbank.net





