TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Z.Ö. VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/28733) |
|
Karar Tarihi: 17/4/2024 |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Basri BAĞCI |
|
|
Kenan YAŞAR |
Raportör |
: |
Çağlar ÖNCEL |
Başvurucular |
: |
Z. Ö. ve diğerleri [bkz. ekli tablonun (C) sütunu] |
Vekilleri |
: |
bkz. ekli tablonun (E) sütunu |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, başvurucuların baro levhasına/staj listesine yazılmalarına ilişkin taleplerinin mahkemelerce kabul edilmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Konularının aynı olması nedeniyle ekli tablonun (B) sütununda numaraları belirtilen başvuru dosyalarının aynı tablonun (1) numaralı satırında yer alan 2019/28733 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
3. Bir kısım başvurucular kamu görevlisi (hâkim-savcı/devlet memuru) olarak görev yaptıkları sırada Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile irtibat ya da iltisak içinde oldukları gerekçesiyle ilgili olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerine (OHAL KHK'ları) dayanılarak kamu görevinden çıkarılmıştır. Başvuruculardan bir kısmı hakkında FETÖ/PDY ile irtibat ya da iltisak içinde oldukları gerekçesiyle silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında Cumhuriyet başsavcılıklarınca soruşturma başlatılmıştır. Bir kısım başvurucular hakkında ise Türkiye Barolar Birliğinin (TBB) nihai kararı sonrasında kovuşturma başlatıldığı yargılamayı gerçekleştiren mahkemelerce tespit edilmiştir.
4. Başvurucular, baro levhasına/staj listesine avukat/avukat stajyeri olarak yazılma talebiyle ilgili barolara başvurmuştur. Başvurucuların talebi, baro levhasına/staj listesine kaydedilebilmek için aranan kanuni şartların bulunduğu gerekçesiyle TBB tarafından kabul edilmiştir. Bakanlığın anılan kararla itirazı üzerine TBB ilk kararında ısrar etmiştir. Bir kısım başvurucunun talebi TBB tarafından reddedilmiş ve anılan ret kararları Bakanlıkça onanmıştır.
5. Bakanlık, başvurucuların baro levhasına/staj listesine yeniden yazılmalarına ilişkin TBB kararının kesinleşmesi üzerine Ankara İdare Mahkemelerinde (Mahkemeler) TBB'ye karşı iptal davaları açmıştır. Başvurucular, davalı TBB yanında iptal davasında müdahil olarak yer almıştır. Talepleri reddedilen başvurucular ise Bakanlık ve TBB'ye karşı iptal davaları açmıştır.
6. Mahkemeler, Bakanlığın açtığı davalarda dava konusu işlemlerin iptaline karar vermiştir. Derece mahkemelerinin birbirine yakın olan gerekçelerinde özetle; avukatlık mesleğinin kamu hizmeti yönünden güçlü olduğu, bir kısım başvurucular hakkında ilgili Cumhuriyet başsavcılıklarınca yürütülen soruşturmaların bulunduğu, soruşturma süreci sona erene kadar beklenmesinin kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından uygun olacağı, haklarında devam eden adli bir soruşturma bulunan kişilerin avukat olarak baro levhasına yazılmalarına ve avukat unvanını kullanmalarına imkân bulunmadığı ifade edilmiştir. Bir kısım başvurucuların da TBB'nin ısrar kararı sonrasında haklarında başlatılan kovuşturmaların bulunduğu vurgulanmıştır. Bazı mahkeme kararlarında ise yukarıda belirtilen gerekçelere ek olarak veya yalnızca OHAL KHK'ları gereğince kamu görevinden çıkarılan kişilerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceklerine, meslek adlarını ve sıfatlarını kullanamayacaklarına ilişkin gerekçeye yer verildiği görülmüştür. Mahkemeler başvurucuların açtığı davalarda benzer gerekçelerle ret kararları vermiştir.
7. İstinaf başvuruları, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi tarafından kesin olarak reddedilmiştir.
8. Başvurucular nihai hükümleri öğrendikten sonra yasal süresi içerisinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Ekli tablonun (D) sütunundaki ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
11. Bir kısım başvurucular OHAL KHK'larına dayanılarak bir daha kamu görevinde istihdam edilmemek üzere kamu görevlerinden çıkarılmış olmalarının, bir kısım başvurucular ise ceza soruşturması ve/veya kovuşturması altında bulunmalarının serbest avukatlık mesleğini yapabilmeleri yönünden engel oluşturmadığını ileri sürmüştür. Başvurucular ayrıca Bakanlık tarafından açılan iptal davalarında taleplerinin dikkate alınmadığını ve hukuka aykırı şekilde aleyhlerine karar verildiğini iddia etmiştir. Başvurucular son olarak; söz konusu uygulamalar ve kararlar nedeniyle özel sektörde dahi çalışmalarının engellendiğini, kendilerinin ve ailelerinin geçimlerini sağlayabilecek bir işte çalışma ve asgari insan onuruna yakışır şekilde yaşama haklarının ellerinden alındığını, avukatlık mesleğini icra edemediklerini belirtmiş ve özel hayata saygı hakkı ile diğer bazı anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
12. Bakanlık görüşlerinde; söz konusu müdahalelerin OHAL dönemlerinde gerçekleştiği, bu nedenle Anayasa'nın 15. maddesinin dikkate alınması gerektiği, bir kısım başvurucular hakkında mahkeme kararı sonrasında mahkûmiyet kararları verildiği, yine bir kısım başvurucuların hakkında soruşturma ve kovuşturma bulunmadığından yeniden baro levhasına yazılma talebinde bulunabilecekleri vurgulanmış ve karar verilirken bu hususların dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Bakanlık görüşüne karşı cevap veren bazı başvurucular, başvuru formlarında yer alan beyanlarını yinelemiştir.
13. Başvurucuların iddialarının baro levhasına/staj listesine yazılma taleplerinin reddedilmesine dolayısıyla serbest avukatlık yapmalarının engellenmesine ilişkin olduğu görülmektedir. Mesleki hayata yönelik bu tür tedbirlerin ya da müdahalelerin hangi durumlarda özel hayat bağlamında uygulanabilir olduğu hususunda belirlenen ölçütler Tamer Mahmutoğlu ([GK], B. No: 2017/38953, 23/7/2020 , §§ 84-96) kararında açıklanmıştır. Söz konusu kararda kabul edildiği şekilde, somut başvuruların sonuca dayalı nedenlerle özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenebilir nitelikte olduğu değerlendirilmektedir.
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Mehmet Çetinkaya ve D.K., ([GK], B. No: 2018/27392, 15/4/2021; B.A.Y. ([GK], B. No: 2019/19788, 5/7/2022).
15. Öncelikle Anayasa Mahkemesinin, baro levhasına/staj listesine yazılma taleplerinin reddine ilişkin başvurularla ilgili birçok kararı bulunduğunu hatırlatmak gerekir. Bu kapsamdaMehmet Çetinkaya ve D.K. kararında, mevzuatta bir kişi hakkında ceza soruşturması olmasının baro levhasına kayda engel oluşturduğuna dair düzenlenme olmadığını, mahkemelerin ilgili mevzuattaki düzenlemeleri makul olmayacak biçimde genişletici ve öngörülemez bir yoruma tabi tuttuğunu vurgulayarak başvurucular hakkında ceza soruşturması olduğu gerekçesiyle baro siciline kaydın iptali şeklindeki müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığına karar vermiştir (Mehmet Çetinkaya ve D.K., §§ 48, 49). Tamer Mahmutoğlu kararında ise avukatlık hizmetinin kamuda istihdam kabul edilerek baro siciline kaydın reddi incelenmiştir. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi mesleklerini serbest şekilde icra eden avukatların kamu hizmetinde istihdam edildiklerinin kabulünün mümkün bulunmadığını, mahkemelerin ilgili mevzuattaki düzenlemeleri makul olmayacak biçimde genişletici ve öngörülemez bir yoruma tabi tuttuklarını vurgulayarak müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı sonucuna varmıştır (Tamer Mahmutoğlu, §§ 115-118).
16. Yine Anayasa Mahkemesinin B.A.Y. kararında, Tamer Mahmutoğlu ile Mehmet Çetinkaya ve D.K. kararlarındaki ilkeler tekrar edildikten sonra iptal davalarında idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargısal denetiminin söz konusu işlemlerin tesis edildiği tarihteki duruma göre yapılması gerektiği ifade edilmiştir (B.A.Y., § 66). Anılan kararda TBB'nin karar verme aşamasında değerlendirmesinin söz konusu olamayacağı anlaşılan sonradan gelişmiş bir durumun itiraz incelemesinde gözetilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca aksine bir yorumun anılan meslek kuruluşuna tanınan takdir yetkisini işlevsiz kılacağı belirtilmiştir (B.A.Y., § 66). Nihayet kararda en geç TBB'nin ısrar kararı tarihinde başvurucu hakkında avukatlık yapmasına engel suçlardan kesinleşmiş mahkûmiyet kararı veya ceza kovuşturması mevcut olmamasına rağmen ceza soruşturmasına ve karar tarihi itibarıyla kovuşturma olmasına dayanılarak İdare Mahkemesi tarafından idari işlemin iptaline karar verilmesinin kanuni dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır (B.A.Y., § 69).
17. Anayasa Mahkemesi Ömer Özcan ([GK], B. No: 2019/24047, 23/3/2023) kararında; kovuşturma altında bulunmanın avukatlık stajını erteleyebileceğine yönelik mevzuatta açık bir düzenlemenin bulunmadığını, kişi hakkında mahkûmiyet kararı verildiği takdirde staj listesinden silinme durumunun gündeme gelebileceğini, sonuç olarak başvurucunun hakkında devam eden kovuşturma bulunması sebebiyle baro staj listesine yazılmamasına ilişkin işlemin demokratik toplum gereklerine uygun ve ölçülü olmadığını kabul etmiştir (Ömer Özcan, §§ 64, 65).
18. Son olarak Anayasa Mahkemesi Zeynep Eren BOZOĞLU (B. No: 2019/29332, 19/12/2023) kararında; başvurucu hakkında kovuşturmanın devam etmesi durumunun mevzuatta yer alan baro levhasına yazılma talebinin reddi nedenlerinden biri olarak öngörülmediğini, kişi hakkında devam eden bir kovuşturma bulunması durumunda ilgili baronun, levhaya yazılma talebinin kabulüne karar vermesi veya talep hakkında karar verilmesinin kovuşturma sonuna kadar bekletilmesi yönünde takdir yetkisinin bulunduğunu belirtmiştir. Bu itibarla hakkında kovuşturma devam eden kişinin baro levhasına yazılma talebinin reddedilmesi yönünde baroya yetki veren bir kanuni düzenleme bulunmadığından, baronun başvurunun reddine karar vermesinin ve derece mahkemelerince başvurucu tarafından açılan davanın reddedilmesinin kanuni dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Zeynep Eren BOZOĞLU, §§ 36, 37).
19. Bu bilgiler ışığında somut başvurular incelendiğinde, başvurucuların baro levhasına veya staj listesine yazılma talepleri TBB tarafından kabul edilmesine rağmen, yargılamayı gerçekleştiren mahkemelerce avukatlık mesleğinin kamuda istihdam niteliğinde olduğundan ve/veya başvurucular hakkında soruşturma veya yargılama devam ederken kovuşturma bulunduğundan bahisle dava konusu işlemlerin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. Yine bir kısım başvurucu hakkında TBB'nin ret kararı verdiği ve bu işlemlerin iptali amacıyla başvurucularca açılan davaların benzer gerekçelerle reddedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda somut başvurularda Anayasa Mahkemesinin Tamer Mahmutoğlu, Mehmet Çetinkaya ve D.K., B.A.Y, Ömer Özcan ve Zeynep Eren BOZOĞLU kararlarında açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçlardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığı değerlendirilmiş olup anılan gerekçelerle başvurucuların aleyhinde karar verilmesi nedeniyle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
20. Bu doğrultuda başvurucuların Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
21. Başvurucular ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve tazminat talebinde bulunmuştur.
22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan GK, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) GK, B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
23. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
B. Talep eden başvurucuların kamuya açık belgelerde kimliklerinin gizli tutulması taleplerinin KABULÜNE,
C. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
D. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
E. Kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ekli tablonun (Ç) sütunundaki ilgili mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
F. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
G. Ekli tabloda gösterilen harç ve vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderlerinin başvuruculara ÖDENMESİNE,
H. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
İ. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.